• ayse'nin muhammed'e tepkisi. ahzab 51 veya simdi tam net hatirlayamadigim baska bir ayetin inmesi uzerine soylendigi rivayet edilir.

    yamulmuyorsam, "görüyorum ki rabbin senin şehvetini hemen yerine getiriyor" manasina gelmektedir.
  • . "onlardan (zevcelerinden) dilediğini (sırasından) geri bırakır, dilediğini de yanına alırsın..." (ahzab/51)

    islam peygamberinin, adilane olma adına, kasm uygulaması gereği eşleri ile arasında bir cinsel ilişki sırası var. işte ahzab suresi 51. ayeti bu sırayı ortadan kaldırıyor.

    tüm bu galaksi'yi ve bu evren'i yaratan allah, elçi'sinin hanımları ile arasındaki cinsel ilişki sırasını peygamberin lehine ve eşlerinin aleyhine bozuyor. "kasm yok, sıra mıra da yok, sana mahsus kaldırdım, kafana göre takılabilirsin" diyor.

    mevzu hadislerde ise şu şekilde geçiyor:

    ~~
    " hz. aişe buyurmuştur ki: "havle bintu hakim (ra), resulullah (sav)'a kendisi gelip evlenme teklif edenlerdendir." aişe (ra) devamla dedi ki: "ben (kıskançlığın şevkiyle): "kadın kısmı bir erkeğe evlenme teklifi yapmaktan sıkılmaz mı?" (diyerek bu şekilde hz. peygamber (sav)'a teklifte bulunanları kınardım). ne zaman ki: "onlardan kimi dilersen (nevbetinden) geri bırakır, kimi de dilersen yanına alabilirsin. (nevbetinden) geri bıraktıklarından kimi istersen (nezdine almak)da da sana güçlük yoktur..." (ahzab, 51) mealindeki ayet nazil oldu, (kendimi tutamayarak):

    . "ey allah'ın resulü, görüyorum ki, rabbin seni memnun kılmada gecikmiyor" dedim. (kütüb-i sitte, hadisno: 748)
    ~~

    işte bu sitem içeren ve diyanet'in yayınında "rabbin teala (kadınlarının değil) ancak senin arzunun tahakkuna müsaraat ediyor" şeklinde türkçeleştirilen "ma era rabbeke illa yüsariu fi hevake" sözünü eden de hz. ayşe.

    daha ayrıntılı bilgi için lütfen bakınız: . (muhammed'in cinsel hayatı)

    . (bkz: muhammed'in evlatlığının eşi ile evlenmesi)
  • --- spoiler ---

    yarım hekim candan, yarım hoca dinden eder derler ya, iste tam oyle bir sey bu. bir kere yazilanlarin tamamina baktigimizda hz. ayse'ye atfen su ifadeleri goruyoruz:

    --- spoiler ---

    "ben kendilerini resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bağışlayan kadınları ayıplar da, 'hiç kadın kendini hibe eder mi!' derdim,

    allah (azze ve celle) : o kadınlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini kendine alırsın. boşadiklarından arzu ettiğini almanda sana bir mes'ûliyet yoktur. (sure-i ahzâb âyet: 51) âyet-i kerimesini indirince:

    yâ rasülallah! vallahi bana öyle geliyor ki, rabb'in (kadınların değil) ancak senin arzunu/rızanı, hoşnutluğunu tahakkuk ettirmek için böyle çabuk davranıyor dedim"

    (buharî, nikah,29; müslim, reda’ 49).

    --- spoiler ---

    simdi, burada bu noktada, hz. ayse kendisini hz. muhammed'e hibe eden kadinlarin bu hareketlerini begenmiyor, ama hz. muhammed'in esleriyle bir sira uzere kalma seklinde gerceklestirdigi "kasm" eylemine gore hareket etmeyebilecegi hz. muhammed'e bildirildiginde yukaridaki ifadeleri soyluyor. peki bu durumda neden ifadeler kendilerini hibe eden kadinlarla basliyor acaba? burada bir kopukluk var. fakat, eger, ahzab 50'yi alirsak once sunu goruruz:

    "bir de peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık)."(ahzab 50),

    buradan anlasilan, ahzab 50, 51'den bir sure once gelmis olmali ki hz. ayse'nin kendisini hz. muhammed'e hibe eden kadinlarla ilgili ilk ifadesi bir yere otursun. bir sure sonra 51'de kasm uygulamasina dair ifadeler gelince hz. ayse bu sozleri etmis olabilir. fakat 50 ve 51'in iliskisi burada onemli.

