• filmin en etkileyici sahnesi hiç kuşkusuz final sahnesi.

    --- spoiler ---

    gazete dağıtıcısının siril in yanına gitmeden önce polise söylecekleri olası hikayeyi ayarlaması, delil olabilecek çocuğunun attığı taşı uzaklaştıması ve tüm bunları yaparken siril i kurtarıp kurtaramayacağına bakmaması. yani bir çocuğun ölümünün, onu sadece aptal hayatını alt üst edecek bir bela olarak ilgilendirmesi. "biz aynı durumda olsaydık delilleri yok etmeyi mi yoksa çocuğu kurtarmayı mı seçerdik?" bu hepimizin yapması gereken bir eleştiri sanırım. filmdeki bu son sahneden yola çıkarak çok fazla çıkarımlar yapılabilir, çok fazla benzeri soru sorulabilir gazete satıcısının bu davranışı üzerine. küçük ve aptal bir hayatı var gazete satıcısının muhtemelen. ama bu kadar küçük ve aptal bir hayatın bile geleceği tehlikeye girdiğinde sıradan ve "masum" insanların nasıl vahşileşebildiğinin çok güzel bir resmidir filmin son sahnesi.

    nihayetinde filmden sonra akılda kalan soru :

    bir çocuk için suç mahalini yeniden düzenleyecek bir babanın olması mı yoksa olmaması mı daha iyidir?

    --- spoiler ---
  • bu film için iyimser diyorlardı. hakkaten iyimser bir filmmiş.

    --- spoiler ---

    kısaca özetlersek; bir insana yapılacak karşılıksız ve saf iyiliğin, onun hayatında çok büyük değişikliklere -er ya da geç- sebep olabileceğini anlatıyor.

    samantha, cyril'e "seni yuvadan almayı seçtim çünkü bir çocuk hasretim vardı" deseydi, ya da bunu hissettirseydi, cyril gider bencil, hayvan bir herife dönüşürdü muhtemelen. ya da sevgilisi, "ben mi, o mu?" dediğinde, "ya dur saçmalama, ne alakası var?" tribi atsaydı, cyril yine saçma sapan bir adam olabilirdi. babası tutup arabeske sarsaydı ve "oğlum az sabret, biraz para biriktireyim, gelip alacağım seni" deseydi, cyril'den gene bir bok olmazdı. en son, cyril'in dangalak olması için gazeteci ve oğlu uğraştı ama neyse ki, samantha'nın saf iyiliği onu artık tedavi etmişti.

    ama en çok murat ve ailesini sevdim. bu kadar mı anlayışlı, dost-canlısı insanlar olur...

    --- spoiler ---
  • sadelik ve basitlik arasında ne kadar önemli bir fark olduğunu gösteren film. yetişmekte olan bir çocuğun karakterinin oluşmasında ebeveynlerin, arkadaş çevresinin ne kadar önemli olduğunu, abartıdan ve karmaşadan uzak, 'süzülmüş' dramatik yapısı ve sadeliğiyle anlatıyor.

    başarılı ve etkili olduğunu yadsıyamam fakat cannes'da ödülü bir zamanlar anadolu'da ile paylaşması konusunda kişisel fikrim, bu filmin biraz abartıldığı. çünkü bir zamanlar anadolu'da sinematografisinden senaryosuna, oyunculuklarından, temasına kadar le gamin au velo'dan fersah fersah önde bir film.
  • yaşlı bir kızıltopraklı bayanın dediğine göre bu film; acıma ile sahiplenme duygusunun bisiklet pedalındaki ritmidir.
  • olay tamamen çocuğun bakış açısından devam ettiğinden nedenselliklerine inilmediğini düşünüyorum. çocuk dediğin karşılıksız ilgi/sevgi bekler, güvenir, nedenine bakmaz, terk etmeyi anlamaz, şifrelemez, neyse odur. ola ki nedenleri bir bir anlatılsaydı bir yetişkin filmine döner, çocuğu zerre anlayamazdık. final sahnesi de, ki bence olağan üstüydü, bunu doğrular nitelikteydi. bu yüzden filme gönül rahatlığıyla muhteşem diyebiliyorum.
  • --- spoiler ---

    sosyal hizmetler ve cocuk esirgeme kurumunun isleyisini bilen ve oradaki cocuklari gozlemlemis biri olarak soyluyorum ki film ebeveyni tarafindan terk edilmis bir cocugun yasantisini, duygularini ve tepkilerini neredeyse oldugu gibi yansitmis. sadece cocugu da degil onu istemeyen ebeveynini ve koruyucu ailenin yasadiklarini da apacik ortaya koymus. kanimca bu nedenle cok basarilidir. filmde bana en cok dokunan cyrill'in uzerindeki kirmizi tisortun hic cikmamasidir. ayni derisi gibi, gecmisi gibi. bundan sonra ne yasarsa yasasin cikarip bir kenara atamayacagi gercekleri gibi. insan boyle seyler var mi, bir baba nasil cocugunu istemez diye sasiriyor. inanmak istemiyor. ama malesef hepsi gercekte de aynen boyle yasaniyor.

    --- spoiler ---
  • cyril bisikletse samantha o bisikletin çamurluğudur.
  • cannes jürisi tarafından ödüle layık görülmüş bir film. görünen o ki sözlük jürisi tarafından da oldukça beğenilmiş. yoo hayır kötü bir film demiyorum ama her ne kadar konuları tam olarak uyuşmasa da haevnen isimli şaheseri düşününce beğendim de diyemiyorum. neyse ben zamanın ötesine doğru yola çıkayım. erken kalkan yol alır *
  • çocuk ruhunun nasıl öldürülebileceğini ya da kurtarılabileceğini göze sokan film.
  • bir anda hiç aklımda yokken bu hayatımı bir çocuğa verilecek sevgiyle anlamlandırma düşüncesi geçti. belki her şey böyle iyidir ama bir çocuğu güldürmek çok şeyden önemlidir.
hesabın var mı? giriş yap