• daha önce de tasarının kabulü söz konusu olmuştur. dış politikada battığımızın tarihe kara günlerimizden biri olarak geçecek olayın vuku bulduğu gün değildir maalesef. ne kadar akp şakşakçısı gibi konuştum. neyse.

    süreç nasıl işleyecek/işlemiş buradan

    hükümetten ilk tepki de zaten 2007 yılındaki tepkiden farklı olmamıştır. burdan
  • (bkz: van minits)
  • sadece yasin hayal'in suratına bakmak bile bu tasarının neden oylandığını açıklayabilir insanlara. kimse çıkıp da şu olay boşuna ısıtılıyor demesin. adamların eline bile bile kozu biz veriyoruz. diaspora ne kadar iğrençse, bizim kendi içimizdeki iğrenç insanları da kendimiz adam gibi tertemiz yargılayıp adaleti sağlayamıyorken, kimse çıkıp ''işte traştan oluyor bunnar yau'' demesin. tarihimizle yüzleşmek insanlarımızca yüzsüzleşmek kimliksizleşmek olarak görüldükçe, ve sadece bir iç düşmanlık olarak görüldükçe çarpıtma devam edecek. güçlü ve iradeli bir devlet, sadece iyi icraatlerini övmekten başka, geçmişte olan olayları iyi veya kötü olduğu gibi ortaya koyabilecek güçte ve tıynette olmalıdır. osmanlı arşivleri açılsın aha buyrun diyen türkiye cumhuriyeti devleti zaten atabileceği en önemli adımları atmıştır ama azerbaycan petrolleri ermenistan sınırından geçsin diye. yani dış politika itibarımız hala ekonomik güçsüzlüğümüz neticesinde şekillenmeye devam ediyor. dünya üzerinde soykırım yapmamış, insan doğramamış millet neredeyse bulunmazken, tüm bunlar neden hala olmaya devam ediyor biliyor musunuz? çünkü bizim insanlarımızın içinden çıkanlar hala rahip santoro'yu öldürebiliyor, ülkenin değerli insanlarından birisini sokak ortasında öldürüp hapiste palazlanabiliyor da ondan. ve sen milliyetçilik örümceği yüzünden beyninden şu düşünceyi bir türlü atamıyorsun; biz yapmayız öyle şey! hep onlar yaptı. herkes yaptı diyemiyorsun bildiğin halde.

    bir de şu para ve toprak talebi var. sanki bu talep gerçekleştiği saniye çat diye verilecek sanki tüm talep edilenler. cidden böyle bir şey olduğunu düşünelim. böyle bir talebi kabul edecek hükümet, bir saniye de değil, bir salise bile kalamaz o yerde. çünkü bırakılan mirasın katıksız betonu çeliği demiri ile örülmüş bir had hudut var. bu millet, azar azar ölür, evlatlarını verir, hakkını yedirir, devletin kendisine istediği muameleyi yapmasına izin verir, ezilir, mahfolur ama toprak denince akla hayale alamayacağınız bir canavara dönüşür. her şeyi yutan bir canavara. siz cidden böyle bir şeyin olacağına inanıyor musunuz? ihtimal üzerinden konuşmayı kesin bir zahmet.
  • gelinen noktada, görünen şu;

    milyonlarca kızılderiliyi öldürenlerin torunları, bizi hiç tanımadan, bizim gibilerin asla -keyfi- insan öldürmeyeceğini bilmeden, anlamadan, bizi insanlığa karşı utandıracak adi kararlar almışlardır.

    aslında hatırlatmak lazım...

    biz, onlar insan haklarını bulunmadan da önce, yaratılanı hoş görüyorduk yaratandan ötürü. *
  • "oh be kabul edildi de rahatladık artık" dedirtendir. yıllardır kış devrilir bahar gelir ve baharın geliş emarelerinden biri de bu temsilciler meclisi tasarısı meselesidir. oh be kabul edildi dediğime bakmayın, bakalım bundan sonra ne olacak? gerçi onun da cevabı geçmişte balık hafızasına sahip milletimizce örneklenmiştir. hemen meydanlara toplanılır üç beş tane abd malı yakılır, bağırış çağırış hır gür gösteriler olur, internette abd malları yayınlanıp boykot e mailleri forwardlanır. akabinde yaz geçer güz gelir herşey eskisi gibi devam eder. bundan önce italya ve fransa'ya karşı da böyle olmadı mı? hiç değilse her sene başımızda demokles'in kılıcı gibi sallanmasından kurtulduk bari. abd de aslında dış politikada bize karşı her sene kullandığı bir aba altından sopa kozunu yitirdi, tabi ki bunu anlayabilip buna karşılık dirayetli ve akılcı adım atabilecek bir hükümet ve hariciyeyle ama o konudan da epey bir şüpheliyim.
  • türkiye tarafından lobi faliyetlerine katılanların garip cümleler kurdukları oylama. cnnturk 5n1k programına telefonla bağlanan tbmm dışişleri komisyonu başkanı murat mercan, "...şu an namık tan' ı göremiyorum, buralarda bir yerdedir herhalde." gibilerinden bir cümle kurduktan sonra konuşmasına şöyle devam etti, "...oylama devam ediyor, umarım karar lehimize sonuçlanır, dua ediyoruz..." dedi.

