• genellikle avant-garde jazz'in kurucularından olarak bilinir bu büyük usta. halbuki post-bop'ın da yaratıcısıdır bana kalırsa. öyle ki, be-bop'ın altın yıllarında** bile o efsanevi altılıyla (clifford jordan*, eric dolphy***, dannie richmond*, jackie byard*, johnny coles* ve elbette mingus) chord ve harmony'yi kaybetmeden avant-garde oluşturarak bunu post bop'ın kollarından -bence en kuvvetlisidir- cazın içine implante etmiştir.

    mingus bambaşkadır. kendi deyimiyle "biraz sarı biraz siyah olmam, ya da yeteri kadar beyaz olmamam beni farklı kılıyor." demiş, ırk ayrımı tartışmalarının pik yaptığı altmışların ortalarından çetelerin kol gezdiği yetmişlerin sonlarına dek aktif siyasetin kontrbasçısı olmuştur. öyle ki, dizzy gillespie tarafından savunma bakanlığı unvanı verilmiştir kendisine. changes one'da nelson rockefeller'a giydirmekten uzak duramamış, fables of faubus nedeniyle tüm plak şirketleriyle ilişiğini kesip candid recordings'i kurmak zorunda kalmıştır. (bana kalırsa iyi de olmuştur, mingus'ın the complete candid recordings'ini baştan sonra dinleyenler caz standartlarının free'ye varan yorumlarından tutun big band havası estiren sextetlere en sağlam eserleri buradan çıkmıştır.)

    ellilerin ardından big band'ler unutulduğunda onları ayakta tutmaktansa kendi big band'iyle son derece farklı çalışmalar ortaya koymuş, epitaph sonrası tanrılığını ilan etmiş, yetmişlerdeki berlin ve montreux konserleriyle mükemmel bir orkestra şefi olup olmadığı konusunda caz ve klasik müzik eleştirmenlerinin kulaklarını uçuklatmıştır. yine de, mingus sanki her zaman eric dolphy ile birlikte olmak zorundaymış gibi hissederim. bunun nedeni ne müzikal uyum, ne salt avant-garde, ne de birbirlerini iyi takip etmeleri. it's magic. evet, charles mingus ve eric dolphy'den reincarnation of a lovebird'ü dinlemek şart, take the 'a' train'le sersemlemek adeta bir gereklilik. pek tabi, eric dolphy diabetik komadan bu dünyayı terk ettiğinde yıl 1964 ve mingus'ın üretkenliği hat safhada. dolphy'yi kaybetmenin getirdiği verdiği yıkımı eşi sue'ya sığınıp atlattığını söyleyen mingus'ın yeni kadrosu da -her ne kadar eski sextet'i arasam da- gayet iç açıcı olmuştur: trompetçi jack walrath, tenor saksofonist ve kendine özgü vokaliyle george adams, piyanist don pullen, bariton saksofonun en iyi isimlerinden gerry mulligan ve değişmeyen tek isim: dannie richmond.

    sık sık ağzından düşmeyen purosuyla görürüz mingus'ı, konser-uçak-otobüs dinlemeden yaktığı söylenegelmiş, üstüne geç tanı konan amyotrofik lateral skleroz üzerine önce en iyi yaptığı işi yarıda kesmek zorunda kalmış, ardından o da dolphy'nin yanına; uzaklarda bir jazz club'a yola çıkmıştır.

    lester young'a adadığı goodbye pork pie hat iyi bilinir, sayısız big band'in yorumladığı better git it in your soul leziz bir standarttır, pithecanthropus erectus tüm zamanların en kaotik parçalarından biridir, haitian fight song mingus ruhunu yansıtır, adagio ma non troppo ise bana kalırsa mingus'ın ulaştığı en üst noktadır.

