hesabın var mı? giriş yap

  • ...
    -benimle konuşma şeklin hoşuma gitmiyor.
    -benim de sizin benimle konuşma şekliniz hoşuma gitmiyor.
    -ne biçim konuşuyorsun sen?! ben patronum! ... nereye gidersen git.
    -kovuldum mu ben az önce?
    -evet.
    ...

    kovulduğum gündür. kutlu olsun.

  • ümit özdağ twitter'dan erdoğan a türk milletine yakışır bir şekilde cevap vermiştir

    "sayın erdoğan, türkiye babanın çiftliği değil. vatanımızı paylaşmayacağız. paramızı paylaşmayacağız. ülkemizi daha fazla soydurmayacağız. gelecek seçimler bir referandum olacak. tek soru, erdoğan ve sığınmacılar gitsin mi? zafer partisi hem sizi hem sığınmacıları yollayacak."

    twit

  • bomboş bir yorum.

    birader o zaman ver 6 bin fazla gitmesin. sanki kârından çalışanına pay veriyomuşsun gibi ömür boyu sana neden mahkum kalsın?

    nasıl ki sen ticaretinde kârına bakıyosun, çalışan da kârına bakıyo.

    edit: imlâ

  • poşetten para alma durumunu ben de pazarlama hatası olarak görüyorum. ancak pazarlama hatası olarak görenler bir çözüm önerisinde bulunmamış. bazı kişiler de poşetten para alınarak poşet israfının engellenebilir olabileceğini savunmuş.
    benim önerim : her bir ürün için ürüne belli miktarda poşet parasını eklersin. kasada da bunu hesaplarsın. örneğin bir ürünün satılması istenen tutarı 9,75 tl ise 0,25 tl poşet parası eklersin ve 10 liradan satarsın. satınalma kararına etkileyecek bir tutar değil sonuçta. kasada da müşteri örneğin bu üründen 4 adet aldıysa, poşet almazsanız 1 tl iadeniz oluşacaktır dersin. müşteri kendi karar verir o 1 lirayı alıp almamaya. poşet kullanması gerekiyorsa bunu reddeder ve poşeti kullanır. 1 lirayı almak istiyorsa da alır ve poşeti israf etmemiş olur. müşteri taciz edilmemiş olur, ekstra indirim algısı da yaratılabilir.

  • özellikle kılıçdaroğlu'nun görüntüsünü izleyince tatmin oldum ben. özür dilerim sayın başbakanım. yarın hemen türgev'e 50 lira yatırıyorum.

    edit: soru gelmiş zekat mı, öbür türlü mü diye elbette diğer türlü :)

  • ukrayna ile vizesiz seyahatin 30 gün mü 60 gün mü olacağı konusunda yaşanan, erdoğan'ın derin rusça bilgisi ile damgasını vurduğu pazarlıkta ortaya çıkan durumdur. ukraynalı lider yanukoviç "30 gün olacak" demiş, başbakan "hani 60 gündü?" demiş, yanukoviç "haaa tamam o yönde çalışıyorz" deyince bizimki engin rusçasını ortaya dökmüş

    "da"

    işte habercilik, başlık atma sanatı böyle bir şey. adam "da" dedi diye, rusça pazarlık diyebilirsiniz. demek ki bir de davay deseydi ortalık yıkılacaktı kodumun yerinde.

  • videoyu izlemeden yorum yazacaklar olacaktır, tavsiyem önce bi izlesinler. başlığı okuyunca insan haberde kendine saldırmaya çalışan köpeği kovalamaya çalışırken yanlışlıkla elindeki 30 günlük kundaklı bebeği düşüren bir anne var sanıyor, durum lakin ki öyle değildir. videoda tahminen "abe çocuum aç be bi süt parası" bilmemne diye dilenme aksesuarı olarak kullandığı çocuğu, köpeği görünce "beni yeme bunu ye" diye köpeğe atıp kaçan bir kadın var. yuh diyoruz.

  • bazılarına inat büyük bir heyecanla kutlayacağım gün, günüm!

    "cesareti mete han'dan, intikamı attila'dan
    destanı bilge kağan'dan, gücü alper tunga'dan
    umudu kürşad'tan, inancı alparslan'dan
    kararlılığı fatih'ten, mücadeleyi atatürk'ten

    öğrenenlere, bilenlere selam olsun..."

  • yer bursa. iki adli vaka. biri adam vuruyor, diğeri satırla doğruyor. iki magdur da yogun bakımda. ve iki fail de adlî kontrolle serbest. hürriyet linki

    halil sezai sadece dövmüş. satırla dograsa yada silahla vursa şu an dışarıdaydı. bu ülkedede yargıya güven oranının yüzde 10 bile olması cok fazla. twitter baskısı ve siyasi talimat ile hareket eden yargı erki artık erk olma işlevini yitirmiştir.