• “bir adam, vitrininden ne dükkanı olduğunu anlayamadığı bir dükkâna girer ve tezgâhtaki yaşlı adama ne satıldığını sorar. ‘biz düş satarız’, der adam. müşteri ilgilenir. satıcı adama üç düş gösterir. müşteri, en sonuncusunu ve en güzelini beğenir. o düşte kendini görmektedir: gerçek yaşamda, ilişkilerini doğru dürüst yaşayamayan biridir. ama gördüğü düşte, başta kendi kişiliği olmak üzere, her yaşadığının ahlâkını savunmakta kararlı biri olup çıkmıştır… beğendiği düşün fiyatını sorar. satıcı, ‘yaşamınızın birkaç yılı’, diye yanıtlar. ‘anlamadım’, der müşteri, ‘parayla değil mi?’. ‘hayır, biz düşlerimizi, müşterilerimizin hayatlarının bir bölümü karşılığında satarız’. ‘peki şu birkaç yıl.. biraz fazla değil mi?’. ‘hayır. bizde öyle düşler vardır ki, karşılığında bütün bir hayatı isteriz!’… müşteri, düşü almadan dükkândan çıkar ve eski yaşamına döner. düşlerine layık olmayı göze alamamıştır.”

    yazarak beni benden almıştır.
  • otuz yaş öyküsünü okumaya başladığımda; tanrım,demiştim,bu öyküyü okumadan ölebilirdim. teşekkürler tanrım.
  • ''kurtar beni.. daha fazla ölemem
    ah ingeborg,
    neden mi?
    bilmiyorum.
    pek çok şeyi bilmediğim gibi
    sana daha önce yazdığım mektupları neden
    atmadığımı bilmediğim gibi
    sevgili ingeborg,
    birkaç gece önce seni rüyamda gördüm.
    ben çok üzgündüm. bir yerden,
    bir şeyi kurtaramamış olarak dönüyordum
    mekânlar çok garip
    yerlerdi. tanımıyordum. seni çağırsaydım
    belki sen tanırdın. çok üzgündüm
    çok yorgundum
    çünkü kurtaramamıştım
    oysa ki, kurtarabilmek için o şeyi;
    kan ter içinde kalmıştım
    tanrıya çok yalvarmış, çok yakarmıştım
    sonra, garip şekilde bu rüyanın bitişinde
    sen vardın. yanağına dayanmış elin vardı.
    gözlerinde uykusuzluk, rutubet vardı.
    ama ne garip, bana çoook sıcaktın. ben de
    sanki senin sıcaklığını özlemiş gibiydim.
    seninle çok garip merdivenlerden inip,
    çok garip odalara girdik
    seni çoook özlemişmişimdi
    bu rüyanın gerisini sana anlatmayacağım.
    belki bir gün, buluştuğumuzda anlatırım. işte bu garip rüyadan sonra
    günlerce seni düşündüm. haklıydın.
    çok anlamlı olabilirdi: tükenmekteyiz,
    gitmek zorundayız, çağrılmadan geliriz
    ama konuşmak ve anlaşamamak
    ve bir an bile kavuşamayan ellerimiz
    yakmakta bunca şeyi: kalıcı değiliz

    ah ingeborg,
    nasılsın?
    sen hep ölümü düşünmek gibisin
    sen günü bölen çan sesleri gibi
    barışın ve mutluluğun yakasına yapışan
    ve olgun tarladaki orakları andıran
    o büyük dünya korkusunun çocuğusun.

    ah ingeborg
    ben kor yuttum
    içimdeki her şey yandı
    içimde yanacak bir şeyler daha
    var mıdır, ingeborg?
    daha fazla acı çekemem
    acı verecek yerlerimi o kor yuttu
    sen nasılsın?
    sen şimdi duvarların arkasında; nasılsın?
    bense hala duymaktayım soluğunu
    bir de hançer gibi sapladığın o sözcüğü.

