• yanaklarımdan süzülen haddinden fazla gözyaşıyla veda edendir. bende geriye bıraktığı an itibariyle kıpkırmızı gözler olsa da, beni gece gece bu kadar duygusallaştıran bitişinin sembolik anlamıdır. 80 kuşağı için micheal jackson'ın geçen seneki ölümü çocukluğun ölümüyse, lost'un bitişi de aynı şekilde gençliğimin bitişini sembolize ediyor benim için.
    dile kolay sözlük, 2005'in kışında toy bir üniversite öğrencisiyken tanıştığım,

    içkileri yuvarlayıp, üzerine dostlarla saatlerce teoriler yürüttüğümüz,

    boyumuza posumuza bakmadan rasyonalist, empirist, post-yapısalcı, hegelci, kantçı, lacancı, bakışlar fırlattığımız,

    geçen beş yılda birden fazla sevgilim olmasına rağmen etkisinden kurtulamadığım sekanslarıyla hala bana penny'imi, charlotte'umu ya da juliet'imi arattıran,

    cesur, akılcı, duygusal, şehvetli, bencil, kırılgan ve daha onlarca davranış arketipini çevremde gördüğüm yetmiyormuş gibi bana her hafta gösterip insan olarak prototipleşmememi sağlayandır.

    kısaca ne söylesem azdır, varolduğum sürece hafızamdan silinmeyecek olandır.

    --- 6 sezonluk spoiler içerir ---

    6 sezonun bir kaç cümleyle felsefi özetini yapmak gerekirse;

    senaristler ilk sezonlarda jack shephard-john locke aracılığıyla bir rasyonalizm-emprizm ikililiği yarattılar. ikilemi bizzat varolmasıyla kıran gerçek hayatta olduğu gibi desmond hume oldu. nasıl ki hume kant'ı düşünsel anlamda dürtüklediyse, desmond'ta faraday'ı aynı şekilde dürtükledi. bu noktadan sonra daniel faraday kant, hegel ve wittgenstein gibi olayı çözdüğünü ve döngüyü kırdığını zannetti ama yine onlar gibi ontolojik bir kapsayıcılık yakalamadığını anladığımızda kendisi hayatta değildi. son 1.5 sezon ontolojik farkındalık sezonuydu tüm karakterlerimiz için. we have to go back kate tümcesi varolmasının anlamını arayan çaresiz shephard'ın yakarışıydı. başlarda rasyonalizmin yılmaz savunucusu olan jack bu cümleyi kurduğundan itibaren kendini gerçekleştirme yoluna girdi ve varlığın çağırısına kulak veren dasein oldu(bkz: martin heidegger). flashsideways tüm kahramanlarımız için bir anlatı oldu. bu öyle bir anlatıydı ki her bireyin bilinci karşılaşmalarla oluştu ve kilise sahnesinde bir kollektif bilinç yaratıldı(bkz: carl gustav jung) (bkz: paul ricoeur). final sahnesi beklenildiği gibi jack bir bengi dönüş yaşadı. bu gerçekle yüzleştikten sonra kanımca biz felsefeyi sevenlere kala kala ne kadar dönersek dönelim popumuzun hep arkamızda olduğu gerçeği kaldı (bkz: herakleitos) (bkz: stoacılar)

    --- 6 sezonluk spoiler içerir ---
  • lost benim the constant'imdi.

    5 yil once, su anda yasamakta oldugum ulkeye gelmeden once sozluk yazari bir arkadasimdan hard diskime aktarmistim ilk sezonu. "sozlukte soyle boyle teoriler kasiliyor, hatta soyle soyle elemanlar var paragraf paragraf yazi yaziyor bir bak" diye de eklemisti. dediklerine o zaman anlam verememistim ama gizemli bir konsepti oldugu icin merak da ediyordum.

