ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
murat boz'un tarkan'ı birkaç yılda sollaması
-
acun'un programlarıyla yetişen boş beleş gençlik yavaş yavaş mahsüllerini vermeye başlamış, hayırlı olsun.
bunlara derhal üç posta aacayipsin-medcezir albümlerini dinletip üzerine de üç beş bölüm süper baba izleteceksin. 90'ların ruhundan biraz nasiplensinler de adam olsunlar.
300 dolar bozduranları ücretsiz tıraş eden berber
-
bozdurulmaması durumunda 1 haftalık kur değişimi ile komple sir ağdaya dahi gidilebiliyor.
öyle bir ülkenin böyle bir berberi
en kötü ilk randevu tecrübeleri
-
üniversiteyi bitirdiğim sene bir tanıdığımız beni kanada'da yaşayan yeğeni ile tanıştırmak istedi. aracı ile tanışma ve kanada'nın uzaklığı vs. derken düşündüm taşındım aman alt tarafı bir tanışma diyerek kabul ettim. iletişim bilgilerimi verdim ve bana ulaşmasını istedim. ancak adamdan birkaç hafta hiç ses çıkmadı. sonra dediler ki bayram tatilinde geliyor arife günü kızılay'da buluşun. ok dedim.
bir yandan hiç gidesim yok bir yandan adamı merak ediyorum. giyindim, hazırlandım ve buluşma yerine gittim. oturdum bir kahve söyledim bekliyorum derken telefonum çaldı, yurtdışı numarası. etrafa bakınıyorum geldi göremedi de arıyor diye. açtım telefonu bir kadın sesi, byk hanım siz misiniz diyor. ben ne oluyoruz yahu diyorum içimden. evet falan derken dedi ben x'in ablasıyım! neyse geldi karşıma oturdu. ben soruyorum x nerede diye. cevap şu: x hala kanada'da yarın gelecek!
hemen o saatte kızılay'da olan ablamla kardeşimi aradım buraya gelin dedim. çünkü tek başıma bir yere kımıldayamayacak kadar şaşkınlık içerisindeyim. neyse bizimkiler geldi biz dört kadın oturduk sohbet ediyoruz ama bu işte bir yanlışlık var. en son dayanamadım ya dedim hayırdır ne oluyor burada. ablası dedi ki: x seninle önce benim tanışmamı istedi. bizimkilere dedim kalkın gidiyoruz. neyse kalktık biz mekandan indik aşağı.
olay burada kapandı mı, hikaye burada bitti mi peki? hayır! bir baktık çıkış kapısının önünde orta yaşlı bir çift. kadın dedi ki: annemler de merak ettiler de seni görmeye geldiler! ablam kahkahayı patlattı, kardeşimin kolundan sertçe çektim hadi gidiyoruz diye. öylece ortamı terk ettik.
biz eve ulaşmadan olayın haberi gitmiş. neymiş ben saygısızlık yapmışım bizim tanıdığın kanadalı akrabalarına. lan???
randevulaşmayı umduğum kişinin bütün ailesi ile randevulaştım sözün özü. ik gibi çöktüler başıma. mülakata almaya gelmişler, açıkçası ben yazılı bir sınav da bekledim ama o kadar abartmak istememişler sanırım.
yıllarca ailede alay konusu oldum, bir daha da hiç kimsenin beni tanıştırmak istediği birisi olduğunda ok demedim. ben o hatayı yaptım cicim thank you diyerek yolladım.
platoniğin aşırı umut veren sıradan davranışları
-
evlenmesi. kıskandırmak istiyor kerata. olsun ben yine de yüz vermemeye karar verdim. şımarmasın.
21 nisan 2015 kapalıçarşı direnişi
-
beyazıt'taki öğrenci eylemleri zamanında, polisten kaçıp çarşıya sığınan bir çok öğrenciyi polise teslim etmesiyle ve iktidar destekçiliği ile bilinen esnafın eylemi. ayrıca bu kitle gezi zamanı işlerimiz durdu diye gezi'ye karşı sultanahmet meydanında eylem yapmayı planlıyordu.
