• herhalde yaptigi filmler gozonune alindiginda fasist yahut amerikan milliyetcisi yaftasi yapistirilmasi gereken en son insanlardan biri.

    hele ki bu starship troopers gibi, butun olayi tam da bu milliyetcilik retorigiyle ve propagandayla tasak gecmek olan ve bu hicivler iyice belli olsun diye bircok sahnesi neredeyse levent kircanin cikip skec sonrasi derslerinden birini verebilecegi kivamda cekilmis olan bir film baz alinarak soyleniyorsa vah ki ne vah. bir entelektuel icin en buyuk ceza, karsi oldugu seyin yanindaymis gibi algilanmasi ve tarihe oyle yazilmasi olsa gerek.

    hadi diyelim bu film izlenirken yaninizda sevgiliniz vardi, dudaklari, filmde orasi burasi kopan boceklere kiyasla daha ilginc geldi, hicivler pek anlasilamadi. hadi diyelim sozluktu, imdb'siydi, amazon'uydu, onca yerde bu noktaya dikkat cekmis sayisiz yorumu gozden kacirdik, hala o dudagi isirmakla mesgulduk. yahu koskoca bir robocop var, yapmayalim. bir nesil onunla buyudu; ona inandi, ona sigindi, onun rizkiyla polis akademisine yazildi.

    hangi amerikan fasistinin yonettigi bilimkurgu filminde, konuyla tamamen alakasiz bicimde araya bir reklam sahnesi sikistirilir, bu reklamda sehri bir sure terorize eden godzilla kendisinden de buyuk bir arabaya rastlar, ekranda "bigger is better. 8.2 miles per galon, an american tradition" yazisi belirir? bir sibernetik organizmanin intikamini, kimlik bunalimlarini ve bebek mamasi yemesini konu alan bir filmde, fuze savunmasi icin uzaya atilan bir amerikan uydusunun test sirasinda santa barbarayi vurup icinde 2 eski baskan bulunan 10 bin kisiyi oldurmesinin ehemmiyeti ve onceligi nedir?

    total recall boktan bir filmdi derseniz once kalbinizi kirmak istesem de dusunce ozgurlugudur derim, voltaire'in resmine bakip icime atarim. fakaaat verhoeveheoaeon'a fasist derseniz, voltaire bile kurtaramaz, salarim robocopu ustunuze. (kostumun icinden arnold da cikabilir, showgirlsdeki sahane kiz da, artik bahtiniza ne cikarsa)
  • hollanda asıllı, yönetmen, senarist... holiwuda transfer olduktan sonra pek fazla filim çekmemiştir lakin çektiği az sayılı film de sinema tarihine geçmiş, kült olmuş filmlerdir. örneğin starship troopers, robocop, total recall, basic instict ve bi hezimet [gençlere şölen]olan showgirls filmlerinden bazılarıdır... pahalı filmlerle uğraşır, istese oscar bile alır... ne yazik ki ihtiyardır, belki yakında ölür bile, sewerim, hele ki terminator 2 fontuyla "paul verhoeven" yazmaz mı filmin başında, koltukları kemiririm heyecanımdan.
  • muhteşem bir kurguya sahip ve insanı şok eden kanlı sahnelerle dolu robocop tan sonra basic instinct gibi bir filmi nasıl çekmiş anlayamıyorum, starship troopers ve showgirls nasıl olur da aynı yönetmenin ellerinden çıkar kabullenemiyorum, hele ki blade runner gibi bir şahesere de can vermiş olan dahi insan philip k (çok afedersiniz) dick in eserinden esinlenerek yaptığı total recall gibi bir filmden sonra nasıl olup da o güzelim sharon stone u basic instinct filminde harcamış ve saçma sapan bir sahneyle akıllarımıza kazımıştır, anlayamıyorum sevgili sözlükçüler, hazmedemiyorum bunları, sindiremiyorum...lütfen yalnız bırakın beni ya..
  • martine verhoeven ile 52 yıldır evliler. mesleki kariyerini -ki hafife alınacak gibi değil- aşan bir başarı.

