hesabın var mı? giriş yap

  • 20 kasım 2012 galatasaray'ın manchester united galibiyetinden sonra yapılan röportajda muhabirlerimizden birisi hem galatasaray'ı hem de kendisini aciz duruma düşürmüş.

    gazeteci: 1993'te de istanbul'da hayal kırıklığı yaşadınız, şimdi de aynısı oldu. 19 yılda bir şey değişti mi?

    alex ferguson: evet, iki kere kupayı kazandık.

    adamlar zaten liderliği garantilemiş yedek takımla gelmiş galatasaray da güzel bir galibiyet almış niye bunu sündürüp duruyorsun la. sir alex'e olan hayranlığım bir kat daha artmış durumda.

    kaynak: http://skorer.milliyet.com.tr/…/1630459/default.htm

  • merkez bankası'nın biz bize yeteriz türkiyem kampanyasına yapmış olduğu bağış.

    bu bağış vesilesiyle bir takım doğru bilinen yanlışları veya eksik bilinen doğruları, bilgim el verdiğince düzeltmek isterim. böylece bağışın mahiyetini ve reel etkisini de daha doğru bir şekilde ölçümleyebiliriz.

    ilk olarak, devletin üç temel ekonomi kurumuna bakalım.

    1- maliye
    2- hazine
    3- merkez bankası

    maliye: bu kurumun asli görevi vergil toplamaktır. vergi ise hepimizin bildiği üzere devletin tanımlamış olduğu gelir ve harcamalar üzerinden biz vatandaşlarından (gerçek kişiler veya tüzel kişiler (daha çok şirketler)) almış olduğu kesintiler veya ödemelerdir. ücret gelirimiz olur, şirketimiz bu vergiyi kesmek suretiyle maliye'ye öder. marketten ürün alırız, ürüne uygulanan kdv ölçüsünde (%1, %8, %18, vs.) harcamamız üzerinde vergi öderiz. toparlamak gerekirse, maliye kabaca devletin gelir kurumudur, gelirlerini toplar.

    hazine: hazine ise devletin harcamalarını ve ödemelerini yapar. özetle devletin ödeme yapan kurumudur. ihale yapılır, hazine öder. memur maaşlarını hazine öder. parası yetmediği yerde veya nakit akışında bir dengesizlik olduğu dönemlerde borçlanma dahi yapar. örnek hazine borçlanması.

    özetle maliye toplar, hazine harcar. aradaki fark da bütçe dengesidir. harcamanız gelirinizden fazla ise (bkz: bütçe açığı) söz konusu olur, geliriniz harcamanızdan fazla ise (bkz: bütçe fazlası) olur.

    merkez bankası: bu kurum ise, diğer iki kurumdan farklı olarak devletin tüzel kişiliği altında yer almaz (bkz: tüzel kişilik). kendine ait ayrı bir tüzel kişiliği vardır. hatta bu tüzel kişiliği özel tüzel kişiliğidir. zira merkez bankası anonim şirket olarak kurulmuştur.

    peki tıpkı bir özel şirket gibi kurulmuş olan merkez bankası neden kamu kurumu gibi görülür?
    çünkü özel bir kanun ile, özel bir amaca hizmet etme misyonu ile kurulmuştur. kanun.

    nedir bu misyon?
    ülkedeki fiyat istikrarını ve finansal istikrarı sağlamak.

    nedir fiyat istikrarı?
    enflasyonu istenilen noktada tutmak.

    peki nasıl yapar bunu merkez bankası?
    para basarak ve belirli piyasa işlemleri yaparak (bkz: açık piyasa işlemleri), (bkz: repo işlemleri), vs.
    hatta o kadar ki, kendi giderlerini de (çalışanların maaşı, operasyonel giderler, vs.) para basmak suretiyle karşılar. bu anlamda hazine'den almaz giderlerini. esasında dolaylı yoldan alır, fakat bu detaya burada girmeyeceğim.

    fakat merkez bankası, her ne kadar özel şirket hüviyetinde olsa da, kâr amacı gütmez. fakat bu kâr etmeyeceği anlamına da gelmez. yaptığı piyasa işlemleri neticesinde kâr edebilir. nitekim etmektedir de. son yıllarda en fazla vergi veren şirkettir link. kamu kurumu vergi mi verir? verir. çünkü anonim şirkettir. fakat burada bir fark var. merkez bankası kârından vergi verir, elinde kalan parayı da hazineye bırakır. neden mi? merkez bankası'nın en büyük hakim ortağı hazine'dir de ondan.

