• içinde bulunduğu her fotoğraf karesi sanki dünya'da değil de tatooine'de çekilmiş gibi bir hale geliyor.
  • ingiliz kökenli moda merkezi harvey nichols, 2006 yılında ingiltere'den sonra türkiye'de de bir mağaza açtı.

    mağaza, lüks alışveriş merkezi kanyon'da bulunuyor...

    net 8 bin metrekare kapalı alana sahip. isterseniz siz buna 80 adet 100 metrekarelik daire' de diyebilirsiniz.

    üç katlı mağaza için 13 milyon dolar harcandı.
    300 kişi çalışıyor.
    300'den fazla marka ve 150 bin çeşit ürün yer alıyor.

    en pahalı ürün 14 bin dolara satılan bottega veneta marka çanta.
    en ucuz ürün ise 20 dolara çorap.

    günlük cirosu yaklaşık 120 bin dolar.

    birinci katında "klasik şıklığın duayeni" giorgio armani, "holywood yıldızlarının ayaklarında devleşen" ayakkabı markası salvatore ferragamo, "deri çantada dünyanın bir numarası" loewe, "kişisel bakımı bir ritüele dönüştüren" kuaför ata bulunuyor... ayrıca bir de "juice bar..."

    ikinci katta, "kişiye özel alışveriş hizmeti" veriliyor. geniş ve rahat oturma grubu, aynalarla kaplı duvarlar, yiyecek-içecek servisi ve emre amade satış elemanları... chanel, jo malone, lanvin, pierre hardy, camilla skovgarda gibi markalar da cabası.

    üçüncü katta yine dünyanın en pahalı markaları ve bir de "gurme market..."

    ***

    gelelim bir "reklam yazarı" gibi bu mağazadan söz etmemin nedenine:

    böyle bir mağazayı sırf "rahat alışveriş edebilmek" için kim kapatır?

    dubai şeyhi... evet!

    suudi kralı... evet!

    dünyanın en zengin adamlarından bill gates... evet...

    peki; türkiye'den kim kapatabilir?

    belki kapatabilecek başka birileri de vardır ama dün öğrendik ki bugüne kadar bunu yapan tek kişi, başbakan erdoğan'ın eşi emine erdoğan olmuş...
    emine hanım her ayın belli günlerinde...

    dikkat edin, "bir kez" değil...

    her ayın belli günlerinde birkaç yakın arkadaşıyla akşam saatlerinde kanyon'a gelir ve garajdan özel bir asansörle bu mağazaya çıkarmış...

    o sırada da mağazaya başka hiçbir müşteri alınmazmış!

    sonra da hanımefendi'nin canı bazen film seyretmek istermiş... o zaman da mağazadan kanyon'un konforlu sinema salonlarından birine geçermiş arkadaşlarıyla...
    tahmin edebileceğiniz gibi o salon da halka kapatılırmış!

    ***

    başbakan'ın maaşı aşağı yukarı 12 bin ytl, bu mağazadaki bir çantanın fiyatı bile çok daha pahalı...

    demek ki başbakan, "maaşımla geçinmekte sıkıntı çekiyorum" derken, emine hanım'ın bu "lüks merakı"nı anlatmaya çalışıyormuş aslında!
    allah'tan çocuklarının düğününde "yakınları" çok takı taktılar da, oğullarını-kızlarını "bursla" okutmak zorunda kalan bu ailenin "hanımefendisi" artık mağaza kapatabilir hale geldi!

    ***

    dün bu konudan söz ettiğim bazı arkadaşlar, "ne o, kıskandın mı?" diye sordu.
    hayır kıskanmadım... böyle "zengin ve güçlü" bir başbakanımız olduğu için gurur duydum...

    siz de kıskanmayın ne olur!
    çalışın, sizin de olur!

    mustafa mutlu (vatan)
  • down sendromlu kişilerin kimseye zararı olmadığını belirterek, “keşke her engelli down sendromlu olsa" sözlerini sarf etmiş başbakan eşi. allah bu ülkedeki engellilere sabır versin.
  • demet akalın iticiliği ile gülben ergen şansı'nı aynı potada eritmeyi başarabilmiş sayılı isimden biri...en büyük rakibi de sümeyye erdoğan...
  • mitinglerde suratında hep " keşke hepiniz ölseniz" gibi bir ifade var. gülüyor, ama sanki acı acı gülüyor, sanki halkı hiç sevmiyormuş gibi, içinden neler geçiyor kim bilir.
    (bkz: kocam ülkeyi üstüme yapacak)
  • ülkemizi yöneten başbakanin eşi.

    kendi sozleriyle;

    "o kadar ki, agabeyim bana ortunmem gerektigini soyledigi zaman intihar etmeyi bile dusunmustum...
    ... nasil olurdu da ortunurdum? cevremde bir tane bile ornegi yoktu. koy gibi bir yerde olsam neyse... orada dikkati cekmezdim. ama burada olamazdi. bu karisik duygular icerisindeyken bir vesile ile sule yuksel senler ile tanistim. bu tanisma, beni cok etkiledi. boylelikle, bir musluman hanimin hem modern, hem kulturlu, hem de ortulu olabilecegini gordum. hemen, o anda ortunmeye karar verdim. o gunden beri de, ortumu gururla tasiyorum."

    bu satirlar gulay atasoy'un "nasil ortunduler" adli kitabinin 135. sayfasinda yer aliyor. kitap emine erdogan gibi "yuksek" mevkilere ulasmis kapali kadinlarin basarilarini ve "onurlu" mucadelelerini onlarin agzindan anlatiyor. 2004 yilinda piyasaya cikmis bu kitap su ana kadar 21 baski yapmis... neyse...

    simdi emine erdogan'in dediklerinden ne anlasildigina bakalim.

    1) abisi kapanması gerektiğini söylemiş.
    2) abisi kapan dediginde intihar etmeyi bile dusunmus.
    3) yasadigi cevrede (yani istanbul'da) kendisine ornek alabilecegi baska bir kisi (turbanli) daha yokmus.
    4) ama sonra dogru yolu bulmus.

    aslinda turban denen seyin dunden bu gune nasil geldigini o kadar iyi ozetlemis ki... ama farkinda degil. oncelikle diyor ki cevremde bir tane bile turbanli insan yoktu... bunu ne zaman diyor? cok degil 20 kusur yil once. ama simdi cikin ve sokaklara bakin her yer turbanli dolu. peki nasil oluyor da cok degil 20 kusur yil oncesine kadar olmayan, gorulmeyen turban bir anda tum musluman kadinlari temsil eden bir nesneye, olmazsa olmaza donusuyor, ozgurluklerinin birinci sarti oluyor? bunu anlatabilir misiniz? yani turbani yaratan gercekten dini gereklilikler mi yoksa 20 bilemedin 50 yillik gecmisi olan siyasi oyunlar mi?

    devam edelim...

    abisinin zoru ile kapanmis. aslinda kapalilarin cogu da ayni yoldan gecmiyor mu? abisi istiyor, babasi istiyor, kocasi istiyor... ama kendi istemiyor. gun geliyor ve kapanmak zorunda kaliyor. daha sonra da bu kapaliligina kilif ariyor veya kendini kandiriyor. sanki bu secimi kendi iradesi ve istegi ile yapmis gibi bir yanilgi yasiyor, bu yonde kendini kandiriyor, devaminda da yanilgisinin en buyuk taraftari ve neferi oluyor. aslinda bunun boyle oldugu o kadar acik ki. nereden mi anliyorum bunu? bakin bakalim sagda solda turban icin ozgurluk nutku atanlara. hepsi ya erkek ya da kendisinin ve tum sulalesinin baslarinin acik oldugunu vurgulayarak sozlerine baslayan bir "bayan" demokrat! ama turbanlilar konusmuyor, fikrini soylemiyor, bu yetmiyor bir de konusmadiklari gibi bu konusulanlarin da kendi secimi oldugunu saniyor, buna inaniyor. daha net anlaşılması açısından şu şekilde de sorabiliriz. mesela emine hanım sule hanım ile tanışmamış ve türban takmaya kendiliğinden "ikna" olmamış olsaydı, abisinin isteği karşısında durabilme gücü olacak mıydı? bu abisinin umrunda olur muydu?

    cok bariz olmasi acisindan tekrar vurgulamak istiyorum. emine erdogan, abisi kapan dediginde kendisini oldurmeyi dusundugunu soyluyor. ama mesela bugun birisi cikip basini ac dese, buna zorlasa, gene ayni emine erdogan basini acmak yerine olmeyi yegleyecektir, hatta bunu da tipki diger bircok turbanlinin yapacagi gibi gururla dile getirecektir. eminim. peki bu tamami ile zit iki durusu, iki duyguyu, iki karsitligi, bunlarin bir bunyede bir araya gelisini nasil aciklayabiliriz?

    gene emine erdogan'in ayni kitaptan baska sozleri ile devam edelim;

    egitim kurumlarindaki ve devlet dairelerindeki uygulamalari kastederek,

    "bu uygulama buna sebebiyet verenlerin bir yuz karasi olarak tarihe gececektir. fakat, her seye ragmen bir gun magdur edilen bu genc kizlarimiz ve hanimlarimiz adil duzen iktidarinda, yonetici konumuna geldikleri zaman, gercek fikir ve inanc hurriyetinin nasil olmasi gerektigini gosterecektir."

    abisi kapan dediginde intihar etmeyi dusunen emine hanima bakin. nasil da savunucusu olmus bu "ilkelerin". abisinin ve de onun gibi davranan onbinlerce erkegin yaptiklari bir yuz karasi olmuyor da, her turlu inanc ve siyasi goruse ayni mesafede durmasi gereken ve bunu yapan devlet kurumlarinin yaptiklari yuz karasi oluyor. peki ya adil duzen'e ne demeli? adil duzen denilen sey kac yildir iktidarda. bana akp kadrolarinda yoneticilik yapan kac kadin var soyleyebilir misiniz acaba? ya da erkeklerle bile tokalasmayan bu kadinlarin nasil yoneticilk yapacagini anlatabilir misiniz?

    anca atip tutma, anca suslu sozler. uygulamada ise tik yok. ama o kadar korler ki, kendilerini ovmek icin yazdiklari, yazdirdiklari seylerde bile icinde bulunduklari celiskiyi ifsa ettiklerini goremiyorlar. umarim "digerleri" bu yapilanlarin farkina varir da bu yalan kazasiz belasiz atlatilir.
  • her gordugumde mideme kramplar giren kadin.

    ciddi anlamda midem bulaniyor.
  • söyledikleri karşısında king's college london mezunu esma esad - evet, esad - yastıklara kapanmış, "şimdi eminegiller'le hayrünnisagiller'e gidip iki patates salatası yiyemeyecek miyiz, gelinleri çekiştiremeyecek miyiz, aslında ne kadar da çok kapı önüne oturup çekirdek çitlemek istediğimizi birbirimizle paylaşamayacak mıyız? ev kadınları gününden atıldım mı oh yooo" diye ağlıyormuş.

    asdfghgfdsdf random gülüş giderken sonsuza.
  • devlet eliyle kazandığı sevap pointlerinde hakkım varsa, helal etmiyorum.
  • ortalama bir somali beyefendisinden daha yakışıklıdır.
hesabın var mı? giriş yap