    kendimi, odadan hışımla çıkarken hatırlıyorum. sonra mutfakta meyva hazırlayıp odaya döndüm. kısa bir süre kurtlar vadisini izledim, dizide sürekli slow motion' a geçilmiş ama konuşmalar normaldi, tam anlamadım. ilaveten, boş zamanlarımda kitap okuyup müzik dinlerim. neyse efendim, ales başvuruları yaklaşıyormuş, takvime çizik atıp sınavda 90 üstü puan çıkarmakla alakalı bir dua ettim, umarım lehime sonuçlanır.*
  • o değil de, reputasyonu çok ama çok temiz olan abd'nin bu işlerle uğraşması komik. kızılderilileri de bizim köy gırtlakladı zaten..

    türkiye derhal büyükelçisini geri çekmeli ve nato'dan çıkmalıdır. rusya, iran ve arap ülkeleri ile yakınlaşmalıdır. ermenistan devleti ile ilişkiler tamamen kesilmelidir.

    ben kendi adıma 11 eylül'ü bayram ilan ettim. kadın çağırtıp, fındık fıstık yediğim, zevk alemleri yaptığım bir gün 11 eylül.
    (bkz: öyle göte böyle yarrak)
  • kesin bir yargıya sadece tarihçilerin arşivleri açarak varabilecekleri bir mevzu hakkında abd'li 46 tane adamın oylama yaptığı tasarı. çıkan sonucu geçtim, durumun kendisi bile absürdlüğü ve adaletten uzaklığı nedeniyle kaale alınmayı hak etmeyecek kadar gülünç. hoş tabii fiilen ırak ve afganistan'ı işgal halindeyken başkanının nobel kazandığı bir ülkeden bu işe burnunu sokmamasını bekleyip adaletten yana bir duruş beklemek de aptallık olurdu.
    dediğim gibi sonuca bir şey diyebilmem mümkün değil, çünkü ortada somut tarihi kanıtlar var olmadığı sürece kimsenin böyle bir yargıda bulunmaya hakkı yok, abd temsilciler meclisi de dahil. fakat olan oldu işte.

    merak ediyorum o oy kullanan adamlar 1915 olaylarına ne kadar hakimler? hakkında oy kullandıkları bu meseleye ne kadar ne bir tarihçinin bakış açısıyla yaklaşabiliyorlar? ve ne hakla binlerce kilometre ötedeki komşu iki ülkenin geçmişinde yaşandığı iddia edilen bir mevzuya burunlarını sokabilme hakkını görebiliyorlar kendilerinde?

    benim doğduğum büyüdüğüm toprakların tarihinde yaşanmış fakat senelerdir adı bir türlü konulamamış bir vukuata; okyanusun öte yanında 46 tane adamın isim koymasıdır yaşanan. trajiktir ne yazık ki.
  • abd'nin 45 adamı değil bence ilk bakılıcak. önce kendimize batıralım ne batırıcaksak sonra ona buna. bir defa bu kadar hassas bir konuda bunca sene sonrasında bile hala bir birliğimiz yok. sözde ermeni soykırımı deyip geçiyoruz, tamam. peki nasıl davranıcaz bu konuda, başımızdakiler bunları kendilerine ne kadar soruyor acaba. hadi canım aman da neymiş diyorsanız, bırakın dağınık kalsın arkadaşım. abd 45'liklerin "evet" kararı sizin için bu kadar önemliyse eğer; sadece 4 mart ve 24 nisan öncesi yaptıklarınızın yetmiyceği( en azından bu sene için) aşikardı. papaz hergün pilav yemiyor işte . israil'le gergin geçen ilişkiler ve ermenistan ile olan protokollerin yerinde sayıcağı inancı çok mu yabancıydı ki bu tasarının geçtiğine şaşıralım.

    gündem üstüne gündem geldi işte türkiye'ye hayırlı olsun, bir sevineni vardır elbet.
hesabın var mı? giriş yap