• dostoyevski'nin bir kitabı, andre gide bu kitapta dostoyevski'nin yazarlığının doruğuna ulaştığını söyler..
    önsözden alıntı..:
    "bu notlar da, bunların yazarı da besbelli hayal ürünüdür. bununla birlikte, toplumumuzun durumunu, bu notların yazarı gibi gibi kişilerin aramızda bulunmasının yalnızca mümkün değil aynı zamanda zorunlu olduğunu kabul ederiz. benim bütün isteğim, pek yakın zaman öncesinin tiplerinden birini herkesin gözleri önüne daha açık olarak sermektir. bu tip, henüz tükenmemiş kuşağın bir temsilcisidir. "yeralti" adını verdiğimiz bölümde bu kişi kendisini, düşüncelerini açıklamakta; sanki bununla, toplumumuzda niçin bulunduğunu, bulunmasının neden kaçınılmaz olduğunu söylemek istemektedir. ikinci bölümde ise bu kişinin yaşamındaki birkaç olayı anlatan gerçek anılardır."
  • ince olmasina ragmen bir turlu bitirmenin nasip olmadigi kitap. yine de guzeldi.
  • okuduktan sonra 1-2 gun insanin kendisini ezik buzuk hissetmesini saglayan kitap..
  • lise edebiyat ogretmenim ersin aybars'la nefret uzerine konusurken "nefret"in ne oldugunu ogrenmek istiyorsan dostoyevski'nin yeraltindan notlar adli kitabindaki sulusepken ustune bolumunu oku uyarisi uzerine okudugum kitap.
  • en sevdiğim yeri henüz ilk cümlesidir: "ben hasta bir adamım..."
  • dostoyevski'nin bu romanında yaptığına, okuyucunun beyin kıvrımlarında neşter dolaştırmak denebilir kısaca.
  • öteki yayınlarından çıkan çevirinin okunmaması önemle belirtilir.
  • bir yerinde "baylar, yemin ederim, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; hem de tam anlamıyla, gerçek bir hastalık. normal bir insanın anlayış gücü çok olmamalıdır. 19. yüzyıl aydınının payına düşen anlayışın yarısı, dörtte biri, hatta daha azı günlük yaşantımız için yeter de artar bile" yazan, edebiyatın kaynağı dersek fazla abartmamış olacağımız faydalı eser.
  • dostoyevski'nin modernizmin ideallerinin ne kadar sacma oldugunu, onlarin nasil da insan yasamini istatistiklere, insani da sistemi islettigi surece toplumda varolmasina izin verilen bir alete indirgeyen bir ideolojiye donusmus oldugunu gosterdigi kitabi.
    her sey bir cesit bilimsel neden-sonucla aciklandigi* icin trajik bir kahramanligin artik mumkun olmadigi bir cagda kahraman olamadigi icin bir anti-kahraman olan (basari hirsiyle kariyer basamaklarini atlayanlarin zitti bir yasanti suren) loser karakterin hayatindan bir kesit.
    zannimca dostoyevski bu karakteri topluma bir alternatif olarak sunmuyor, toplumun sevilen tiplemesinin bir negatifini ciziyor* ve aslinda ikisinin ayni oldugunu gosteriyor. (eger aski becerebilseydi gercek bir alternatif olabilecekti.*)
  • manic depresif içeriği olduğu söylense de bende okuduğum günler boyunca (sabahları okula giderken okurdum; canavar gibin olurdu) yüzümden tatlı bir tebessümün eksilmemesine sebep olan çakal kitabı. iddiam odur ki önsözü yazan ya en büyük gafı etmiştir (ki buna ihtimal vermiyorum) ya da herkesin gözü önünde olayı saptırıyor (yalan söylüyor). bu kitap dostoyevski ile tamamen örtüşür ve bir insan bunları hissetmeden yazamaz (ki ben hissedilmeden okunamayacağını bile söylüyorum).
hesabın var mı? giriş yap