• --- alıntı ---

    "cahiliye" donemi ve cariye hukuku
    21 nisan 2017
    url: https://www.facebook.com/…er/posts/1624947867534337

    bir savasta maglup olan kimselerin kadinlarinin galip gelenlere helal olmasi, ıslam oncesine dayanan bir arap gelenegi. peki ıslam oncesi donemde yasayan araplar, ele gecirdikleri kadinlarin evli olup olmadiklarini dikkate aliyorlar miydi? bu sorunun cevabini bilmiyoruz. ancak, ıslam'dan sonra boyle bir ayrimin yapilmadigi ayet ile sabit.

    ılgili hukmun kokeni, 630 yilina dayaniyor. konunun izini muslim, tirmizi ve ebu davud gibi temel kaynaklardan surmek mumkun: mekke'nin fethedilmesinden hemen sonra, ıslam ordusu mekke yakinlarindaki hevazin kabilelerine karsi sefere cikiyor. huneyn gazvesi olarak bilinen savas muslumanlarin zaferi ile sonuclaninca, hevazinli kadinlar ele geciriliyor. ancak ele gecirilen kadinlardan bir kismi evli olunca, sahabeden bazıları onları cariye kilma konusunda tereddut gosteriyor. bunun uzerine, nisa suresinin 24. ayeti nazil oluyor ve konuyu hükme bağlıyor: "ve evli kadınlarla (da evlenmeyin) - elinizin altında bulunanlar hariç."

    bu noktada su soru onemli: islam dini, yedinci yüzyıl arap toplumlarında zaten varolan bir uygulamayı bu ayet ile bir adım öteye mi taşıdı? yoksa, zaten varolan bir uygulamayı mı onayladı? bu sorunun cevabını bilmiyoruz. ancak ilgili hukum, muteakip doneme damgasini vurdu. 630 yılından sonra ıslami bir motivasyon ile mobilize olan (emevisinden osmanlisina) butun ordular, uzerlerine yurudukleri toplumlarin kadinlarini cariyelestirdiler ve bu uygulamalarini ilgili ayetin verdigi hukum ile gerekcelendirdiler. ıstanbul'da kutuphanelere, sahaflara gidip fikih kitaplarini karistirirsaniz, hemen hepsinin kole ve cariye hukukunu duzenleyen hukumlerle basladigini gorursunuz. cunku eskiden ekonomi ganimet ile donuyordu. fetihler durunca, ganimet de durdu. uretemeyen, hantal bir imparatorluk, endustriyel devrimi yasayan avrupa ile basa cikamadi. ("osmanli neden batti?" sorusuna mistik/komplocu/fantastik cevaplar vermeden once bu basit konulari incelemek iyi olabilir.)

    peki koleligin ve cariyeligin etigi konusunda neler soylenebilir? bu sorunun cevabini arama adina birkac yol gosterici soru sormak ve sorgulamada bulunmak mumkun:

    1. ılahiyatcilar bu gibi ayetlerin suistimale acik oldugunu ve/veya suistimal edildigini zaman zaman dile getiriyorlar. peki bu ayetleri literal olarak okuyan ve uygulayan ısıd ve benzeri orgutler gercekten de ayetin hilafina mi hareket ediyorlar? bir baska deyisle, ilgili ayet suistimale mi acik, yoksa dogrudan suistimale cevaz mi veriyor?

