• filmde "kötü" insanlara işkence normal bir şey değil, insanları öldürmekte normal bir şey değildir. filmi kafa yormadan izlerseniz elbette bope'un eline geçen suçluyu öldürerek cezalandırdığını, insanların yargılanmadan yaşam haklarına tecavüz edildiğini sanabilirsiniz. filmden bazı cümlelere kulak veriniz;

    (bope'un öldürdüğü kişinin arkadaşıyla geçen konuşma)
    - kim öldürdü onu?
    - bilmiyorum.
    - bal gibi biliyorsun. söyle
    - sizden biri.
    - bizden biri mi?
    - onu öldüren sensin, seni ibne. bu boku sermayeye çeviren sensin.

    (mahalleye baskın sırasında çete liderini bulmak için geçen konuşma)
    - baiano nerede?
    - bilmiyorum.
    - baiano nerede? çabuk söyle.
    - bilmiyorum.
    - matias, bu adamlara sert kullanmalısın, anladın mı?
    ...
    - nerde dedim.
    - playboy'un sizin adamlarınızdan olduğunu bilmiyordum.

    nitekim böyle bir harekat sırasında insanları nezaketle konuşturmak isterseniz bilgiyi almaya vakit kalmadan hedef haline gelirsiniz, acele edilmelidir.
    hastalığı tedavi etmek bope'un işi değildir, eğer bacak kangren olmuşsa vücudu mu feda ederdiniz yoksa bacağı mı keserdiniz?
  • filmden bazı notlar:

    -chapéu mangueira tepesi civarında çekimler yapılırken içerisinde 90 silah olan kamyonet çalınmış. yerel polis etrafı altını üstüne getirmiş ve sadece bir kısım silahı geri alabilmiş.

    - vizyona gireli 3 ay olduğunda çoktan best-seller olmuş. filmin korsan dvd'sinin satılmadığı sokak arası yokmuş adeta. 5 dolardan gitmiş tanesi. ardından drei marc isimli dvd şirketinin soyulduğu öğrenilmiş. tahminlere göre de, 3 milyon insan daha film tam anlamıyla sonlanmadan izleme şansı bulmuş filmi. yine de brezilya sinemalarında yılın en fazla izlenen ve dikkat çeken filmi olmuş.

    - filmin son hali, korsan sürümünden biraz farklı olmuş. bir sahne eklenmiş ve anlatım değişmiş. ama yönetmen bunları korsan sürüm için yaptığını hiçbir zaman söyleyememiş.

    - 11 milyon kişi filmi bootleg izlerken, 2.4 milyon kişi de parasını verip paşa paşa sinemalara gitmiş.

    - andre matias karakteri senarist andre batista'ya, nascimento da bir diğer senarist rodrigo pimentel'e dayanmaktadır. ikisi de eski bope üyesidir.

    - aslında film, ana karakterler neto ve matias, yardımcı karakter de nascimento olarak tasarlanmış. ancak tasarlanan filmin çekimleri bittikten sonra yönetmen jose padilha ve yazar bráulio mantovani; wagner moura'nın karizmasından çok etkilenmiş. filmi yenilemeye karar vermişler. filme narrator olarak wagner moura'nın sesi eklenmiş, hikaye adına bazı önemli sahneler değiştirilmiş, ve capitão nascimento ana karakter haline getirilmiş.

    - nascimento karakteri ismini sandro nascimento'dan almış. sandro nascimento, otobüs kaçırıp polis tarafından yakalandıktan sonra vefat etmiş. hayatı yine jose padilha'nın çektiği bus 174 filminde tasvir edilmiş.
  • memleketinde korsan satış rekoru kırmış bir gişe (!) filmi. 27. uluslararası istanbul film festivali bünyesinde gösterime girdi. film, bugünden on yıl öncesini aktarıyor. andré batista'nın kitabından bráulio mantovani senaryolaştırmış ve josé padilha yönetmiş.

    hiç kimse değil de, bu filmi pana film takımı, soner yalçın ve ayrıcana osman sınav'ın izlemesini tavsiye ediyorum.
    (bkz: bope)
    (bkz: the elite squad)
  • nöbette uyuyan askere pimi çekilmiş bomba vermek fikrinin ev sahibi.

    ayrıca, (bkz: mehmet tümer)
  • filmden can alıcı birkaç replik:

