• peygamberimiz, hz. muhammed (s.a.v)'nin biz müslümanlara evlatlığımızın eşlerinin bize caiz olduğunu göstermek için yaptığı, bu nedenle de türlü acılara, dedikodulara ve iftiralara maruz kaldığı evlatlığı, zeyd'in eşi zeynep ile evlenmesidir. (bu tanım şakirt kardeşim içindi.)

    biliyorsunuz, malı mülkü yerinde bir dul olan hatice ile evlenen peygamberimiz, onun ölümünün ardından birçok eşe ve cariyeye sahip olmuştur. yeri gelmiş 9 yaşındaki aişe anamızı almış, yeri gelmiş ben-i kurayza kabilesini kılıçtan geçirdikten sonra kendi payına düşen kadınları cariyesi yapmıştır.

    neyse efendim.

    günlerden birgün peygamberimiz the allah resulü, evlatlığı zeyd'in evine gidiyor ancak zeyd evde yok. eşi zeynep'i uygunsuz bir kıyafetle görüyor. (buradaki uygunsuzluk kıstasını bilemeyeceğim). tabii aşık oluyor peygamberimiz evlatlığının eşine. gel zaman git zaman, yüreğindeki sevdayı bastıramayıp gidip zeynep'i eşi zeyd'den istiyor. (buraya dikkat)

    kütüb-i sitte'de şöyle birşeyler var:

    " resulullah (sav), zeyd (ra)`e: 'git onu bana (kendinden) iste' dedi. zeyd gitti, zeyneb`e geldiği zaman hamurunu yoğuruyordu. zeyd der ki: 'onu gördüğüm zaman içimde bir zorluk hissettim, ona bakamaz hale geldim. sırtımı ona çevirerek, geri geri yaklaştım ve: 'ey zeyneb! beni resulullah (sav) gönderdi. seni istiyor' dedim." kaynak

    tabii zeyd'in bu kadar zor bir kararı almasında ahzab suresi'nin 36. ayeti de etkili olmuştu:

    "allah ve peygamber'i bir şeye hükmettiği zaman, inanan erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu seçmek yaraşmaz. allah'a ve peygamber'e baş kaldıran şüphesiz apaçık bir şekilde sapmış olur." (ahzab 36)

    tabii fitnenin ve dedikodunun hüküm sürdüğü arap yarımadasında bu durumun dedikodulara neden olması kaçınılmazdı. bu nedenle allah (c.c.) ahzab suresi'nin 60 ve 61'inci ayetlerini indirerek dedikoducuları açıkça tehdit etti: " andolsun ki, eğer münafıklar ve kalblerinde bir hastalık olanlar ve medine'de dedikodu yapanlar, bu yaptıklarından vaz geçmezlerse, mutlaka seni onlara musallat ederiz. sonra seninle orada az bir zamandan fazla komşu kalamazlar." (ahzab, 60) "melun olarak nerede bulunurlarsa yakalanırlar ve öldürülürler" (ahzab 61)

    tabii daha öncesinde "bakın bu iş bildiğiniz gibi değil" demeye de getirilmişti:

    "hani sen, allah'ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye: "eşini yanında tut ve allah'tan sakın" diyordun; insanlardan çekinerek allah'ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa allah, kendisinden çekinmene çok daha layıktı. artık zeyd, ondan ilişkisini kesince, biz onu seninle evlendirdik; ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü'minler üzerine bir güçlük olmasın. allah'ın emri yerine getirilmiştir." (ahzab 37)

    neyse efendim bu durumun bir diğer boyutu daha vardı: ya muhammed'in eşleri de birilerine "uygunsuz" görünür de onlar da istenirse ne olacaktı? çözüm yine kullarını sıkıntıda bırakmayan allah (c.c)'den geldi. muhammed'in eşleri "uygunsuz durmayın, sağa sola bakmayın, örtünün" şeklinde uyarıldı. bir yandan allah (c.c.) muhammed'in eşlerini "müminlerin anneleri" ilan edip, başkalarıyla evlenmelerini de yasakladı. (kaynak: azhab suresi)
  • dönemin şartlarına göre değerlendirmek lazım. orta sahada boşluk varmış, skorer bir oyuncuya ihtiyaç olduğu da ortada:

    (bkz: #19854691)
  • salak ateistlerin bilmediği mantıklı bir açıklaması olan eylem.

    ama şimdi unuttum. sonra söylerim ben size.
  • (bkz: islamiyete göre evlat edinmenin günah olması)

    islam dininin en büyük açmazlarından biridir. ahzab suresi 37. ayet'e göre gelin konumundaki zeyneb bint-i cahş, muhammed bin abdullah'ın eşi olma sürecine girmiş ve nikahı allah tarafından emredilmiştir.

    kuran-ı kerim'e bakılırsa tüm evreni yaratan bir allah, kainattaki dev gibi sorunları bir yana bırakıp "peygamberin kiminle evleneceğini tespit etmiş ve eski gelinini o'na eş olarak helal kılmıştır. ki yüce bir yaratıcı'nın bu gibi işlerle uğraşacağını düşünmek aslında yaratıcı'yı küçümsemek, dahası evrensel irade'nin yüceliğini yok saymak değil midir?

    bir de bu hikayeden geri kalan, zeyd'in, zeyd bin muhammed (muhammed'in oğlu zeyd) sıfatından zeyd bin harise (harise'nin oğlu zeyd)'e geçiş yapmasıdır. ve elbet üst üste savaşlara gönderilmesi ve nihayetinde 3 yıl sonra bu savaşların birinde hakkın rahmetine kavuşarak seven gönüllerin arasından sonsuza dek çekilmesidir.

    sen şimdi bu evliliğin meşruluğuna inanıyor musun?

    islam dinin peygamberinin -hem de yeri göğü her şeyi tüm evreni yaratan bir allah'ın emri üzerine- oğulluğu zeyd'in karısı zeynep ile evlenmesini aklına, vicdanına, mantığına, kişisel ahlakına, insanlığına ve erdemine kabul ettirebiliyor musun?

    --------------------------

    yine islam kaynaklarına göre hz. muhammed'in hz. hatice ile evlenme öyküsü de şu şekilde anlatılıyor, ki okumanızı öneririm:

    ~~
    "...bu sûretle hatice vâlidemizin kalbinde hz. peygamber'e karşı bir meyil ve sevgi oluştu. daha sonra da hz. peygamber'e haber göndererek "gelip beni babamdan istesin" dedi. hz. peygamber de aracı vasıtasıyla ona "senin baban zengin birisidir. bu işe razı olacağını zannetmiyorum" diye cevap yolladı. bu kez hz. hatice "git onunla konuş. bu hususta ben sana yardımcı olacağım. ancak onunla sarhoş olduğu sırada görüş" diye haber gönderdi. hz. peygamber de hatice vâlidemizin söylediği gibi davrandı. hz. hatice'nin babası onu hz. peygamber'e verdi. ertesi sabah kendisine "kızın hatice'yi muhammed'e vermekle çok iyi ettin" denildiğinde adam "ben kızımı muhammed'e mi vermişim?" dedi. "evet!" dediler. bunun üzerine adam kalkıp hatice validemizin yanına vardı ve ona "halk seni muhammed'e verdiğimi söylüyor" dedi. hz. hatice de "evet, öyledir. sakın vermiş olduğun sözden cayıp da kendini küçük düşürme, hem muhammed'in şöyle şöyle meziyetleri ve üstünlükleri vardır" dedi..."

    [kaynak: (bkz: hz. hatice/#12426276)]
    ~~

    (bkz: ma era rabbeke illa yüsariu fi hevake)
  • şu sessizliği web ortamlarında hüseyin üzmez konularında tartışırken de yakalamıştım.. bilhassa forumlarda, böyle dinci-islamcı ayağına takılan zevatlar pek giremezdi konuya, genelde ateist camia "peygamberinden referans almıştır" diye üstüne gittiği için, islamcı tayfa sayfayla ilgili değilmiş ayağına yatardı, ya da gelirdi sadece ad-hominem yapardı..

    bu zeyd'in eşi konusunda da hep böyle oluyor.
    adamın biri de utanmadan diyor ki; bak ama analla oral bu din sayesinde yasaklandı, oral gırtlak kanseri yapıyor yaa gördün mü, diyor. dincinin ad hominem konusunda sınırı yok gerçekten. sanki o hadislerde, aral ve oralla ilgili iftiralar filan var. hayır konuyla ne alakası var onu kendisi dahi bilmiyor. var olan artılarını sayayım da bari dinin, cevap veremesek de bir sırrı mutlaka vardır diye topu taca atmış olalım diyor belki de.