    peki, burada, bu noktada, oncelikle kendini hibe eden kadin kimdir? bunu anlamak gerek. kisaca, eger bir kadin hz. muhammed ile evlenmek isterse ve hz. muhammed de onunla evlenmek isterse, normalde bir evlilikte bakilmasi/yerine getirilmesi gereken mehir, veli ve şahit olmaksizin, hz. muhammed'in bu kadinla evlenme hakkı vardır. bu hibe eden kadindir, kendisi talep etmelidir. ahzab 50'de " sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık)" ifaleri bu noktada anlam kazanir. sartlari belirlemek acisindan. es sayisi acisindan degil.

    peki, uygulamada ne olmustur? tarihciler ibni abbas ve mücahid'in e gore, hz. muhammed kendisini hibe eden kadinlarla bir evlilik yapmamistir. boyle bir evlilik gerceklesmemistir yani. ortada boyle bir evlilik yokken, boyle bir "feveran" nereye oturacaktir acaba?

    ikinci noktada, hz. ayse'nin bu ifadelerinin kasm uygulamasinin kaldirilmasi ile ilgili olarak etmis olsun, yani ifadenin en bastan beri tartisildigi baglamda kalinsin. bu noktada da ortaya konulan sorularin cevabini ayetin tamami okundugunda, ayetin icerisinde buluyoruz:

    "onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın. boşadığın hanımlarından arzu ettiğini tekrar yanına almanda, senin üzerine bir günah yoktur. böyle yapman onların mutlu olmalarına, üzülmemelerine ve hepsinin, senin verdiklerine razı olmalarına daha uygundur. "(ahzab 51)

    ne diyor ayet son cumlesinde:

    "böyle yapman onların mutlu olmalarına, üzülmemelerine ve hepsinin, senin verdiklerine razı olmalarına daha uygundur"

    burada kadin erkek iliskilerinin ozeline, hele hele cok eslilik kavramini tartismaya girmek ne kadar gerekir bilmiyorum. fakat belli bir sira ve zaman dilimiyle kisitlanmis olarak birtakim faliyetlerin adeta zorunluluk gibi yurutulmesi yerine, birtakim rastgeleliklerin ya da anlik tercihlerin isin icinde olmasi normal olacaktir. bu noktada, cok eslilik "tavsiye edilen" ya da "tesvik edilen" bir durum olmadigi halde, cok eslilik icerisinde bulunan musluman erkekler icin eslerin de rizalari ile hareket etmek bir gereklilik iken, burada peygamberin rizasinin eslerince gozetilmesi, "uygun" bir davranis bicimi olarak o'nun eslerine yonelik olarak ortaya konulmustur.

    tabii, birakin 51. ayetin tamamini almadan, sadece bir kismini yazarak konuya yaklasmayi, eger ahzab 52'ye bakilacak olursa da sunlar gorulecektir:

    "bundan sonra artık başka kadınlarla evlenmen, elinin altında bulunan cariyeler hariç, güzellikleri hoşuna gitse bile, bunların yerine başka hanımlar alman sana helâl değildir. "(ahzab 52).

    tum bu ayetler esliginde, hz. muhammed'in hayatiyla paralel bir okuma yaptigimizda, hz. muhammed'in evlilikleri ile ilgili olarak karsimiza sunlar cikiyor:

    (bkz: ahzab/#21641909).

    simdi, boyle bir evlilik hayati surmus, evlilik hayatindaki surecler yukarida ifade edildigi gibi gelismis olan hz. muhammed'e karsi, hz. ayse'nin

    "yâ rasülallah! vallahi bana öyle geliyor ki, rabb'in (kadınların değil) ancak senin arzunu/rızanı, hoşnutluğunu tahakkuk ettirmek için böyle çabuk davranıyor"

    demis olmasi, ne ifade eder? neyi gosterir? ne anlama gelir?

    konu hakkinda ilk gorulen ve okununla amel edilmesi yerine, birakin ayetler arasi gecisi, ayetin tamami okunsa, acaba tas atmis da kolumuz mu yorulmus olur? yoksa, yine acaba, bastan pesin hukumluyuz de buldugumuz en ufak delil sandigimiz seyde tas atmaktan imtina edercesine kaldirmadigimiz kolumuzu, kendimizi inancin disina atmak icin elimizi mi kaldiriyoruz hevesli hevesli. ama acaba yoksa kitabin dedigi gibi mi ki, biz hic dusunmez miyiz ki...

