• hatırla sevgili'nin kopyası, yine bir gazete burosu, yine biraz kalburustu aile cevresi. vs vs .
    yahu bu 12 eylul gecekondulara geldi ayıptır soylemesi.

    hem boyle ulkuculerle solcular eşitlenmiş ya o da garip, yazdırmayın bana şimdi 12 eylülden sonra ülkücüler nerelere geldi. kendileri de fikirleri de iktidara geldi basbayağı. cemil çiçek ilk bakan olduğunda ben kısa donla geziyordum diyeceğim ama aksine çocukken kısa don falan yoktu şimdi kısa donla geziyoruz. neyse konuyu dağıtmayalım.

    ayrıca, ben solum boyle magdur gösterilmesini de hiç sevmem. üniversitede de böyle olurdu, faşistler söyle saldırdı, şöyle kafa kırdı vs vs çıkardı arkadaşlar basının karşısına. iyi de kardeşim biz faşistlerle boşuna kavga etmezdik ki, hep magduriyet. 80 oncesinin sosyalist orgutleri de basbayağı sosyalist devrimi bu ülke topraklarına getirmek için uğraşmışlardı. neredeyse de becereceklerdi, 80 öncesi solun militan kitle desteğien hala ve tarih boyunca ne dinciler sahip oldu ne ülkücüler. bu kadar gözü kara politik bir kitle bir daha zor bulunur.

    elbette askeriyle polsiyle faşistiyle çok saldiriya uğradılar. iyi de güzel kardeşim, nerede görülmüş bir ülke burjuvasizin "ayy siz de temiz çocuklarsınız, buyrun memleketin anahtarı" dediğini.

    neyse gene dağıldı konu, her iki dizi de biraz sterildi. biraz bayıyor o yüzden. zaten sigara yasağı ağzıan sıçmış atmosferin. ulan bir solcu dergi bürosuna gireceksin de, önündeki duman kitlesini aşıp yoldaşlara merhaba diyeceksin kapıdan girer girmez, yok yani sahici değil, o havası alınmış ortamlar. belki de o yüzden steril hissediyoruz diziyi.

    neyse ben olsam bu diziye, hapishanedeki gariban oglunun kirlilerini eve getirip, üzerindeki koca koca kan izlerine baka baka ağlayan bir anne koyarım, benim hatırladığım o. dramatize etmek istiyorsunuz böyle yapın. yoksa diğer hatırladıklarım ne polisin ne askerin ne faşistlerin mahalleye girmeye cesaret edemediğiydi.

    kendi kültür merkeziyle, tüketim ve üretim kooperatifiyle, kurslarıyla, sinemasıyla, folkloruyla, tiyatrosuyla hatırladığım bir gecekondu semti. şimdi mi? sokaktaki tinercisi, serserisi ile geçtim kadını kızı, işinde gücündeki erkeklerin bile akşamları pek gezemediği, 12-13 yaşındaki çoçukların bile spastik gibi boyunlarını bükerek kafa tokuşturdukları, ne tiyatrosu ne sineması kalan, bim'e mahkum olan bir mahalle halkı.

    12 eylül budur işte. sosyalizmin gümbür gümbür gelen ayak seslerini engelleycek ne varsa yapan bir darbedir. ama bu dizi sayesinde "ne çok ezdiler bizi" ye dönüşmektedir.
  • bu dizinin eksiğini, fazlasını, hatasını, günahını geçtim, geçtim de...

    ulusal bir kanalda kamber ateş nasılsın öyküsünü bizlere göstermiş ve beni akşam akşam ağlatmıştır.
    kucağımda kızımla ağladım o anneyi, o oğlu görünce.
    sırf bunu anlatabildiği için "helal olsun" diyorum, kocaman bir "helal olsun"...
  • ne kokarsa koksun umursamadığım dizi.
    tüm memleket 29 yıldır neredeyse külliyen bok kokarken faşist cunta hesap verecek lafını ulusal bir kanalda insanlar okuduk ya, benim içim titredi.

    varsın başka film koksun, varsın birileri gelsin vicdan sömürüsü desin. umurumda değil...
  • "basina ve kamuoyuna

    genelkurmay genel sekreteri tümgeneral ferit güler’in ”tsk ne uzun yıllar hizmet eden personele karşı tek taraflı akıldışı iddialar gündeme gelmektedir. bu kapsamda bir dizi ile ilgili olarak medyada yer aldığı şekilde rtük tarafından bazı kararlar alındığı bilinmektedir. yayın kuruluşlarının insanların kişilik haklarına özen göstermesi, o kişi ve ailelerini de düşünerek duyarlı bir yayıncılık yapması herkes gibi bizim de beklentimizdir” şeklinde haftalık bilgilendirme toplantısında bir açıklaması olmuştur.