    --- spoiler ---
    -yaralı mısınız? vuruldunuz mu?
    -hayır efendim
    -emin misiniz?
    -evet efendim
    -o zaman beyler, bugün ceset nasıl taşınır onu öğreneceksiniz!
    -emredersiniz
    -hâlâ ne bekliyorsunuz? hadi, tut ucundan.
    --- spoiler ---

    sorunlara köklü çözüm istenmesine eyvallah da, görülen şartlar içerisinde uyuşturucu satıcıları ile nasıl anlaşılacak veya nasıl çözüm üretilecek anlayamıyorum? nedir yani bu kadar sadece şiddete karşı çıkış? adamlar kelle koltukla senin benim uğraşmak istemeyeceğim şeylerle (insanlarla) uğraşadursunlar, sen de filmdeki denyo zengin çocukları gibi fakir edebiyatı yap, olmaz ki güzelim? şartlar bu; insanlar bu, bu haliyle aman olmasın şiddet demek kolay, sıkıysa bu ne idüğü belirsiz herifler ve uzun namlulu silahları ile birebir karşılaş ve sonra çözüm üret. (bkz: gibi geliyor bana yoksa şüphen mi var) filmden başka bir cümle ile bitirelim:

    --- spoiler ---
    bir 7.62 mermisi bir arabayı kâğıtmışçasına delip geçebilir.
    --- spoiler ---

    güzel ve ilginç bir film.
  • son zamanlar da şahısımı etkiliyen nadir filmlerden olup en güzel repliklerden ise "bota no saco" (plastik torbaya sok) ve ele geçirdikleri bir uyusturucu satıcısını ne yapalım sorusu üzerine ".papanın hesabına yazın" demesi akıllda kalanlardandır
  • tamamen yozlasmis bir polis teskilatinda carklara uymayan kalmamistir. yeni tegmenlerden neto (caio junqueira) ve andré matias (andré ramiro) safca bu carklarin dislileri arasinda ezilmeye baslamislardir. bu esnada brezilya ozel birligi olarak anilan bope'un takim komutanlarindan ikisi emekli olmaya hazirlanmaktadir. ozellikle asiri stresten oturu bunalan bu kisiler yerlerine alabilecekleri yeni takim liderleri aramaktadirlar. alpha takimi kaptani capitão nascimento (wagner moura) yerine gecebilecek kapasitede oldugunu dusundugu kisileri bir catismanin ortasinda bulur... neto ve andré. peki onlar bu stresli ozel tim gorevi icin yeterince iyiler mi?

    on bilgi olarak, filmin konusunu aldigi ve uyarlandigi kitap 2006 yilinda yayinlanan elite da tropa. iki eski bope askeri? andré batista ve rodrigo pimentel'in sosyolog luiz eduardo soares ile ortaklasa yazmislar bu kitabi.

    brezilyada ozellikle de rio'da yozlasmanin had safhada oldugunu cidade de deus ile gormustuk. cocuk suclular, uyusturucu trafigi ve rusvet alan polisler. yine temel ayni sayilabilir. tarz konusunda ise kimse kusura bakmasin, iki film tamamiyle farkli. siddet noktasinda gosterme ve hissettirme konusunda bir farkliliklari yok ama anlatilma biciminin ayni oldugu gorusune kesinlikle katilmiyorum. cidade de deus'da siddetin dozaji tepeye vardiginda bile siirsel bir bakis acisiyla olaya yaklasirken, tropa de elite'de ise siddet tum dogal pisligiyle birlikte sunuluyor. daha ikinci paragrafta bu kadar cidade de deus dedin, hani farkliydi diyenler icin; ayni kokenden cikan iki filmi karsilastirmamak, veri olarak ele almamak mumkun degil diyebilirim sadece.
    cidade de deus'da fernando meirelles'in yapmayi en cok sevdigi yoldan her seyi goruyorduk. fotograf kareleri. cok guzel bir sekilde genele yayilan bu durum izleyiciyi tam manasiyla avucunun icine aliyordu. rio sokaklarinin, hele ki kenar mahalle sokaklarinin artik bok cukuru olduguna eminim. ates olmayan yerden boyle zift gibi duman cikmaz arkadasim.
    neyse dagittim. tropa de elite'te josé padilha fotograflardan uzak, surekli hareket eden, surekli takipte kameralar kullanmis. sagdan soldan, asagidan ve yukaridan cekimler. cidade de deus'da %90 civarinda hareketli kamera vardir ama kameralardan gecis olmaz pek. yani tek kameradan izleriz veya izliyormus gibi hissettiriliriz. bunda ise birden fazla aciyla, her an, ansizin degisen acilar mevcut. kisaca bicem acisindan oldugu kadar teknik acisinda da farkliliklar var. bu teknigin tercih edilmis olmasi en baslarda iyi gibi gelse de bir sure sonra izleyiciyi fazla yoruyor. tam odaklanamama gibi bir soruna yol aciyor. bunu bir eksi olarak not alalim.

