• dunyada hem bas hem de soprano seslerini çıkarabilen tek bayandır kendisi. sesinde bahsedildiği gibi bir huzur varsa eğer bu pek bilindik bir huzur değildir. güneşin kendini hiç göstermediği zor bi günün sonunda lisa hanım kendinizi bir mezarın içinde hissetmenize, hatta üzerinize kürek kürek atılan toprağın sesini duymanıza neden olabilir. nitekim ölüm de kimilerine göre sonsuz bir huzurdur. böyle zamanlar dışında dinlemekten vazgeçilemeyen bu bayanın şarkıları 17 ağustos depreminden sonra hemen hemen tüm haber bültenlerinde insanın yüzünde tokat gibi patlayan görüntülerin fonunda yer almıştır.
  • (bkz: gerçek) (bkz: sanatçı)
  • yapabilecek olsam ölürken kendisini dinlemek isterdim. böyle kalp krizi olur, araba çarpması olur bilmiyorum ama tam o anda herhangi bir şarkısı çalsa, huzurla ayrılsam dünyadan. çok güzel olur.
  • müzik, insanı saran, etkisi altına alan bir büyü. lâkin müzikle uğraşan çoğu insanın sesi melodilere yakışmıyor ve o büyüyü bozuyor, dinleyicinin tınılara kendini kaptırmasına ve uzak âlemlerde kaybolmasına müsaade etmeyebiliyor. ama lisa gerrard sesi melodilere yakışan, o tınılara ayrı bir ahenk katan kişilerden başlıcası. sözsüz müziğe ayrı bir önem verenlerin ve şarkı sözlerine -melodileri boğduğunu, kirlettiğini düşündüğü için- değer vermeyenlerin tahammül edebildiği, hatta duymaktan keyif aldığı seslerden. öylesine güzel, öylesine duru ve etkileyici ki sesi, yorumu öylesine güçlü ki; onu dinlerken yüreğin ürpermemesi, zaman zaman coşmaması mümkün değil! sesini ya da müziğini bir filmde duyduğunuz anda bile büyüleniyor kalıyorsunuz öylece. şu dünyada müzik adına bir şeyler yapmayı bırakmasın, melodilerin büyüsünü kulaklarıma her dâim fısıldasın dediğim yegâne insan o. kelimelerim yetmiyor, yeterli olmuyor onun sesinin ve müziğinin güzelliğini ifade etmeye. her seferinde deniyor ve "yine eksik kaldı bir şeyler, anlatmaya kâbil olamadım" diyebiliyorum ancak. gerçi nasıl anlatılır ki tınılara gizlediği o büyü? anlatmak değil tekrar tekrar dinlemek lâzım. tâ ki başka boyutlarda yitene dek!
  • avustralyalı çok yönlü sanatçıdır..

    profesyonel müzik kariyerine dead can dance grubunu kurarak başlamıştır..

    sanatçı, ethereal, gotik, mistik, dünya müziği, etnik müzik, ambient gibi pek çok türde şarkı ve film müziği bestelemiştir..

    türkiye de dahil olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde büyük katılımlarla konserler vermiştir..

    lisa gerrard'ın dead can dance albümleri dışında çıkardığı solo albümleri ve diğer çalışmaları: the mirror pool, duality, immortal memory, the silver tree, farscape, the best of lisa gerrard, big in europe vol. 1, big in europe vol. 2, the trail of genghis khan, departum, the black opal, górecki symphony no. 3: symphony of sorrowful songs, diaries of hope, boocheemish, preisner: melodies of my youth, gerrardpreisner_melo..

    lisa gerrard'ın müziğinde dünyanın farklı kültürlerinden ezgiler vardır. sanatçı bu çeşitliliği melbourne'de büyüdüğü mahallede türk ve yunan müzikleri yapan farklı kültürlerden insanlarla birlikte yaşamasına bağlamıştır..

    sanatçı, pek çok sinema filmi ve belgesel gibi yapımlara müzik yapmıştır. bunlardan bazıları: ashes and snow, tears of the sun, whale rider, gladiator, heat, the insider, ali, king arthur, a thousand roads, el niño de la luna, balibo..

