• faizsiz islami bankalar merkez bankasında zorunlu olarak ayırdıkları karşılıklar için kendilerine ödenen faizleri bugüne kadar bağış, sosyal projeler vb şeklinde değerlendiriyormuş. ne güzel. demek ki gerçekten de faizin haram olduğuna inanıp, mecburen kendilerine ödenen bu paraya el sürmeyip hayırlı işlere vakfediyorlarmış.

    ama merkez bankasının ödediği faiz miktarı artınca bu paraları değerlendirmek daha zor hale gelmiş.

    nasıl yani?

    para az olunca bağış yapılabiliyor, sosyal projelere aktarılabiliyor. ama para miktarı artınca bağış yapmak, sosyal projelerde değerlendirmek zor mu oluyor? yoksa para tatlı geliyor da bağışlamak mı zor geliyor?

    ahahaha, demek ki faiz geliri artınca para tatlı gelmiş, bağışlamaya elleri varmamış. çıkarttırmışlar bir fetva, zorunlu alınan faize faiz denmez diye.

    biz de bilip bilmeden konuşuyoruz işte.
  • faize bir şekilde zaten kılıf uydurulmuş, adına kâr payı denmişti.
    islami sermayenin nasıl oluyorsa tüm bankaları piyasadaki faiz veren bankalarla hemen hemen aynı yüzdelerde kâr payı veriyor yıllardır. bu da enteresan bir durum. sadece mudilerinin içini rahatlatmak için "faiz" kelimesini bankacılık anlayışlarından çıkartan ve yerine "kâr payı" kelimesini koyan, onun dışında da başka bir şey yapamayan islami sermaye bankalarının hiç mudilerine zarar bildirmiyor olmaları da hoştur.
    kıssadan hisse:
    müslüman geçinen bir takım çevrelerde küçük bir hülle ile "faiz haramdır" sorunu aşılmış, ve faiz kelimesinin yerine kâr payı kelimesi kullanılmaya başlanmıştır...

    herke4s mutludur.
    allah'ı kandırmışlar ve paracıkları kucaklamışlardır...
  • "... adına kar payı dediğiniz sürece"

    şeklinde bir devamı var.
  • islam için söyleniyorsa yanlış olan bir ifade. (bkz: bakara 275)
  • birtakım liboşların kendine göre; miktar az ise haram, miktar çok ise haram değil yorumlamasına mahal vermiş. belirli bir limit değerden sonra; kazanılan miktar arttıkça hissedilen günah hissini paranın sıcak yüzü bastırıyor sanırım. akşam yemeğine iddiaya girene bu haram diyen adamın, lotoyu hem oynaması hem de çıkan parayı çatır çutur yiyebilmesi gibi bir şey olsa gerek.
  • evet gerçekten bilmeden konuşmamak lazım..

    hayrettin hocanın fanları olduğunu biliyorum. biraz daha gelenekçi bir kanattan geldiği için sempati duyulan bir isim.. özellikle ateşli gençler arasında çok popüler.. islamoğlu hoca ile yarışır halde diyeyim..

    neyse konu dağılmasın..

    "katılım bankalarında biriken fonlar artıp faiz geliri de 48 milyon tl gibi önemli bir tutara ulaşınca faizsiz bankacılık yapan kurumlar bu faizin hesaplara katılmasının dinen uygun olup olmadığını dünyada diğer islami bankacılık yapan kurumlarda adı şeirat kurulu olan ancak türkiye’de bu adın kullanılmasının hassas olması nedeniyle ‘danışma kurulu’ olan kurula sormaya karar verdiler."

    para karşı konulmayacak bir miktara ulaşınca hayrettin beye sormaya karar vermişler. ondan önce fakir fukaraya dağıtılan bu avanta para belirli bir meblağa ulaşınca kılıfına uydurmaya bakmışlar..

