9 entry daha
  • tamamen yozlasmis bir polis teskilatinda carklara uymayan kalmamistir. yeni tegmenlerden neto (caio junqueira) ve andré matias (andré ramiro) safca bu carklarin dislileri arasinda ezilmeye baslamislardir. bu esnada brezilya ozel birligi olarak anilan bope'un takim komutanlarindan ikisi emekli olmaya hazirlanmaktadir. ozellikle asiri stresten oturu bunalan bu kisiler yerlerine alabilecekleri yeni takim liderleri aramaktadirlar. alpha takimi kaptani capitão nascimento (wagner moura) yerine gecebilecek kapasitede oldugunu dusundugu kisileri bir catismanin ortasinda bulur... neto ve andré. peki onlar bu stresli ozel tim gorevi icin yeterince iyiler mi?

    on bilgi olarak, filmin konusunu aldigi ve uyarlandigi kitap 2006 yilinda yayinlanan elite da tropa. iki eski bope askeri? andré batista ve rodrigo pimentel'in sosyolog luiz eduardo soares ile ortaklasa yazmislar bu kitabi.

    brezilyada ozellikle de rio'da yozlasmanin had safhada oldugunu cidade de deus ile gormustuk. cocuk suclular, uyusturucu trafigi ve rusvet alan polisler. yine temel ayni sayilabilir. tarz konusunda ise kimse kusura bakmasin, iki film tamamiyle farkli. siddet noktasinda gosterme ve hissettirme konusunda bir farkliliklari yok ama anlatilma biciminin ayni oldugu gorusune kesinlikle katilmiyorum. cidade de deus'da siddetin dozaji tepeye vardiginda bile siirsel bir bakis acisiyla olaya yaklasirken, tropa de elite'de ise siddet tum dogal pisligiyle birlikte sunuluyor. daha ikinci paragrafta bu kadar cidade de deus dedin, hani farkliydi diyenler icin; ayni kokenden cikan iki filmi karsilastirmamak, veri olarak ele almamak mumkun degil diyebilirim sadece.
    cidade de deus'da fernando meirelles'in yapmayi en cok sevdigi yoldan her seyi goruyorduk. fotograf kareleri. cok guzel bir sekilde genele yayilan bu durum izleyiciyi tam manasiyla avucunun icine aliyordu. rio sokaklarinin, hele ki kenar mahalle sokaklarinin artik bok cukuru olduguna eminim. ates olmayan yerden boyle zift gibi duman cikmaz arkadasim.
    neyse dagittim. tropa de elite'te josé padilha fotograflardan uzak, surekli hareket eden, surekli takipte kameralar kullanmis. sagdan soldan, asagidan ve yukaridan cekimler. cidade de deus'da %90 civarinda hareketli kamera vardir ama kameralardan gecis olmaz pek. yani tek kameradan izleriz veya izliyormus gibi hissettiriliriz. bunda ise birden fazla aciyla, her an, ansizin degisen acilar mevcut. kisaca bicem acisindan oldugu kadar teknik acisinda da farkliliklar var. bu teknigin tercih edilmis olmasi en baslarda iyi gibi gelse de bir sure sonra izleyiciyi fazla yoruyor. tam odaklanamama gibi bir soruna yol aciyor. bunu bir eksi olarak not alalim.

    senaryo acisindan bakildiginda, gerceklerden yola cikildigi icin oldukca bastan kabulcu olmak gerekiyor. oldukca degisik bir kulturu ve yasam tarzini aninda icsellestirebilmek ve hatta ogutebilmek zor geliyor. sahsi kanaatimce boyle olmasinin en buyuk sebebi yeterince genis aciyla olaylari ele almamasi. sudan cikmis balik gibi izleyiciyi kaldirimin ustune koyup tepesine cifteliyle ates ediyor film. fakat tam tersi olur da aninda moda girebilirseniz o zaman alinacak keyif katlaniyor. bir tercih meselesi olmus bu.

    bir de bu adamlar muzikten anliyor kesinlikle. filme yedirilen muzikler tam manasiyla super. biraz once soyledigim moda girisi saglayan seylerden birisi bu.

    gelelim ele aldigi konunun derinligine. bope'u bope'un icinde bulunmus bir (aslen iki) kisiden dinledigimizi unutmamamiz gerekiyor oncelikle. bope'a girisin ne denli zor oldugunu filmde goruyoruz. bu sartlar altinda bope'dan ayrilmis bile olsa bir kisinin sonradan bope ile ilgili anlatacaklarinda onlara direkt olarak giydirecek, elestirebilecek bir yapida olmasini beklemek cok hafif kaciyor. sosyolog arkadas ne denli etkili olmustur bilemiyorum tabii ki yine de yonetmeni bu noktada kutlamak istiyorum. bope'a dair sempati olustugu anda o sempatiyi oldurecek hareketleri gozumuzun onune sermis. ben acikcasi bope'un su sartlar altinda olmasi gerektigi gibi oldugunu ama hangi sartlar altinda olunursa olunsun hicbir yerde var olmamasi gerektigini dusunuyorum.
    ozellikle nufus, carpik sistem gibi sebeplerden oturu kenara atilan, dogal ihtiyaclardan bile yoksun birakilan insanlarin dramini gormezden gelmiyorum. fakat bu noktada bir durmak gerekiyor. bope'un baskin yaptigi anlarda etrafta oylece aptalca dolanan insanlar, saskinlikla tufeklerle burun buruna gelenleri gozumun onune getiriyorum. bunlarda o yoksunluk icindeler ama hepsi suc bataginin, beyaz tozun icine burunlarini daldirmiyorlar. bope'un tavir ve hareketleri "cok uc durumlarda" degerlendirilmelidir bu sebeple. bir yandan etraftaki masumlar olacak, bir yandan o masum sandigin kisinin sirtindan cikabilecek bir tabancayla kursun yeme riskin. oyle pis yani. ortam pis, bope pis, film ise harikulade demek gerekiyor.

    uzun zamandir izledigim en saglam islerden birisi diyerek abartmis olmam inanin. cidade de deus'u izlemis bir bireyin onu izlememis gibi yaparak izlemesi arkasindan ikisini artilari ve eksileriyle karsilastirmasi gerekiyor. sayet izlemediyseniz o filmi zaten dayakliksiniz demektir. iflah olabilmek icin once onu sonra bunu izleyin ya da tam tersi sizin tercihiniz. izleyin yeterki. aferim.
47 entry daha
hesabın var mı? giriş yap