    çok büyük bir usta mingus. miles ve monk'la birlikte caz'ın 3 m'inden biri. deha.
  • ritim duygunuz gelişir mingus dinlerseniz, genleşirsiniz, daha minicikken duke ellington dinlemiş ve içine caz ateşi düşmüştür. o ateş büyümüş ve başkalarını da tatlı tatlı yakmıştır.
  • " yaraticilik, muhtesem derecede basit olabilmektir."

    charles mingus
  • kısa bir dönem abd komünist partisinin kimliğini taşımıştır. ancak yine de sisteme karşı mücadelesini örgütlü bir yapıda değil kendi bildiği şekilde yürütmüştür. plak şirketleri ve klüp sahipleri ile arası bu politik duruşu nedeniyle pek iyi değildir.
    irkçılığa karşı mücadelesi bestelerinin isimlerinde, örn: fables of faubus ve eylemlerinde, örn. ırkçı bir sendika çalışanının caz müzisyenlerini sendikadan tasfiye etmek üzere hareket edeceğini haber alan mingus, toplantıyı avcı elbiselerini giyip, korumaları ile birlikte tüfeklerle basmıştır. irkçı sendikacımız hemen fikrini değiştirmiş elbette.
  • muzik yasamina once trombon ile baslamis,sonra uzunca bi sure cello calmis,ardindan da kankalarindan biri olan klarnetci buddy collette ona "klasik muzik siyah adam isi degildir, efendi gibi jazz yap" demis o da bass calmaya baslamistir.
    aslinda siyah mi beyaz mi oldugu belli degildir, annesinin; annesi cin,babasi ingilizdir.babasinin ise babasi siyah annesi isveclidir.
  • "bir gün bana 3 yaşındaki kızıyla vakit geçirirken yaşadıklarını anlattı. -inanamıyorum, o bir birey- dedi. ona -evet, çocukların da kişilikleri vardır. o bir birey-. hayranlıkla -inanılmaz, bu nasıl olur?- dedi, kabullenememiş gibiydi. sarsılmış şekilde -ben hiç bir zaman bir bireyolamamıştım ki, kimse benimle konuşmadı. kimse benim söyleyeceklerimi dinlemedi. sorulara cevap veremedim. bu inanılmaz.- diye devam etti" doktor edmund pollock, namı değer dr. wallach ***

    kendisinin müzikal dehasını kelimelere dökmek benim işim değil pek, hem bunu son elli yıldır benden çok daha başarılı şekilde yapan onlarca kişi mevcut, hem de bu dehanın farkında olmak için kelimelere çok da ihtiyaç olmadığını düşünüyorum. ihtiyaç duyulduğu noktada charles mingus kendisi yeterince başarılı olarak da kullanmıştır zaten.

    kendisi hakkında ilginç bir efsane vardır. ellili yılların sonlarına doğru bir mafya babası ile kontrat/senet türü bir şey imzalamak zorunda kalır mingus. bundan bir süre sonra pişmanlık duyar, ve bu durumdan çıkış yollarını araştırır. öğrenir ki, eğer devlete akıl hastası olduğunu kanıtlayabilirse, imzaladığı bütün belgeler patlayacaktır*. bizimki de inat tabi, bellevue hastanesine kendini yatırmaya karar verir. kısa süre sonra arkadaşlarını arar "kurtarin ulan beni buradaaaaaan" şeklinde. anlatılanlara göre burada az kalsın bir lobotomi kurbanı olacakmış. insan düşünüyor acaba kendini oraya yatırması, akıl sağlığını gerçekten etkiledi mi? bunu bilemiyoruz pek, ama değişmeyen en büyük gerçek kendisinin müzikal dehasıdır. bellevue'de geçirdiği zamanlar, orada tanıştığı insanlar, hastahaneden çıktıktan sonra müziğinde yer etmiştir tahminen. genel görüş bu en azından.

    olayı benim gibi abuk sabuk şeylerden dinleyeceğinize adam gibi kişilerden dinlemek için şu adrese göz atabilirsiniz şimdilik:

    http://www.youtube.com/…peufn26tx7k&feature=related
  • iyi cazcının yeri geldiğinde pezevenklik dahi (edit: bu bir söylenti değildir. gil evans, ropörtajlarında mingus'ın çoğu cazcıya 'ikram' ettiklerinden bahsetmiştir) yapabileceğini göstermiş deha.

