• yillarca 68'i savundular. sonunda onlar da 69'u kesfetti.
  • 68 hareketleri üniversitelerde simdiki genel söylem olan "gez, toz, eglen" yerine "bas kaldir, yik ve daha güzel bir dünya kur" hayaline dayanan evrensel bir eylemdi. abd, tokyo, mexico city, londra, madrid, varsova, belgrad, pekin, prag, istanbul ve elbette 68'in baskenti paris'te sayisiz ayaklanmalarla bir kusagi pesinden surukledi. isin garibi butun bu insanlar simdi annemiz babamiz, ve buyuk hayallerinden milyonlarca isik yili uzaktalar..
  • 68 kuşağı hikayeleriyle büyüdü bizim kuşak. denizler, sinanlar, hüseyinler, 1 mayıslar, 6. filolar, odtü olayları, sokaklar... bir amaç için mücedele veren gençler, hapislere atılan ve öldürülenler. bir taşra şehrinde geçen gençlik yıllarımda o dönemde yaşananlara ve yaşayanlara gıpta etmemem mümkün değildi. elbette o dönemde yaşayanlar, yaşadıklarını gururla anlatmakta, tarihi bir döneme tanıklık ettikleri ve aktif olarak mücadele ettikleri için kendilerini ayrıcalıklı hissetmekteler. haklılar da.

    ancak beni 68 kuşağından soğutan, her fırsatta bizimki gibi pasif, sinmiş ve apolitik gençleri kendi gençlik halleriyle kıyaslamaları, küçük görmelriydi. biz sizin yaşızdakyen le başlayan cümleler, anfi basmalara, ders boykotlarına, yurt direnişlerine bağlanır sizden bir cacık olmazlarla biterdi. eskiden bunlar çok ciddiye alır ve üzülürdüm ama yaş ilerleyip neden sonuç ilişkilerini daha iyi kavrar hale geldiğimde bunların ne kadar güdük argümanlar olduğunu fark ettim.

    60'lı yılların özellikle ikinci yarısı tüm dünyada sisteme baş kaldırının kollektif olarak meydana geldiği yıllar. öyle ki insanlarda var olan boktan sistemin az da olsa değişme ihtimali olduğu, tüm dünya ile beraber isyan edilirse birşeyleri değiştirebilme umudu vardı anladığım kadarıyla. sanıyorum 68 kuşağındaki dinamizmin yakıtı bu umuttu. biz doğduğumuzda ise bu umut çoktan ölmüş ve çürümeye başlamıştı bile. o dönemde bir umut varken ve hatta değişimin somut örneklerini görüyor ve duyuyorken baş kaldırmamak ne kadar ahmakca idiyse, şimdiki dipsiz umutsuzluk içinde tek başına çırpınmak o kadar salakça.

    öyle sanıyorum ki ben bundan 40 sene önce doğmuş olsaydım 68 kuşağının bana övüne övüne anlattıkları her şeyi yapar, sokaklarda bağıra bağıra isyan ederdim, kim bilir belki hapse girer veya öldürülürdüm. ancak eminim ki o hikayeleri anlatanlar benimle aynı zamanda doğsalardı lisede okul-deshane arasında mekik dokur, üniversiteye gidince de karı kız peşinde oradan oraya gezip günlerini gün ederler, sonra da kariyer sitelerinde kandilerine affilli titleları olan işler ararlardı.

    68 kuşağında olmaktan gurur duyan ve her fırsatta kendi gençliğini bizimki ile kıyaslayan amcalara sesleniyorum. yahu düşün artık bizim kuşağın yakasından. içine doğduğumuz boktan sistemden biz sorumluymuşuz gibi sorgulamayın artık gençliğimizi. gücünüz yetmeyip değiştiremediniz işte dünyayı. acısını bizden çıkarmayın. merak etmeyin biz de sizin kadar acı çekiyoruz.

    [gezi olayları editi] : artık 68'li lerin tillahı gelse tanımam. kaç gündür yediğim gazın haddi hesabı yok. istanbul'un orta yerine komün hayatı kurabilmayi bile başardık ya artık ölsem de gam yemem.
  • deniz gezmis'i tanidigini iddia etmeyenleri de boldur. eglenceli kusaktirlar, hayal kirikliklarini falan hala yanlarinda tasirlar. benim tanidiklarim ayakli ansiklopedi ve dahasi insan formatinda google gibidir. 'bizim isyan sansimiz vardi, siz fa$izmin ortasina dogdunuz, sindirilmeye calisildiniz' diyebilenlerdir.

    ek olarak
    +baba deniz'i gordun mu hic?
    - tabii gordum, dal gibi cocuktu, ben yurtta 105 numarali odada kaliyordum, o da tam yukarida 205'te, sabah koridorlarda gorurduk. hepimiz saygi duyardik.
    +hic konustunuz mu?
    - gunaydin - gunaydin disinda konusmuslugum yok. ama lider dedikleri kelimenin kalibini doldururdu... sana o kadarini soyleyeyim. bizi iyi yonlendirdiler. sen anlamazsin universite'nin yangin yeri gibi olmasi de demek, yurtta kacirilmis insan saklamak ne demek.
    + 6 mayis?
    - derse girdim, oturdum, onumdeki cocugun gazetesini gordum ''asildilar'' yaziyordu, ciktim hemen, utanmadim aglamaktan.

    (bkz: 68 kusagindan bir babanin kizi olmak/@beatrix kiddo)
  • 68 kuşağı tam anlamı ile otoriteye bir başkaldırıştır. dünya çerçevesinde bakacaksak onlar ne kapitalizmi ne de sosyalizmi -daha doğrusu rus sosyalizmini diyeyim ehe!- istemişlerdir. hoş, siyasi bir ideoloji anlamında çokta belirgin bir alternatifle çıkamamış olsalar bile getirdikleri en büyük yeniliklerden biri olan komun hayati erkekler için büyük bir nimettir. e erkeklerin dünyayı yönettiğini farzedersek, bu denli güçlü bir hareket olmaları gayet normaldir. demiyoruz tabii ki* ...

    hoş ne kadar yeniliktir komun hayatı bu tartışılabilir ama bu konuya değinmeyi hiç mi hiç düşünmüyorum.

    68 kuşağını merak eden herkes eminim 68 ruhu nerden geliyor diye düşünmüştür. bu oldukça genel bir soru dolayısı ile hatlarını belirlemek oldukça zor. ama şöyle genel olarak bakarsak, basit bir mantık yürütebiliriz. 68 kuşağı ikinci dünya savaşı yıllarında ve hemen sonrasında doğmuştur. ebeveynleri 1920-30 larda doğduğu için great depression u yaşamış insanlardır. dolayısı ile sürekli save etmeye alışmışlardir, tutumludurlar. bu karakterlerine de yansır. great depression ebeveynleri otoriterdir, dolayısı ile çocuklarının otorite karşıtı olmaları doğal bir durumdur. bunu 50lilerin holivid filmlerinden de görebilirsiniz. sakin bir yaşam tarzı, bahçeli ev, araba vs. bu bence önemli nedenlerden biri. diğeri ise, dünyanın konumu. dünya 2. dünya savaşından sonra kapitalizm, dünyayı inanılmaz etkilemiş ve kendi içerisinde de aynı derecede gelişmiştir. bakın neler oluyor;