    sayın general; kola içer misiniz kola… hani uzun ince şişeleri var… hatta biraz boğumlu… 30 yıl önce belki bizde içerdik… ama otuz yıldır içmiyoruz… niye biliyor musunuz..” uzun yıllar hizmet eden personelleriniz” üzerine oturttuğu için..”herkes gibi bizimde beklentimiz” vardı .bu insanlık suçlarını işleyenler yargılanır diye ama olmadı… ve siz hala onları koruyorsunuz. . işkence yapmak kadar işkencecileri korumak da suç dur. siz bu suçu işlemeye devam ediyorsunuz. .

    sayın general; mamak’tan, metris’ten, diyarbakır’dan yükselen işkence çığlıkları hiç kulağınıza ulaşmadı mı? duyma probleminiz mi var… bu ülkenin geleceği ipotek altına alındı, zenginlikleri peşkeş çekildi, bilim adamları, aydınları, öğrencileri cezaevlerinde işkence hanelerde yok edildi… bunları yapan kenan evren ve arkadaşları için herhangi bir soruşturma açtınız mı? dünyanın en zengin on generali arasında bulunan tahsin şahinkaya için bu kadar zenginliği nasıl yaptı diye sordunuz mu…darbecileri korumayın.. darbe yapmak kadar darbecileri korumak da suç dur..siz bu suçu işlemeye devam ediyorsunuz. .

    sayın general: albay raci tetik’te sizin personeliniz. . mamak’ta cezaevi müdürlüğü yaptı.. onun döneminde tabutluklardan, hücrelerden yükselen çığlıklar sevinç çığlıkları mıydı?. ilhan erdost’un, mustafa yalçın’ın nasıl öldürüldüğünü biliyor mu sunuz… albay raci tetik ve yüzbaşı tuna akut hakkında herhangi bir soruşturmanız kovuşturmanız var mı? metris cezaevindeki işkencelerden sorumlu binbaşı adnan özbey, binbaşı fehmi koçhisarlıoğlu, binbaşı muzaffer akbayır, yzb. ömer kavlak, üstgm. yalçın demirel hakkında bir soruşturmanız oldu mu? ya da diyarbakır cezaevindeki işkence ve ölümleri lütfedip araştırdınız mı..tutuklulara insan dışkısı yedirmek, fare yedirmek ne kadar insani … cop sokmanın tecavüz etmenin tarafımı olur… tek taraflı akıldışı diyene kadar araştırma zahmetine girdiniz mi... bütün bunların sorumlusu başta orgeneral kemal yamak, cezaevi komutanı esat oktay yıldıran, mevlüt başçavuş ve diğer personeller hakkında ne yaptınız.. kamuoyuyla paylaşırsanız bizde öğrenmiş o
    sayın general: 1981 haziranında gaziantep cezaevinde idam edilen veysel güney’in hala mezarını bulamadık… cenazeyi ailesine teslim etmek için alan ve bilinmeyen bir yere gömen yüzbaşı burhan erdem de sizin personeliniz… devletten hala maaş alıyor… orduevlerinden faydalanıyor… hala askeri lojmanlardan faydalanıyor… 28 yıldır oğlunun mezarını arayan bir annenin feryatları sizi hiç rahatsız etmiyor mu?.. kardeşlerine, arkadaşlarına ziyaret edebilecekleri bir mezar taşını çok mu gördünüz… yüzbaşı burhan erdem’i bulup mezar yerini ailesine açıklamayı düşünüyor musunuz…yoksa, ”tek taraflı akıldışı iddialar’ söylemine devam mı edeceksiniz. .

    sayın general: 12 eylül darbecileri işledikleri suçlardan korunmak için anayasaya geçici 15. maddeyi koydurdular… nasıl geçici ise 29 yıldır hala geçmedi… bu madde onların suçlarını örtmüyor ki…. bunların hepsi uzun yıllar tsk ne hizmet etmişler. halka ve demokrasiye karşı suç işlemişler… ve yargılanmamışlar… bunların yargılanmasını engellemek başta insanlık suçudur… yaşananların milyonda birine dokunan bir televizyon dizisine gözdağı vermeniz, kaynağını ve gücünü 12 eylül darbesinden alan rtük’ü yönlendirmeniz, basın ve yayın kuruluşlarını ince bir üslupla uyarmanız işlenen suçları yok edecek mi… yoksa sizde mi bu suçları ve suçluları olumluyorsunuz… peki, bizlerin ve ailelerimizin kişilik hakları yok mu?

    darbecileri korumayın… işledikleri suçlardan dolayı yargı önüne çıksınlar… herkes gibi bizimde beklentimiz budur…"
    10 kasım 2009

    devrimci 78 liler federasyonu
  • --- spoiler ---

    4. bölüm fragmanından gördüğüm üzere hatırla sevgili'ye sağlam bir gönderme yapmış dizi. evet, biliyoruz okan yalabık yepyeni bir rolde çıkacak bu kalp seni unutur mu'da karşımıza. ancak fragmandan görüleceği üzere arabasına binmekte ve arkasına dönüp feride çetin'e yani hatırla sevgili'den güzide'ye el sallamakta. sonrasında ise arabasında bomba patlıyor, ardından necdet aygün dosyası kapanıyor. hatırla sevgili'yi izleyenlerin hatırlayacağı necdet aygün dosyası...

