782 entry daha
  • karşı çıkanların basbayağı silme cahil olduğu teori. bazılarında gerizekalılık ve/veya ön yargı da var, ama cehalet fiks.

    öncelikle evrimi tekrar anlatayım. şimdi biliyoruz ki, canlılar birbirinden türemiştir. buna dair genetik, embriyolojik ve fosil kayıtlarımız var. basitçe açmak gerekirse birbirine benzeyen canlıların dnaların çok benzediğini**, fetüsken geçirdiği evrelerin çok benzer olduğu, hatta belli bir evreye kadar bu iki canlının ceninlerini dna testi dışında ayırma yöntemi olmadığını biliyoruz. ayrıca fosil kayıtları da şu anki canlıların eskiden varolmadığını, onların yerine başka canlıların bulunduğunu gösterir. bu durumdan çıkan mantıklı sonuç, canlıların birbirinden türediğir. evrim teorisi, yada düzgün çevirirsek evrimin teorisi**, bu türemenin nasıl olduğunu açıklar. ne der evrim teorisi:

    1)canlılar arasında farklılıklar* vardır. sanırım buna itiraz eden çıkmaz. saç rengimiz, göz rengimiz, boyumuz**, enimiz**, kan grubumuz, organ grubumuz vesaire diğer insanlarla tıpatıp aynı değildir. bunların hepsi genlere bağlıdır. tek yumurta ikizleri ise doğal klonlardır, aynı dnaya sahip olduklarından istisna oluştururlar. ayrıca dikkat ettiyseniz, boy ve en dışındaki farklılıkları sadece fosillerle farkedebilmeniz mümkün değildir.

    2)canlılar ürer. eh sanırım bu da bariz. kısır canlılar üreyemez, üreyebilseler ürerlerdi. biz bilinç ile içgüdülerimizi bastırabildiğinden, ürememeyi seçebiliriz, bunlar da istisnalardır. genel olarak bu iddia da doğrudur.

    3)canlılar sonsuza kadar yaşamaz. her canlı ölümü tadacaktır diye gezdiklerine göre, buna itiraz beklemiyorum.

    4)canlılar özelliklerini döllerine aktarır. bu ne demek, çocuklar özelliklerini ebeveynlerden alır. bu da gayet açık bir şey, xinin burnundan hık demiş de düşmüş diye bir deyimimiz var, boşuna değildir. lisede genetik konusunda illa kan grubu örneği verilir, ırsi hastalıklarla beraber. lise mezunuysanız, buna itiraz etmezsiniz.

    5)hangi canlının hayatta kaldığı/ürediği rastgele değildir. bunu biraz daha açıkça anlatacağım.

    bildiğimiz gibi damızlık diye bir kavram vardır. nedir damızlık? istenilen bir özelliğe sahip, üreme kapasitesine sahip canlı. bu özellikler, çocuklarına geçtiği için, bunların bol bol üremesini sağlarız. hatta yeri geldiğinde zorla çiftleştiririz*, bazen yakın akrabalarını kullanarak***. zaten bu bir anlamda şarttır, çünkü sonsuza kadar yaşayamaz, illa yokolacaktır. o özellikten yararlanmak için, yavrularına ihtiyacımız vardır.

    bu sayede neler başardık. mesela binbir cins köpek ürettik. bunun buldogu var, kangalı var, süs köpeği var, tazısı var, cartı var curtu var. başka örnek istiyorsanız, cins kedilere bakın. veya kuşlara*. bitki istiyorsanız; buğday çeşitleri var, elma çeşitleri var, var oğlu var. bunların hepsi bizim sayemizde oluştu. peki nasıl yaptık bunu?

    canlıların rastgele üremesini engelleyerek.

    ya doğada? doğada hangi canlının hayatta kalabileceği rastgele midir? değildir. her allahın günü yırtıcılardan kaçan bir antilopsanız, daha hızlı olmak sizi hayatta tutar. veya tepki zamanınızın hızlı olması, nasıl kötü çıkan sprintçi yarışı kazanamazsa, geç tepki veren antilop da ölür. daha hızlı kan pompalayan bir kalp, hücrelerinizin enerji üretmesi için gereken maddeleri** rahatça taşımanızı sağlar, ve hayatta kalma şansınız artar. kanda çok hemoglobin olması, ve daha çok oksijen taşıması aynı etkiyi yaratır. iyi viraj alabilmek, yırtıcı yönünü bulana kadar aradaki mesafeyi açmayı sağlar, antilop yaşar. kamuflaj, görünmenizi engelleyebilir. keskin hisler avcıları tespit edip sizi kurtarabilir vs. benzer bir durum yırtıcı için de geçerlidir. dikkat edin, bu saydıklarımın sadece bir kısmı fosillerde gözlemlenebilir.

    elbetteki her farklılık her yerde etkili değildir. kutupta işe yarayacak beyaz kamuflaj, iri, yağlı gövde, çölde ağzınıza sıçar. yüksek yaprakları yiyorsanız uzun boyun iyidir, çimen yiyorsanız değildir. kuşlar size zarar veriyorsa diken iyidir, ama üzerinizdeki böcekleri yiyip yardım sağlıyorlarsa değildir. bir mutasyonun faydalı olup olmadığı, çevre şartlarına bağlıdır. zaten boşuna "survival of the fittest" demeyiz, bu uygun olanın hayatta kalması olarak çevrilir, güçlü olanın hayatta kalması hatalı bir tanımdır. kime göre neye göre değil mi?

    yani neymiş? doğada da hayatta kalmak ve üremek rasgele bir iş değilmiş. eğer suni seçilim dediğimiz, damızlık seçme, ve üremeyi kısıtlama yöntemleriyle, binbir çeşit farklı canlı yaratabiliyor isek, doğa da da aynı şeyin olması kaçınılmazdır. hayatta kalabilecek kadar iyi olanlar, damızlık dengi haline gelirler. ha hayatta kalmak için gereken özelliklerin sayısı, bizim cins türetirken aradıklarımızdan kat kat fazladır, bu durumda çakışmalar da artar. iki iyi özellikle 3 tane kötü yanyana gelebilir, üstüne eşit de değildir bunların faydaları. bir de şans faktörü var tabi, dereye kapılmak, koşarken çukura basıp bacağı kırmak, taş düşmesi vesaire bütün iyi özelliklerinizi silip atabilir. bu yüzden suni seçilim hızlı iken, evrim çok daha yavaştır.

    ancak mekanizmaları birebir aynıdır. yani yukarıdaki maddeleri kabul ediyor iseniz, evrimi de kabul etmeniz gerekir. etmiyorsanız, ya ön yargılısınızdır, ne anlatıyor bu anlamak için değil, neresi yanlış bunun diyerek okumuşsunuzdur, niyet bozuk olduğundan anlamamazlıktan gelirsiniz. ya da maalesef kapasiteniz yetersizdir. şu noktaya kadar okuduysanız, artık cahil değilsiniz. umarım ilkidir, çünkü ön yargıdan vazgeçilir ama öbürünün çaresi yok.
7228 entry daha
hesabın var mı? giriş yap