    senaryo acisindan bakildiginda, gerceklerden yola cikildigi icin oldukca bastan kabulcu olmak gerekiyor. oldukca degisik bir kulturu ve yasam tarzini aninda icsellestirebilmek ve hatta ogutebilmek zor geliyor. sahsi kanaatimce boyle olmasinin en buyuk sebebi yeterince genis aciyla olaylari ele almamasi. sudan cikmis balik gibi izleyiciyi kaldirimin ustune koyup tepesine cifteliyle ates ediyor film. fakat tam tersi olur da aninda moda girebilirseniz o zaman alinacak keyif katlaniyor. bir tercih meselesi olmus bu.

    bir de bu adamlar muzikten anliyor kesinlikle. filme yedirilen muzikler tam manasiyla super. biraz once soyledigim moda girisi saglayan seylerden birisi bu.

    gelelim ele aldigi konunun derinligine. bope'u bope'un icinde bulunmus bir (aslen iki) kisiden dinledigimizi unutmamamiz gerekiyor oncelikle. bope'a girisin ne denli zor oldugunu filmde goruyoruz. bu sartlar altinda bope'dan ayrilmis bile olsa bir kisinin sonradan bope ile ilgili anlatacaklarinda onlara direkt olarak giydirecek, elestirebilecek bir yapida olmasini beklemek cok hafif kaciyor. sosyolog arkadas ne denli etkili olmustur bilemiyorum tabii ki yine de yonetmeni bu noktada kutlamak istiyorum. bope'a dair sempati olustugu anda o sempatiyi oldurecek hareketleri gozumuzun onune sermis. ben acikcasi bope'un su sartlar altinda olmasi gerektigi gibi oldugunu ama hangi sartlar altinda olunursa olunsun hicbir yerde var olmamasi gerektigini dusunuyorum.
    ozellikle nufus, carpik sistem gibi sebeplerden oturu kenara atilan, dogal ihtiyaclardan bile yoksun birakilan insanlarin dramini gormezden gelmiyorum. fakat bu noktada bir durmak gerekiyor. bope'un baskin yaptigi anlarda etrafta oylece aptalca dolanan insanlar, saskinlikla tufeklerle burun buruna gelenleri gozumun onune getiriyorum. bunlarda o yoksunluk icindeler ama hepsi suc bataginin, beyaz tozun icine burunlarini daldirmiyorlar. bope'un tavir ve hareketleri "cok uc durumlarda" degerlendirilmelidir bu sebeple. bir yandan etraftaki masumlar olacak, bir yandan o masum sandigin kisinin sirtindan cikabilecek bir tabancayla kursun yeme riskin. oyle pis yani. ortam pis, bope pis, film ise harikulade demek gerekiyor.

    uzun zamandir izledigim en saglam islerden birisi diyerek abartmis olmam inanin. cidade de deus'u izlemis bir bireyin onu izlememis gibi yaparak izlemesi arkasindan ikisini artilari ve eksileriyle karsilastirmasi gerekiyor. sayet izlemediyseniz o filmi zaten dayakliksiniz demektir. iflah olabilmek icin once onu sonra bunu izleyin ya da tam tersi sizin tercihiniz. izleyin yeterki. aferim.
  • önceki hafta brezilya'da vizyona giren ve polis-çete ili$kisini konu alan film, elite squad.
    http://www.ntvmsnbc.com/news/421002.asp

    fragmanı da $öyle: http://www.youtube.com/watch?v=0jetl9hc3wg
  • "bu brezilyalıların küçüğü büyüğü artis doğuyor her halde" izlenimi bırakan film!

    ayrıca, polis teşkilatını yerin dibine geçirmişler...iyi cesaret!
  • konusundan mıdır, müziklerinden midir, ilerleyişinden midir bilmiyorum ama film izliyorum gibi değil de sanki dizi izliyorum gibi hissettirdi. hemen aklıma the shield geldi tabi.
    efsane bir film olduğu gerçeğini değiştirmiyor tabi bunlar.
hesabın var mı? giriş yap