    2. mealciler cevirilerinde ekseriyetle durust davranmislar. mesela diyanet'in cevirisi soyle: "(savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı." ancak bazi mealciler manayi biraz esnetmisler. ali ünal bu grup icinde en fazla ileri gideni: "harp esiri olarak elinizin altında bulunan ve kocalarıyla münasebetleri fiilen kopmuş olan cariyeler müstesna, başkalarının nikâhı altındaki kadınlarla evlenmeniz de haramdır." arapca metinde ilgili kadinlarin "kocalariyla munasebetlerinin fiilen kopmus ol"masi gibi bir ifade yok. kaldi ki, ilgili kadinlarin kocalari ile munasebetlerini koparanlar ile onlari cariye edinenler zaten ayni kisiler. yani unal biraz fazla ileri derecede bir apolojiye basvurmus. dahasi, unal ilgili ifadeyi parantez icine almaya da gerek gormemis.
    http://www.kuranmeali.org/…rani_kerim_mealleri.aspx

    3. ayetin devaminda, kadinlardan "faydalanmak" isteyenlerin onlara mehir vermelerinin farz oldugu ifade ediliyor. boyle bir hukum, bir dizi sosyal rolu de beraberinde getiriyor. zira ayete gore, kadinlar cinsellik sunan, erkekler ise ilgili cinselligi satin alan bir statudeler.

    4. bu ayetin gecici/sureli evlilik akdine cevaz verdigini dusunenler de olmus. mut'a nikahi bu sekilde dogmus ve halen tartisiliyor. ancak mut'a nikahina karsi cikanlar bir noktayi gozden kaciriyorlar: mut'a nikahi, karsilikli rizaya dayali bir gecici evlilik ongoruyor. cariyelik ise, kadinin (ve kocasinin) rizasi hilafina gerceklestirilen bir uygulama.

    5. ıslami kesimde batili kadinlarin acik giyindikleri ve cinsel obje haline geldikleri yonundeki yorumlar yaygin. gerci kadinlarin kapanmasinin da cinsel obje olduklari varsayimina dayandigini soylemek mumkun. ama bu tartismayi bir yana birakarak su soruyu sormak gerekli: kadinlari kaba kuvvetle kocalarindan koparmak, ardindan da onlari para/emtia/mihr karsiliginda bir askere vermek, ve kadinlardan "faydalanmak" isteyenlerin onlara mihr vermeleri gerektigini soylemek, kadinlari objelestirmek degil midir?

    6. "ıslami ogreti, insanlari genel manada iyilige mi yoneltiyor?" gibi bir soruyu bu konu ozelinde nasil yanitlamak gerekir? 1387 sene evvel bir grup insan, inanclarini paylasmayan bazi komsu kabilelerin uzerine yurumus ve onlari alt edince sadece mallarina degil, kadinlarina da el koymus. ancak bu kadinlardan bazilari evliymis. ılgili savascilardan bir parca insafli olan bazilari, "acaba bu kadinlarla munasebette bulunmamiz dogru olur mu?" diye dusunmus. sonra ogreti onlara (mealen) demis ki, "sorun yok, yapabilirsiniz." ve asirlarca yapmislar...

    --- alıntı sonu ---

    tema:
    (bkz: islam /@derinsular)
  • yabanci ulkelerden kacirilip ozgurlukleri elinden alinmis, alinip satilabilen, her konuda efendisinin isteklerine bagli bulunan genc kadin
  • islam'da cariye ile ilişkiye girmek için nikaha gerek yoktur. pazar yerinden alınan cariye ile hemen ilişkiye girilebilir. hatta mısır sultanı baybars'ın savaş hazırlıkları için vergi koyması üzerine izzüddin bin abdüsselam'ın "1000 cariyen ve hepsinin üzerinde sayısız altınların var. önce onları sattır ancak ondan sonra vergi caiz olur" dediği rivayet olunur. köle ticareti, özellikle de halife ömer dönemindeki fetihlerle yeniden büyük bir yaygınlık kazanmıştır. ama çok ilginçtir ki günümüzde bu kölelik meselesi, el hidaye gibi önemli fıkıh kaynaklarının dahi günümüz türkçe çevirilerinden çıkarılır, "köle bahsi" kısmına gelinmeden diğer konuya geçildiğini görürüz...
  • cariye kelimesi cari ve cereyân kelimeleri ile aynı kökten gelir. likidite kelimesi nasıl likit, akışkan kelimesinden gelip paraya çevrilebilen şeyler için kullanılıyorsa cariye kelimesi de o sebeple kullanılır. cariyeler, bir tür akışkandır ve paraya çevrilebilirler. cariye ismini alma sebepleri de bu olsa gerek.
  • ilk duyduğumdan beri* bana garip gelen şey. zina haram ama cariyeyle her şey serbest. islamla bir araya getiremiyorum ben bunu.