    -che latin amerikada dağlara çıkıyor
    -abd'de vietnam savasına büyük tepki var.
    - çin'de kültür devrimi oluyor -tabi sonradan anlıyoruz ne bok olduğunu-

    türkiye'ye bakarsak tip kuruluyor, ve solun bütün alt yapısını tip oluşturuyor. türkiye'de hatta sol için, 20'lerde tkp'nin kurulmasından sonra en büyük olaydır tip'in ortaya çıkışı. gerçi sonra, sovyetler cekoslovakyayı işgal edince bölünüyor, bir kısım nasıl işgal eder diyor bir kısım işgal etmeli diyor vs. sonrasında zaten bir dolu fraksiyonlar ortaya çıkıyor. sonrada toparlanamadılar zaten, 80'de sevgili kenan evren bir güzel toparladı onlardan geriye kalanları hapislerde.

    yalnız türkiye'de sola değinmişken şu konuya parmak basmak lazım. türkiye'de 60-70 lerdeki sol milliyetcidir. zaten abd'ye karşıt olarak ortaya çıkar ve 60lardaki kıbrıs sorununda abd, size verdiğimiz silahları kıbrısa karsı kullanamazsınız diyince, oldukça geniş kitlelere yayılmıştır. ya da yayılamadan, başbuğ alparslan türkeş'in örgütü bozkurtlar tarafından öldürülmüştür. konudan sapıyoruz efendim, türkeş diyince kan beynime fışkırıyor neyse. nerde kalmıştık.

    evet 68 kuşlağının ruhunu anlamak için amerikan kültürünü büyük ölcüde etkileyen fordizme ve seri üretime bakmakta fayda var. dünya, üretim-tüketim merkezi haline geliyor. ürettikçe üretelim efendim, ve işçilere de az buçuk para verelimde ürettiklerimizi alsınlar. mesela, bir şampuan milyonlarca adet üretiliyor, 10 şampuanın binlerce adet üretilmesi yerine. kültürlerde postmodern bir estetik yok yani. bu petrol krizinden sonra ortaya çıkan birşey. o konuyada girmiyoruz konudan sapmamak adına. neyse genel olarak, dünyada genel olarak bir robotlaşma mevcut, çeşit eksik, hayat sıkıcı. bu da önemli nedenlerinden biridir 68 ruhunun.

    bir de dipnot olarak şunu ekleyelim, abd'de adam gibi bir işçi haraketi olmadığından, 68 ruhu üniversitelerde yeşeriyor, fekat misal fransa'da vs. durum oldukça farklı.

    madem öyle şunu da ekleyeyim. 68 kuşağı sapına kadar idealist bir kuşaktır, ideolojik olarak adı konulmamışsada isteklerine, demokrasi, eşitlik, özgürlük isterler, dogmaları yıkan bir kuşaktır, dünya tarihi içinde çok önemlidir zira bir daha bu büyüklükte, bu idealistlikte bir tepkiyi bir daha asla göremeyeceğiz.
  • 68 kusağının idealleri vardı.
    o idealleri uğruna mücadele ettiler.
    hapislere girdiler.
    öldüler.

    şimdi sınırlı bir özgürlük ortamında yaşıyorsak,
    az buçuk demokratik haklara sahipsek,
    bunu biraz da onlara borçluyuz.
  • bence o zamanlar moda politik olmak oldugu icin politik takilmislar. tipki bi zamanlar caz(ya da rock) dinlemek moda oldugu icin caz(rock) dinlenmesi gibi. kanimca kusaga ozgu bisey yok. onlar da o zaman moda neyse onu yapmis insanlar. daha sonra bu kusagin cok buyuk bir yuzdesi kapitalizmin on siralarina kurulmus ve hic de rahatsiz degiller biz zamaninda ne derdik neyi savunurduk, simdi ne olduk diye.
  • "üniversiteleri düzeltelim, bize yakışan bir üniversite kuralım" diye yola çıkılmışken sonradan hedef büyütülüp "anasını satığım bari yapmışken şu ülkeyi de düzeltelim, gerçekten bağımsız bir ülke kuralım da görsün bütün dünya" diye sokaklara dökülen bir kuşaktır.

