3698 entry daha
  • bihter'e açık kartpostal:

    davşanım, pembe power rangerım, eğer sen ölürsen patosum, gladyatör sandaletlerimi giyerekten düğünü basıp "ziyagils.. tonight.. we'll play damat halayı.. in heeell!" nidaları atarak hepsini tekmeleyeceğim, nesrin'den bülent' e kadar acımadan tepikleyeceğim hepsini. lütfen ölme bitterim. mucks. beni de ağlatıcaksın :(

    "bu mezarda adnan ziyagil'in rahmetli eşleri yatıyor- ziyagil aile kabristanı(ortalarına da kendisi yatacak)"
    dünyanın en sevgi dolu dizisi, şimdi sen haftaya bitiyorsun ya, "söyle bitmesin babağğ" diye ağlamak istiyorum.

    nihalım, dadı mağduru sevgi kelebeği sibel arnam, rahmetli annen sana yıldızlardan fener çekmiyor(bunu bana biri açıklayabilir mi mesajla, ne demek bu ayol?) canım tosbağam, yuh çekiyor, yuhh:
    "yuhhh canım evladım, hatta ki o-ha. seni restorasyoncudan peydahladığım güne lanet olsun, nasıl bir salak oldun sen böyle, nasıl bir aşk sakızı. iyi ki ölmüşüm sevgili kızım, beni evlat katili yapacağdın aksi takdirde. ccc inci.. neyse"
    seni büyüten, tımar eden, her sabah 7'de kalkıp o gün konuşacağın metinleri hazırlayıp beyninin embriyon dönemden beri büyümediğini kimsenin anlamamasını sağlayan matmazel hakkında bir tek "boş zamanlarında türklüğe hakaret ediyordu baba, pis fransız 301'den yargılansın böhöhüğğ" demediğin kaldı.
    "ay firdevs anane, taam yani hz. musa'dan sonra en büyük mucizeyi gerçekleştirip beni behlül'e yamadın ama yeter artık seninle işim bitti, sen gidiceksin diye çok siviniyorum ihihi, hiçbirinizi istemiyorum, matmoyu da, seni de, beşir'i de. bim bam bom çok şükür dostlar benim de artık tapulu bir pipim varr"

    dilerim ki şaziye nihal ziyagil, ömrünün geri kalanında kazara national geographic belgeselinde bile pipi görsen "kapatın, kapatın şunu!, başıma ne geldiyse bunun uğruna sülalemi satmamdan, ölüm döşeğindeki adamı yastıkla boğmaya kalkmamdan geldi. çok acıklı anılarım var" deyu gözyaşlarına boğulursun.

    "firdevs, çekil bakıyım yoksa yine mi internette bizden bahsediyorlar, ay şu internete de gıcığım, o da bizi kıskanıyor behlülümlen, o da ölsün".
    ha canım evet, google'da "monaco prensesi" diye aratıyorum, o bile "bunu mu demek istediniz: nihal ziyagil'in düğünü, nihal ziyagil'in nişanlısı, nihal'in gerdeği" diyor vallahi.

    - "buluşumun içine tüküreyim" / interneti bulan adam, 2010.

    nihalin nişanlısı, başka bir kayda değer sıfatın olmadığı için sana böyle sesleniyorum nişanlım haznedar.
    sevgili nişanlım, okulu seninle aynı dönemde bitirmek beni inanılmaz derecede rahatsız etti, sanki "2010 bahar mezunları hangi okulda hangi bölümde olursa olsun aylağın, içgüveysinin, malın önde gidenidir, çünkü behlül'le mezun oldular ahahaha- ösym" diye bir bildiri yayınlamış gibi bir hissiyat içerisindeyim. ah benim ağanın kızına damat giden murtazagül'üm, yerinde olsam o elimi hiç yıkamaz, nihal'in "babam bunu benim boyuma göre yaptırmış ehi ehi" diye horlayarak uyuduğu yataktan ayaklarım taşarken elimi koklayıp höyküre höyküre ağlardım.

