• can yücel'in konu hakkındaki yorumu mest edici;
    anam avradım olsun kompleksi.
  • oedipus'un babasını öldürüp annesiyle evlendiği zaman onların annesi ve babası olduklarını bilmemesi de atlanmaması gereken bir detay bence...
  • chuck palahniuk' un, choke adlı eserinde
    "..dul bir anne tarafından doğurulan oğlanlar doğuştan evli olarak yaşamaya başlarlar" şeklinde tanımladığı durum.
  • erkek cocugunun annesine duydugu asiri sevginin sonucunda babasinin yerine gecme isteginin saplanti halini almasi. freud'a göre de erkek bebek, seks içgüdüsü olarak anneye yöneliyor. 1.5 yaşlarında "üst beyin" kurulmaya başladığında , bebek bunun yasak olduğunu anlıyor. böylece "seks içgüdüsü" suçluluk iplerine bağlı kalıyor.
  • cillop gibi kornfleyks. arkadaşlar, oğlum olunca sigmund freud’a rahmet okumaya başladım, bir kere hakkını geç de olsa teslim edeyim. yıllardır bilimsel yaklaşım diye diye nasıl bir külliyattan mahrum bırakmış bizi psikoloji eğitimi, belli değil. sonra zaten uzmanlık vs derken, uğramasan bir daha hayat boyu haberin olmaz bir mesafede yaşarsın araştırmacı olarak. neyse bu başka bir entry’nin konusu.

    şunu demeye geldim buraya, freud’un kızı da iyi bilinen bir psikanalist, bir öğrencisinin yazdığı makaleyi okurken, anna freud’un şu cümlesine rastladım: a mother's job is to be there to be left.

    yani, bir annenin görevi, terkedilmek için orada olmaktır.

    daha güzel bir otonomi gelişimi tanımı görmedim.

    kızı olan için de geçerli ama bizimki gibi ataerkil toplumlara özellikle oğlan çocuk üstünden cuk oturuyor.

    oğullarınız üstündeki tahakkümden ve toplumdaki üstünlük simgesi olan penis üstünden kazandığınız ikincil güçten vazgeçin. kimse için değil, melek yavrunuzun kendiyle barışık olması, kendi kanatlarıyla uçabilmesi için vazgeçin...

    oğlu olduktan sonra, üç yaşındaki kız çocukları için “bu kızlardan korkulur” diyen tüm hemcinslerime sesleniyorum: terapiye gidin, çocuğunuza ve kendinize yapabileceğiniz en büyük iyiliklerden biri olur.
  • ... "her erkek çocuğu annesiyle yatıp babasını öldürmek isteyecektir." sonucuna varılan (bkz: sigmund freud) ve en büyük trajedi olarak kabul edilen sophokles'in nacizane eseri.

    - father
    - yes son
    - i want to kill you

    - mother .. i want to fuck you!
    (bkz: jim morrison)
  • çocuksu cinsellik dönemine özgü bir kompleks, kimi zaman erişkin yaşta da dewam eder. ana ve babadan kendi cinsinden olanı dışlama öteki cinsiyeti benimseme vukuu. bu durumda benimsenmiş cinsin çocuu kısa aralıklarla bi kaç hafta süresince döwmesi, diğer ebeveyn'in de "sevgi gösterilerinde bulunması" olayı nötrleyecektir [tez] ahıahahı.
  • güvenilir bir kaynaktan* edindiğim bilgiye göre, vaktiyle freud'u rezil-i rüsva eylemiş, jung'u da depresyona sokmayı başarmış psikiyatrik durumdur.
    şöyle ki:

    freud efendi günlerden bir gün yine harala gürele oedipus kompleksi üzerine konferans vermektedir. özellikle mısır'da firavunların tahta geçer geçmez ilk iş babalarının isimlerini sildirip yerine kendi isimlerini yazdırmalarının da apaçık bir kompleks belirtisi olduğunu söyleyince, izleyiciler arasında kafasını kaşıyarak oturan jung, mısıroloji konusundaki donanımına da dayanarak, sinirlenir ve ayağa kalkıp şöyle der: "o firavunların hepsi, kendi oğlunun da ismini sileceğini bilerek o taşlara isimlerini yazıyorlardı, bunun sebebi oedipus kompleksi değil, mısır'daki taş sıkıntısıdır. bence tarihte ve dünyada tek bir oedipus kompleksine sahip adam varsa, o da sensin!" diyerek derin bir oh çeker, ve kooca freud da şıp diye bayılır!
    salondaki herkes şaşkınlık ve panik içerisinde freud'a bakarken jung koşarak dostunun yanına gider, telaşlanır ve onu kucağına aldığında freud bilinçsizce gözlerini açar ve şöyle der: " daddy?"

    bu korkunç bilinçaltı pörtlemesi, bizzat üstadının başına gelince jung kendini çok fena hisseder, depresyona girer, freud'dan özür dilemek için ona mektuplar yazar ve cevap alamaz.
  • herkesin belirli yas araliklarinda yasamis oldugu bir ruhsal buhran. erkeklerin hayatinin belirli bir doneminde de bu buhrandan izler tasidigi acikca rastlanabilir bir durum. erkek annesine benzemeyen bir kadına asık olur, fakat annesine benzeyen bir kadinla evlenir. bosanmanin esigine geldiginde ise annesine olan nefreti ortaya koyar.
  • kastrasyon korkusu nedeniyle çocuğun rekabbetten vazgeçip annesi gibi birini kazanmak için babası gibi olmasını gerektiğini öğrenerek, özdeşim kurmaya başladığı bir dönemle son bulan bu kompleks; içeriğindeki çocuk cinselliğine vurgu nedeniyle canımız ciğerimiz s.freud'a sapık yakıştırmaları yapılmasına neden olmuştur. oysa yakın zamanda yapılan bir arkadaş sohbetinde duyduklarımla "freud ne kadar da masummuş" demekten kendimi alamadım. bir de siz duyun, bakalım ne diyeceksiniz:

    olayı nakleden kız arkadaşımın kaynanası oğluna oldukça düşkün, müdahaleci, gelinine karşı da rahatsız edici tavırları olan bir kadın. bu nedenle de sık sık sorun yaşıyorlar. kızın rahatsız olduğunun farkında olan kaynana bir gün bu aralarındaki duruma dair bir neden sürüyor ortaya ve ağzımızı açık bırakan şu mantığı kuruyor, sıkı durun.

    gelinlerin kaynanalarını kıskanmaları ve bu nedenle sorun yaşamaları çok olasıymış. çünkü doğum esnasında erkek çocukların penisleri annelerinin vajinasına değermiş. geleneksel bir kadın olan bu kaynananın kurduğu mantığın, yöresel olarak aktarılan bir mevzu olduğunu düşünüyorum. yani kendisinin oturup da bulduğu bir şey gibi pek durmuyor.

    bu olayı dinledikten sonra, oedipus kompleksi katkısı nedeniyle yerden yere vurulan freud'un , "anam avradım olsun" yeminlerinin de edildiği bu coğrafyada yaşasaydı, bizlere daha ne kompleksler armağan edeceğini düşünmeden edemedim.
hesabın var mı? giriş yap