    24 saatlik bir ucak yolculugu sonrasi yasadigim cilgin jetlag sonrasinda kivranirken, bari su lost denen naneyi izleyeyim vakit gecirmek icin" dememle, resmen 1.5 gunde butun birinci sezonu izlemem bir olmustu.

    lost, 27 yillik hayatimin su ana kadarki en kritik donemlerinde gosterimdeydi. izlemeye basladigimda hala bir universite ogrencisiydim, gelecekle alakali hic bir fikrim yoktu, hayatin gercek ve bayat yuzuyle her gun karsilasmiyordum. lost'ta bu hayal dunyasinda, nadide bir cicekti benim icin.

    biz buyurken, basimizdan bir cok seyler gecti. aile fertlerinden bazilari bizleri terketti, cocukluk arkadaslarimizla bozustuk, asklarimiz bizi terketti veya biz mantikli karar verdik diye dusunerek bizi sevenleri terkettik. is dunyasina adim atabilmek icin, is gorusmelerinde diger adaylara acimasizca saldirdik. is hayatinda da, yeri geldiginde (yani cogu zaman) politik davranmak, ayiya dayi demek zorunda kaldik. iste lost bu noktada simdi hayal gibi duran eski yasamimla aramdaki bir bagdi, the constant'ti. o buyulu dunyayi izleyince, gercek dunyaya dayanma gucunu kendimde buluyordum. bir nevi desmond'un olmekten kurtulmak icin penny'yi aramasi gibi.

    en son gameshow ilk kapandiginda boyle boslukta hissetmistim. o zaman tabi daha kucuk oldugumuz icin olusan bosluk daha buyuktu. simdi biliyorum ki lost'unda yeri doldurulur, baska dizi izlenir. aynen baska sevgili bulundugu, baska is bulundugu gibi. ama iste o hayatin erken donemlerinin tadi hic bir zaman olmayacak.

    o yuzden hala hurley niye zayiflamamis, heykeli kim dikmis gibi sorular yanitlanmadi diye kafayi yiyenlere kizamiyorum. ne kadar bos ve cevaplanmasi gereksiz sorular olsada. dharma'nin o yiyecekleri neden atmaya devam ettigini kafaya takan insan, diziyi bosa izlemistir diyesim bile geliyor. ama anliyorum onlar, diziye benden cok daha farkli anlamlar yuklemisler. hayatta hala sadece siyah veya sadece beyaz oldugunu saniyorlar. oysaki ironiktir bu dizinin konusu en basindan beri "man of science, man of faith"tir. bence bu son bolumle gayet guzel olaylari toparladilar.

    cevaplanmayan ufak sorularda, benim hayatima devam ederken kullanacagim ufak constant'lar olarak kalsin. bitti!
  • dile kolay tam 6 sene izledik ve 6 sene teoriler uydurduk bu dizi hakkında.mısır mitolojisi ,dinler,peygamberler,filozoflar, isim benzerlikleri,zaman yolculuğu ,fizik ,metafizik hepsinin altından girip üstünden çıktık sırf şu dizideki gizemlere bi açıklık getirebilmek için.ama neymiş sevgili sözlük,bütün olay bi tıpaymış,kocaman taştan bi tıpa.bu da bize tıpa olsun.
  • hala burada 'bana ne lost'a 6 senemi verdiiiim, yıllarımı verdim saçlarımı süpürge ettim' diye mızıldayanlara diyorum ki:

    get a life!! (brother)

    hayatınızın en önemli ve üzerinde en çok zaman harcanan kısmı bir diziyse, yazık size. gidin yaşamaya bakın, kuşlar böcekler çiçekler...bakın yaz geldi. dünya güzel.
  • adadaki hamile kadınların ölmesinin sebebi mib'in yeni candidateleri yok etme isteğidir. mümkün olabildiğince insanları öldürmeye çalışmaktadır jacob'ın amacına ulaşmasını engellemek için.
  • cevaplanması gereken sorularla ilgili bir video.

    bizimle altı yıl nasıl dalga geçtikleriyle ilgili bir video.

    4. sezondan itibaren yemişim böyle diziyi diyerekten, sanki alelade bir dizi izliyormuş gibi izlediğim, ama finaliyle beni bile dellendiren diziyle ilgili bir video.

