• aslında tarım fakültesi mezunu olan ama kendini bir şekilde halkla ilişkiler sektöründe bulan ve bu alanda iknaya dayanan bir çok önemli çalışması olan şahsiyet.aynı zamanda sigmund freud'un yeğenidir.1920'lerin başında freud'un çalışmalarını ingilizceye çevrilmesi işini üstlenmesi onun psikoloji ile halkla ilişkiler arasındaki bağı savunmasında önemli bir etkendir.
    lucky strike sigaraları için yaptığı kampanya en önemli işlerinden biridir.kadınların sigara içme nedenlerini araştıran bernays bunun erkeklerle eşit statüye sahip olmak biçiminde algılandığını tespit etmiş ve 10 genç kızın new york'un en kalabalık yerlerinden sigara içerek dolaşmalarını sağlamıştır.yine yapılan araştırma sonuçlarının,kadınların,yeşil sigara paketinin giysileriyle uyum sağlamadığı konusunda yoğunlaşması üzerine yeşili moda renk haline getirmeye çalışarak tüm giysilerin yeşil olduğu bir balo düzenlemiştir.vogue,harper's bazaar gibi ünlü dergilerin bu olayla ilgilenmesi sonucu bernays başarıyı yakalamış,lucky strike satışlarında patlama yaşanmıştır.
  • modern anlamda halkla ilişkiler kurumunun kurucusu, amerika’yi ihtiyaç kültüründen arzu kültürüne dönüştürmeyi başaran deha.

    freud’un teorileri üzerine yaptığı çalışmaların etkisiyle; toplumun “bilinçaltındaki akıl dışı* içgüdüler” tarafından yönetildiğinin farkında olan bernays; kitleleri yönetebilmek için, insanları ve insanları yönetebilmek için de her insanda var olan bu akıl dışı güçleri kontrol etmek gerektiğine inanmaktaydı. insanların, içlerindeki bencil arzular tatmin edildiğinde mutlu olup; uslu çocuklar haline geldiklerini savunmuştur.

    her ne kadar freud'un teorilerini kullanmışsa da; seri üretim mallarını insanların bilinçdışı arzularıyla ilişkilendirerek, ihtiyaçları olmayan şeyleri istemeleri için insanları nasıl ikna edeceklerini amerikan şirketlerine ilk gösteren kişi olması dehasını tartışılmaz kılmaktadır.
    tarihte; tüketimi körüklemek ve ihtiyacın dışına çıkarmak, insanların kendilerini fikirleriyle değil de sahip oldukları nesnelerle ifade etmelerine yol açmak için düzenmiş ilk kampanya* onun tarafından düzenlenmiştir.
    bu kampanyada toplumda o döneme kadar sigara içmelerine kötü gözle bakılan ve ayıplanan kadınlar hedeflenmişti. abd’nin en büyük sigara şirketlerinden lucky strike sponsorluğunda, kadınlara da sigara satabilmek için düzenlenen kampanyada öncelikle toplumun önde gelen kadınlarının ellerinde sigaralar ve ‘özgürlük meşaleleri’ * yazan pankartlarla, new york’taki bir şenliğe katılmaları sağlandı.
    böylelikle sigaralar bir özgürlük metası olarak tanıtılmış; özgürlük gibi bir düşünce, sigara gibi bir nesneyle ilişkilendirilip meşalelerle özdeşleştirilmiştir. bernays bağlantıları sayesinde bu genç kadınların fotoğraflanmasını sağladı ve the new york times’ta bu fotoğraflar, altında ‘bir grup genç kadın özgürlük hareketi olarak sigaralarını üflüyorlar’ yorumuyla yer aldı. kampanya geniş bir yankı buldu, kısa zamanda kadınlar üzerindeki sigara tabusu yıkıldı. o dönemde toplumda sigara satın alanların yalnızca %5’i kadın iken, daha 1929 yılında bu oran %12,5’e ve 1960’lara kadar %30’lara yükseldi*.
    bernays; ilk olarak, bu olayın ardından, insanların arzuları ve hisleriyle ürünlerin bağlantısını kurduğunda, onları irrasyonel bir şekilde davranmaya ikna etmenin mümkün olduğunu anlamıştır. örneğin, yürütmüş olduğu kampanyada; sigara içmenin kadınları daha özgür kıldığı fikri tamamen irrasyonel olmasına rağmen kadınlara sırf sigara içtikleri için kendilerini daha bağımsız hissettirebilmiştir.

    yine aynı şekilde; insanların sadece bir şey satın almadıklarını, duygusal veya kişisel olarak ürün veya hizmete kendilerini bağladıklarının bilincinde olan bernays; biz tüketim toplumuna yeni bir elbiseye ihtiyacımız olduğunu düşünmektense, yeni bir elbiseyle daha iyi hissedeceğimiz fikrini ilk aşılayan kişidir.

    --- alıntıdır the century of the self ---

    karakterinizi nasıl yansıtıyorlar? hepiniz ilginç karakterlere sahipsiniz, ama bazılarınız bunu gizliyor. neden hep aynı şeyleri giydiğinizi merak ediyorum, hep aynı şapkalar, aynı ceketler. eminim ki hepiniz çok ilgi çekicisiniz, harika özellikleriniz var. ama sokakta sizlere bakınca, hepiniz aynı görünüyorsunuz. işte bu yüzden size kıyafetlerin psikolojisinden bahsediyorum. kendinizi kıyafetin içinde daha iyi ifade etmeye çalışın. gizli kaldığını düşündüğünüz şeyleri meydana çıkarın. merak ediyorum, kişiliğinize hiç bu açıdan baktınız mı?

    --- the century of the self ---

    evet; bernays sayesinde tüketim toplumunun, tüketim çılgınlığının temelleri atılmış olup; sadece ihtiyaçları temin etmenin devri geçmişti.. bundan böyle önemli olan yeni ihtiyaçlar üretmek ve insanları, daha önce hiç ihtiyaç duymadıkları bazı “ürünler” olmadan yaşayamayacak hâle getirmekti. hiç ihtiyacı olmayan şeyleri satın almak ve talep etmek üzere koşullandırılan insanlar yeni ihtiyaçlarını “vazgeçilmez hakları” olarak görmeye eğilimli olup; kendilerine sağlanan veya elde etmek için ter döktükleri her şeyi bir çeşit “kutsal” olarak algılayıp; bu kazanımları korumak için de elden gelen gayreti gösterir, kendi yaşam tarzlarını tehlikeye atabilecek her türlü fikir, olay ve ihtimale karşı da büyük bir nefret duyarlar.. yani diğer bir deyişle, mevcut seri üretim sisteminde koruyucu bir mekanizma olarak yer alırlar.. eh, kapitalizmin istediği 1 göz, bernays vermiş 2 göz..

    tüm bu uygulamalarını göz önünde bulunduracak olursak; deha'dır gerçekten. deha olmasını kabul ediyor olabilirim ama sırf banana republic darbesinde; yapmış olduğu kitle manuplasyonu bile kendisinden nefret etmeme sebeptir.

    ayrıca;

    (bkz: the engineering of consent)
    (bkz: rıza mühendisliği)
  • halkla ilişkilerin isim babası, freud'u insanlardan soğutan yeğeni. eğer bugün yaşıyor olsaydı, büyük ihtimalle büyük, dev bir reklam-pazarlama firmasının sahibi olur, kriz yönetimi alanında guru sayılırdı. bugün, insanların ihtiyaçları sınırsızdır diyorsak; bunun ilk girişimini edward bernays denen kişilik başlatmıştır, nasıl tüketilir sorusuna cevap arayarak.

    aslında psikoloji veya psikaytri dallarından biriyle hiçbir ilgisi olmadığı halde, amcası sigmund freud'un tüm taşları yerinden oynattığı 20. yüzyıl başlarında, bu fikirlerden para kazanmayı amaçlayan ilk kişi olmuştur. bugün algı yönetimi dediğimiz, insanların duygu ve düşüncelerini manipüle ederek, onlara ne yapacağını söyleme işine soyunan bernays, belki de kendinin bile asla tahmin edemeyeceği, neredeyse amcası kadar önemli bir noktaya gelmiştir.

    amcasının insan doğasına dair düşüncelerini kullanarak, insanların bilinçdışındaki irrasyonel düşüncelerinin olduğu varsayımından yola çıkıp, kitleleri büyük bir manipülasyonun ortasına çeken ve ihtiyaçları sonsuz hale getiren bu kurnaz vatandaş, amerikan şirketlerinin toplumu sömürmesine ön ayak olan insandır. kalabalıkları mutlu etmenin yolunun, bilinçdışındaki arzularını gerçekleştirmek ve onları doyurmak olduğunu söyledi. böylece, bugün, bütün dünyayı egemenliği altına almış tüketme çılgınlığı başlamış oldu.

    kendisinin başarıları arasında, halen daha, amerikan ekonomisinin bel kemiğini oluşturan şuursuz bir tüketici modeli yaratmak dışında, halkı savaşa ikna etmek, belirli birtakım tabuları yıkmak suretiyle kadınları sigara içmeye teşvik etmek, siyasetçilerin profilini değiştirerek tüketimi siyasete alet edip demokrasi tanımını kendilerince yeniden yapmalarına olanak sağlamak var. bugün amerika'nın barış adı altında savaşma stratejisinin, küçük ülkelere müdahale etme isteğinin; kısacası amerika birleşik devletleri'ni bugün süper güç yapan tüm politikalarının mimarı bu adam.

    savaş yılları*, seri üretimin tavan yaptığı dönemler, edward bernays'ın kafasındaki fikirleri uygulayabilmesi için biçilmiş kaftan oldu. o yıllarda, herkes ihtiyaç duyduğu malları alıyor, ürünlere işlevlerine, dayanıklıklarına göre karar veriyolardı. bu arada seri üretim devam ediyor ve ürün fazlalığı üreticilerde endişe uyandırıyordu. bernays bu noktada devreye girdi, bir ürünün satılması için ona ihtiyaç duyulup duyulmadığının bir önemi olmadığını, önemli olanın o ürün satın alındığında kişide ne his uyandıracağını ön plana alarak toplumun ürünler hakkındaki düşünce biçimlerini değiştirdi. "amerika'yı ihtiyaç kültüründen arzu kültürüne dönüştürmek gerekiyordu." insanların zihinleri öyle bir eğitilmeliydi ki, arzuları ihtiyaçlarının önüne geçsin. yen şeyler almak istesin, hem de eskisi henüz bitmeden..

    kitleler aptaldır ve yönlendirilmeye ihtiyaçları vardır düşüncesinin yayılmasının, amerika tarihinin, bugüne dek yaşadığı belki de en büyük kriz olan, büyük buhranın yaşanmasına sebep olabileceği kimsenin aklından geçmedi. tarihteki en büyük borsa krizi yaşanmıştı, 1929'da borsa çöktü. amerikan ekonomisi tam anlamıyla dağılmıştı, insanlar ihtiyaçları olmayan şeyleri almayı bir bir bıraktılar. edward bernays ve halkla ilişkiler patlamıştı!

    bernays'in ise tarih sahnesinden bu kadar çabuk silinmeye niyeti yoktu. bu sıralarda avrupa'da yaşanan olaylar dehşet vericiydi, hitler'in seçim kazanması, diktatörlüğü ve dünyayı adım adım savaşa götürmesi amerika'da panik yaratmıştı, siyasi figürler halktan korkar hale gelmişlerdi. şirketlerle iktidar arasındaki derin uçurumun kapanması için bütün büyük firmalar, halkın gözüne bernays'in yöntemleriyle girmeye çalışmaktaydı. "demokrasi" terimi, ilk kez şirketler tarafından telaffuz ediliyor, şirketlerin tüketici üstündeki gücünü perçinlemek için kullanılıyordu. "demokrasi" kapitalizm için gerekliydi, kapitalizm ise şirketler için. yeni bir çağ başlasın istiyolardı, serbest piyasa.. halk tekrar manipüle edildi, demokrasi kapistalist olmayan bir toplumda oluşamazmış gibi bir algı yaratıldı. bu fikrin öncüsü de tabii ki yine, edward bernays'tı.

    ikinci dünya savaşı patlak verdiğinde, şirketler ve siyasiler aynı tarafta yer almaya karar verdiler zira freud'un söylediği, insanların içindeki tehlikeli güçlerin nelere mal olabildiğini görmüşlerdi. bu beraber hareket etme politikasında, bernays yine nabza göre şerbet verecek, cia ile çalışmaya başlayacaktı. ve daha sonra, aynı fikirlerini bu sefer yepyeni bir kavramla simgeleyecekti; rıza mühendisliği.

    bernays bir devri baştan aşağı değiştirdi, hatta yepyeni bir devir yarattı. o olmasaydı başkası da yapacaktı muhtemelen, fakat o her şey için harika zamanlamalar yaratarak, freud'un adının ekmeğini fazlasıyla yedi. aynı zamanda, freud'un ölmeden önceki son zamanlarda insanlardan ve insanlıktan da nefret etmesine sebep olarak..
  • "tuketici" kavramini ortaya atan kisidir.
    soyle ki, birinci dunya savasi sonrasi amerikan sanayii hala "ihtiyac" temelli uretim esaslarina gore planlamalarini yapmaktayken, kisilerin ikna edilerek irrasyonel davranisa yoneltilebilecegini ve ihtiyaclari disinda da tuketebileceklerini... dile getirmis, sanayicileri buna ikna etmistir.

    yani ihtiyac duydugunu, ihtiyaci oldugu olcude tuketen halkin, "ihtiyac" kavraminin manupile edilebilir birsey oldugunu kavrayan kisidir.

    ureticilerine, otomobilleri birer cinsel sembol olarak pazarlamalarini salik veren de yine kendisidir.
    ellilerin siyahbeyaz reklamlarinda; evin haniminin, yeni modellerin -elleriyle gostererek- 3 inch daha "uzun" oldugunu belirtmesi, direksiyona oturunca inlemelerle kendinden gecmesi... hep bernays in basinin altindan cikmis fikirlerin urunudur.

    kisaca, kapitalistlere insanlari koyun gibi gudebileceklerini ogreten adamdir.
  • diyor ki, savaş bitti (1. dünya savaşından bahsediyor), işsiz kaldık, savaşta yaptığımız işi ,günlük normale dönmüş hayatta da yapacaktık ama "propaganda" kelimesi savaşla özdeşleşmiş bişeydi, insanlar üstünde kötü bir intiba bırakıyordu. düşündüm, "halkla ilişkiler" diyelim biz buna dedim. o günden beri de öyle anılıyor.
  • propagandanin olumsuz cagrisimlarindan kurtulabilmek icin, halkla iliskiler kavramini ortaya atarak hizmet sektorune sokmus kisi.
    en onemli marifetleri arasinda, kadinlarin sigara icmesinin toplum icinde kabul edilir bir olgu haline getirilmesi ve guetemala dan sepetlenen united fruit company nin cia ile birlikte duzenledigi karsi devrimde "amerikan kamuoyu" nun olan bitene "ikna" edilmesine dair kampanyalar gosterilebilir.

    tutun sirketleri bernays a kadinlarin sigara icmemesinden dolayi pazarlarinin yarisini kaybettikleri sorunu ile basvurur.

    amcasinin psikanaliz yontemlerinden feyz alan bernays bir psikanaliste danisir ve bu durum hakkinda ne yapilabilecegini sorar.

    yukluce bir parayi cebe indiren psikiyatr, sigaranin cinsel bir sembol oldugunu, erkegin penisini temsil ettigini ve kadinlari bu tip bir meydan okumaya ikna edecek bir neden bulabilirse bu durumu degistirebilecegini soyler bernays a.

    bernays sukran gunu yuruyusunde cemiyetin onde gelen ailelerinin kizlarina yuruyusun belli bir aninda sigaralarini yaktirtir. onceden toplanan muhabirler ertesi gun bu olayi "torching the freedom" slogani ile yansitirlar gazetelerinde.

    erkeklik ayricaligi olarak algilanan sigara, artik kadinlarin ozgurlesmesi hareketinin sembollerinden biri haline gelmistir. kadinlarin, ozgurlesmek adina, o gune dek mesafeli durduklari bir maddeye bagimli hale gelmeleri surecini baslatmis olur boylece bernays.

    oyle bildiginiz gibi bir adam degildir!
    ama olan bitenleri anlayabilmemiz icin mutlak bilmemiz gereken bir adamdir.
    iste bu yuzden de israrla (bkz: the century of the self)
  • halkla iliskiler denilen pazarlama tekniginin -kimilerine göre "biliminin"- babasi sayilat zat. nam-i diger "riza mühendisi".

    propaganda(1928) adli ünlü kitabinda kamuoyu yaratmak için "bilimsel" manipülasyonun öneminin altini çizer. freudyen çözümlemeleri, ikna yoluyla toplumsal taban yaratmak için kullanir. toplumsal kimi sartlanmalari kullanarak tüketiciyi razi(!) etmeye çalisir.

    kimilerine göre bernays, üçüncü abd baskani olan ve bagimsizlik bildirgesini de hazirlayan (sunan degil) thomas jefferson'in su sözünden yola çikmistir:

    "in a truly democratic society, everything depends upon the consent of public."

    "gerçek anlamda demokratik bir toplumda, her sey kamu rizasina baglidir."

    eger gerçekten öyleyse, "riza" tezini miras edindigi jefferson'un, yasaminda bir kez bile toplum önünde konusmamis olmasi kanimca oldukça ironiktir.
  • kanye west tee 2019'da bahsediyormuş bundan:

    https://twitter.com/…all/status/1591485920007651333

    mevcut fikirlerini kafasında epey döndürmüş belli ki.

    tanım: propaganda, rıza üretimi* ve manipülasyon teknikleri konusunda halen kullanılmakta olan çalışmalara imza atan kişi.
  • kadınları tütün pazarına kazandıran kampanyasından hayatının ileriki döneminde pişman olmuştur zira karısı akciğer kanserinden ölmüştür. ama adamı çok suçlamamak lazım çünkü o zamanlar gerçek zararları bugünkü kadar bilinmiyor. bu arada mad men'deki don draper'in hikayesine ilham veren adamlardan biri olabileceği geldi aklıma şimdi, bu ironik karmasal hadise sebebiyle.
hesabın var mı? giriş yap