• alıntı

    petersburg'ta bakımsız, izbe bir evde yaşayan matematikçi, poincaré sanısını çözdüğü için verilen 1 milyon dolarlık ödülü "ben sergilenecek hayvan değilim" diyerek reddetti.

    matematikteki en zor problemlerden birini çözen "dünyanın en zeki adamı" olduğu söylenen rus matematikçi, 1 milyon dolarlık ödülü elinin tersiyle itti.

    petersburg'da karafatmaların istila ettiği küçük bir dairede oturan 44 yaşındaki dr. grigory perelman, kapı aralığından yaptığı açıklamada, parayı istemediğini belirterek, "ben istediğimi aldım" dedi.

    alıntı

    böyle büyük bir başarı sonrasında takdir ettiğim sözlerdir.biz olsak bi tarafımız tavan yapardı.
  • bir dahinin serzenişi. bir milyon dolar karşılığı hayvan gibi sergilenmeyi kabul edecek bir milyon kişinin rahatlıkla bulunabileceği gezegenimiz için küçük, insanlık için büyük bir adım. ya da enayilik. artık neresinden, kimin baktığına bağlı.
  • değil poincaré sanısı'nı çözmek, kazaen uyduruktan bir soruya bile düzgün cevap versem şerefsizim kanal kanal gezer, öğleden sonraki kadın programlarına bile katılır, tabii hepsinden ne koparırsam alır, hiçbirinizi tanımazdım diye düşündürmüş tavırdır. ne pis bir adam mışım ben ya...
  • helak edilmiş bir ego, hayatta kalmayı sağlayacak asgari şartlarda yaşam, evrimin sürüden ayrılmayı hazmetmiş basamağında üstün bi zeka. yaptığının kınanacak eleştirilecek bi yanı yok. yaşayan en gelişmiş insanın beyanı olabilir.
  • bu açıklamanın sahibi matematikçinin, olaydan sonra beraber kaldığı annesinden bir araba sopa yediğini tahmin etmekteyim.
  • gerek petersburg'da yaşaması, gerek onu görmek isteyen kişilere verdiği cevaplar, gerekse evinin tasviri sebebiyle akıllara üstadı getiren adamın sözü.

    (bkz: fyodor mihailovic dostoyevski)
    (bkz: zapiski iz podpolya)
  • mehmet akif ersoy gibi davranıp ödülü anlı şanlı petersburg gazilerine bağışlamak varken grigori'nin yaptığı bildiğin artistlik; bunu söyleyene kadar parayı alıp mağrur bir tavırla şehrine iade edecekti.

    matematikçi olmuş ama adam olamamış.
  • poincare sanisini odulunu veren kurumun (niagara foundation) "kurallar ve sartlar" kismi okunursa durum anlasilabilir:

    "poincare sanisi milyon dolar odullu yarismasi
    kurallar ve sartlar

    1. yarismaya katilanlarin 18 yasindan gun almis olmasi

    2. bulunan cozumun tam aciklamasi a4 sayf .....
    ....
    17. odul teslimatindan sonra cozumu bulan matematikci cam bir fanus icine konup sokaklarda gezdirilecektir.

    not: <caps>bu kosulu kabul etmeyen yarismacilara odul verilmeyecektir!!!</caps>

    18. odulun vergilerinden odulun sahibi sorumludur.

    not: <caps>niagara foundation hicbir masraf karsilamayacaktir!!!!</caps>

    19. sahsin ugrayacagi manevi zarardan niagara foundation sorumlu degildir!!!!
    ...."
  • perelman bu beyanından önce de ünlüydü (bkz: grigori perelman). bu ispatı yıllar önce yapmıştı ve bir kısım matematikçiler ispatı doğrulamak ve üstüne yatmak gibi etkinliklere imza atmışlardı (bkz: poincare konjekturu).
    yani bu sözleri etmesinin ardında ünlü olma endişesi olamaz. medyatik ilgi ve bilinirlik, perelman için, yaptığı işin içeriğinden habersiz ve aslında ilgilenmeyen yüz milyonlarca insanın hakkaten de olumlu anlamda da olsa bir ucubeye bakmak, günlük hayatlarına ilginçlik katacak, konuşacak bir konu bulmak ötesinde bir şeye ulaşmak anlamına gelmiyor sanrım ve mevzubahis şekilde kullanılmak, meze olmakla ilgili bir rahatsızlığı var herhalde.

    bu sözü kınayan, adama gerizekalı diyen biz sözlükçülere de giydirmeye gerek yok. önceliklerimiz ve zeka türlerimiz farklıdır belki. ben de parayı alırdım yani hatta almak ne demek hesabıma bile yatırırdım o derece.
  • yanılmıyorsam bu düzeyde matematik, en büyük ustaların bile ancak gençliklerinde başarılı olabilecekleri bir alan, belki şiir gibi. çünkü bu düzeyde başarılı olmak, elbette büyük bir bilgi birikiminin yanında, çok daha önemli bir şey gerektiriyor: sezgi (intuition).
    bunu kabaca şöyle ifade edebiliriz belki: milyonlarca elmanın bulunduğu bir bahçedesiniz ve bir elmayı arıyorsunuz. milyonlarca elmayı toplamak ve sizin aradığınız elma olup olmadıklarını incelemek de bir yöntemdir. işe de yarar çoğu durumda. ama işte bunun işe yaramadığı alanlardan söz ediyoruz. perelman gibiler, o bahçeye giriyorlar, ağacın altında duruyorlar, karşılarında gün ışığının hafifçe vurduğu elmayı görüyorlar, uzanıp alıyorlar.
    perelman artık kendisi için başka bahçe, başka elma olmadığını biliyor. ödülü veya kendisinden isteneni kabul ettiğinde, önüne sürekli olarak başka bahçeler getirileceğini biliyor. ama yine biliyor ki, o elmalar çürük olmasalar bile, gün ışığı bu şekilde vurmuyor üzerlerine. kendi elmasını uzanıp aldığı anda duyduğu huzuru bir daha asla duyamayacak, o huzuru sonsuza kadar yitirdi.
    ya da kendisinden başka problemleri çözmesi istenmese de, ödülü alıp, ortalarda gezinmeyi kabul etse ne olacak? o artık hep poincare'yi çözen adam olacak. ne kadar ortada olursa, o kadar küçük bir kafesin içine sıkışacak, insanların kendisine fındık fıstık atmalarını izleyecek.
    muhtemelen odasındaki hamamböcekleri, ben de dahil olmak üzere, üzerine konuşanlardan daha çok anlıyordur bu adamı.
hesabın var mı? giriş yap