hesabın var mı? giriş yap

  • toplu taşımayı özel şirkete verirsen kapatır da atar da satar da.

    böyle kolaysa herkes yönetir zaten istanbulu aq

  • kişisel alanını paylaşır, erkeğin kişisel alanına girer, yakın durmaya çalışır veya yaklaşıldığında uzaklaşmaz falan. öyle. yalnız yurdum insanı sosyal mesafe alanı diye bir şeyden pek haberdar olmadığı için, aman diyeyim metrobüste falan "yaklaştı verecek" moduna girmeyelim, metrobüste hepimiz akrabayız zaten, nikah düşmez.

  • tarihi binalarla kaplı, çok büyük olmayan, yine de çok büyük bir şehre yakın mesafede olan, orta büyüklükte herhangi bir avrupa şehri.

    (bkz: brugge)
    (bkz: gent)
    orta büyüklükteler, birer alışveriş merkezleri var. etrafta kafeteryalar var. birkaç gece klübü de var. kolayca yeşil alan bulunabiliyor. şehir sıkıcı gelince hafta sonu kolayca brüksel'e veya amsterdam'a günü birlik geziler yapabiliyorsun. hatta biraz kasarsan paris'e, köln'e falan da gidebilirsin. şehirde trafik yok, banliyöden şehir merkezine otobüsle 20 dakika, otobüste de kolayca oturacak yer bulunuyor; mis.

    not: fiziksel olarak 20 yaşındayım; ruhum emekli amca kafasında.

  • istenilen parayı söylemek.

    yani ben şu kadar istiyorum diye net bir şey bir rakam söylemeyin arkadaşım. yapmayın bunu.
    öncelikle işe kabul aşamasında değil de, iş ciddiyete bindiği vakit bu konuşmayı yapın.
    ilk görüşmede hemen rakam filan vermeyin, illa ki bir rakam istiyorlarsa eminim siz bu işe/ünvana ve sorumluluğa uygun bir ücret belirlemişsinizdir gibi dolaylı cümleler kurun
    ortak nokatda buluşabilceğimize eminim gibi şeyler söyleyin.
    amaç verilen emeğin/bilginin karşılığın da verilmesi gibi muğlak sayılabilecek ama karşı tarafı tatmin edebilcek cümlelerle sonraki görüşmeye devam edebilmek.

    iş görüşmesi sırasında bu aday ile yıllarca birlikte çalışabilecek miyiz sorusuna cevap aranır, bunu hiçbir zaman unutmayın.
    bu adam bizi 1 sene sonra satar gider diye düşündürtmeyin.
    o yüzden uzun vadeli ortağınıza bakar gibi konuşun; istekli, hevesli, bilgili görünün ve en önemlisi yapıcı olun.
    ortak nokta buluşabileceğinize inandırın ik'yı.

    bunları yapamazsanız zaten kaybetmişsinizdir.

  • karşı cinsten istediği ilgiyi elde edemeyen erkeklerin kafalarında yarattıkları bir savunma mekanizmasıdır. şu cümleleri duyarsınız genelde, "kızlar şöyle böyle erkekleri tercih ediyorlar, efendi iyi erkek yalnız kalıyor" gibi. başarısız olduğumuz konularda sorumluluk almak yerine başkalarını suçlamak daha kolay oluyor. bunları kendimden biliyorum açıkcası, böyle düşündüğüm ve davrandığım çok oldu.

    şikayet etmek, birilerini suçlamak hiçbir şeyi çözmez. bu hava durumuna kızmaya benziyor, hava soğuk diye tepki gösterince hava düzelmiyor. bu sendromdaki insanların farkındalık kazanmaları gerek yani mesela kadınların ilgisini neden çekemediğinin cevabını dürüstçe kendinde bulabilmelisin, kendini tanımalısın, sonrasında mental olarak güçlenmeleri ve kendi eksiklerinin, sorunlarının üstüne gitmeleri gerekiyor. ancak çoğu kişi bunları pas geçecek, mental sorunlarımız fiziksel sorunlar kadar açık olmuyor, büyürken de ruh sağlığımız konusunda eğitilmiyoruz.

  • 2012 ağustos'unda ilk ameliyatını oldu ablam. ardından; kim olduğunu, nasıl yüründüğünü, çevresindeki her şeyi ve herkesi unutturacak radyoterapi ve halen devam eden kemoterapi geldi. kanserlerin bal porsuğu geçen hafta yeni bir saldırıda bulundu. 1 mayıs günü ikinci kez yattı masaya. ve "bu sefer oldu" dedi doktoru, "bu sefer çok uğraştım, temizledim hepsini" dedi. cumartesi ameliyat sonrası ilk tomografi çekildi ve aynı yerde 3 gün içinde 2 cm büyüme görüldü. şimdi, hastanedeki odasındaki yatağında kızıyla el ele uzanıyor ve ameliyat ekibinin kendisini almaya gelmesini bekliyor. saat 10'da üçüncü kez açacaklar. geçen haftakinde oradaydık ama bu sefer ulaşamadık, çok uzaktayız. kaç kişi okur benim yazdığım bir şeyi hiçbir fikrim yok. ama bunu okuyan herkes, ne olur, neye inanıyorsa, nasıl inanıyorsa öyle yardım etsin. şans dilesin, dua etsin, pozitif enerji göndersin, nasıl biliyorsa. babası öldüğünde 3 aylıktı kız çocuğu, annesi de gitmesin.

  • izledikten sonra çevremi ve olayları gözlemleyerek inanılmaz çıkarımlarda bulunmaya başladığım dizi:

    "banyonun ışığı yanıyor, içeride biri var. kardeşim yanımda olduğuna göre demek ki annem."

    gibi.