    ayrıca madem cariye ile ilişki serbest, o zaman neden amerikalı askerler müslüman kadınlara tecavüz ediyor diye ağlıyor müslümanlar? savaş esiri, cariye, ilişki serbest? kendine yapılınca mı kötü oluyor anlamadım ki.

    düzenleme: birazsaydamlik sadece islam ordusunun müslüman askerlerine caiz olduğunu söyledi. haklı olabilir ama bu iş benim aklıma yatmıyor yine de.
  • halayık, odalık eşanlamlarını da içeren cariye kelimesi osmanlı'da "cariyeniz, cariyeleri..." şeklinde kullanıldığında tevazu göstergesi de olan bir kelimedir. günümüzde "bendeniz..." kullanımı gibi. cariyeliğin kaldırılma çalışmalarına denk düşen zamanlarda samipaşazade sezai'nin sergüzeşt romanında mısır'a cariye olarak satılan kızın başından geçenler ve cariyelik uygulamasının izdüşümleri çok ilgi çekici bir şekilde anlatılmış, o devirde çok tepki çekmiş ve yazarın başını ağrıtacak hükümet soruşturmaları açılmıştır. bu tanzimat romanındaki cariye kızın hayatı da intiharla sona erdiğinden kadın veya erkek fark etmez "satılan" bedenlerin isyanı yansıtılmıştır.
  • bu cariyelik müessesiyle ilgili merak ettiğim iki şey var. ilkin, nisa 4/25 gibi bir ayet varken hangi çakal din aliminin çarpıtmasıyla yüzyıllarca meşru kılınmış anlamıyorum. ayette apaçık (savaş) esirlerini nikahlayın diyor. hatta sadece o da değil, ailelerinden (ingilizce bir tefsirde buna halklarından diyen de var.) izin alarak ve mehirlerini vererek nikahlayın diyor. hatta köle bir kadınla evlenmekten imtina eden olursa diye hepiniz adem'in çocuklarısınız, aranızda üstünlük sadece imanladır diyor.

    ikinci merak ettiğim husus da şu; şimdi cariye teknik olarak köle. köle de sahip olunan bir şey ve onu hizmetinde kullanıyorsun. cinsel ihtiyaçlarını giderme de bunlardan biri. yani en azından bu kavramın meşrulaştırılışını benim eyyorlamam bu. e peki kadınların sahip olduğu erkek köleler üzerinde de aynı şekilde bir hakları var mıydı? yani hür mümine bir kadın efendi de erkek köleleriyle birlikte olabiliyor muydu? bunların örneği var mı hiç islam tarihinde? bilen duyan varsa bir haber ederse pek memnun kalıcam. *
  • yakındogu geysası
  • --- alıntı ---

    referandum, carıye hukuku ve kadınlar
    16 nisan 2017
    url: https://www.facebook.com/…er/posts/1618841491478308

    gectigimiz gunlerde meczubun biri, "hayircilarin karilari ve kizlari bize helaldir" mealinde bir beyanda bulundu. evetcilerin ezici cogunlugu boyle dusunmuyordur elbette. ama bu fikirde olan azinligin aklina neden spesifik olarak bu ornek geliyor? sorulmasi gereken asil soru bu olmali.

    bir savasin ardindan, maglup olan tarafin mallarinin muzaffer tarafa ganimet/helal olmasi, ıslam oncesine dayanan bir arap gelenegi. o donemde kadinlar mal olarak goruldugu icin, ganimet kategorisinde algilanmislar. muzaffer tarafin erkekleri, maglup olan erkeklerin karilarini ve kizlarini kendilerine ganimet edinmisler.

