• koyunun bogazini kesip 5 dakka can cekismesini bekleyip kanini alnina surmek gibi bisey sanirim. leziz!

    ya insanlari boyle donem donem lobotomi mi yapiyorlar nedir? hickimse kendi yaptigini gormuyor anasini satiyim. yedigin etler nasil geliyor sofraya ancak mezbahayi gorunce uyaniyosun duruma degil mi? ayagina giydigin ayakkabinin 10 yasinda cocuk tarafindan yapildigini bilip giymek, yahut o parmagina yakisan pirlantanin cikmasi icin kac tane 'kara kopek' geberip gidiyor madenlerde?

    hayvan haklariymis da orospu cocuguymus da yok biseymis. keske bitkilerin de aci cektigini algilayabilecek kadar kafaniz bassaydi mevzuya. orospu cocugu sigliginda debelenmeseydiniz. boyle nefretle konusurken baligin etrafinda kahkaha atan hayvandan ne farkiniz kaliyor?

    ve ayrica (bkz: ignorance is bliss)
  • şimdi bir kitap var tüfek mikrop ve çelik burada uzun uzun anlatılıyor. deniyor ki şu anda uzakdoğuda insanların böcek yemesine köpek yemesine laf söylüyorsun ama mezopotamya'ya yani koalyca sebze meyve elde edecekleri topraklara göç etmeden önce senin ataların da orada aynı şeyleri yiyor belki daha beterini yiyordu. sen de insansın ve orada doğsan sen de yiyecektin.

    doğru da diyor düşününce, o yüzden çinli onu yemiş koreli bunu yemiş diye hakaret etmeye gerek yok, peru da da fare yiyorlar mesela.
    fakat burada konu kimin ne yediğinden ziyade haywana yapılan işkence ve bundan alınan enteresan zevk ve eğlenceye dönüştürme ritueli.
    6 yaşımdan beri national geographic seyrederim. şimdiye kadar avını öldürürken bir tane işkence eden hayvan görmedim arkadaş!
    timsah'ı boğuyor, yılan'ı boğuyor, kartal'ı boğuyor, kaplan'ı önce boğazıına yapışıp öldürüyor kimisi bir anda yutuyor kimisi bir anda paramparça ediyor boynunu kırıyor. vahşi doğa falan deniyor adına da, burada insanı sıralamada hayvanlardan alt taraflara iten sanırım chop stick'iyle can çekişen hayvanı dürtmesi ve hayvan buna çaresiz tepkiler verdikçe atılan şen kahkalar.
    bak mesela bu balığı ben pişirip yerken bu adam çiğ yese o zaman kültürel çeşitlilik olur, celebrating diversity olur. ama bu hoş olmamış.
    bugün yediğimiz etler önümüze gelmeden önce eski sahibi olan hayvanlar işkence edilerek öldürülüyorsa söyleyin de o ürünü almayalım bir daha. paylaşalım bilgilerimizi.
  • bunlari gorunce dusunuyorum..boks maclari, horoz dovusleri, kolelik, besicilik, kufurlesen stadyumlarca, trafikte boncuk gibi dizilen insanlar, atiklarimizi topraga gomme, denize lagim verme, boga guresi, fahiselik, popstar yarismasi, bbg evi, yemekteyiz, daha bisur cart curt iste. etrafina bak gorursun..

    ben insanligimla gurur duydum hep, hayvan kalanlar utansin!

    dunyanin her yerinde, her toplumun, turlu bahaneyle sistematik yaptigi biseyin sadece bir ornegi bu..ne eksik ne fazla. baskasinin acisindan zevk almayi kesmeden de bitmeyecek bisey maalesef...
  • vahşet ve zulümden başka bir şey değil..yemek yemenin gayesi doyma duygusunu tatmin etmektir. ancak zevk olsun diye bir hayvanın canlı canlı yenmesi sadizm ve zulümden başka bir şey değildir. evet, uzakdoğuluların hayvanlara bakış açısı batılılardan çok farklı, yeme kültürleri de.. ancak bu onlara hayvanlara işkence yapma hakkını vermiyor.. canlı balığın yarısının pişirilip yenmesi bizim ve dünyanın geri kalan normal toplumları için vahşet ve zulüm olsa da, yavru maynunum kafatasını çekiçle kırıp beynini henüz canlıyken yiyen bir millet için normal olsa gerek...
  • psikopatça bir eylem.

    insan empati yapabilen bir varlık olduğu için, bütün canlılarla empati yapma eğilimi gösteriyor. kediyi, köpeği, balığı geçtim; tek hücreli bir mikroorganizmayı ele alalım mesela. bu mikroorganizmayı mikroskopla 10000000000 kat büyütüp ölümünü izlersek, empati eğilimimizden ötürü söz konusu canlının ölürken yaptığı hareketleri görüp yine bir duygulanım yaşayabilir; ona "can çekişiyor" gibi bir takım insani nitelikler yükleyebiliriz. halbuki mikroorganizmaların gelişmiş bir sinir sistemine sahip olmadıklarını ve muhtemelen acı falan çekmediklerini biliyoruz. ama işte kendimizi onların yerine koyuyoruz ve orda acı çeken kendimizi gördüğümüzden üzülüyoruz.

    bunun yanı sıra insan vücudunun proteine ihtiyacı var ve bu nedenle hayvanları öldürmek zorunda kalabiliyor. fakat insan, yukarıda bahsettiğimiz "empati" gibi insan olmanın getirdiği bir takım duyarlılıklardan ve duygusallıklardan ötürü hayvanları öldürmeye kıyamadığında, bedensel ihtiyaçları karşısında hala hayvanken; psikolojik olarak bir hayvandan öte birşey olmanın çatışmasını yaşıyor bir kez daha.