    -"amca o notta benim imzam, nüfus cüzdanımın fotokopisi, parmak izim, başka bir yerimin damgası, 2 vesikalık fotom da ekli olsaydı, notun başında "ateşli gecelerimin hayali bihter'e" bile yazıyor olsaydı, yine de farklı düşünmeliydin. acaba yeğenime ilkokulda fiş mi yazdırmışlar bu o olabilir mi deseydin, hiç beklemezdim canım amcam, boynuzlarına kurban olduğum, beni yere çalaydın da bunu demeyeydin".

    asdfghjkldfghjk ay.. tamam, amcanın durumu tüm galaksilerin malumu da, yuh oğlum yuh. insan insana açık açık godoşsun demez, dememeli. sevdiklerimize godoşsun dememeliyiz, çok ayıp.

    adnanım, benim yedi uyurların altıncısı adnanım, "bihter'le behlül.. nasıl olur?". nasıl olmasın ki adnan, behlül senin elini minik eliyle kavrayıp arkana saklanırken bihter de firdevs'in tuvaletlerine süt kusmuğu bırakıyordu, anası "hizmetçiler, uşaklar, dadılar! alın şu bebeği odamdan, odam popolin kokuyor ah migrenim" diye bağırıyordu. behlül'ün şimdi kürek kadar olmuş elleri senin yerine karını kavrıyor a adnanım, gözünün önünde yapsalar "olamaz.. durun yakın gözlüğümü takıyım" diyeceksin neredeyse. lütfen artık kabullen "tabi ya nasıl olmasın ki, ben yumurcak tv'den aldığım kızı 300 spartalı beslediğim eve getirirsem olacağı budur, kafama ediyim e mi" de, ama artık kabullen. senin için çok endişeleniyorum adnan dayı, sanki 2 sene sonra "baharın ortasında zemheriyi yaşıyor gibiyim, kafama dolu yağıyor, mutluluğu pelin'de buldum" diyecek gibi pozitif ve tatlışsın hala. lütfen holding dedesi lütfen.

    boğaza nazır acı çekenlerin şahı, süleyman efendilere güzel görüneyim diye evin içinde eyeliner ile gezen matmazel. ben olsam üşenirim beybi, ama biliyorum ki cemile'den çekiniyorsun, her yerde "matmonun eyelinersiz halini gördüm, allah seni inandırsın gözü yok gibiydi" demesinden korkuyorsun. ya da "evvet, her an olay patlayabilir ve etnan kapıma gelip beni kucaklayabilir" niyetinde misin bilemiyorum ama aranızdaki diyalog şöyle gelişseydi senaristleri ayakta alkışlardım:
    adnan- deniz hanıma söyleyin konuşarak çözmemiz gereken bir mesele var, seyahatten dönünce beni arasın..
    deniz-- dur adnan, döndüm ben, yan odaya seyahate gitmiştim, sayende hangar kadar evim var, matmazellik ne güzel! ee teklif edecek misin?
    tabi ki olmadı ve sen o made by %100 emo nihal yüzünden ağlamaya, endişelenmeye, du bakali nolcek nihal'e diye zırlamaya devam ettin. sana katya'nınki gibi bir koca lazım, gerektiğinde "yeter kadın, bi daha ziyagil dersen ağzına çarparım, rakımı doldur" diyecek biri, aksi halde akıllanmayacaksın deniz fransez.
    senden ricam, "daha fazla sessiz kalamayacağım, çıtırgül seni tikiberk'le boynuzluyor, oğlun da günden güne kuşum aydınlaşıyor, beni almadın da başına neler geldi, aptal kızına bir, sana iki, ohhh" diyerek hoplaya zıplaya mezarlıktan uzaklaşman.