    her şey bir yana;

    aşk nedir, iyi bilir.
  • charles mıngus (1922–1979)

    charles mingus caz tarihinde bir çok açıdan önemli bir yere sahiptir:

    1. jimmy blanton’dan sonra ortaya çıkan ilk solo bas virtüözüdür.
    2. daha önce kullanılmamış yönetme teknikleri kullanan bir orkestra lideridir.
    3. çok üretken bir besteci ve aranjördür. erken dönem caz teknikleriyle modern cazı başarılı bir şekilde harmanlamıştır. mingus’un müziğinde jerry roll morton ve duke ellington’dan izler bulacağınız gibi özgür cazdan da izler bulabilirsiniz. ayrıca mingus; siyahi gospel müziği, meksika halk müziği, 20. yüzyıl çağdaş müziği gibi pek çok farklı tarzdan da yararlanmaktadır.
    4. melodileri akılda kalıcıdır.

    charles mingus 1950’lerin sonlarına kadar tanınmış biri değildi. ancak 1940’ların ortalarından itibaren son derece yaratıcı albümler yayınlamaya başladı. 1950’lerin sonunda; daha büyük plak şirketleriyle çalışmaya başlayıncaya kadar miles davis, charlie parker ve dizzy gillispie gibi caz devleriyle çalışmıştı.
    bir basçı olarak mingus, tarihsel açıdan birkaç nedenden ötürü önemlidir. bunlardan ikisini kariyerinin zamanlaması ve sololarının kalitesi olarak belirtebiliriz. ellington’un albümlerinde çalan jimmy blanton’un sololarını ezberleyerek bir nefeslinin kalitesinde çalabilen ilk basçılardan biri olmuştur. ilk albümleri önemlidir; çünkü soloları bu albümlerde blanton’un ötesine gidip bebop cümleleri de içermeye başlamıştır. bu soloların caz tarihi içerisinde bir yenilik teşkil etmenin ötesinde yüksek nitelikleriyle de göze çarptığı söylenebilir. mingus geniş ve yer yer perküsif bir “sound”a sahiptir.soloları güçlü olmakla birlikte dinleyicide ne çaldığından emin biri tarafından çalındığı izlenimini bırakır. sanki hiçbir nota harcanmamıştır, sololar kendi başlarına baştan sona bir kompozisyon gibi gelişmektedir.
    mingus, modern cazın en maceracı kontrbas solocularından biri olsa da daha çok bir besteci, aranjör ve orkestra lideri olarak öne çıkar. müziğini, ana akım modern cazın dışında değerlendirmek gerekir. 1950’ler, 60’lar ve 70’ler için bu müzik sadece şu şekilde tanımlanır: mingus müziği. o dönemlerde mainstream (ana akım) caza art blakey’nin, horace silver’ın, miles davis ve john coltrane’ın grupları ve bu gruplarda çalan müzisyenlerin bireysel projeleri hakimdi. zaman zaman benzerlikler taşısa da mingus bu akımın tamamen dışında var olmuştur ve tam anlamıyla kendi akımını yaratmıştır. ellington gibi, mingus’un da kendi caz tarihi vardır.
    mingus’un 150’nin üzerinde bestesi vardır. bunlardan bazıları tekrar düzenlenmiş ve birçok kere değişik dönemlerde tekrar kaydedilmiştir. mingus’un kariyerinde aynı zamanda birçok ayrı stil vardır:

