187 entry daha
  • dün bir rüya gördüm,

    gözlerimi açıyorum rüyamda, her taraf kapkaranlık,
    gözlerimi açtım, eminim...
    bi kaç saniye sonra farkediyorum gözlerimin bağlı olduğunu.

    sesler geliyor etrafımdan, anlamsızlar.
    ne söylediklerini anlamak adına dikkat kesiliyorum,
    anlayamıyorum. bilmediğim bir dil konuşuyorlar sanki.
    "hey!" diye sesleniyorum,
    cevap yok.
    "heeey!" diye tekrarlıyorum, daha yüksek sesle.
    hala cevap veren yok.
    sanki duymuyorlar beni, sürekli konuşuyorlar.
    bir şeyler söylemek istiyorum ama ne söyleyeceğimi bilemiyorum.
    susup, biraz daha dikkatli dinliyorum fakat olmuyor, anlaşılacak gibi değil.
    konuşmaları böğürüşmeyi andırıyor, sanki konuşmuyor, bir araya gelmiş ve böğrüşüyorlar.
    birbirinin içine geçmiş bir sürü ses var havada, hangisini kapsam kulağımı tırmalıyor.

    sesler arkaplanda akarken ellerimin sırtımda birbirine bağlı olduğunu farkediyorum.
    uzanıyorum yerde.

    kalın bir halatla bağlamışlar ellerimi, gayet sıkı.
    çabalıyorum fakat açamıyorum.
    çırpınmalarım arasında boğazımda bir ip daha farkediyorum.
    sanırım onunla da başka bir yere bağlıyım.
    galiba, galiba birileri beni esir aldı diye telaşlanıyorum.
    niyetleri kötü, yoksa neden bağlasınlar elimi kolumu.
    acaba böbreklerimi mi istiyorlar?
    yoksa fidye mi?
    işsiz güçsüz adamım, cebimden toplasan 20 lira çıkar.
    hem kimden isteyecekler fidyeyi, o denli parayı verecek ailem mi var?
    hayır, fidye değil bundan eminim.
    başka bir şey istedikleri.

    böğrüşmeler gitgide yaklaşıyor, sanırım uyandığımı farkettiler.
    geliyorlar, duyuyorum.
    derken gözümün bağı açılıyor.

    güneş...
    güneş gözlerimi kamaştırıyor.
    kısıyorum gözlerimi ama yetmiyor, sanki güneş suratımın ortasında doğuyor.

    parlaklığa alışan gözlerimi yavaş yavaş açıyorum.
    bir sürü insan var etrafımda,
    böğrüşüyorlar...

    etrafıma bakıyorum hemen,
    boş bir arazideyim.
    benim gibi bağlı başkaları da var.
    gözleri kapalı hepsinin.
    başlarında kümelenmiş insanlar var, onlar da böğrüşüyorlar.
    bağlı olanlarının bazılarının kafasına çuval geçirilmiş ama niye?
    ne yapmış bu bağlı olanlar diğerlerine! neymiş suçumuz?

    halattan tutup çekiyor biri beni, adım atmaya çalışıyorum,
    ayaklarımın birbirine bağlı olduğunu bilmiyordum, kapaklanıyorum yere.
    çekmeye devam ediyor, sürükleniyorum peşinden.

    bir çukura sürüklüyor beni.
    canlı canlı gömecekler mi yoksa? ama yapamazlar.
    çukur ortalama bir mezarın 5 de 1 i büyüklüğünde,
    oraya ben değil, anca kafam sığar.
    bir dakka...

    sanırım onlar da zaten kafamı istiyor biri yaklaşıyor bıçak var elinde!
    kafam çukura gelecek şekilde sürüklemeye devam ediyorlar.
    şuanda tam çukura bakıyorum.
    korkunun yanında telaş da duyuyorum her bir hücremde çünkü sanırım canlı canlı kesicekler beni.
    çırğınıyorum, kaçmaya çalışıyorum derken 2 tanesi çullanıyor üstüme.
    “ayaklarım zaten bağlı tutmana ne gerek var be adam!”
    çırpınmam sonuç vermiyor, yerini titremeye bırakıyorum.
    “neden?” diyorum “neden? niye kesiyosunuz lan beni! ne yaptım ben size?” diyorum.
    içlerinden biri şarkı söylemeye başlıyor, diğerleri susuyor.
    manyak mısınız lan siz! sapık mısınız? diye bağırıyorum,
    bu sefer diğerleri de elinde bıçak olan adamın söylediği şarkıya eşlik ediyorlar.
    çok sesli bir koro ayin yapıyor başımda.
    benim kanım da ayini taçlandıracak belli ki.
    allah’ım kime kurban ediyorlar beni bunlar?
    sen büyüksün, koru beni.

    ne bitmez ayinmiş bu,
    şimdi de eli bıçaklı olan bir şey söylüyor, diğerleri de tekrar ediyor.
    bense küfrediyorum.
    neden burada olduğuma, niçin kurban edildiğime dair bir şey bilmeden, ağzımdan tükürükler saçarak son nefesimle yardım istiyorum…

    az önce suratımda doğan güneş batıyor şimdi.
    boğazımdan akan kan yavaşça çukuru doldururken, son kez soruyorum “neden?”

    an itibariyle başlayandır.
    kurban bayramınız kutlu olsun efendim.
1188 entry daha
hesabın var mı? giriş yap