    --- spoiler ---

    ne diyeyim? hatırla sevgili'de en çok necdet karakterini sevmiştim. tamam zaten bitti hatırla sevgili ama necdet sanki hala var gibiydi. böylelikle o da nihai hikayesini yaşamış oldu. fena oldum kısacası.

    ayrıca seviyorum seni okan yalabık.
  • beşinci bölüm sonunda diyarbakır cezaevinde yaşamını yitirenlerin anısına diyip isimlerini vermesiyle gönlümde taht kurmuş dizidir. elbette eksikleri, gedikleri, boşlukları vs vs vs birçok şeyi vardır. fakat şimdiye kadar kaç tane dizi diyarbakır gerçeğini bnu kadar net anlatabildi? kaç kişi diyarbakır cezaevinin buk adar berbat bir işkencehane olduğunu biliyordu? işte bunların cevapları vardı dizide. bu ülkede bir cezaevi vardı ve dünyanın en kötü 10 cezaevinden biriydi. türkiye'nin yakın zaman geçmişinden bir kesit sundu. eksiğiyle, artısıyla, doğrusuyla, yanlışıyla...
  • 25 kasım 1981 tarihinde doğan gece'nin doğum tarihi hakim tarafından 12 şubat 1981 olarak belirtilmiştir.

    o döneme ait olayların yansıtılmasındaki bazı tarih hataları anladık da, dizideki bir karakterin doğum tarihine bir türlü karar verememiş olmanızı kafam basmıyor. yaptığınız işe hiç mi saygınız yok? izleyiciyi salak mı zannediyorsunuz? devamlılık diye bir kavram yok mu sizin kitabınızda? bir karakterin doğum tarihini bir kenara dahi not edemiyorsanız, açın sözlüğü karıştırın bari. ayıp yahu.

    (bkz: çok sinirlendim be sözlük)

    edit : gece'nin doğduğu 5. bölüme ait link.

    http://www.youtube.com/watch?v=0up-pzbnqzc

    video'nun ortasından itibaren cemile'yi dinlemeye başlıyoruz.

    "1981 yılının 25 kasım'ında kızım dünyaya geldi. ona gece ismini verdik."
  • 10 kasım tarihli bölümünün her repliği, 5 no.lu hakkında bol bol okumuş bünyelerde deja vu etkisi yaratan dizi.

    kamber ateş nasılsını canlandırmışlar, ferhat kurtay ve arkadaşlarının kendilerini yakmasını canlandırmışlar, işkence teknikleri çizimle de olsa gösterilmiş, tekmil verilen co bile unutulmamış.
    beni dumura uğratansa mazlum doğan adının kullanılması oldu. birileri aynı saatlerde açılım olsun mu olmasın mı tartışırken anaakım medyadan bir ulusal kanal kendi açılımını yapıyordu herhalde.
  • kendi kendisini bitiren dizi.

    oysa başarılı olmak için birçok etken vardı:
    -hatırla sevgilinin devamı olarak lanse edilmek bile hazır seyirci demekti.
    -popüler oyuncuların popülerliği kullanılabilirdi. (ki aslında çoğu kötü oyunculuk gösterdi)
    -hakkını yemeyelim kanal haftalarca sabretti. ilk haftalardaki yüksek reyting sürekli düşsede projenin arkasında durdu. (ki burda yemekteyizle beslenen bir kanaldan bahsediyoruz)
    -2009-2010 yılları 1980 sonrasının sorgulandığı yıllardı. bu gündemi arkasına alabilme şansı vardı.

    peki neden olmadı?
    olmamasının doğal nedenleri vardı kuşkusuz;
    -öncelikle 1980ler dönem dizisi için çok sığ bir dönemdi. zaten başlarda güncel olaylar sürekli gösterildi ama sonrasında zaten 70ler kadar çok siyasi olay olmadı. belki sabredebilselerdi 90ların ikinci yarısında işler değişecekti.
    -sol anlayışta 60lar ve kısmen 70ler romantizmden uzak değildi. bugün bile o yılları anımsayanlar hafif bir tebessüm eder. 80 sonrası solun yüzde 1-2 lere düşmesi ve kürt hareketinin bambaşka boyutlara taşınması klasik dizi anlayışı için çokta cazip değildi.
    -hatırla sevgilideki müzikler çoğu izleyici için nostaljikti. mfö şarkıları hem güzel hem de dönem için önemli olsada henüz nostaljik olamadı.