    ıslam dininin bu uygulamayi kaldirdigina dair elimizde herhangi bir kayit yok. aksine, varolan kayitlar, ıslam'in ilk yillarinda bu uygulamanin ayni sekilde surdugune, hem hz. peygamber, hem de muteakip halifeler doneminde muslumanlarin baskalarinin karilarini ve kizlarini cariye edindiklerine isaret ediyor. hatta, bu pratik (tekfir muessesesinin de yardimiyla) zaman zaman muslumanlar arasindaki savaslarda da uygulanmis. (bkz: http://www.serdarkaya.com/…tegories.php#islam-tarih )

    osmanli hakeza... ama osmanli'nin bir farki da yok degil. osmanli sadece cariyelik ile yetinmemis, devsirme sistemini de hayata gecirmis. yani, cocuklari dahi sistemli olarak ailelerinden kopararak once asimile etmis, sonra da onlari iclerinden geldikleri toplumlara karsi asker olarak kullanmis.

    ozetle, kadinlarin erkeklere esit olmasalar dahi yakin duzeyde algilanmalari, ~14 asirlik ıslam tarihinde son derece yeni. tabii ayni durum ~1500 asirlik insanlik tarihinin cogu icin de gecerli. ancak, gelenegi dirilterek kadinlari yeniden seks kolesi haline getirmeyi hedefleyen kisi ve gruplar, gunumuzde maalesef sadece ıslam dunyasi icinden cikiyor. ısıd bu durumun bir ornegi. turkiye'de siyasi muhaliflerinin karilarini ve kizlarini cariye edinme hayali kuranlar ise, kisi bazinda ornekler. bu kisilerin, siradan bir referandum tartismasi cercevesinde konusurken dahi kadinlar hakkinda ısıd ile ayni dogrultuda gorusler bildirmeleri, ayni gelenek ve ogretiden besleniyor olmalari ile ilgili.

    birkac enteresan nokta

    1. guncel ıslami soylem, cahiliye donemi'nde kadinlarin hicbir hakka sahip olmadiklarini, ıslam'in onlari esaretten kurtardigini vurgular. bu iddiayi destekleyen herhangi bir bilgi ya da belgeye sahip degiliz. hatta, hz. muhammed'in ilk karisi hatice'nin varlikli bir kadin oldugu yonundeki rivayetler, guncel soylemin aksinin dogru oldugunu ima ediyor.

    2. cariyelestirme ve devsirme sistemleri bati tarafindan osmanli kadin ve cocuklarina karsi uygulansa, bu politika hakkinda ne dusunurduk? aileleri parcalayan, evli kadinlari ve kiz cocuklarini seks kolesi, erkek cocuklarini ise zombi asker kilan bir uygulama, baskalari yaparsa seytani, biz yaparsak mazur olabilir mi?

    3. bugun turkiye'de bati dusmanligini adeta ideoloji haline getirmis olan bazi kesimlerin onemli bir kisminin devsirme geni tasiyor olmasi hem matematiksel bir zorunluluk hem de hazin bir ironi degil mi? neticede asirlar boyunca imparatorluga kole, devsirme ve cariye akini olmus, ve tipki dunyanin geri kalani gibi ilgili topraklarin nufusu da o donemde bugune gore son derece azmis. (orta asya efsanesinin bu kadar tutmus olmasi, belki de bu rahatsiz edici gercekleri zihinden uzak tutmayi kolaylastiriyor olmasi ile de ilgilidir.)