    1. program müziği (“pithecanthropus erectus” insanın tarihi)
    2. funk, blues havasını taşıyan, gospelden etkilenmiş, çığlık ve el çırpmasıyla dolu besteler (“better get ıt ın your soul” ve “haitian fight song” gibi.)
    3. üçüncü dalga müziği (third stream cazı klasik müzikle harmanlayan bir yan türdür.) (revelations, epitaph)
    4. hard bop (piyanist don pullen ve tenor saksofoncu george adams’la yaptığı kayıtlar.)
    5. jam session (açık sahne)(charlie parker, dizzie gillispie, bud powell ve max roach ile yaptığı tarihi massey hall konseri örneğin.)
    6. özgür caz (what love’ın bazı bölümleri)
    7. film müziği (shadows)

    mingus, çeşitli çalgılamalar kullanmıştır:
    1. solo piyano (mingus plays piano)
    2. trompet, tenor saksofon, piyano, bas ve davuldan oluşan caz beşlileri (mingus moves)
    3. piyanosuz kuartetler (dannie richmond, eric dolphy ve ted curson ile birlikte.)
    4. beş trompet, dört trombon, tuba, çello, obua, flüt, altı saksofon, piyano, bas ve üç davul (half-mast ınhibition ve bemoanable lady)
    5. iki trompet, trombon, french horn, flüt, fagot, iki saksofon, arp, piyano, gitar, vibraharp, iki bas ve davul (revelations)

    kariyeri boyunca mingus, ellington’dan etkiler taşımıştır. mingus’un ellington’un metodlarından faydalanmış olduğu, yaptığı ilk kayıtlardan biri olan 1946 tarihli bedspread’de rahatlıkla hissedilebilir. bu parçadaki doğaçlamaların biçimi bile ellington’un yaklaşımıyla benzerlikler taşır. mingus, duke ellington’a ithaf ettiği birkaç beste de yapmıştır. (“duke’s choice” ve “an open letter to duke” gibi.) mingus’un çalışmalarında ellington tarzında sesi kısılmış (muted) trompet ve trombon kullanımı da ortaya çıkmıştır. johnny hodges’un çalış stilini bilinçli bir şekilde müziğine dâhil etmiştir.normalde johnny hodges gibi çalmayan charlie mariano, jackie mclean ve john handy gibi saksofoncuların johnny hodges gibi çalmalarını istemiştir. mingus, birçok ellington bestesi de kaydetmiştir.

