21 entry daha
  • askerliğin psikolojik olark en zor dönemi olan, acemiliğin ilk günlerinde alınan telefonla başlar her şey. o keşmekeşin içinde "ulan biz de insan mıyız a.q. bu nasıl bir yaşam tarzı? bunlar nasıl tipler? nereye geldik?" diye düşünürken telefonda annenin "oğlum yengen hamile" demesiyle birdenbire her şey kafandan silinir. kısa bir süreliğine de olsa yeniden insan olduğunu hatırlar, dönüşte yapmayı hayal ettiğin şeylere oyuncaklar almayı da eklersin.

    doğduğu ilk gün onun o minicik suratına bakarken yanaklarından süzülen yaşların üzerinden beş sene geçmiştir. ama o gün hala dün gibi aklındadır.

    doğduğu günden beri düzgün yemek yemediği için onu korkutarak yemek yedirme görevi bana verilmiştir. yemek yerken her mızmızlandığında "bak amcan kızıyo. kız bakim amcası" taleplerinin üzerine kah parmak sallayarak kah kaş çatarak küçümen korkutulmuş ve genelinde başarılı olunarak yemek yedirilmiştir. fakat bu sorumluluğun altına girerek ne büyük hata yaptığımı ancak el kadar çocuğun yeni yeni konuşmaya başladığı dönemde ilk komplike cümlesine muhatap olduğum şu konuşmayla fark edebildim:

    a.t.g. : (kaş çatarak) hmmmm bak kızıcam ama aç bakim ağzını. bitecek o tabak.
    küçümen: (korku-hayal kırıklığı karışık yüz ifadesiyle) ben seni hiç sevmiyorum. sen bana hep kızıyosun. (omuzlarını kaldırarak) öyle olsun... ("s"ler patlaktır bu arada)

    o anda küçücük çocuğun gözündeki amca imajını ne hale getirdiğimi fark ederek o günden sonra sürekli oyuncaklar sürprizler bilmemneyle çocuğun gönlünü almaya çalıştıysam da başarılı olamadım maalesef. hala benden çekinir yavrucak. doktor iğne falan diye korkutsaydınız lan bari.

    amca olmak, yeğeninin senden nefret de etse yine de onun sağlığı, iyiliği için uğraşmaktır.
126 entry daha
hesabın var mı? giriş yap