    şimdi bu bağlamda yapılan bu bağışı ele alalım. bu bağışı yapmasaydı, bu bağışın bir kısmı yine maliye'ye, bir kısmı da hazine'ye gidecekti. maliye'ye giden kısım da zaten günün sonunda hazine'ye gidecekti. özetle devletin kasasına gidecekti. devletin harcamalarını kim yapıyordu? hazine. o halde günün sonunda hazine'ye gidecek bir para, yine hazine'ye gitmiş oldu. bağışın reel etkisi sıfır (0).

    tek farkla şu olabilir. devlet harcamasında gelirler belirli bir amaca atanmaz (bkz: adem-i tahsis). yani şirketlerden aldığım gelirleri sadece yol işlerine harcayacağım demez devlet. para havuzda toplanır, yine havuzda harcanır. merkezidir. belki bu bağış ile, bu tutar sadece gündemdeki meseleye harcanmak üzere tayin edilmiş olabilir.

    diyeceklerim bu kadar.

  • olay çalıştığım kurumda vuku bulmuştur.

    çalıştığım yerde güler yüzlü efendi bir çocuk var, bir gün baya keyifli gördüm onu, baktım herkese baklava dağıtıyor. ulan dedim ben bu gülüşü nerede görsem tanırım kesin dedim bu pezevengin çocuğu oluyor, baba oluyor..

    baktım tıngır bıngır elinde baklavayla bana doğru geliyor. o sırıtıyor ben daha çok sırıtıyorum, geldi yanıma;

    - abi merhaba
    - merhaba güzel kardeşim ( omuzlarından vuruyorum )
    - buyur abi sevinç baklavası
    - kız mı oğlam mı lan ( baklava ağızımda, konuşmasına fırsat vermeden )
    - nasıl abi anlamadım ( şaşkın şaşkın bana bakıyor )

    * 5 saniye süren birbirimize karşı boş bakışlardan sonra

    - nerde görsem bu gülüşü tanırım, araba mı ev mi aldın lan fırlama ( bozuntuya vermeden, sırıta sırata )
    - yok abi ne arabası ne evi, nerede bu pahalılıkta
    - e niçin bu baklava
    - boşanıyorum abi onun mutluluğu

    * önce bir dumura uğradım, ne oluyoruz ya dedim

    - bir kaç saniye sessizlikten sonra ağzımda baklava, üzgün üzgün hayırlısı olsun kardeşim ve sessizlik..

    sonra anladım ki bu gülüşleri nerede görsem tanımıyormuşum.

  • eğer biri benle konuşurken ismimi hatırlayamadığı fikrine kapılırsam (fazlasıyla güzelim, canım, cicim vs. derse), ismimi cümle içinde kullanıyorum. "sonra ben de kendime dedim ki, bak keyfekeder bu işte yanlışsın kızım." "alemin derdi ben olmuşum: keyfekeder aşşa keyfekeder yukarı." biçiminde. karşı taraf ilk cümlesinde ismimi kullanmaya başlayınca da, aptal aptal sırıtıyorum. iyilik yapıp denize atıyorum, kimse bilmiyor ama olsun. bugün yatayım yarın koşabilirim, inanıyorum.

  • türkiye cumhuriyetinin düştüğü durum. rahmetli ecevit'e ezik diyen o... çocukları onlayn mı?

    ben olsam manzarayı görünce geri dönerdim aq. onbaşıyla beraber 10 asker bile yok.

  • benim için şu sıralar; yemek yedikten sonra üstüne sigara içmekten vazgeçip, yemek yedikten sonra üstüne yemek yemek olarak devam eden olgu. güzel bırakamadım sanırım.