    --- alıntı sonu ---

    tema:
    (bkz: islam /@derinsular)
  • anlam konusunda zevcelikle karışıtırılan bir kelime

    "önce altını kalın çizgilerle çizelim: kur’an’da “cariye” kavramı geçmez.sadece "meleket aymanukum" kavramı geçer:
    meleket eymanukum: harfi harfine “sağ ellerinizin sahip olduğu” demektir. bu deyimle iki mananın kastedildiği anlaşılıyor;
    1- veli, şahitler vb. meşru şartları yerine getirerek nikah sahibi olmak
    2- savaş sonucu esir kadınlara sahip olmak.
    yani ister hür ister esir böyle “meşru nikah sahibi olmadan” hiç kimseyle evlilik ilişkisine girilemeyeceği anlatılmak isteniyor. çünkü “sağ elin sahip olduğu” deyiminden maksat nikah mülkiyeti veya nikah sahibi olmaktır. zira bu tabir henüz savaş ve esir kadın ele geçirmenin söz konusu olmadığı mekke dönemi ayetlerinde de geçmektedir (70/30). bu kavramın maksadı insanları zinadan menetmek ve yeni bir nikah bulunmaksızın veya eğer kadın memluke (esir, köle) ise nikah sahibi olmaksızın onlarla cinsi temasta bulunmaktan men etmektir. cenabı-ı hak bunu “sağ elin sahip olduğu” ile ifade etmiştir. çünkü “sağ elin sahip olduğu” hem nikah ile evlenilen kadınlar hem de mülk olarak sahip olunan kadınlar hakkında söz konusudur (razi)
    demek ki savaşta esir alınan kadınlar, mübadele (esir değişimi) veya serbest bırakma söz konusu değilse, siyasi olarak esaret altında olurlar fakat onlarla cinsel ilişkiye girilemez.bunun için her normal kadınla yapıldığı gibi ayrıca nikah kıyılması gerekir. buna ise “eş” denilir. islam vicdanı her ne şekilde olursa olsun “nikahsız” ilişkiye cevaz vermez.
    ayette geçen “ezvâcuhum ev ma meleket eymânuhum” ifadesi, “yalnızca eşleri veya cariyeleri ile birlikte olanlardır.” değil; “yalnızca eşleri yani meşru şekilde sahip oldukları ile birlikte olanlardır” manasına gelmektedir. kadın erkek bütün eşleri kapsamaktadır. çünkü 11 ayetlik yukarıdaki pasajda konu erkek ve kadın bütün müminlerin temel özelliklerinin sıralanmasıdır. aradaki “ev” bağlacı seçenek bildiren “veya” değil; açıklama getiren “yani” anlamında kullanılıyor. kur’an’ın kendi kendini tefsir ettiğine dikkat ediniz. “düşünmek veya yani şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren o’dur” (furkan; 25/62) ayetinde geçtiği gibi.şu ayet ise, esir alınarak köle yapılan ve böylece evlilik dışı nikahsız cinsel ilişki kurulabilen kadın demek olan “cariye” uygulamasına yol olmadığının apaçık delilidir: “hür mümin kadınlarla (muhsanât) bir yuva kurmaya güç yetirecek durumda olmayanlarınız, savaşta esir alarak sahip olduğunuz (ma meleket eymânukum) iman etmiş kadınları düşünebilir. allah imanınız ile ilgili her şeyi biliyor. iman edenler artık birbirinin can yoldaşıdırlar. şu halde onları namusuyla yaşamaları şartıyla, ailelerinden izin alarak ve mehirlerini vererek nikâhlayın.” (nisa; 4/25)
    dikkate edin, düpedüz ailesinden izinli, mehirli, normal (meşru) evlilikten bahsediliyor. rızası olmadan, izin alınmadan, mehir verilmeden, nikah kıymadan, sırf savaşta elime esir düştü diye kadıncağızı cariye yapmak bunu neresinde? her şeyden önce bu kur’an’ın ruhuna ve vicdanına ters.