    evet gerçekten dinin en çok beslendiği konudur; bilmediğin konuda bir sırrı var dersin, imtihanlardan biri de bu dersin, bak hakkında böyle aşağılayıcı dedikodular yapma, yapacağını öngörerek senden zaten bahsetmiş dersin, o dedikoduya zemin yaratmazsın, zaten inanç mantıkla kavranmaz, inanmıyorsan niye dinime saldırıyorsun dersin, olay da kapanır..

    her zaman yapılan tipik dinci ad-hominemleri.. kafada bitirdiysen niye laf sokuyorsun diyor hala, bi de komunizmden örnek veriyor, ulan komunizmden zaten korkulacak bir yan yok, yani türkiye'de taş çatlasa % 3.. islam'da sadece % 3 olsa, kimse islamın buglarını anlatmayla uğraşmaz.. sen komunizmi kafanda bitirirsin, laf da sokmazsın, keza bir ciddiyeti yoktur ülkende hakimiyet bazında.. biz her gün bu ilkel adamlarla, uğraşıyoruz..
    gece küle işeyince çarpılacağını düşünen, cinlere inanan, adamlarla dolu çevremiz.. kafada bitmiyor yani.. inanmasak da sizin saçmalıklarınızı dinliyoruz. gövde gösterilerinizi izliyoruz. aynı oranda hak talep ettiğimizde kapı-duvar oluyorsunuz.
    inançsızlığın hak talebi mi olur, devlet inançlara hak verir eşit oranda diyosunuz, e alevilere verin diyoruz, o da yok.. eee??

    kafada bitirmek-miş.. islamiyetin fanatik kesimini kafada bitirmekle bize huzur yok, sahada bitireceğiz.. ta ki onların da toplu yaşama gayesi olan tam laik bir ülkeye uygun hale geleceği ana kadar.. komunizm senin için kafanda bitmiş olabilir, zaten çevrende göremeyeceğin, sana etki edemeyecek kadar azınlıktadır, ama muhammed'in evlatlığının eşi ile evlenmesine mantık dahilinde yorum getirmeyen adamların sayısı çoğunluktayken, ben bunu kendi namus meselemmiş gibi görürüm.

    bu davranışın aynısını günümüzde birisi yapsa; biz a-normal'lerin tepkisi, azgınlığa bak deriz, terbiyesizlik deriz, başka karı mı bulamadı da bunu yaptı deriz, en aşağı sıfatlara layık görürüz...
    ama muhammed yaptıysa bu işin sırrı vardır. ve hatta imtihandır. eğer dedikodusunu yaparsan, imtihanda kaybetmiş olursun. mantık bu.

    kafa yapısı bu. tam tersi olacağı yerde, allah'tan ve peygamber'den beklentilerin daha yüksek olacağı yerde normal diye savunulan bu.

    artık ne desek boş.. birazcık mantık ve ondan da çok vicdan..
  • allahın muhammede "kimseden çekinme arkanda ben varım" diyerekten aracılık etmiş olduğu ulvi bir olaydır.
  • ateisti budisti bilmem de aklı olanların burada gözden kaçırmaması gereken tek bir durum mevcut. önce tanrı sözünü, ayeti okuyalım:

    "...biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) mümin'lere bir güçlük olmasın. allah'ın emri yerine getirilmiştir" (ahzab/37).

    şimdi bu ayet tefhimü'l kur'an'da bakın nasıl izah ediliyor:

    "allah'ın, insanlar tarafından başka türlü kabullenilmesi çok zor olan bir sosyal reform'u peygamber'i (s.a) aracılığı ile gerçekleştirdiğini göstermektedir. arabistan'da evlatlık ilişkileriyle ilgili uygulamada olan yanlış gelenek ve adetlere bir son vermenin başka yolu yoktu. sadece allah'ın rasulü bu adetleri ortadan kaldırmak için bir önlem alabilirdi. o halde allah bu nikah'ı, sadece peygamber'in (s.a) ev halkına bir eş daha eklemek için değil, önemli bir sosyal reform'u gerçekleştirmek için murad etmiştir" (tefhimü-l kur'an'dan ahzâb suresi 37. ayet ve tefsiri)

    gördün mü sosyal reformu?

