201 entry daha
  • hatırla sevgili'nin kopyası, yine bir gazete burosu, yine biraz kalburustu aile cevresi. vs vs .
    yahu bu 12 eylul gecekondulara geldi ayıptır soylemesi.

    hem boyle ulkuculerle solcular eşitlenmiş ya o da garip, yazdırmayın bana şimdi 12 eylülden sonra ülkücüler nerelere geldi. kendileri de fikirleri de iktidara geldi basbayağı. cemil çiçek ilk bakan olduğunda ben kısa donla geziyordum diyeceğim ama aksine çocukken kısa don falan yoktu şimdi kısa donla geziyoruz. neyse konuyu dağıtmayalım.

    ayrıca, ben solum boyle magdur gösterilmesini de hiç sevmem. üniversitede de böyle olurdu, faşistler söyle saldırdı, şöyle kafa kırdı vs vs çıkardı arkadaşlar basının karşısına. iyi de kardeşim biz faşistlerle boşuna kavga etmezdik ki, hep magduriyet. 80 oncesinin sosyalist orgutleri de basbayağı sosyalist devrimi bu ülke topraklarına getirmek için uğraşmışlardı. neredeyse de becereceklerdi, 80 öncesi solun militan kitle desteğien hala ve tarih boyunca ne dinciler sahip oldu ne ülkücüler. bu kadar gözü kara politik bir kitle bir daha zor bulunur.

    elbette askeriyle polsiyle faşistiyle çok saldiriya uğradılar. iyi de güzel kardeşim, nerede görülmüş bir ülke burjuvasizin "ayy siz de temiz çocuklarsınız, buyrun memleketin anahtarı" dediğini.

    neyse gene dağıldı konu, her iki dizi de biraz sterildi. biraz bayıyor o yüzden. zaten sigara yasağı ağzıan sıçmış atmosferin. ulan bir solcu dergi bürosuna gireceksin de, önündeki duman kitlesini aşıp yoldaşlara merhaba diyeceksin kapıdan girer girmez, yok yani sahici değil, o havası alınmış ortamlar. belki de o yüzden steril hissediyoruz diziyi.

    neyse ben olsam bu diziye, hapishanedeki gariban oglunun kirlilerini eve getirip, üzerindeki koca koca kan izlerine baka baka ağlayan bir anne koyarım, benim hatırladığım o. dramatize etmek istiyorsunuz böyle yapın. yoksa diğer hatırladıklarım ne polisin ne askerin ne faşistlerin mahalleye girmeye cesaret edemediğiydi.

    kendi kültür merkeziyle, tüketim ve üretim kooperatifiyle, kurslarıyla, sinemasıyla, folkloruyla, tiyatrosuyla hatırladığım bir gecekondu semti. şimdi mi? sokaktaki tinercisi, serserisi ile geçtim kadını kızı, işinde gücündeki erkeklerin bile akşamları pek gezemediği, 12-13 yaşındaki çoçukların bile spastik gibi boyunlarını bükerek kafa tokuşturdukları, ne tiyatrosu ne sineması kalan, bim'e mahkum olan bir mahalle halkı.

    12 eylül budur işte. sosyalizmin gümbür gümbür gelen ayak seslerini engelleycek ne varsa yapan bir darbedir. ama bu dizi sayesinde "ne çok ezdiler bizi" ye dönüşmektedir.
311 entry daha
hesabın var mı? giriş yap