    ashes and snow, baraka ve gladyatör'ün müziklerini lisa gerrard yapmasaydı kesinlikle bu yapımlar izleyicide bu etkiyi bırakamazdı diye düşünüyorum..

    ahh lisa'cığım sanki bu dünyadan değil gibisin. bir insan ya da başka bir varlık böyle harikulâde bir sese sahip olabilir mi? sesiyle aynı anda mutluluk, hüzün, sevinç, acı gibi birçok farklı duyguyu veriyor dinleyiciye. öyle muhteşem, öyle güzel. eğer bir yaratıcı var ise lisa'cığımın sesini özenerek yaratmış olmalı. lisa gerrard'ın sesi bir ezgiden çok daha fazlasıdır. sesi sanki hayat ışığı, yaşam kaynağı gibidir. onu anlatmaya kelimeler yetmiyor..

    günün her saatinde dinlenebilecek nâdîde bir sese sahiptir lisa gerrard. onu dinlerken ruhunuz sanki astral seyahate çıkar. sesi âdeta bir tanrıça gibidir.* yaşama veda etmeden hemen önce dinlenilebilecek son sanatçıdır benim gözümde. lisa gerrard'ın seslendirdiği bir şarkıyı ondan sonra kimse seslendirmeye cüret etmemeli diye düşünüyorum. bu büyük bir saygısızlık olur. çünkü onun yorumuna kimsesin yaklaşması söz konusu bile değildir..

    bu dünyadan bir lisa gerrard geçti..
  • dead can dance grubunun vokali. ''adete büyülü bir sese sahip.'' klişesini birçok şarkıcı için söylerler ama bu söz en çok ona yakışıyor benim kanaatimce.

    gladiator filmindeki performansı bayağı sevilir ve bilinir ama ben oyumu ron fricke'in baraka adlı belgeselindeki host of seraphim şarkısı için kullanacağım.
  • gelmiş geçmiş en büyüleyici ses, kelimelere hapsolmuş ruhumuzun çığlığıdır kendisi
  • dudaklarıyla dans eden insan. dudaklarının hareketini izlerken huzur bulduğum iki insandan ikincisi. the wind that shakes the barley'yi hatırlayalım. toward the within performansını. kamera onun dingin yüzüne yakınlaşıyordu hani. işte o an, dudakların bir enstrüman olabileceğinin kesin kanıttı aslında. her heceyi ayrı ayrı vurgulayan, kelimeleri belli bir ezgiyle dizen kusursuz dudakları...

    dans eden dudakları arasından dökülen sözcüklerle büyüleyen...
  • sacrifice ile içimdeki dolması zaten mümkünsüz olan engin boşluğa yepyeni evrenler ekledi yine.. insanın elini ayağına dolayan bir hanımdır efendim.. çaresiz bırakır dinleyeni..

    (bkz: sacrifice/#56120996)
  • insanlığa adeta başka bir alemden sesler getiren müzisyen. sesinin cinsiyeti yoktur ve birçok şarkısında bildiğimiz anlamda şarkı sözü bulunmaz, yani sadece kendisinin konuşabildiği bir dilde şarkı söyler (bkz: idioglossia). sanki tanrı ile konuşmuş ve onun mesajını müzik formatında bizlere iletiyor gibidir (bkz: the host of seraphim). zaten kendisi de bu kendine has dille şarkı söylerken, tanrı ile konuştuğuna inandığını söylemiş. gerçekten de eğer o tenin altında veya ötesinde bir ruh olmasa, bu ses ve bu ruhani müzik nereden geliyor diye insan ciddi anlamda düşünüyor. bu yüzden hakkında yazılanların çoğu kaçınılmaz olarak mistik benzetmeler içeriyor. ister mistik ister kozmik diyelim, hiçbir ifade onu dinlemenin yarattığı etkiyi tarif edemez. dünyada müziği bu seviyeye taşıyabilen belki de en önemli ses sanatçısıdır. onun müziği tüm alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. ancak şu da var ki, söylediği bir şarkıyı bir daha hiçkimse onun gibi söyleyemez. eğer cennet dediğimiz yer var olsaydı, belki de girişinde ajhon isimli şarkısını duyardık (bkz: the mirror pool)
hesabın var mı? giriş yap