• kürk mantolu madonna'yı bu kitapla tanıyan türk kızlarının, allah evlerine ateş soksun yuvalarını yıksın.
  • instagramde facebook'ta filan yanina kahve iliştirip fotografini paylasanlara kitabın ismine cismine bakarsak alenen kezban manifestosu bu kitap.
  • şimdi efendim, başroldeki kızımızın kitap kurdu olması, hatta kariyerini buna göre şekillendirmesi dolayısıyla, daha farklı bir karakter bekliyorsunuz, daha özgür, özgüveni olan, belki bohem...

    ama öyle değil, kızımız o koca kütüphanede sadece aşk romanı okuyor sanki. ailesindeki vasat kadınlardan gram farkı yok (ananeyi ayrı tutuyorum, nevra serezli forever).

    anlatılan 'türk kızı' davranışları eleştiri mi yoksa 'normal' kabul edilen bir tutum mu anlamadım açıkçası. film 'beyaz atlı prens beklentisi'ne dayandığına göre, sanırım 'normal' kabul edilmiş. sözlük'te 'kezban' diye yerden yere vurulan türk kadını ve tripleri bir şekilde onaylanmış oluyor filmde. seyircinin çoğunluğu kadın ve bol kahkaha, 'ay aynı ben' diyerek çıkıyorlar salondan. bir güzel onaylanmış da oluyorlar...haa sonra niye mutlu ilişki yok?? sizce neden?

    bu filme çok derin eleştiri getirmenin bir anlamı var mı? aslında yok. filmi çekenlerin bile oturup düşünerek efor harcadıklarını sanmıyorum. stresli bir günün sonunda, kafa dağıtmak için gidilebilir bu filme. hiç birşey olmasa bile ezgi mola'nın tatlı gülümsemesini izlersiniz.
  • bir arkadaşımın hayatımın filmi diye buyurduğu romantik komedi.
    öyle hayat mı olur amk dediğimde ise keşke filmi izleyip öyle yorum yapsaydın demişti.
    demin izledim. hayatınızı sikeyim.
  • 'kızııım çok komikliymiş!' dendiği için alıp, az önce okumayı (ki okumak bi saatimi falan aldı o kadar diyorum, siz anlayın) bitirdiğim kitap.

    efenim şimdi hanım kızımızın bi takım sevimli betimlemeleri, benzetmeleri falan var hakkını yemeyelim. örneğin ve mesela şuna güldüm şahsen; 'kendimi bir tabak bulgur pilavı gibi hissediyorum. olsam da olur olmasam da.' kendisine katılmamakla beraber gülmüş bulundum.

    yemin ediyorum okurken ben bunaldım, üstüme ağırlık çöktü bu kızcağızın kardeşlerinin falan tavsiyelerinden. yer yer haklı olduğu noktalar var evet ve bazen 'hal böyleyse iyi ki erkek olarak doğmamışım' dediğim de oldu. o ney lan? neyin kafası yani?

    gel gör ki olayda bi çatlak var. havada kalan bi durum söz konusu. 'ne evlencem yea!!' diyen kızımız ortada fol yok yumurta yokken 'ay evet evlenmem lazım!' moduna o kadar hızlı geçiyo ki...(bakın şimdi üç nokta koyarak yaşlı ve edebi oldum yazarın tanımına göre) öyle olmuyo anam, öyle olmuyo gülüm.

    ayrıca okumuş etmiş, kültürel birikimi olan, bi şekilde kendini ifade edebilen, fikirleri olan ve bunları savunan vs vs kadın karşısında kendini zedelenmiş, yok efendim erkekliği darbe almış falan gibi hisseden er kişiler için türlü çeşit kızımız var efenim. bu minvaldeki kızların da tornaya girmesi hususundaki teşviksel unsurlardan hiç hazetmedim. her adam da böyle değil yani çok afedersiniz.

    bakın şimdi iki nokta koyuyorum, çünkü neden..ben genç ve cool'um! evet!

    ha bi de 30 yaş civarı evlenme hissiyatı toplumun hiperli süperli dayatmasından (yok demiyorum, elbette ki var) değil de hormonal falan olmasın? anne olma şeysi falan geldiğinden hani? tıp camiası sana sesleniyorum...(bak yine yaşlı ve edebi oldum çünkü bu mevzu onu gerektiriyo. bravo bana, kitabı acayyip özümsedim, aferin yip.)
  • --- hafif spoiler ---

    ismi dolayısı ile 'evlenme meraklısı olmayan 30 yaşında bir türk kızın eğlenceli dramı' sanıp sevinçle gittik. fakat ne görelim 5 dakikasından sonra koca meraklısı kıza bağlıyor. en azından ilk yarı ismininin hakkını verseydi bari. sokağa çıkıp 5 kızla tanışsan 4'ü böyle zaten.

    hadi diyelim kız taktik aldığı için saçmalıyor, o zaman da kızdaki entel kısmı biraz daha hissettirmeliydi, ya da herşeyi geçtim bari en sonunda o cümleyi kurmamalıydı.

    mesela 'sıdıka' diye bir dizi vardı zamanında, sanırım bu topraklardan çıkan tek gerçek entel türk ev kızı. bu film de ona eklenebilirdi ama yok yine teksin sıdıkam.

    edit: terlik sahnesinde öyle bir kahkaha attım ki salon nefes alıyor muyum diye kontrol etti sonrasında, eğlenceli sahneleri vardı ara ara.

    --- hafif spoiler ---
  • +9 kezban itemleri arasında kendisine sağlam bir yer bulan kitaptır.

    nispetli şarkılarda ellerini sallayan kızlar bu kitabın kapağının ya da bir pasajının fotoğrafını sosyal medyaya koymazlarsa ölecek hastalığına yakalanmış durumdalar.

    kitabın fotoğrafını instagrama koyduktan hemen sonra demet akalın şarkılarındaki sikimde değilsin tavrından güç alarak sosyal medyaya bir tatil fotoğrafı yüklerler ve beyaz gömleğini bağrına kadar açmış, maço, döşü kıllı sevgili adaylarına selam çakarlar.

    bir lafa bakarlar laf mı diye bir de söyleyene bakarlar adam mı diye.
  • ortalık bu kitap sayesinde hayatının ikinci bilemedin üçüncü kitabını okuyan, bir de iki günde bir kitap bitiriyormuş gibi facebook'ta fotosunu paylaşıp tavsiye eden plaza kezbanlarından geçilmiyor. yazarına da yayınevine de teşekkür ederiz.
  • çok büyük umutlarda alıp, okuyup, çok çok büyük hayal kırıklığı oluşturan koca bulma kitabı. ben kitabın adını ayşe arman ropörtajında okudum. zannettim güzel, toplumdaki evlenme baskısına değinen, neden kadınların en yük hayalinin düğün olduğunu anlatan biraz sosyolojik bir kitap. ama sonuçta tam bir kezbanın koca arama rehberi çıktı. okumayın, harcadığınız saatlere yazık.
hesabın var mı? giriş yap