    diğer filmleri kadar gündem olmayan flesh and blood'ı dün bir arkadaşımın ısrarıyla izledim. rahatsız edici sahnelerle bezeli. şiddet, erotizm, tecavüz, orta çağ, veba, sefillik...
    filmde de para için gözünü kırpmadan kol kelle uçuran ayak takımından bir adamı, bir fahişeye merhamet ederken; soylu bir kan taşıyan masum ve bakire bir kızı, hayatta kalmak için bedenini ve cazibesini şeytani bir akılla kullanırken görebilirsiniz. saf iyilik ve kötülükten ziyade insanda girift biçimde bulunan hayvani ve semavi özellikleri olduğu gibi aktarıyor.
    izlediğim birkaç filmini -basic instinct, robocop, starship troopers- de göz önüne alarak insan doğasına yönelik tutumunu bir çok sinemacıdan daha dürüst ve ahlaklı bulduğumu söyleyebilirim. ancak insanın, aşılması gereken bir canlı olduğunu ve aslının göksel bir boyutu olduğunu bilmeyen, kabul etmeyen insanlar için müthiş tehlikeli bir dürüstlük.

    nihayetinde, ham bir nefsle izleyenler için filmlerinin, şehvet tatmin etme aracı bir kayganlaştırıcıdan başka anlamı yok.

    diktatörlüğümde doğruyu yanlışı ayırt edecek kadar kendi bedenini ve varlığını tanımayan, reşit olmayan bireylerin bu adamın filmlerine erişimini zorlaştıracağım, bu bir gerçek.
  • allah uzun ömür versin 1938 doğumlu yönetmen. hollanda doğumludur. zaten ismide hollandalı olduğunu bağırmaktadır. robocop, total recall, starship troopers gibi bilimkurgu aleminin en güzel eserlerinden üçüne imza atarak bilimkurgu severlerin gönlünde taht kurmuştur. heleki çocukluk ve gençlik yıllarırını seksenler ve doksanlarda geçirenler için yeri ayrıdır. mükemmel bir hiciv ustasıdır. filmlerine gözünün ucuyla bakmış biri bile geleceği görme konusunda ne kadar yetenekli olduğunu anlayabilir. dünyayı yöneten ülkelerden güçlü şirketler, en fena haberi sırıtarak veren spikerler, milliyetçilik gazıyla şişirilmiş militarist bireyler şimdi ne kadar tanıdık değilmi.
  • onca sene amerika'da yasamasina ragmen cok agir aksanla ingilizce konusan kisidir. hollanda aksani nedir ogrenmek isteyenlerin, herhangi bir verhoeven filminin dvd'sini alip, 'director's commentary'i dinlemeleri onerilir.
  • bilim-kurguyu erotizmle harmanlayarak (bkz: harmanlamak) turks fruit, starship troopers, showgirls, basic instinct, total recall ve robocop gibi filmlere imza atmış, erkek seyircinin sinemadan ne beklediğini bilen süper yönetmen, ihtiyar delikanlı.
  • bugün doğum günü olan büyük efsane dutch sinemacı.

    zat-ı şahaneleri 1938 yılında bugün amsterdam'da doğdu.

    kendini ''düşünceli ve ahlaki açıdan incelikli şiddet içeren aksiyon filmlerinde uzmanlaşmış bir sinemacı'2 olarak tanımlıyor.

    verhoeven çocukken lahey'de yaşadı ve 2. dünya savaşı bombalamalarının şiddetinin birincil tanıklarından biri oldu.

    1960'ların başında leiden eyalet üniversitesi'nden matematik ve fizik alanında ileri derece ve bu süre zarfında hollanda film akademisi'nde de eğitim gördü ve birkaç kısa film çekti.

    verhoeven, hollanda kraliyet donanması'nda görev yaparak askeri görevini tamamladı.

    1965 yılında marine film service'e atanarak, deniz kuvvetlerinin 300. yıldönümü münasebetiyle het korps mariniers (hollanda kraliyet deniz piyadeleri) adlı bir belgesel yönetti.

    verhoeven, askerlik hizmetinin ardından orta çağda geçen ve başrolünde rutger hauer'ın oynadığı floris (1969) adlı tv dizisini yönetti.

    dünya savaşı sırasında hollanda faşist partisinin lideri portret von anton adriaan mussert'e ait bir tv biyografisini de yönetti.

    verhoeven'in ilk uzun metrajlı filmi, iki fahişe hakkında bir komedi olan “wat zien ik” (1971) idi.