    ..

    http://www.collegehumor.com/video:1936291

    bu arada, hala diyorum: http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?id=19144680
  • --- spoiler ---

    bunca sene boşuna teori üretmişiz, herşey vincent'in rüyasıymış. hadi dağılın.

    http://www.youtube.com/watch?v=4y1uicwia9a

    --- spoiler ---
  • 2 garip şey farkettim. bunların 1 incisi, torrentlerde varolan bir çok lost finalinde son sahneler kesilmiş. aynı şekilde dizizile, diziport gibi sitelerde de bu son sahne yok.

    --- spoiler ---

    bu yüzden eminim 1000 lerce kişi jackin üzerinden geçen ajira uçağının adadan ayrılamadan düştüğünü göremedi. ışık tekrar faliyete geçince ajira uçağı düşmüştür. bunu da son sahnede gösterilen uçak kalıntılarından anlıyoruz. yani hepsi adada öldü. bir tek john locke ada dışında öldü ama onun da her 2 bedeni adada kaldı. jackden çok sonra ölenler ise jacobun yerine geçen hurley ve richardın yerine geçen benjamindi.

    ayrıca 1000lerce insan tüm diziyi jackin rüyasıymış gibi alglamış. bunda türk gazetelerinin manşetlerinde malca verilen spoiler ların çok etkisi olmalı. gazeteler jackin rüyasıymış diye yazdı çünkü finali. oysa jackin rüyası falan değildi. yine 1000lerce insanın bu yanlış algıdan dolayı bu kadar sövdüğünü düşünüyorum. (özel not: her söven yanlış algılamış demiyorum)

    kendi fikrimi söylemek gerekirse, zaten 4üncü sezon dolaylarında bu dizide her şeyin cevabının verilemeyeceğini anlamış ve kendimi buna hazırlamıştım. 6 ıncı sezonun ortalarında ise bütün olayı karaduman ile beyazın savaşına bağlayıp bırakacakları zaten kesinleşmişti. tüm soruların cevabını finalde alacağını düşünenler hala varmış. buna çok şaşırdım sahiden. 6 ıncı sezonda verdikleri bazı aptalca cevaplardan (ölülerin arada sıkışmaları vs) sonra nasıl tüm cevapları alacağınızı beklediniz anlamıyorum. zaten 15inci bölümde jacobun sahte annesinin laf arasında söylediği bir cümle dizinin finaliydi.

    "cevaplanacak her soru yeni bir soru doğuracaktır. bu yüzden düşünmeyi bırak ve dinlen"

    özetle böyle söylenen cümle dizinin finaliydi zaten.

    bence bizim paralel evren sandığımız yerde gösterilenler dışında dizi güzeldi. sadece o paralel evren sandığımız yerde izlediklerimizi tümü saçmalıktı. sonucunda bir uyanış izleyeceksek 6 ıncı sezon boyunca paralel evren sahnelerinde resmen kandırıldık demektir. beni sadece bu hayal kırıklıgına uğrattı. dizinin sonunda ölü çıkmasalardı, hepsi uyanış yaşadıktan sonra birbirlerine kavuşsalar ve bir kapanış cümlesi ile the end yazsaydı yemin ederim daha mutlu olurdum. neyse. sözün özü ben lostu sevgiyle anacağım. 1 fincan kahvenin 40 yıl hatrı olan ülkede, 6 senedir bana yaşattığı mutluluk ve heyecan 75 yıl hatrı olur gözümde.

    düzeltme: 10 larca mesaj geldi tek tek yanıtlayamadım. ajira uçağını merak etmiş herkes. abd televizyonu bu konuda bir açıklama yapmış. finalin sonunda gösterilen görüntüleri biz ekledik demişler. böyle bir mallığı yapan abc televizyonunu takdir ediyorum sahiden. sen her bir sahnesi için 4 bin teori yazılan diziye kafana göre sahne ekle. neyse sonuç olarak finalde uçak düşme görüntüleri sahteymiş. demek ki ajiran uçağı sağsalim evine gidiyor. (muhtemelen lax)

    --- spoiler ---
  • böyle sona böyle tapa. 6 sezonu metafiziği bomboş noktaya bağladıp gittiler. alt tarafın tebeşir der gibi alt tarafı dizi bitti dağılın der gibi.
hesabın var mı? giriş yap