    benim çıkarttığım sonuç: eskiden de haram olarak görmüyorlardı bunu ama bunu almayıp dağıtmanın daha iyi bir reklam olacağını düşündüler.. yani bu parayı reklam gideri olarak not etmişlerdir. fakat daha sonra bu meblağ o kadar büyüdü ki reklam gideri olarak gösterilemyecek boyuta geldi. ee bir fetva şart oldu... hayrettin bey de elimizin altında şura kurul istişare filan falan.. hoopp nur topu gibi bir fetva..

    ama ama bilinmesi gerekn başka birşey daha var tatlım:

    vade farkı faiz değildir.

    aşağıda bir yerdeydi gözden kaçmasın..
  • bir fetva...

    evet müjde nurtopu gibi bir fetvamız oldu..

    http://ekonomi.haberturk.com/…547782-faiz-caiz-oldu

    hayretiin karaman bey işin içine islamcı sermaye ve para girdi mi nasıl fetva verilirin cevabını bu fetva ile vermiş oldu.. domuz eti meselesinde kesin hüküm diye pelin batuyu hedefe yerleştiren islamcılar nerdesiniz ?..
  • güzel bir iddia

    "ilahiyat profesörü hayrettin karaman, merkez bankası’ndan alınan faizde bir seçim olmadığı ve zorunluluk nedeniyle faiz alınması nedeniyle bunun ‘faiz olarak’ adlandırılamayacağı yönünde fetva verdi."

    benzer bir fetvayı da pezevenkler için istiyorum ben:

    "pezevenklikte hayat kadınını erkeklere para karşılığı pazarlamanın seçim değil zorunluluk olması sebebiyle pezevenklerin yaptığı günah değildir"

    birader seçim orda merkez bankasından faiz alıp almamak değil ucunda faiz olan işe girmek. hayatını kuran'a göre yaşamak isteyen bir müslümansan faiz almadan yapabileceğin milyon tane iş olduğuna eminim. sen hem bankacılık yap, hem de "yea ben istemiyorum o parayı ama zorla veriyolar, haram diildir ki" de.

    neyse topunuzun belasını allah verecek zaten. uzatmaya gerek yok.
  • bankacılığın esası, topladıkları mevduatın (isterseniz fon deyin; ya da mustafa da diyebilirsiniz) kat kat fazlasını kullanabilmeleridir. yani 1000 liralık mevduatları/fonları/mustafaları varsa bunu aynı anda örneğin 9 kez kullanabilirler. yani 1000 liralarını 9000 liraymış gibi kredi olarak verebilirler mesela.

    olur da bankaya para yatıranların en azından bir kısmı gelip parasını çekmek isterse banka sıkışıp batmasın diye, yani ihtiyaten, o 1000 liranın (mustafa) belli bir oranını, örneğin 1/9'unu merkez bankasında karşılık olarak tutmak zorundadır. bu karşılık oranı kafadan atılmış bir rakam değil, risk hesaplamalarına göre belirlenmiş bir orandır.

    merkez bankası da bu para için faiz ödemektedir.

    şimdi işin teknik kısmı bu. afilli terimlerle kafa karıştırmaya gerek yok.

    ahkam kesilen konu ise, faiz uygulamayan, ama faiz oranlarına çok yakın oranlarda kar payı vb (mustafa) dağıtan bu katılım bankaları -ki eski adları finans kurumu idi bu abilerin-, bankacılık sistemi gereği olarak merkez bankası hesaplarında tuttukları bu karşılıklara karşılık olarak merkez bankasının ödediği faizdir. bu katılım bankaları, merkezin faiz olarak ödediği paraya bugüne kadar kendi hassasiyetlerine uygun olarak el sürmeyip hayır işlerine aktarıyorlarmış. ama meblağ büyüyünce bu parayı bağış, sosyal projeler vs ile değerlendirmek "zor hale gelmiş".

    nedir zor olan?

    meblağ büyük olunca bağışlayacak yer mi bulamamışlar? ortada finanse edecekleri bir sosyal proje mi yokmuş?

    yoksa, meblağ iştah kabartacak düzeye * ulaşınca "hacı, haram maram ama para iyi para be. mundar etmeyelim şunu" diye mi düşünmüşler?
hesabın var mı? giriş yap