şimdi keserin sapı onlara döndü, insan her ne kadar içlerinden beter olsunlar dese de, gönül direnen insanları görünce karşı olamıyor. bu insanlara sokaklarn en güzel ve anlamlı sloganının gerçek olduğunu gösteriyor:
(bkz: susma sustukça sıra sana gelecek)
sırf ibnelik olsun diye yapılan şeyler
-
eskiden çalıştığım şirkette power point sunularını bana hazırlatan pazarlama direktörüm bilgisayardan pek anlamazdı. bir gün yine rica etmedi! şunu hazırla 3 gün sonra sunum yapacağım dedi, bende yeni yetme pazarlama asistanı olarak her şeye tavuk gibi koştururken canıma tak etti bu başarıyı etik dışı sahiplenme olayı.
sunumu hazırladım, görevimi ifa ettim, benimdir diye söylemiyorum yine konuşturdum power point'i ama bir süprizim vardı bizim müdüre. windows 98 tabanlı bir bilgisayardı sunum yapılan. masa üstününün, dosyalar varken ekran kopyasını aldım ve masa üstü arka planı olarak ayarladım. masa üstündeki bütün öğeleri gizledim. yani ekran görüntüsünde olan dosyalar benim masa üstü arka planı olarak kaydettiğim resimden ibaretti. üzerine tıklayınca resim olduğu için hiç bir reaksiyon alınmadığından sayın müdürüm 10 dakika bu dosyalar neden çalışmıyoru çözmeye çalıştı. bilgisayarı defalarca açtı kapattı sonunda pes etti, beni yanına çağırdı ve beni lanse etmek zorunda kaldı. sunumu hazırlayanın ben olduğumu ama bilgisayarın azizliğine uğradığını anlatmaya çalıştı. olayı bilen ben, hemen ms command'dan dosyayı çağırıp sunumu başlatarak, yaptığı ibneliğe, yaptığım ibnelik ile son verdim.
tabi o şirkette ömrüm fazla olmadı, herkes benim bir sivri olduğumu anladı. aslında kariyer taşlarım bundan sonra yerine oturmaya başlamıştır. başarısızlığı kimse sahiplenmek istemez ama başarıyı herkes sahiplenmek ister. başarıda ki emeği gözden kaçırırsan, astlarının emeğini hiçe sayarsan, bir gün takke düşer aga.
18 şubat 2016 askeri konvoya saldırı
-
eroin kokain yasallaşsın da kafamıza göre takılalım artık bence.
tv8 beni kesmiyor.
yaran inci sözlük entry'leri
on bira yın mezunu
-
(bkz: bu sefer güldürmedi)
zamanla sevmek vs ilk görüşte aşık olmak
-
zamanla sevmek gerçekçiliktir, ilk görüşte aşk hayalcilik
zamanla sevmek daha mantıklıdır, ilk görüşte aşk daha çocuksu
zamanla sevmek karşı tarafa güven verir, ilk görüşte aşk aşık olana heyecan verir
zamanla sevmek uzun ömürlüdür, ilk görüşte aşk elbette kısa ömürlüdür
zamanla sevmek kadınların işidir, ilk görüşte aşk içindeki çocuğu öldürmeyen erkeklerin
zamanla sevmek evliliktir, ilk görüşte aşk kaçamaktır, meydan okumadır, risktir,
zamanla sevmek dengedir, ilk görüşte aşk dengenin şirazesinin kaymasıdır
zamanla sevmek geleceği görmektir, ilk görüşte aşk geleceği yaşamaktır
zamanla sevmenin bir karizması vardır, ilk görüşte aşk zaten karizmadır
zamanla sevmek razı olmaktır, ilk görüşte aşk fedakarlık
zamanla sevmek aşkın bir parçasıdır, ilk görüşte aşk aşkın ta kendisi
edit:imla
roma'yı yozgat'tan ayıran en büyük özelliği
-
pisa kulesi'nin roma'da olduğunu sanan sığırlar tarafından yapılan kıyaslama.
sergen yalçın
-
del bosque ye ayar verirken rıdvanın ayarına maruz kalan eski futbolcu, yeni futbol yorumcusu..
güntekin onay: del bosque’yi anlatır mısın biraz sergen?
sergen yalçın: adama kamp dediler, ‘o ne’ dedi. kamp yaptırmamış ki hiç, kampın ne olduğunu bilmiyordu.
rıdvan dilmen: ne üzülmüşsündür sen de kamp olmadığına..