    hiçbir şey gelmeyecek bundan böyle
    gerçekten iyi misin ingeborg?
    affedebildin mi?
    tekrar sevebiliyor musun?
    yaralanan bir şey tekrar iyileşebilir mi?
    iyileşen yerde iz kalınca
    tekrar eskisi (gibi) olunur mu?
    hayır ingeborg
    iz bırakmaz insanı
    hiçbir iz beni bırakmadı
    hiçbir iz onu bırakmadı
    ve biz bu izlerle eskisi (gibi) olamıyoruz.
    eskisi gibi olunamayınca
    ne öncesi gibi, ne de sonrası gibi
    olunamıyor
    hiçbir zamanda olamamak
    bunu anlamak
    ah ingeborg,
    martı çığlıklarıyla bile olsa yırtılan ipek
    bir kez daha dikilemeyecek
    sevgili ingeborg
    sana burada olan biten hayatı, ve başka birçok şeyi
    anlatabilirdim
    ama ben içimdeki-çölü gördüm
    zindanı
    ve seninle sonlana o garip rüyayı
    belki sen-bu rüyadan habersiz olarak-benim tek taraflı
    yakınlığımı hissetmeyeceksin. olsun.
    ben bunu unutmak istemiyorum
    bana rüyamda o garip odaların birinde
    kulağıma bir şiir okumuştun. şöyleydi:

    hiçbir şey gelmeyecek bundan böyle
    bir daha ilkbahar olmayacak
    herkese kehanetidir bin yıllık takvimlerin

    ama yaz, ve hani derler ya,
    yazdan kalma diye, onlar da olmayacak
    artık hiçbir şey gelmeyecek

    asla ağlamamalısın
    der bir şarkı
    onun dışında
    bir şey
    diyen
    kimse yok.'' **
  • ...yaşayacak bir niçini bulunan, hemem hemen tüm nasıllara dayanabilir...

    (bkz: malina)
  • “ faşizm, iki insan arasındaki ilişkide başlar.” diyen yazar.
  • bütün öyküleri, yapı kredi yayınları tarafından otuzuncu yaş adlı tek ciltte toplanmıştır.
  • "hâlâ duymaktayım soluğunu
    bir de hançer gibi sapladığın
    o sözcüğü."
  • 'todesarten' [ölüm biçimleri] adlı projesi üzerine çalışırken roma'daki odasında epey uyku hapı aldıktan sonra yaktığı sigaranın yol açtığı yangının yaralarına yaklaşık bir ay direnerek ölmesi ne kadar manidardır: "ben ise yalnız basıma yatmaktayım yaralarımla, buzdan dikenlerin icinde"

    bir ölüyüm ben dolaşıp duran
    artık hiçbir yerde kaydım yok
    bilinmiyorum mülki amirim görev yerinde
    sayı fazlasıyım altın kentlerde
    ve yeşeren taşra yörelerinde

    vazgeçilmişim çoktan
    ve hiçbir şeyle anımsanmamışım

    yalnızca rüzgarla ve zamanla ve sesle

    ben insanların arasında yaşayamayan

    ben almanca diliyle
    çevremde kendime mesken
    edindiğim bu bulutla
    bütün dillerde sürüklenmekteyim
  • cok anlamli olabilirdi: tukenmekteyiz,
    gitmek zorundayiz, cagrilmadan geliriz.
    ama konusmak ve anlasamamak,
    ve bir an bile kavusamayan ellerimiz,

    yikmakta bunca seyi: kalici degiliz.
    ilk adimlarimizi korkutur yabanci isaretler,
    bir carpi isareti parcalar bakismalari,
    istenen, yalnizliklarda eriyip gitmememiz.

    cev: ahmet cemal
  • "bir gün gelecek, insanların siyah ama altın gibi parlayan gözleri olacak; onlar, güzelliği görecekler, pisliklerden arınmış ve tüm yüklerden kurtulmuş olacaklar, havalara yükselecekler, suların dibine inecekler, sıkıntılarını ve ellerinin nasır bağlamış olduğunu unutacaklar. bir gün gelecek, insanlar özgür olacaklar, kendi özgürlük kavramları karşısında da özgür olacaklar. bu, daha büyük bir özgürlük olacak, ölçüsüz olacak, bütün bir yaşam boyunca sürecek."
hesabın var mı? giriş yap