• daha maden ocağını işletemeyen, oradaki işçilerin can sağlığını sağlayamayan türkiye'de en doğal durumdur.

    (bkz: kendini bilmek)
  • son günlerde toplumda hükümetin inadına paralel artan görüş.
    ancak tam olarak bilinerek karşı çıkıldığını sanmıyorum. bir nükleer enerji mühendisi olarak okulda "insanları nasıl öldürelim" ya da "hasstir sızıntı olursa ne yaparız?" gibi dersler görmedik. tam tersi bu enerjinin en güvenli hali nasıl olabilirdi her zaman konu oldu. şu haliyle de (aman çernobil ölçü değil onda en önemli güvenlik önlemleri yoktu) nükleer enerji en güvenli ve çevreyi (özellikle de termik santrallarlar ile karşılaştırıldığında) en az kirleten enerji kaynaklarından biri.
    ancak sorun bu enerji gerçekten gerekli mi? ve atık sorunu nasıl halledilecek? bunalr tartışılsa daha iyi olacak. eğer gerekli deniyorsa kötü bir alternatif değil. kötünün iyisi. ama ben hâlâ çok gerekli olduğunu düşünmüyorum. hele bir pagan olarak tanrıça'nın düzeninin bozulmasından gönlüm yana değil.
    bir de karşı çıkanlar adam gibi çıkabilse.
    bazen istiklal'de imza toplayanlar görüyorum. geçenlerde imza toplayan kızın biri "ya patlarsa ne olacak" dedi. teorik ve pratik olarak hiç bir zaman bir santral patlamaz, patlayamaz. nükleerin ne olduğunu bile bilmeden bir savla çıkıp imza toplayan bu kız gibiler olmasa da gerçekten bilen kişilerle tartışsak daha da inandırıcı olacaklar. yoksa ben de imza atmaya hazırım.
  • nükleer enerjiye değil ülkemizde nükleer santral kurulmasına karşı olunma durumunun, sanki bu insanlar doğrudan nükleer enerjiye ve sözkonusu teknolojiye karşıymış gibi lanse edilmesi sonucu ortaya atılan sav.

    oysa olaya geniş yelpazeden bakıldığında bu insanların neden tedirgin olduğu anlaşılabilir.

    1. ortadoğu kaynamaktadır. terör belası ve savaş riski her an kapımızdadır. bu anlamda nükleer santrale sahip olmak, kızgın tavaya su damlatmaya benzer. su zararlı bir madde değildir. ancak kızgın tavaya damlattığınızda neler olabileceğini görebilirsiniz. bizler suya karşı değiliz, bizler kızgın tavaya su damlatılmasına karşıyız. ayrımı iyi yapmak gerekir. ülkemizde terör ve savaş durumunda herhangi bir nükleer santrali tam anlamıyla koruyabileceğini söyleyen her kim varsa türkiye'yi iyi analiz edememiş demektir.

    2. alternatif enerji üretim yollarının önerilmesine karşı olunmasına rağmen, ülkemizin su kaynaklarının risksiz ve temiz enerji için yeterliliği ortadadır. önemli olan 15 sene önceye kadar elektrik satan bir ülkeyken neden şu anda enerji darboğazı çekiyoruz?

    3. özellikle doğu kesimlerde insanların ahırlarını tavana astıkları demir somyaların iyi ucundan elektrik vererek ısıttığı ve buna karşı bedel ödemediği ortadayken ve dahası bu ve benzeri kaçaklar engellendiğinde ülkemizin enerji dar boğazını aşacağı bilinmesine rağmen radikal kaçak önleme kararları yerine bolluk içinde yokluğu çekilen enerjiyi daha fazla üretme telaşına düşüldüğü de ortadadır.

    4. nükleer enerjinin kaza yaşanmaması durumunda doğayla barışık bir yol olduğu söylenmektedir. küresel ısınmada nükleer santrallerin termik santrallerden bile yoğun bir etkisi olduğu bilinmektedir. ayrıca soğutma suyunun ırmaklardan alınması durumunda sözkonusu çevrede ekosistemin bozulduğu da bilinmektedir. yani tamamen temiz bir yol değildir.

    5. bu ülkede bırakın nükleer santralleri en basit kuruluşlarda bile dört dörtlük bir sistem işletilememektedir. nükleer santral gibi hata ve ihmal kabul etmeyen bir sistemin dört dörtlük işletilebileceği konusunda çeşitli endişeler bulunmaktadır. bu ülkede "gittiği yere kadar gider" anlayışından maalesef halen vazgeçilememiştir.