    bülent, oğlum günden güne sosyetenin kuaförü kırık tarak bülent gibi bir hal alıyorsun, ne lan bu "matmazel de beni çok şaşırttı, hiç beklemezdim", "sizi dedikoducular sizi, ablama söyleyeceğim", "bihter'in yaptığını ben de yakıştıramadım, kendine zarar veriyor yani", "kız nesrin koş koş barıştılar" halleri?
    kendini topla bülent, sen ki bütün gün bir koltukta oturup evdeki kadınların halini düşünme misyonunu babandan devralacaksın, bir ziyagil bu önemli görev için daha sıkı hazırlanmalı, kendine gel meriç ziyagil..!

    bihter benim canım, lütfen giderayak hepsine patla şunların: " ne bakıyosun nesrin, ne bakıyosun? balayında trabzon'a nene ziyaretine gittin, her gece uy uy diyen bir adamla sevişiyorsun, utanmasan iki cebine iki külçe altın koyup gezicen beşi birliklerinin yanında, neyine bakıyosun allahın salağı, bu herifi 1 yıl götürdüm ben hahahyyyt" diye bağır, git beşir'e "nihal'le behlül'ün açılış müziği -sana vermezsem kime vereceğim, beşir'e mi? olacakmış sdfghjkdfghj" diyip kaç. annene "küçükken bana hiç şefkat göstermedin, şimdi nikahında beni kucağına alacaksın, kucağında oturacağım yoksa ağlarım" diye diret. herkes senden illallah etsin, "şu kadına behlülü'nü verin yeter ki sussun" desinler. biricik bihim, ölme çok ağlarım, kara çatkılar bağlarım. gel sana bir sarılayım.

    "bak telefon, bak gsm operatörü, ben yakında bu diyardan elf diyarına göçeceğim, siz de üzülün, size de böyle melül melül bakıp öhö möhö ediyorum ki siz de ağlaşın, tüm dünya beşir ölüyor diye ağlasın ve üzülsün. nihahah"
    bir an öksürüp "lütfen" dedin hemşireye, umutladım, "lütfen şu salak kıza söyler misiniz defolsun gitsin, bana gerdekte aklımda olacaksın bişirim diyip durmasın, kafasına vuracağım ha" diyeceksin zannettim, ama nerede.. "sen herşeyin en iyisine layıksın nihal, bana küçükken izlediğim emrah filmlerindeki emrah'ın yavuklusunu hatırlatıyorsun, şeker kız candy'de candy'nin cibiliyetsiz arkadaşı annie'yi de çok severdim böhöhö".

    arsen teyze, sorabilir miyim yeğeninin düğün günü ayağına uzun mevlevi çarığı giymenin özel bir anlamı var mı? düğünün ortasında sema etmeye mi başlayacaksın çılgınca, düğün hediyen bu mu? sen de haklısın, o ebatla pastadan çıkman için baya kallavi bir pasta gerekiyor, ne diyebilirim?

    peyker'in kaynanası, boşanır boşanmaz soluğu çetin'in oval ofisinde alan aynur. sesin bunca zaman hilmi'ye "bak hölmü çök hoyotomozdan" diye çemkirmek için öyle tron tron çıkıyordu sanırım, baktım ki boşanınca bir neşe karaböcek tınısına kavuşmuş. sen de "göcek nemliydi çok bastı, hava alıyım dedim" diye 3 vakte kadar peyker'in los angeles'ına yerleşmezsen ben de bu toprağın anaları hakkında bir şey bilmiyorum, hah.

    aşk-ı memnu, perşembe gecesi nasa'dan çağırsalar gitmeyeceğim dizi, şimdi sen bitiyorsun ve ben çok mutsuzum, nihal yok bihter yok firdevs yok, ne var hı? türkiye senden sonra çok değişti, artık birbirimize bağırmıyoruz, "bak cnm hayatını kaydırırım, mersi" bakışları atıyoruz, hepimiz ziyagiliz!
5754 entry daha
hesabın var mı? giriş yap