    ama bunlara rağmen dizi tutabilirdi. ancak bu seferde ekibin hataları diziyi batırdı.
    -hatırla sevgili diyaloglar konusunda oldukça yetersiz olsada en azından sağlam bir senaryoya sahipti. aynı ekip burada açıkça çuvalladı.
    -hatırla sevgilinin en çok eleştirilen tarafı beren saatin oyunculuydu ki burda melis birkan beren saati arattı.
    -seyirci özdeşleşebileceği oyuncu ister. burada o yoktu. ilk bölümde sinan idealleri peşinde giden kişi olarak seyircinin beğenisini kazandı ama sonradan işini bilen patron oldu. aslında gerçek hayattada eski solcular patron oldu ancak seyirci bunu bilsede kabul edemedi.
    -cemile-sinan aşkı çok yapmacık işlendi. çoğu kişi için cemile hasta kocasını aldatan kadın olmanın ötesine geçemedi.
    -yıldız rolüle berrak tüzünataç herkesi utandırarak çok başarılı oyunculuk gösterdi. hatta başlarda kocası hapiste olsa bile onu bekleyerek vefalı sevgili örneği gösterdi. ancak sonra noldu bu karakterden vazgeçilerek kocasından ayrılmayı düşündü, eski dava arkadaşları beni boğuyor falan dedi. muhtemelen ileride kerimle birlikte olacaktı.
    -kerim, rolüyle okan yalabık, kuşkusuz dizideki en yetenekli isimdi. ancak hatırla sevgilide aşktaki 3. kişi olmayı büyük bir erdemle karşılayarak geri çekilmişti. hatta yasemin'in odasına girmesine bile şiddetle karşı çıkmıştı. burada ise benzer bir olay karşısında sürekli yıldıza bağırdı. "benim aşkımı neden görmüyorsun dedi" hatta "bu yüzden bencilsin" dedi. seyircinin kafası karıştı...
    -başta baya baya sert bir anlayışla 12 eylül eleştirildi. ancak bu seferde "darbeyi eleştirmek=asker karşıtı" olmak anlayışına kurban gitti. (yada gündem nedeniyle öyle algılandı)
    -danışmanları saçma bir şekilde muhafazakar sağ görüşlü kişilerden seçildi. solcu bir yapımcıyla sağcı danışmanlar uyuşmadı. eğer sürseydi 28 şubatta solcuların savunduğu "demokraside olmaz böyle şeyler" yerine bol bol "yazık oldu tarikatlara" denilecekti.
    -seyirci açıkça aptal yerine kondu. dizi kötü gidince hatırla sevgili müzikleri monte edildi. seyirci yemedi.
    -özallı sahneler tam anlamıyla basitçe işlenmişti.
    -hatırla sevgiliden yan karakterler almak çok akıllıcasysa oradaki baş karakteri öldürmek o kadar saçmaydı.
    -başlangıçta tüm tanıtımlar okan yalabık üzerineyken ilk 3-4 hafta dizide yoktu. (ilk bölüm öncesi haberlerde canlı yayına ble katılmıştı) yani promosyon anlayışı çuvalladı.
    -bazı yan karakterler hepten gereksizdi. (en baştaki gülümsümün arkadaş grubu ve gülümsüm, yıldızın annesi hatta senaryoda iyi işlenmeyen kenar mahalledekiler)
    -hala mantığını kurmadığım gelecekte bir terapiste olayları anlatma klişesi...
    -cemilenin kocasının saplantı derecesinde karısını sevmesi çok güzel işlendi. ancak sonradan felç olmasıyla bu özelliğini doğal olarak kaybetti. haliyle seyirci ona acıdı. bunu yıkmak için başka birine aşık ettiler adamı. seyirci bunuda saçma buldu. hele karşılılı tokatlaşarak öpüşme sahnesi bu diziye hiç uymadı.
    -çoğu hata hatırla sevgilide de vardı ama orada dönem ve aşk çok güzel bağdaştırıldı. sonuçta aynı ekibin bu kadar farklılaşması sorun yarattı.

    kısacası acısıyla tatlısıyla sürüp gidecek olan bir dizi el birliğiyle batırıldı.
  • "bu kalp seni unutur mu dizisinin muzigi icin unutur yaz 3999'a gonder.. "
hesabın var mı? giriş yap