    6. nükleer santraller koşullar ve şartlar uygun olduğunda sırt dönülemez enerji elde etme yöntemleridir. ancak şu anki şartlarımız bu riski göze alabilmemiz açısından yeterli görünmemektedir. yani nükleer santral kurmak için sadece teknolojik değil aynı zamanda siyasal, sosyolojik, biyolojik, stratejik vb araştırmaların dört dörtlük şekilde yerine getirilmesi ve ona göre karar verilmesi gerekir.

    aksi halde ülkemiz hızlandırılmış enerji ile de kötü şekilde tanışabilir.
  • iş kazalarında dünyada liderliğe oynayan bir ülkede şarttır. her beceriksizliği kadere bağlayan basiretsizlerin ülkesinde iki kere şarttır. en ufak bir kurumu bile arpalığa çeviren akbabaların ülkesinde üç kere şarttır. yitip giden insanlar için ne güzel ölüyorlar diyen densizlerin ülkesinde dört kere şarttır. iyi olan her şeyi hükümete kötü olan her şeyi allah' a havale eden gafillerin ülkesinde beş kere şarttır.
  • çevreye veya insan sağlığına listeler dolusu ve hatta geri dönüşsüz zararlar veren ve verebilecek birçok projeye, göstermelik bir takım prosedürler eşliğinde çıtır çıtır izin alabildiğiniz bir ülkede, son derece mantıklı ve gerekçeli bir karşıt duruştur, desteklenmelidir.

    ama maalesef sanayinin olduğu yerde enerji açığını karşılamak için rüzgardı, güneşti yetmez.
    hidroelektrikler sanıldığı gibi temiz enerji üretmez, üzerine kurulduğu sulak alanı bitirir harap eder, gelecekte fosil yakıtlardan daha kıymetli hale gelecek su kaynaklarınızı bitirir.
    fosil yakıtlara gelince hem doğaya hem politik olarak satın aldığınız ülkelere köle eder adamı, kaşınıza gözünüze kıl olduğumuydu borunun başındaki, kapatıverir vanayı.

    öncelikle değerlendirilmesi gereken şey ülkenin ne kadar enerji açığı bulunduğudur. bu sadece kısa dönemli hesaplamalarla değil aynı zamanda ülkenin sanayileşme ve büyüme hızına, kalkınma planlarına da referans verebilen uzun dönemli öngörülerle yapılmalıdır. sonra oturulup düşünülüp bu enerji açığını hem politik bağımlılıktan kaçınarak, hem doğal kaynakları koruyarak, hem çevre veya insan sağlığı üzerindeki riskleri en aza indirerek nasıl karşılarız o değerlendirilmeli, risk ve fizibilite çalışmaları yapılmalıdır.

    kapasiteleri sınırlı da olsa elbette ki enerji üretimi temiz yöntemlerle mümkün olduğunca desteklenebilir. akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü yerdeki tüm çatılara güneş panelleri yerleştirilebilir. turbini döndürecek esintiyi hissettiğiniz her boşluğa rüzgar santrali kurulabilir. en önemlisi üretilen enerjinin hem sanayide hem meskenlerde verimli kullanılması teşvik edilebilir, temiz üretim teknolojilerinin artırılması ve bunların geliştirilmesi devlet politikası olabilir.

    ben mi? ben nükleere karşıyım sözlük. bu ülkede enerji projesi deyince olmayan oldurulur, alınmayacak izinler-lisanslar inci gibi dizilir duvarlara. konu dolarlar oldumuydu ne nehrin balıkları, ne ormanların talanı, ne civarda yaşayanların canları dikkate alınır çünkü. santral kurulur, denetimi yapılmaz, kurallara uyulmazsa -ki sadece tasarımcı mühendislerin, bilim adamlarının değil; bi damlacık güvenmediğim otoritelerin, kurumların da işidir- kazası hiçbirşeye benzemez. insan beyninin bir atomcuktan ürettiği en muhteşem ve en korkunç şeydir çünkü nükleer reaksiyon. onyıllarca temizleyemezsin topraklarından.