    şimdi balıkçıları düşünelim. balıkçılık gibi hayvan öldürmek zorunda kalınan meslekleri uzun süre yapanlar, zamanla bu eylemin acımasızlığına yabancılaşmak zorunda kalıyorlar. belki öldürdükleri ilk bir iki balıkta duygulanıyorlar fakat zaman geçtikçe bu eylemi soğukkanlılıkla gerçekleştirmeye başlıyorlar. bunu başarmalarının sırrı, kafalarında balıkların acı çekmeyeceğine dair bir temellendirme oluşturmaları veya balıktan alacağı vitaminlere ihtiyacı olduğundan onu öldürmek zorunda oldukları düşüncesine teslim olmaları olabilir. her iki durumda da bu temellendirmelerden birine odaklanıp balıkla empati yapmayı kestiklerinde, bu insanlar öldürdükleri balıklar için acı çekmeyi bırakıyorlar.

    son olarak sözkonusu çinlilerin yaptığına gelirsek, bu adamların balıkla empati yapmadıklarını söyleyemeyiz çünkü balıkla empati yapmayı bırakmış olsalardı; soğuk kanlılıkla yemeklerini yerlerdi. ama durum böyle değil. bu adamlar balığın can çekişmesini görüp gülüyorlar; yani bu, balıkla empati yaptıkları fakat bu empatinin sonucundan zevk aldıkları anlamına geliyor. bir başka deyişle: onlar bu empatiyi yapıyorlar ama bu empatinin sonucu olarak bizim gibi kalpleri kırılmıyor; bilakis balığın çaresizliğiyle, savunmasızlığıyla, acı çekişiyle eğleniyorlar. dolayısıyla burda sosyopatça, psikopatça bir şeyler var.
  • gece gece fena oldum, yani ıstakoz canlı canlı haşlanıyor, evet, ahtapot kafası taşa vurula vurula öldürülüyor, evet, bilimum hayvanlar bilimum yöntemlerle katlediliyor, evet. ama hangisinde hayvan canlı iken yiyoruz? balık değişik bir bilinç yapısına sahip olduğu için ölürken diğer hayvanlar gibi acı çekmez ve kendini zehirlemez, evet. ama burda balık canlı yahu! hatta ne diri ne ölü. gözünüzün içine bakan bir ineğin yarısını pişirerek afiyetle yiyebilir misiniz? hangi sosyokültürel durum bunu anlaşılır, kabul edilebilir kılabilir? abarttım evet ama bu da aynen böyle bir durum. resmen işkence ediliyor ve masadaki güruh da kahkahalar atarak eğleniyorlar zavallının haline, ay yanaklarını şişirdi, aa bak ne yaptı diye. o balık kovalasın sizi emi!#@!!#!!@@## gece gece delirdim!
  • bunu bu adamlarin kendi kosullarina gore degerlendirmek isterim, buyrun:

    klasik geyik vardir, uzak dogulular batililarin catal bicak kullandigini gorunce "biz yemegimize saygi duyariz, oyle vahsi bir sekilde yemege saldiramayiz, o yuzden cubuklarla yeriz" demisler de ivir zivir...

    a pezevenk al eline catali, kasigi da adam gibi ye. senin gosterdigin saygiya kafam girsin.
  • aslında benim için balığın öldükten sonra tamamının pişirilip yenilmesinden çok farklı olmayan hadisedir. balık, tavuk yemem, etin de seçerek nadiren belli tiplerini yerim. bana tiksinç gelen, balık hayvanının canlıyken sahip olduğu formda yenmesidir. sen adamı çıkartıyorsun sudan. ölüyor adam. ufaktan bir yarıyorsun bağırsak falan temizliyorsun, form aynı form ama atıyorsun ızgaraya sonra yatırıyosun tabağa götürüyosun. ölse de canlı da olsa gözü var hacım onun bakıyor sana. ama ette öyle mi? salamı var sucuğu var köftesi var pirzolası var. sen yerken sana bakan et gördün mü hiç? demek ki neymiş genel olarak balık yeme olayı bir garip zaten. o yüzden yarısı canlı yarısı ölü bu nefes alıyor bu öldü noktasında değilim ben.
  • ilk ba$ta du$ununce "ogeeee insanliktan nasibini almami$ canilerrrrr" oluyor di mi?
    cunku "sizin" tavuk fabrikalariniz cok "medeni"; tertemiz $artlarda, kisacik omru boyunca bir kere bile kipirdamami$, hemen buyusun diye sentetik yemlere bogulmu$, bol hormonlu, seri uretim tavuklar yeti$tiriyor sizlere?

    cunku "medeniyet" boyle canli canli yemek olamaz tabii ki, medenilik bizden kilometrelerce otede nasi yeti$tigine ve oldugune dair hic ama hicbir fikrimiz olmayan canlilarin etini kesilip temizlenmi$ $ekilde marketlerden satin almak.

    sosyopatlik, psikopatlik unsuru mu istiyorsunuz?
    ne yedigine dair en ufak bir meraki olmadigindan kimyasal pompalanmi$ yumurtalar, dogal beslenmemi$ ve geli$memi$ tavuk/dana/koyun turevleri yiyerek "insani" davrandigini sanan aymazlik icinde bir medeniyet taniyorum.

    oyle bir medeniyet ki asil tehlikesi bu $iddete kar$i oldugunu sanip gundelik her ali$-veri$inde buna hizmet etmek olan, ama iki video gordugunde kendisini "temiz" sanarak agzini acip dirdir edebilen.

    tanim: en azindan yaptiklari caniligi inkar etmeyen dogu, cok dogudaki birilerinin yaptigi $ey.
hesabın var mı? giriş yap