    jan wolkers'ın bir romanından uyarlanan bir sonraki filmi, başrollerini hauer ve monique van de ven'in paylaştığı şehvetli aşk hikayesi turks fruit (1973; turkish delight).

    verhoeven daha sonra hauer ile 2. dünya savaşı sırasındaki hollanda direnişinin öyküsü olan soldaat van oranje'de (1977; soldier of orange) yeniden bir araya geldi.

    motokros yarışçılarını içeren sancılı bir ergenlik hikayesi olan spetters (1980), karışık eleştiriler aldı.

    verhoeven'in bir sonraki filmi, biseksüel bir romancıyı merkeze alan psikolojik bir korku filmi olan de vierde man (1983) birçok eleştirmen tarafından bir başyapıt olarak görüldü.

    verhoeven'in ilk ingilizce filmi aynı zamanda hauer ile oynadığı son filmiydi. (bkz: flesh+blood) (1985)

    verhoeven daha sonra gişe rekorları kıran bilimkurgu klasiği robocop (1987) ile başlayarak hollywood'u fethetmeye koyuldu.

    bunu, philip k. dick'in bir kısa öyküsüne dayanan ve arnold schwarzenegger'in rol aldığı bir başka bilimkurgu mega hiti total recall (1990) izledi.

    başrollerini michael douglas ve sharon stone'un üstlendiği erotik gerilim basic ınstinct (1992) yine gişe rekortmeni bir film oldu.

    verhoeven'in serisi, las vegas'ta geçen ve geniş çapta paniğe kapılan showgirls (1995) ile sona erdi.

    verhoeven, bir robert heinlein romanından uyarlanan starship troopers (1997) ve korku unsurları da içeren hollow man (2000) ile bilim kurguya geri döndü. ama, hiçbiri önceki filmlerinin eleştirel veya popüler beğenisininyanına yaklaşamadı.

    nazi işgali altındaki hollanda'daki hollanda direnişinin bir başka öyküsü olan bir sonraki filmi zwartboek (2006) için hollanda'ya döndü. sık sık birlikte çalıştığı gerard soeteman ile yazdığı drama gişe açısından tam bir zaferdi.

    kısa komedi steekspel'den (2012) sonra verhoeven, elle (2016) ile büyük övgü aldı ve cannes film festivalinde birincilik ödülüne aday gösterildi.

    verhoeven sevenlerini ters köşe yaparcasına aşırı dindar biri ve jesus seminar isimli bir topluluğa üye.

    hatta büyümelerine, üniversitelere girmelerine yardımcı olmuş, işi daha da büyütüp film ve tv sektöründe bu grubun sözcüsü olmuş.

    ama yinede fikir ayrılıkları olmuş... verhoeven'in isa'yı eskatolojik bir peygamber olarak tasvir etmesinden memnun değilmiş.

    2007'de verhoeven, nasıralı isa'nın hayatı hakkında jezus van nazaretadlı kitabı yazdı.

    kitap, nasıralı isa'nın fikirlerini ve aynı fikirlerin son 2000 yıldaki iddia edilen yozlaşmasını gözden geçiriyor. verhoeven'in biyografisini yazan rob van scheers ile birlikte yazılan kitap, verhoeven'in mesih'in hayatını konu alan bir sinema filmi olan jesus: the man için hazırlık olarak yürüttüğü araştırmanın doruk noktasıdır.

    kitap, roma yönetimine karşı yahudi ayaklanmasını anlatıyor ve isa'yı radikal bir siyasi aktivist olarak nitelendiriyor, doğaüstü olayları ve mucizeleri kanıtlanmamış veya kanıtlanamaz olarak küçümsüyor.

    1967'de verhoeven, iki kızı olduğu martine tours ile evlendi: claudia (d. 1972) ve helen (d. 1974).
  • 78 küsür yaşında (bkz: elle)'i çeken yönetmen.
    ben 39 yaşımda sabahları sırt ağrıları ile "ayh off aman" şeklinde yataktan kalkıp sürünerek işe giderken, bu adam 80 olacam demiyor oturup film çekiyor. hem de iyi bir film çekiyor üstelik. filminde oynattığı (bkz: ısabelle huppert) golden globe'ı götürdü oscar'ın da en büyük adaylarından.

    vay arkadaş diyorum ve saygı duyuyorum.
hesabın var mı? giriş yap