    ve evet, sadece hz. muhammed'i ilgilendiren, sadece ama sadece onu ilgilendiren boyle birtakim ifadelerin, dunyayi, evreni, galaksileri yaratan tanri'nin indirdigi kitapta ne isi var? bir kere bu kitap galaksileri ve evreni aciklamak icin degil, insana hayatta bir rehber olmasi icin inmis bir kitap. yani evreni yaradanin kudretini, cuzi irade sahibi bir varliga yol gostermesi icin indirdigi bir kitap neden zedelesin? bu retorik bir cevap tabii... retorik olmayan ama en azindan birazcik toplumsal sosyolojiye dayali bir bakis acisi isteyen cevap ise surada (bkz: ahzab suresi 53. ayet/#22148341) var. aklina yatar, yatmaz o baska.

    son olarak, ibn hacer'in, ilgili hadisin şerhinde, “o heva ve hevesinden konuşmaz” (necm, 53/3) ayetinde de ifade edildigi gibi hz. ayse'nin, hz. muhammmed'in kendi nefsine gore, kendi nefsinin isteklerine gore hareket etmeyecegini bilmiyor olmasi mumkun olmadigindan, buradaki "heva" kelimesinin "riza" anlaminda kullanildigini ifade ediyor. bunun, ahzab suresi 51. ayette gecen "senin verdiklerine razı olmalarına daha uygundur" ifadesi ile de desteklenmesi mumkundur, zira eldeki rivayete gore, hz. ayse bu sozu bu ayet indikten sonra etmistir ve ayet son cumlesinde "hz. muhammed'in verdiklerine razi olunmasindan" bahsetmektir.

    --- spoiler ---

    (bkz: hz. ayşe'nin feveranı/#29845797)
  • her açıdan efsane bir ayardır. bu söz sonrası aklıma tek bir isim geliyor;

    (bkz: memnun kaygısız)
  • zurnanın zırt dediği yer. ayşe annecik bu noktada muhammed'in çok eşliliği durumunun yarattığı kaçınılmaz kıskançlığın etkisiyle, kur'an ve vahiyle ilgili şüphe duymaya başladığını açıkça ifade ediyor. hop cevap geliyor, “o heva ve hevesinden konuşmaz” (necm, 53/3) ama ne fayda. ben ayşe'nin çok da ikna olduğunu düşünmüyorum. bir kırılma yaşanmıştır ve o kırıklık çaresizlikle birleşip evlilik sürmüştür. başka türlüsü mümkün değil. kadın erkek ilişkilerinin doğası gereği. muhammed etiğinin en zayıf noktası budur işte. çok eşlilik. adil olmaktan, memnun etmekten vb. sözedilse de birden fazla eş aldın mı, hangi birini nasıl memnun edeceksin. biriyle baş edilmez, evli olanlar bilir. birini bile kolayca mutlu edemezsin. birden fazla oldu mu da üstüne kıskançlıklar, kırıklıklar... anca sana bağımlı olacak, ekonomik, sosyal ve psikoloji anlamda. o zaman anca mutlu olmuş, razı olmuş gibi yapar. ama çok içerlemiş, travma yaşamışsa, fırsatını bulunca adamı zehirler bile. böyle bir koşulda iki insan arasındaki etik kurallar gümbürtüye gider haliyle.
    tabii muhammed, ayşe gibi çok eski zamanlarda yaşamış kişiler hakkında bildiğimiz, rivayetlerden oluşuyor. kaldı ki bunlar gerçek olsa bile kimsenin cinsel hayatını yargılamak hoş değildir. alan razı, satan razıysa kime ne. ne var ki, islamda peygamberin hayatını, ahlakını örnek almaktan yana olan bir akım var ki, o zaman işte bu rivayetler ve onlara dayanan uygulamalar önem kazanıyor. kızma mümin kardeş, peygamberine hakaret etmiyoruz. güzel ahlak diye diye gezdiğin şeylerin zayıf yönünü gösteriyoruz.
  • sahih-i buhari'de aşağıdaki görsellerde yazıldığı şekilde geçen hadis.
    görsel 1
    görsel 2
  • türkiye'de söylese tck 216'dan hapse girmesine neden olacak aişe sözü.
hesabın var mı? giriş yap