    (bkz: altıncı filo)
    (bkz: tam bağımsız türkiye)
  • ola ki abidin'e deselerdi, "sen icanadolunun terkedilmisliginde bir kizilbas köyü cize bilir misin abidin?" babamgilin köyünü cizerdi. al ileriye, yetmislerin taa basina gel. getirdin mi gözünün önüne?

    simdiii bizim oralarda yatira tekke denir. bizim tekke, köyün en yüksek tepesinde. köyde dört oglan var üniversiteye giden, emmim dtcf'de.ve tabii denizleri taniyor, mahirlerle enseye saplak (valla billa, gözalti tutanagini görmüslügüm var ). derken yaz geliyor, bizimkiler filistin'e mi gitsek yoksa köye gidip devrim mi yapsak kararsiz kaliyorlar. halkin örgütlenmesinin daha acil bir gereksinim olduguna karar veriyorlar, geliyorlar bunlar köye. geliyorlar da, kafa kantinde; geciyorlar millete yok bilmem kacinci internasyonal, yok gosistler, yok pragmatistler derken köylü diyor, caga gitti sehre, yas da geldi everseydik bunlari dellenmezlerdi. - di$ ses babaannem: de heri, karinin ami timarhana mi da akillansinlar? yerli deliye hidir abdal neylesin - neyse bizim devrimciler cok bozuluyorlar bu ise, tartisip köylülerin bu kadar cahil ve gerici olmasinin, kendilerini anlamamasinin nedeninin din olduguna karar veriyorlar. öyle bir sey yapalim cabucak anlasinlar isin yalnisligini kararini aliyorlar. o zamanlar degil televizyon, elektrik bile yok köyde, bir kahvede acans var, dis dünyaya ait. o gece millet bir bakiyor tekke isiklar icinde, sabah gidiyorlar bakiyorlar, bir sey yok. bizimkiler diyor ki "ya iste ettiginiz günahlar icin uyari bu, valla dua edelim, iyi düsünün ne günah islediniz, böyle giderse tepenize tas yagacak!" . ikinci gece ayni sey, millet korkudan ölecek. ücüncü gece oluyor, bizimkilerin derdi; ertesi sabah milleti toplayip "biz yaptik ulan! bunlar batil seyler, gereksiz korktunuz, allah da sizin korkularinizdan, aciklayamadiklarinizdan dogmus bir seydir" demek. neyse gene isiklar, bu kez ama köyün ne kadar eli sopa, silah tutani varsa sessizce geliyorlar tekkeye karanlikta- baslarina ali cavus gecmis, kore gazisi- bir bakiyorlar ki bizimkiler acmislar rakiyi, yakmislar atesi, tavuk ceviriyorlar. ulan yer misiniz yemez misiniz? hem biziynen laalanin*, hem de ecdada hürmetsizlik edin! $ehere gidince adam mi olduuz yezit tohumlari! bunlar var ya, eve ugrayip bavul bile alamadan nahiyeye kadar kosmuslar gece vakti. emmim diyor ki: "yav bizimkiler o kadar yobaz degilmis, isin tekkeden olmadigini anladilar sonucuna vardik, eylem degerlendirmesi yaparken"

    güzel, inancli, deli bozuk, sapina kadar adam gibi adamdilar. üzerlerinden gecti bir 12 mart idam sehpalariyla, iskencehaneleriyle, bombalariyla. cok azi becerdi, icindeki yesil fularli cocugu* öldürmemeyi. biz hala kan izini sürüyoruz, gazi mahallesinden gecerek. bir kusagi mi yok ettiler, tüm umutlarimizi mi filistin askisi na aldilar belli degil.

    not : loststone gardasla kizilbas kankasina selam ederim.
  • türkiye'nin 68'i isimli belgeselde şu sözlerle ifade edilen kuşak:

    itiraz halini sevdiler insan olma hallerinden

    içinden deniz geçen türküler söylediler
hesabın var mı? giriş yap