endgame
-
bugün piyasaya çıkmış olan rise against albümü.
01. architects
02. help is on the way
03. make it stop (september's children)
04. disparity by design
05. satellite
06. midnight hands
07. survivor guilt
08. broken mirrors
09. wait for me
10. a gentlemen's coup
11. this is letting go
12. endgame
ilk dinlemelere dayanarak söyleyebilirim ki ("ilk dinlemeler" bir hafta boyunca aralıksız dinleme anlamına geliyor konu rise against olunca) hayal kırıklığı olan appeal to reason'dan fersah fersah ileride, gayet şık bir albüm olmuş. şarkı sözleri yine rise against kalitesinde zaten. konsept bir albüm olduğu söylentileri dolaşsa da, tim mcilrath'in bunu yalanladığını söyleyenler var. fakat bana da bazı şarkılar birbirine bağlantılı gibi geldi. bunun dışında help is on the way katrina kasırgasını konu alırken, make it stop (september's children) adından da anlaşılabileceği gibi eylül ayında yaşları 13-17 arasında değişen birkaç çocuğun (sanırım) homofobik şiddete maruz kalmasından sonra intihar etmeleri olayını, disparity by design gelir dağılımı eşitsizliğini, survivor guilt de yine savaş karşıtlığı konusunu ele alıyor. özellikle bu şarkıda geçen ve bir filmden olduğunu tahmin ettiğim iki kişinin kısa bir konuşmasını içeren alıntı çok güzel.
-what are you talking about? america isn't going to be destroyed. (neden bahsediyorsun? amerika yok edilmeyecek.)
+never? rome was destroyed, greece was destroyed, persia was destroyed, spain was destroyed. all great countries are destroyed. why not yours? how much longer do you really think your own country will last? forever? (hiçbir zaman mı? roma yıkıldı, yunanistan yıkıldı, iran yıkıldı, ispanya yıkıldı, bütün büyük ülkeler yıkıldı. seninki neden yıkılmasın? senin ülken daha ne kadar sürer diye düşünüyorsun? sonsuza kadar mı?)
şarkı böyle başlıyor, ilerleyen kısımlarda savaş destekçisi milliyetçi arkadaşımız asıl ayarı yiyor.
-you shameful opportunist! what you don't understand is that it's better to die on your feet than to live on your knees. (seni rezil fırsatçı! senin anlamadığın şey şu, ayaklarının üzerinde ölmek dizlerinin üzerinde yaşamaktan daha iyidir.)
+you have it backwards. it's better to live on your feet, than to die on your knees. (sen ters öğrenmişsin. ayaklarının üzerinde yaşamak, dizlerinin üzerinde ölmekten daha iyidir.)
yine nakaratta geçen ve savaşın anlamsızlığını en basit haliyle anlatan, bazı insanların kafasına vura vura içine sokmak istediğim şu dizeler var bi de:
fought your fight (savaşını verdim)
bought your lie (yalanını yuttum)
in return i lost my life (sonucunda hayatımı kaybettim)
what purpose does this serve? (bu ne amaca hizmet etti şimdi?)
what purpose did i serve? (ben ne amaca hizmet ettim?)
genel ve bağlantılı olduğunu düşündüğüm konsept ise mevcut dünya düzeninin boktanlığına daha fazla dayanamayarak isyan eden, kontrolü ele geçiren ve bir nevi "temizlik yaptıktan" sonra yeni bir sayfa açan insanları (belki de bizleri?) anlatıyor.
gone are the old guards
gone are the cold, cold wars
weightless we go forth
on wings of amnesty
let's shed this unclean skin
and start to feel again
with no more shoulders
shoulders to cry on
diyerek bir umutla geleceğe doğru bakıyoruz.
görünüşe göre bu sene daha çoook dinleyeceğim şahane bir albüm.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap