• nevada solar one güç santralinin gücü: 64 megawatt

    1974'de kurulan three mile island nükleer santralinin gücü: 802 megawatt

    64 megawattlık bir solar enerji santrali kurmanin teknolojik ve lokasyon olarak maliyetinin nükleerden fazla ya da yakın olacağını tahmin etmekteyim.

    hı bir de çinde 2 gigawattlık bir solar santral kurulması planlanıyormuş. herşey güzel görünüyor değil mi? ama gelin görün ki burdan elde edilecek elektrik 15 -20 cent/kwh ücretle satılması planlanmakta imiş. solar sistemlere oranla iyi olmasına rağmen nükleer santrallerin verdiği 5-8 hadi 10 cent/kwh ücretleri ile yine de nükleer santral için uygun bir seçenek sunamamaktadır.

    tabi gelişim çok güzeldir, gönül isterki sadece yenilenebilir kaynaklar ile hayatımızı sürdürebilelim ama ne yazık ki günümüz için pek olası değil.

    hı bir de unutmadan amerikada bir tane de 354 mw lık solar santrali bulunmakta amma gelin görün kü 6.5 kilometre karelik bir alan işgal etmekte o yüzden öle her boş bulunan alana, dağlara tepelere kurulabilecek şeyler değiller henüz. yine de gelecek için umutluyuz
  • bir cesidi de; yalan dolanla ya da birilerine cikar sagliyor diye, daha cok uzun bir sure guvenligini ve kontrolunu saglamaya yeterli olmayacak bir teknoloji ile nukleer enerji kullanan santrallere karsi olmaktir.

    hicbir sızıntı olmasa bile kullanilan sogutma suyu santralin cevresini oldurmek icin yeterlidir ki cogunlukla dere vs kenarina kurulan tesisler sogutma sularini buralardan alir ve suyla isi bittigi zaman da bu suyu isisi artmis bir sekilde geri dereye birakir. boylece oradaki yasam bambaska bir hal alir. ya da olur de diyebiliriz.

    ayrica sozlukte ne kadar cok nukleer enerji fanatiginin bulundugunu da nukleer karsiti neredeyse butun entrylerimin zamanin otesine gitmesinden anlamis bulunuyorum. o entrylerin zamani geldiginde sadece nukleer fanatigi arkadaslar icin degil maalesef hepimiz icin cok gec olacagindan korkuyorum.
  • ne nükleer enerji, ne türkiye'nin gerçek enerji ihtiyacı, ne de türkiye'de kurulmak istenen reaktör tipleri hakkında sike sürülecek bilgisi olmadan ahkam kesenlere tahammül etmek zorunda kalmaktır.

    elektrik mühendisleri odası yıllardır nükleer enerjiye karşı, siz daha "ulan bu herifler niye bu kadar yaygara koparıyor, neticede ülkede enerji üretimi konusundaki en kalifiye elemanları bünyesinde bulunduran bir kurum" diye düşünmeden 6 yaşındaki çocuk argümanlarıyla kendi çapınızda laf sokmaya uğraşıyorsunuz.

    dışa bağımlılığı azaltacakmış. hesap yapmayı mı bilmiyorsunuz yoksa dayak mı yemediniz anlamadım ki. ne zamandan beri reaktör üretimi, nükleer yakıt temini ve zenginleştirilmesi, santral kurulumu ve işletilmesi, santral ömrünü tamamlayınca sökümü vb. işlemlerin tamamen türkiye'nin kendi kaynakları ile, başka ülkelerle bir ilişkiye girilmeden yapılması planlanıyor?

    fusion reactor teknolojisi işletilebilir verimliliğe ulaştığı zaman görüşelim mümkünse.
  • saçmalamaktan ibaret olan davranıştır. birkaç neden sıralamak gerekirse;
    1-)1970'lerden bu yana bu ülkeye nükleer santral kurulumaya çalışıyor, ama bir türlü kurulamıyor. sebep ne? çevrecilik mi? tabii ki hayır... her zamanki dış etmenler. kendi enerjimizi üretmemize engel olmuş, hatta kendi topraklarımızdaki uranyumlarımız kullandırılmamıştır.
    2-)sadece ülke sınırları içerisindeki bir nükleer santralde meydana gelebilecek olası bir kaza sadece o ülke için mi tehlikelidir? tabii ki hayır. burnumuzun dibindeki ermenistan, yunanistan, rusya eski teknolojiye sahip santralleriyle bizim için tehlike oluşturmuyo mu? kıt beyinli greenpeace'ciler bunu bi düşünsünler...elektronun bu sınırlardan geçmesi için vizeye ihtiyaçları yok. böyle bişi olursa koşarak kaçın derim ben...
    3-)çernobil kazasında sadece insan hatası yoktu, dizayn hatası da vardı.
    4-)ermenistan'da yer alan santral çernobil'den bile eski teknolojiye sahip.
    5-) hidroelektrik santrallerinde meydana gelen kaza sayısı ve ölen insan sayısı kat kat fazladır (nükleer santral kazalarında kaza anında ölen insan sayısı baz alındığında)
    6-)teknolojideki ilerlemelerine imrenerek baktığımız japonya nükleer santral haritasını açın, nerdeyse km2 başına 1 santral düşecek. hadi bizi geçin, bizde insana-çevreye değer yok. insanına bu kadar değer veren ülkelerde bu kadar fazla santral varsa, nasıl kötü birşey olabilir ki?
    7-)ben nükleer enerji mühendisi diilim.
  • tasarruf, enerji verimliliği, alternatif enerji kaynaklarının nasıl daha verimli ve etkin bir şekilde kullanılabileceği gibi daha zorlu konular üzerinde çalışmak, kafa yormak, ihtisas yapmaktır.

    açılın ben mühendisim tarzı yaklaşımlar sergileyip nükleer, nukleeeaaar diye haykırmaya hiç gerek yok sonra götünüze kaçıverir o yakıt çubukları.
  • cahilce, konuya hakim olmadan yapildigi iddia ediliyor, ama soyle bir sey var ki nukleer enerjiyi savunanlar da en az karsi cikanlar kadar konu hakkinda bilgisiz. nukleer santrallerin prensipte yapilip yapilmamasindan daha onemli olan ne sartlarda, ne sekilde, kim tarafindan vs yapildigi. nukleer enerji savunucularinin baslica iki soylemi ucuzlugu ve disa bagimliliga karsi onemli oldugu iddiasi. bu savlari savunanlar nukleer enerji yasasi'ni hic okudular mi, gerceklesen nukleer santral ihaleleri konusunda ne dusunuyorlar bilmiyorum. bildigim eger bu kanunla, bu sekil ihalelerle bir nukleer santral yapilirsa; teknolojisine sahip olmayacagimiz, uranyum zenginlestirmesini kendimiz yapmayacagimiz, omru doldugunda nasil sokulecegi belli olmayan bir santrale 20 cent'in uzerinde bir fiyata -yani guncel elektrik fiyatinin yaklasik iki katina- 15 yil alim garantisi verecegiz. ustelik de, baska kimsenin talip olmamasi nedeniyle, bagimliliktan kurtulmaya calistigimiz ruslar tarafindan yapilacak santral.

    bu sartlarda yapilacak bir nukleer santrali desteklediginizden emin misiniz?

    edit: meger burada tartisilanlarin turkiye ile hic alakasi yokmus, tamamen teorik bir tartismaymis. (bkz: #17036795)

    akabinde,

    http://sozluk.sourtimes.org/…karşı olmak&kw=turkiye

    nukleer enerjinin disa bagimliligi azaltacagindan bahsedenler de diger galaksilere bagimliliktan bahsediyordu herhalde.
  • - türkiye'nin tüm nükleer teknolojiye sahip olsa da uranyum'u gene dışardan almak zorunda olduğunu ve nükleer enerjinin dışa bağımlılığı artıracağını bilmektir.
    - nükleer atıkların depolanması için uzun vadeli bir çözümün bulunamadığını bilmektir.
    - türkiye'nin bırakın rüzgarı, güneşi kullanılabilir hidroelektrik potansiyelinin bile yarısından çoğunu kullanmadığını bilmektir.
    - türkiye'de elektriğin önemli bir kısmının iletim hatlarının kalitesizliğinden sadece havayı ısıttığını bilmektir.
  • bütün haklı çevresel kaygıların yanında, kapitalizmin halen daha son aşaması olan emperyalizmin kucağına oturmuş dünyamızda; hoyratlığı eccük olsun dizginlenemeyen emperyalikler ve enerji sektöründeki tekelleri "he" demeden yapılabilecek, veya yapıldıktan sonra işletmesi devredilmeyecek bir nükleer santral olmadığının bilincinde olmaktır. kari kari katürize edersek eğer; işbirlikçilerin yaparken mevzubahis tekellerden sağlamak zorunda kalacağı zibille kaynak ve ihale ihale yapılacak santral satışları bu sömürgenleri iyicene semirtecek, semirdikçe daha da azgınlaşan bu köpekler de atıyorum ırak'ta milyonlarca insanı katledebilecek, üstüne de dünyanın ayağa kalkmasını önleyecek baskı mekanizmalarını bile kütür kütür çalıştırabilecek. yani olayın özü çevresel değil, minyonlarca kez söylendiği üzere sınıfsal.
  • haklı bir duruştur. nükleer enerjinin kitabına uygun yapıldığı takdirde çevreye bir zararı yoktur. kesinlikle zaman nükleer enerjinin zamanıdır.
    fakat türkiyede yaşıyoruz. kitabına uygun yapılmaz. gerekli önlemlerin alınabileceğine ne yazık ki inanmıyorum. atıkların uygun şeklide bekletileceğine bile güvenemiyorum.
hesabın var mı? giriş yap