    "o dönemki arap geleneklerinde evlat edinen kimsenin, evlatlığının karısı ile evlenmesi haram sayıldığından" meğer allah, peygamber ile gelinini evlendirerek "gelin ve damatlar ile evlenilmez" şeklindeki o gerici, yobaz, putperest pagan inanışını yıkmak, arap toplumunu müslümanlık ile muasır medeniyetler seviyesine taşımak istemiş. yeryüzünde devrim yapmış! ve elçisini de gelini ile evlendirerek bu çağdaş hamleye mecbur kılmış.

    (bkz: tebenni)

    yani "evlatlıkların eşiyle, diğer bir ifadeyle kayınpederin gelini - kayınvalidenin damadı ile evlenememesi" yanlışmış!
    ama "evlatlıkların eşleriyle, diğer bir ifadeyle kayınpederin gelini - kayınvalidenin damadı ile nikahlanabilmesi" gayet doğru bir davranışmış.

    yani hakikaten allah, allah'tan razı olsun. allah olmasaydı evlatlıklarımızın eşleri ile evlenemeyecek ve gelinlerimizi kendimize eş, damatlarımızı da kendimize koca yapamayacaktık. sosyal reform bu işte!

    şimdi ateisti nudisti geçtim, müslümanlara, müminlere soruyorum: "evlatlığın eşi, oğul ve kız edinilmiş çocukların eski eşleri ile evlenilir mi? mesela siz her ne olursa olsun, evlatlığınızın önceki eşi ile nikahlanır ve cinsel ilişkiye girer misiniz? mümin olarak size sağlanmış böyle bir kolaylığın içine girer misiniz? bunu müspet ahlak anlayışınız ile bağdaştırır mısınız?

    biliyorum, bağdaştırmazsınız. işte islam dininin peygamberi hz. muhammed ve kuran kerim'in allah'ı bağdaştırıyor. vahim olan da bu zaten.*

    konuyla ek bilgiye de ulaşmak ve mevzuyu ayrıntılı olarak kavramak mümkündür: (muhammed'in zeyneb'e aşık olup onunla evlenmesinin hikayesi).
  • açıklaması "o aslında öyle değil" olan bir peygamber olayı daha.
  • burada sorgulanması gereken konu evliliği değil. peki ne?

    islam bu (öyle ya da böyle) örnekten yola çıkarak o zaman için son derece sıradan olan bir geleneği, yani evlat edinmeyi ortadan kaldırıyor.

    nedir evlatlık?

    kendinden veya esinden olmadığı halde, kendi evladın gibi gördüğün, o sekilde davrandığın, sana anne ya da baba diyen, gerçek evlatlarının yararlandığı tüm haklardan yararlanmasını kabul ettiğin, çoğunlukla bebekliğinden veya çocukluğundan beri bakımını üstlendiğin kisidir evlatlık.

    evet, bugün benim veya birçok müslümanın gözündeki evlatlık kavramı böyledir. çoğu müslüman, arada süt annelik müessesi yoksa, evlat edinilen kisinin islama göre bir yabancı sayıldığından, özellikle belirtilmediği takdirde miras hakkı olmadığından, hatta ve hatta anne-baba dediği kisilere nikahının düstüğünden haberdar değildir.

    çünkü bugünkü anlayısımıza göre, evlatlık, kanunen ve ahlaken gerçek evlattan farklı kabul edilemez.

    fakat islam bunu kaldırmıstır.

    peygamberin evlatlığının esiyle evlenmesi yerine, bunun tartısılmasının daha doğru olacağı da gayet açık.

    niçin islam, bugün son derece normal ve hiçbir ahlaki, insani veya hukuki sakıncası bulunmayan evlat edinme eylemini yasaklamıs?
  • benim gözümde , işin en acı boyutu, milyarlarca insanın ölülerinin ardından veya afedilmek umudu ile peygamberin aşk hayatını düzenleyen veya nasıl evlenmesi gerektiğini anlatan satırları , tek kelime anlamadan büyük bir tutku ve huşu içinde okuması ve afedilmeyi beklemesidir .
hesabın var mı? giriş yap