28 entry daha
  • önce yalızca vardık. yani varoluşumuz özümüzden önce geliyordu. yani yalnızdık, dingindik, utanmıyorduk. ben demek kendim demekti. ve bir bedenimizin olması bizi dış dünyayla ilişkiye zorluyordu. ister istemez onlarla, başkalarının bakışıyla ilişki kurmalıydık. başkaları bizi bilinene(nesneye) indirgemeye çalışır. biz de başkalarının bakışı karşısında nesneye indirgenmemeye bakarız. bize çevrilmiş gözler özgürlüğümüzü kısıtlar. insanlar bana baktıklarında kendimi değil de “beni” görürler. kendi görmek istedikleri, bakışlarıyla hazırladıkları kabıma girmesini istedikleri “beni”. başkaların tasarladığı gibi bir “ben” sunmasak da onlara kaygı ruhumuzdadır artık. insanlarla ilişkileri, başkalarının bakışları, sözleri kimliğimiz üzerinde etkilidirler. başkaları özgürlüğümüz için büyük bir tehdittir. biz istesek de istemesek de böyle olacaktır. onlar da bizim varoluşumuzun bir parçasıdır. hem bu durumdan nefret ettiğimiz, hem de kurtulamadığımız bu noktada bulantı başlar. evet, biraz onlarsındır, biraz başkaları. hiç kimse salt kendisi olamaz. işte, bu yüzden cehennemdir başkaları. bu bulantıyı sona erdirecek, cehennemden kurtulmamızı sağlayacak tek şeyse her sabah biraz daha yaklaştığımız ölümdür. aslında ol(a)madıklarımızla var oluruz. çünkü onlar salttır, katıksızdır. sartre bu yüzden intihar burada olmanın başka bir yoludur, bir reddediştir der.
47 entry daha
hesabın var mı? giriş yap