• yaşlı bir kızıltopraklı bayanın dediğine göre bu film; acıma ile sahiplenme duygusunun bisiklet pedalındaki ritmidir.
  • cannes'da grand prix ödülünü bir zamanlar anadolu'da ile paylaşmış film. klasik bir konuyu işleyen bir filmden beklentim, bu klasik konuya farklı bir bakış açısı getirmesidir ama film bu beklentinin hayli uzağında. evet, çok sade ama bu sadelik iyi sonuçlar doğuran bir sadelik değil. tabii ki kötü bir film de değil ancak cannes'da grand prix almış bir filmin başına oturduğunuzda daha fazlasını bekliyorsunuz.
  • babası tarafından terkedilen bir çocuğun duygusal karmaşalarını, babasına hissettiği sevgiyi, özlemi ve en önemlisi içinde bulunduğu çaresizliği anlatan bir film özetle bisikletli çocuk. filmin klasik bir dardenne kardeşler filmi olduğunu söyleyerek söze başlamakta fayda var ama bu sefer karakter betimlemerinde olay örgüsünde eksiklikler olan diğer filmlerine kıyasla daha özensiz bir dardenne kardeşler filmi diyerekten...

    --- spoiler ---

    film cyril'in yetimhaneden kaçarak babasını araması ve bu esnada da tesadüfen onun koruyucu anneliğini üstlenecek olan samantha ile tanışmasıyla açılıyor. filmin eksikliklerinin ilki de burada kendini gösteriyor. 'samantha'nın sadece bir kez gördüğü ciddi anlamda sorunlu bir çocuğa ani bir şekilde bağlanması, onun sorumluluğunu üstlenmek istemesi ve asıl önemlisi samantha'nın bunu neden yaptığına ilişkin sorunun karşılığına film içinde yer verilmemesi kanımca filmin en önemli eksikliklerinden birini oluşturuyordu. gerçekçi sinema diyince akla ilk gelen isimler olan dardenneler bu sefer gerçekliğin sınırlarınız biraz zorlamışlar sanırım..

    bunun yanında cyril'in babasının cyril'i görmek dahi istememe onun varlığından rahatsız olma hali ki bu filmin en önemli vurgularından birisiydi, ne yazık ki içi boş ve nedenlemesi yapılmadan yansıtılmıştı. cyrill'in babasına aşırı düşkünlüğü, çocuksu doğasıyla ona yüklediği anlam, onun için göze aldığı her şey, babanın cyril'e karşı olan tepkili tavrının eksik anlatımı sebebiyle, gerçekçilikten öte, sadece vicdanları etkilemeye dönük bir ayrıntının film içindeki kurgusuymuş gibi bir algılamaya sebep oldu. nedenlemeler başarılı kurulmuş olsaydı ya da babasının nedensiz bile olsa cyril'i istememe durumu daha net ve vurgulu anlatılabilseydi, çocuğun içsel durumu, babaya aşırı düşkünlüğü ve tüm yaşadıkları daha bir ele tutulur gerçeklik algısına görürecekti biz seyircileri..

    --- spoiler ---

    kısaca dardenne kardeşler eksik bir filmle karşımıza çıktılar film asla kötü değil ama yavan geldi bana. diğer filmlerindeki etkiyi ben hissedemedim. baba rolundeki, dardenne kardeşlerin fetiş oyuncusu jérémie renier bildiğimiz oyunculuğunu sergilemişti. cyril'i canlandıran thomas doret şahaneydi belirmeden geçmeyeyim.

    bu arada filmin adının çok iyi seçildiğini düşünüyorum. baba sevgisini ve babadan yadigar kalan bir objeye verilen değeri vurgulaması açısından iyi bir seçim olmuş.. bunu da yazayım bulunsun...
  • "gel çocuğum benim kardeşim ol." demek istediğim bir başrol oyuncusuna sahip film.

    --- spoiler ---

    samantha'nın sevgilisinin, arabada 'ben mi, o mu?' diye rest çekmesi o an salonda bir gülüşmeye neden olmuştur.
    yavrum cyril'in, babasına her seferinde 'beni ne zaman alacaksın?' diye sorması ve umudunu hiç kaybetmemesi...
    bir de babasının onu istemediğini öğrendikten sonra arabadaki sinir krizi sahnesi beni benden almıştır. bak yine aklıma geldi de fena oldum.

    --- spoiler ---

    'istenmeyen çocuk' durumunu ve psikolojisini bir de dardenne gözüyle izleyin derim.
  • 17. gezici festival çerçervesinde yarın kızılay büyülü fener sinemasında gösterilecek film. okuduklarımdan sonra çok yüksek bir beklentiyle izlememeye karar verdim. beğenmeyi umuyorum.
  • cyril bisikletse samantha o bisikletin çamurluğudur.
  • olay tamamen çocuğun bakış açısından devam ettiğinden nedenselliklerine inilmediğini düşünüyorum. çocuk dediğin karşılıksız ilgi/sevgi bekler, güvenir, nedenine bakmaz, terk etmeyi anlamaz, şifrelemez, neyse odur. ola ki nedenleri bir bir anlatılsaydı bir yetişkin filmine döner, çocuğu zerre anlayamazdık. final sahnesi de, ki bence olağan üstüydü, bunu doğrular nitelikteydi. bu yüzden filme gönül rahatlığıyla muhteşem diyebiliyorum.
  • çocuk ruhunun nasıl öldürülebileceğini ya da kurtarılabileceğini göze sokan film.
  • cannes jürisi tarafından ödüle layık görülmüş bir film. görünen o ki sözlük jürisi tarafından da oldukça beğenilmiş. yoo hayır kötü bir film demiyorum ama her ne kadar konuları tam olarak uyuşmasa da haevnen isimli şaheseri düşününce beğendim de diyemiyorum. neyse ben zamanın ötesine doğru yola çıkayım. erken kalkan yol alır *
  • bu film için iyimser diyorlardı. hakkaten iyimser bir filmmiş.

    --- spoiler ---

    kısaca özetlersek; bir insana yapılacak karşılıksız ve saf iyiliğin, onun hayatında çok büyük değişikliklere -er ya da geç- sebep olabileceğini anlatıyor.

    samantha, cyril'e "seni yuvadan almayı seçtim çünkü bir çocuk hasretim vardı" deseydi, ya da bunu hissettirseydi, cyril gider bencil, hayvan bir herife dönüşürdü muhtemelen. ya da sevgilisi, "ben mi, o mu?" dediğinde, "ya dur saçmalama, ne alakası var?" tribi atsaydı, cyril yine saçma sapan bir adam olabilirdi. babası tutup arabeske sarsaydı ve "oğlum az sabret, biraz para biriktireyim, gelip alacağım seni" deseydi, cyril'den gene bir bok olmazdı. en son, cyril'in dangalak olması için gazeteci ve oğlu uğraştı ama neyse ki, samantha'nın saf iyiliği onu artık tedavi etmişti.

    ama en çok murat ve ailesini sevdim. bu kadar mı anlayışlı, dost-canlısı insanlar olur...

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap