11051 entry daha
  • lost benim the constant'imdi.

    5 yil once, su anda yasamakta oldugum ulkeye gelmeden once sozluk yazari bir arkadasimdan hard diskime aktarmistim ilk sezonu. "sozlukte soyle boyle teoriler kasiliyor, hatta soyle soyle elemanlar var paragraf paragraf yazi yaziyor bir bak" diye de eklemisti. dediklerine o zaman anlam verememistim ama gizemli bir konsepti oldugu icin merak da ediyordum.

    24 saatlik bir ucak yolculugu sonrasi yasadigim cilgin jetlag sonrasinda kivranirken, bari su lost denen naneyi izleyeyim vakit gecirmek icin" dememle, resmen 1.5 gunde butun birinci sezonu izlemem bir olmustu.

    lost, 27 yillik hayatimin su ana kadarki en kritik donemlerinde gosterimdeydi. izlemeye basladigimda hala bir universite ogrencisiydim, gelecekle alakali hic bir fikrim yoktu, hayatin gercek ve bayat yuzuyle her gun karsilasmiyordum. lost'ta bu hayal dunyasinda, nadide bir cicekti benim icin.

    biz buyurken, basimizdan bir cok seyler gecti. aile fertlerinden bazilari bizleri terketti, cocukluk arkadaslarimizla bozustuk, asklarimiz bizi terketti veya biz mantikli karar verdik diye dusunerek bizi sevenleri terkettik. is dunyasina adim atabilmek icin, is gorusmelerinde diger adaylara acimasizca saldirdik. is hayatinda da, yeri geldiginde (yani cogu zaman) politik davranmak, ayiya dayi demek zorunda kaldik. iste lost bu noktada simdi hayal gibi duran eski yasamimla aramdaki bir bagdi, the constant'ti. o buyulu dunyayi izleyince, gercek dunyaya dayanma gucunu kendimde buluyordum. bir nevi desmond'un olmekten kurtulmak icin penny'yi aramasi gibi.

    en son gameshow ilk kapandiginda boyle boslukta hissetmistim. o zaman tabi daha kucuk oldugumuz icin olusan bosluk daha buyuktu. simdi biliyorum ki lost'unda yeri doldurulur, baska dizi izlenir. aynen baska sevgili bulundugu, baska is bulundugu gibi. ama iste o hayatin erken donemlerinin tadi hic bir zaman olmayacak.

    o yuzden hala hurley niye zayiflamamis, heykeli kim dikmis gibi sorular yanitlanmadi diye kafayi yiyenlere kizamiyorum. ne kadar bos ve cevaplanmasi gereksiz sorular olsada. dharma'nin o yiyecekleri neden atmaya devam ettigini kafaya takan insan, diziyi bosa izlemistir diyesim bile geliyor. ama anliyorum onlar, diziye benden cok daha farkli anlamlar yuklemisler. hayatta hala sadece siyah veya sadece beyaz oldugunu saniyorlar. oysaki ironiktir bu dizinin konusu en basindan beri "man of science, man of faith"tir. bence bu son bolumle gayet guzel olaylari toparladilar.

    cevaplanmayan ufak sorularda, benim hayatima devam ederken kullanacagim ufak constant'lar olarak kalsin. bitti!
3547 entry daha
hesabın var mı? giriş yap