72 entry daha
  • bugün piyasaya çıkmış olan rise against albümü.

    01. architects
    02. help is on the way
    03. make it stop (september's children)
    04. disparity by design
    05. satellite
    06. midnight hands
    07. survivor guilt
    08. broken mirrors
    09. wait for me
    10. a gentlemen's coup
    11. this is letting go
    12. endgame

    ilk dinlemelere dayanarak söyleyebilirim ki ("ilk dinlemeler" bir hafta boyunca aralıksız dinleme anlamına geliyor konu rise against olunca) hayal kırıklığı olan appeal to reason'dan fersah fersah ileride, gayet şık bir albüm olmuş. şarkı sözleri yine rise against kalitesinde zaten. konsept bir albüm olduğu söylentileri dolaşsa da, tim mcilrath'in bunu yalanladığını söyleyenler var. fakat bana da bazı şarkılar birbirine bağlantılı gibi geldi. bunun dışında help is on the way katrina kasırgasını konu alırken, make it stop (september's children) adından da anlaşılabileceği gibi eylül ayında yaşları 13-17 arasında değişen birkaç çocuğun (sanırım) homofobik şiddete maruz kalmasından sonra intihar etmeleri olayını, disparity by design gelir dağılımı eşitsizliğini, survivor guilt de yine savaş karşıtlığı konusunu ele alıyor. özellikle bu şarkıda geçen ve bir filmden olduğunu tahmin ettiğim iki kişinin kısa bir konuşmasını içeren alıntı çok güzel.

    -what are you talking about? america isn't going to be destroyed. (neden bahsediyorsun? amerika yok edilmeyecek.)
    +never? rome was destroyed, greece was destroyed, persia was destroyed, spain was destroyed. all great countries are destroyed. why not yours? how much longer do you really think your own country will last? forever? (hiçbir zaman mı? roma yıkıldı, yunanistan yıkıldı, iran yıkıldı, ispanya yıkıldı, bütün büyük ülkeler yıkıldı. seninki neden yıkılmasın? senin ülken daha ne kadar sürer diye düşünüyorsun? sonsuza kadar mı?)

    şarkı böyle başlıyor, ilerleyen kısımlarda savaş destekçisi milliyetçi arkadaşımız asıl ayarı yiyor.

    -you shameful opportunist! what you don't understand is that it's better to die on your feet than to live on your knees. (seni rezil fırsatçı! senin anlamadığın şey şu, ayaklarının üzerinde ölmek dizlerinin üzerinde yaşamaktan daha iyidir.)
    +you have it backwards. it's better to live on your feet, than to die on your knees. (sen ters öğrenmişsin. ayaklarının üzerinde yaşamak, dizlerinin üzerinde ölmekten daha iyidir.)

    yine nakaratta geçen ve savaşın anlamsızlığını en basit haliyle anlatan, bazı insanların kafasına vura vura içine sokmak istediğim şu dizeler var bi de:

    fought your fight (savaşını verdim)
    bought your lie (yalanını yuttum)
    in return i lost my life (sonucunda hayatımı kaybettim)
    what purpose does this serve? (bu ne amaca hizmet etti şimdi?)
    what purpose did i serve? (ben ne amaca hizmet ettim?)

    genel ve bağlantılı olduğunu düşündüğüm konsept ise mevcut dünya düzeninin boktanlığına daha fazla dayanamayarak isyan eden, kontrolü ele geçiren ve bir nevi "temizlik yaptıktan" sonra yeni bir sayfa açan insanları (belki de bizleri?) anlatıyor.

    gone are the old guards
    gone are the cold, cold wars
    weightless we go forth
    on wings of amnesty

    let's shed this unclean skin
    and start to feel again
    with no more shoulders
    shoulders to cry on

    diyerek bir umutla geleceğe doğru bakıyoruz.

    görünüşe göre bu sene daha çoook dinleyeceğim şahane bir albüm.
49 entry daha
hesabın var mı? giriş yap