    1940’larda mingus,stan kenton’un büyük orkestralarla (big band) yaptıkları deneylerle de ilgilenmiştir. örneğin, 1947 tarihli mingus kaydı “ınspiration”da kalabalık ve “ağır” bir orkestrasyon vardır. bariton saksofon sound’unu öne çıkarmış ve parça içinde uzun tutulan pes bakır nefeslilerintınısını duyurur. klarnet ve flüt sesleri yer yer bela bartok ve ıgor stravinsky gibi çağdaş klasik müzik bestecilerinde olduğu gibi orkestranın üzerine çıkmaktadır. (ne yazık ki bu parça caz meraklıları tarafından neredeyse hiç tanınmıyor. bir single 78’lik taş plak olarak küçük plak şirketi rex label tarafından çıkarıldı.) charles mingus 1949’da “story of love” adlı parçasını kaydetmiştir. (bu parça yine fentone adlı küçük bir plak şirketi tarafından kaydedildi.) latin amerikan ve bop ritimleriyle dolu çok yüksek kalitede bir büyük orkestra parçasıdır bu. stan kenton orkestrasında olduğu gibi çok tizlerde çalınan trombonlar duyabiliriz bu parçada. kayıt, mingus’un jimmy blanton’un stilinde 8’lik ve üçlemelerle çaldığı küçük bir solo nedeniyle önem taşımaktadır.
    bu dönemde mingus, büyük orkestra kayıtlarından ziyade daha çok küçük grup kayıtlarıyla tanınmaktadır. fakat bu küçük gruplarla yaptığı kayıtlar, dönemin modern caz gruplarının jam session stilinde yaptığı icralardan farklıdır. bu kayıtlarda melodinin ünison olarak çalınma ritüelinden uzaklaşılmış, doğaçlanmış sololar ve doğaçlanmış eşliklerin melodiden önce çalınmasışeklinde bir yenilik getirilmiştir. zaman zaman da melodi çalınırken diğer bir enstrüman melodiden bağımsız olarak doğaçlama yapar. dönüşümlü olarak temaların çalındığı bölümler, yazılı eşlik bölümleri ve doğaçlamaların olduğu bölümler mingus’a özgü bir sıralamayla çalınmaktadır. bu tavır, o dönem dinleyici için yeni ve farklıdır.
    çok detaylı müzikal planlamalara karşın, mingus’un müziğinde bir doğallık ve esneklik duygusu hakimdir. birçok performansında mingus, var olan eşlik formüllerini reddeder ve solonun altında önceden belirlenmiş duraklamalar yazsa da performansın bir yerinde eşlik stilini değiştirirdi. soloların bazı bölümlerine sadece alkış ve çığlıkla eşlik edilirdi. davulcular ¾’lük bir vals eşliğinden çıkıp birdenbire 4/4 bir caz eşliğine geçebiliyorlardı. bazı bölümlerde ise solocu tek başına eşliksiz bırakılırdı. tempo yavaşken birdenbire çift hızla çalınmaya başlanabilirdi. bu uygulamaları yaparken mingus, jelly roll morton ve duke ellington’a özgü yaklaşımlardan esinlenmekteydi.
    büyük plak şirketi columbia için mingus’un kaydettiği ilk albüm mingus ah um’du. yukarıda bahsedilen türde eşliklerin örneklendiği bir albümdür bu. fables of faubus adlı parçada eşlik stili birçok sefer ardı ardına değişmektedir. aynı albümdeki “bird calls” adlı parça, önceden yazılmış bölümlerin yanı sıra bir toplu doğaçlama bölümü de içermektedir. bu iki farklı müzikal tavıro kadar iyi ayarlanmıştır ki 1957 tarihli tijuana moods albümündeki “ysabel’s table dance”de olduğu gibi, dinleyiciler hangi bölümlerin doğaçlama hangi bölümlerin önceden yazılmış olduğunu kolay kolay ayırdedememektedirler.
    mingus’un bu sıra dışı yaklaşımlarının caz müziğine keskin etkileri oldu. solocular, bop çalış stilinin dışında çalmaya itiliyordu. doğaçlamacılara daha çeşitli, daha sürprizli bir eşlik sunuyordu mingus. ve bu da bebop’tan farklı olarak, müzisyenleri daha çeşitli bir şekilde çalmaya itiyordu. mingus’un yazdığı birtakım eşlik figürleri parçalarda sık sık tekrarlanırdı. bu da dinleyicileri formdaki yerlerini bulma açısından rahatlatırdı ve müziği daha bir dinlenebilir kılardı. bu önemli bir gelişmedir çünkü normalde bebop'ta yazılı figürler, parçanın başında ve sonunda çalınırdı. bestelenmiş ve doğaçlanmış bölümlerin rahatça çalınması konusunda mingus, müzisyenleri ile son derece sanatsal bir işbirliği içindeydi. mingus’la çalan müzisyenler, kendi müzikal tercihlerini gönüllü bir şekilde feda ediyorlardı.

    albüm önerileri:

    the complete debut recordings (debut; 1951-57)
    pithecantropus erectus (atlantic; 1956)
    *tijuana moods complete (rca victor; 1957)
    blues and roots (warner jazz; 1959)
    * mingus ah um (columbia; 1959)
    mingus at antibes (atlantic; 1960)
    * charles mingus presents charles mingus (candid; 1960)
    * the black saint and the sinner lady (ımpulse!; 1963)
    the great concert of charles mingus (verve; 1964)
    music written for monterey 1965. not heard...played ın ıts entirety at ucla (sunnyside/ sue mingus; 1965)
    ın paris- the complete america session (sunnyside; 1970)
    changes one/ changes two (rhino/atlantic; 1974)
  • yaratıcılık, sadece farklı olmaktan daha fazlasıdır. herkes tuhaf planlar yapabilir; bu kolaydır. zor olan şey, bach kadar basit olmaktır. basit ama harika bir biçimde basit yapmak, işte bu yaratıcılıktır.” charles mingus
  • yazdigi "beneath the underdog" isimli otobiyografisi muzik ya$aminin yanisira ozel hayatiyla ilgili de pek cok bilinmeyeni icerir.
hesabın var mı? giriş yap