4 entry daha
  • bildirge metni tasvirinde çok ilginç bir sembolizm kullanılmış. yazılı metnin sol üst tarafına bir melek kondurulmuş, sağ tarafına da bir fransız köylü kadını. metnin tam tepe noktasına da abd dolarından aşina olduğumuz "herşeyi gören ilahi göz" yerleştirilmiş. bu göz sembolünün ilk örneklerini rönesans dönemi dini sanatında tanrı’yı temsil eden semboller arasında görürüz. çevresinden ışınlar yayılan bir daireyle çevrelenmiş bir üçgenin ortasında yer alır. üçgen hristiyanlığın baba, oğul, kutsal ruh şeklindeki üçlemesini simgeler.

    sağ üstteki melek bir yandan sağ elinde tuttuğu bir çubukla tanrı gözünü işaret ederken, sol eliyle de aşağıdaki bildirgeyi gösterir bir şekilde tasvir edilmiş. bununla açık bir şekilde bildirgenin tanrı'ya atfedilip, bildirgedeki insan haklarının kaynağının tanrı olduğu, insanların doğuştan tanrı tarafından verilen haklarının kutsal olduğu ve onlara bu bildirge aracılığıyla verildiği anlatılmak istenmiş. (yedi yıl önce yazılan amerikan bağımsızlık bildirgesinde de aynı şekilde eşitlik, özgürlük, demokrasi ve insanların doğuştan sahip oldukları hakların kaynağı olarak tanrı vurgusu yapılmıştır.)

    meleğin karşısında oturan köylü kadın ise elinde kırılmış bir zincir tutarak meleğe bakarken tasvir edilmiş. bildirge maddeleriyle uyumlu olarak, insanların artık özgür olduğu, kölelik zincirlerinin kırıldığı, insanların zulme karşı direnerek özgürlüklerini elde ettiği anlatılmış.

    böyle bir tasvir, metnin arka planındaki spinoza'nın deyimiyle teolojik-politik düşünceye işaret eder; tanrı egemenliği krallardan, soylu ve ruhban sınıfından alarak halka, millete vermiştir. bugün bu gözden kolayca kaçar, ama böyle bir teo-politik yorumla tanrı devrimin yanında, arkasında durmuştur. bu çok ilginçtir.

    bildirge

    edit: benzer bir durum antik yunan'da demokrasinin altın çağı olan 5. yy'da yaşamış protagoras'ta da görülür. o da siyasi öğretisinin temeline insanların yaratılışında zeus'un hermes aracılığıyla insanlara doğruluk, adalet ve edep, utanma duygusunu verdiği şeklinde bir inancı yerleştirir. zeus hermes'e bu duyguları tüm insanlara eşit bir şekilde dağıtmasını emreder. protagoras bu anlatıyı sitede yaşayan her insanın politik erdeme doğası, yaratılışı gereği sahip olduğu şeklinde yorumlar. yasa koyma ve yönetim yeteneğinin soylular arasındaki kalıtım yoluyla aktarılan bir kabiliyet değil, her insanın doğasında potansiyel olarak mevcut olduğu, eğitimle açığa çıkarılması gerektiğini savunmuştur. antik yunan demokrasi görüşünün de tanrı'ya, zeus'a referansla ileri sürüldüğünü görüyoruz.
hesabın var mı? giriş yap