    ----

    hem ayrıca tüm kurallarına uydun muydu riski sıfıra indiriyorduysan ne demeye elin gavuru gelişememiş topraklara taşır ki nükleer santrallerini?!
  • türkiye' de halihazırda enerjinin 1/4' ü enerji hatlarında israf edilirken, hiç gerekli olmayan bir yatırıma karşı olmaktır.
    sağcısı solcusu tüm siyasetçiler, bürokratlar dünyadan, enerjiden, teknolojiden pek bihaber göründükleri için allah'a emanet bir yatırıma karşı olmaktır.
    bu ülkede her alanda planlamanın durumu ortadayken, bile bile lades diyen bir yatırıma karşı olmaktır.
    allahına kitabına populist siyasetler yürüten, "plan değil pilav istiyoruz" zihniyetindeki kamu yönetiminin karar ve eylemlerinden şüpheli kişinin eylemidir.
    enerji politikasında bir dünya pis koku varken, ortalığı hem fiziksel hem avantasal kirletecek; hem doğanın dengesini hem de ülkenin zaten yampiri olan dengesini daha da yamultacak yatırıma karşı olmaktır.
  • cahilce, konuya hakim olmadan yapildigi iddia ediliyor, ama soyle bir sey var ki nukleer enerjiyi savunanlar da en az karsi cikanlar kadar konu hakkinda bilgisiz. nukleer santrallerin prensipte yapilip yapilmamasindan daha onemli olan ne sartlarda, ne sekilde, kim tarafindan vs yapildigi. nukleer enerji savunucularinin baslica iki soylemi ucuzlugu ve disa bagimliliga karsi onemli oldugu iddiasi. bu savlari savunanlar nukleer enerji yasasi'ni hic okudular mi, gerceklesen nukleer santral ihaleleri konusunda ne dusunuyorlar bilmiyorum. bildigim eger bu kanunla, bu sekil ihalelerle bir nukleer santral yapilirsa; teknolojisine sahip olmayacagimiz, uranyum zenginlestirmesini kendimiz yapmayacagimiz, omru doldugunda nasil sokulecegi belli olmayan bir santrale 20 cent'in uzerinde bir fiyata -yani guncel elektrik fiyatinin yaklasik iki katina- 15 yil alim garantisi verecegiz. ustelik de, baska kimsenin talip olmamasi nedeniyle, bagimliliktan kurtulmaya calistigimiz ruslar tarafindan yapilacak santral.

    bu sartlarda yapilacak bir nukleer santrali desteklediginizden emin misiniz?

    edit: meger burada tartisilanlarin turkiye ile hic alakasi yokmus, tamamen teorik bir tartismaymis. (bkz: #17036795)

    akabinde,

    http://sozluk.sourtimes.org/…karşı olmak&kw=turkiye

    nukleer enerjinin disa bagimliligi azaltacagindan bahsedenler de diger galaksilere bagimliliktan bahsediyordu herhalde.
  • daha soma'daki madende kac kisinin oldugunun bilgisinin verilemedigi bu ulkede sonuna kadar karsi duracagim olay.
  • enerjiye karşı olmak nasıl bir duruştur anlayamadım. nükleer enerjinin dönüştürülmesine, kullanılmasına karşı durursun anlarım da, nükleer enerjiye karşıyım? ben de kinetik enerjiye karşıyım. potansiyel enerjisini kinetik enerjiye döndüren dikdörtgen şekle de karşıyım. sürtünme olmasa durmayacak şerefsiz.
  • bu sayede,

    "ne olmuş ekolojiye? kaç yüz milyon yıldır olduğu yerde duruyor, sen mi yok edeceksin, sen mi bitireceksin?" diyenlerden, küresel ısınmanın güneşteki manyetik fırtınalardan kaynaklandığını sananlara, zenginleştirilmiş uranyum atığının depolanmasıyla doğadaki uranyuma dair bir-iki fenomoni karşılaştırıp "nükleer atık kirletmez" diyenlere, 875.000 farklı enerji kaynağı varken fosilin tek alternatifi nükleer enerji zannedenlere...

    sonracığıma,
    nükleer santrallerin,
    kuruluş + işletme + hammadde + zenginleştirme + atık depolama + bakım + sökülme + çevre kirletme* / süre = birim maliyeti hesabına göre hiç de ucuza filan gelmediğini bilmenize rağmen "ucuzdur" denilmesine.
    *(http://en.wikipedia.org/…ki/polluter_pays_principle)
    her an, kaza, tabi afet, saldırı, savaş gibi olasılıklarla sızıntı yapma olasılığına rağmen "güvenlidir" denilmesine katlanmak,

    bunun yanında,
    güneş, rüzgar, su, jeotermal, dalga, atık enerji santrali gibi bir ton kaynağın geliştirilmesine kaynak aktarmak yerine, dışarıdan satın alınan nükleer için ulusalcı söylemlerle bağımsızlık masalları dinlemek durumundasınızdır.

    peygamber sabrı gerektirir.
hesabın var mı? giriş yap