    bugün yeniden üretilecek (inşa çağı) fıkhında bunun adı “savaş esirleri hukuku”dur. buna göre bugün bir savaş olsa ve müslümanların eline erkek ve kadınlardan oluşan yüzlerce esir düşse şunlar yapılır: güvenliği sağlanmış korunaklı bir yerde bekletilirler. ganimet olarak görülemezler. esir alan askerlere dağıtılamaz, hiçbiri köle ve cariye yapılamaz. evli olanların evlilikleri devam eder. esir düştü diye ailesinden veya eşinden zorla koparılamaz, hangi dine göre kıyarsa kıymış olsun nikahı feshedilemez. her türlü kötü muamele, angarya, işkence, tecavüz, cinsel taciz yasak olur. misafir muamelesi görürler.
    ya esir mübadelesi karşılığında serbest bırakılırlar.ya fidye veya tazminat karşılığı salıverilirler.ya örneğin, lisan belletme, teknoloji öğretme, meslek kazandırma vs. karşılığı üçer beşer serbest bırakılırlar.içlerinden kendi istekleri ile evlenmek ve müslüman toplumda yaşamak isteyen olursa, kendi rızasıyla, ailesinin izni alınarak (hatta çağrılarak) ve mehirleri tastamam verilerek bekarlarla telli duvaklı, davullu zurnalı baş göz edilip serbest bırakılırlar.
    hz. ömer’in hilafeti sırasında suriye’nin fethi sebebiyle sayıları yüz bini bulan erkekli kadınlı esirler ele geçmişti. bu kadar insana ne yapılacağı sorun olunca ...hz. ali: “ey ömer! bunların hepsi bizans’ın zulmü altında inleyen sefil ve biçare insanlardır. artık bunlar bizim halkımızdır.bunların kolları ve cesetleri kazanıldı, şimdi de yüreklerinin kazanılmasına sıra geldi. görüşüm şudur: hepsini kayıtsız şartsız serbest bırak! islam’ın sevgi, merhamet ve adaleti altında saadetle yaşasınlar. varsınlar çoluk çocuklarına kavuşsunlar.” (filibeli ahmet hilmi; islam tarihi, shf. 287) hz. ömer bu görüşü büyük bir sevinçle kabul etti. yüz bin esirin serbest bırakılması için derhal bölge komutanı ebu ebeyde b. cerrah’a emir gönderdi.
    hz. peygamber’in iki tane cariyesi ... ilki reyhane, medine’deki yahudi kurayza kabilesine mensup bir hanımdı. bu kabile ile yapılan savaş sonunda esir düştü. hz. peygamber reyhane’yi önce serbest bıraktı sonra da evlenme teklif etti. o da kabul edince nikah kıyarak evlendi. (belazuri,1, 920). mariye ise babası iranlı, annesi yunan mısırlı hrıstıyan bir hanımdı. h. 7 yılda hz. peygamber’in islam’a davet mektubuna bir yazı ile karşılık veren mısır kralı tarafından gönderilmişti. hz. peygamber’in reyhane’ye yaptığını ona da yaptığı anlaşılıyor. çünkü kur’an içlerinde mariye’nin de olduğu hz. peygamber’in hanımlarından ayırdetmeksizin “ey peygamber eşleri” diye bahseder.başka bir tabir kullanmaz. mesela şu ayette adı geçen hanım mariye idi.“ey peygamber! eşlerini memnun etmek için allah’ın serbest bıraktığı şeyi niçin kendine yasaklıyorsun? allah çok bağışlayıcıdır, sevgi ve merhamet kaynağıdır. allah yeminlerinizi bir çözüme bağlamayı istemektedir.” (tahrim; 66/1-2, razi, kurtubi, ibn kesir, zemahşeri). tahrim, talak, zıhar vs. ise nikah sorumluluğu altındaki “eşler” için geçerlidir. buradaki eş ise hafsa, aişe ve zeynep ile aynı statüde olan mariye idi. " *
hesabın var mı? giriş yap