hesabın var mı? giriş yap

  • açılıyor diye dünyayı ayağa kaldıran andavalların neden anlamadığını anlayamadığım durumdur. 1.3 km'lik tünel için dünyada ilk muamelesi yapıp somali'den başbakan getirteceksin, arızalanınca biz demiştik diyenlere andaval diyeceksin.

    andavalın bayrak taşıyanı sensin be arkadaşım.

  • "en ufak detay benden soruluyor. sebze çorbasına koyulacak etin kuzu eti mi dana eti mi olacağından tutun, o gün hangi oyunu ne kadar oynaması gerektiğine kadar her şeyi hesaplıyorum." demiş bir röportajında.
    bu ünlüler de bi tuhaf oluyorlar çocuk sahibi olunca. dünya üzerindeki annelerin çok büyük bir çoğunluğu sizin bu bahsettiğiniz şeyleri fazlasıyla zaten yapıyorlar. bazıları yaparken farkına bile varmıyordur hatta. hayır anlamıyorum ki bu durumu büyütmek, abartmak neden? çocuğunun çorbasına kuzu eti mi dana eti mi konulacağına da biz karar vermeyelim bi zahmet yapıver yani.

  • bu vatandaş ilk 535'de patlıyor. basınç krakatoa'nın ~50x50 kilometrelik parçasını paramparça edip 50 km rakıma savurmuş. kraterin parçaları taa mezosfere kadar seyahat etmiş. tabi bunun bir de inmesi var. rüzgar ve coriolis etkisi ile dünya karanlığa gömülmüş. meşhur izlanda'da ismi patlamasından daha çok geyik mevzusu olan yanardağ, gaz çıkardığında neredeyse tüm avrupa etkilendi. krakatoa patlaması sonrası bazı bölgeler 1 yıldan fazla güneş göremedi. kuraklık baş gösterdi, 2. dalga kavimler göçünün tetikleyicisinin bu patlama olduğu söyleniyor. muhammed'in kuraklık zamanı doğduğu varsayılır. o yıllarda istanbul'da* bile tutulmuş kayıtları. bir çok tarihçi yazar filan kayıt altına almış "hava geceymiş gibi karardı, karanlık 1 yıldan fazla sürdü" diye. mısır'da buğday çok çok az çıkmış, bizans bahçelerinin tüm meyve ağaçları kurumuş, suriye'de üzüm bağları telef oluyormuş başka bir şekilde deva olmuşlar. kara veba filan gibi hastalıklar da cabası.

  • zamanın birinde, koca bir mermer kütlesinin üzerine eğilmiş çalışan bir heykeltraş varmış. haftalarca o koca mermer kütleyi oymuş durmuş. bir gün bir çocuk gelip “o kayanın içinde ne arıyorsun” demiş. heykeltraş da “bekle, göreceksin” demiş.
    aradan bir süre geçmiş ve heykeltraş o mermer kütleden çok ama çok güzel bir at heykeli yapmış. çocuk hayran hayran heykele bakarken, “kayanın içinde at olduğunu nereden bildin” demiş.

    bazı erkekler var, o güzelliği her durumda buluyor beyler. kadın-erkek farketmez, her insanın içinde hayran kalınacak bir şeyler vardır. aramaya inanmak gerek.
    saygılarımla.

  • ablam durakta adamın tekine bilmemne otobüsü geçtimi diye soracakmış, söze afedersiniz filan diye başlayacağına "efendimiz hede otobüsü geçti mi acaba" demiş salaktır.

  • hapiste bol bol izler ve dinlersin dedirtir. ama bu sefer daha önce ağar'ın yattığı hapishaneyi 5 yıldızlı otele çevirmesi gibi olmaz.

    vatan millet aşkı hikayesine saklanarak milyonların hayatını çalmanın hesabı elbet sorulur.

  • hiç de öyle dert edilecek, kuruntu yapılacak şey değil. her şeye rağmen hayata umutla bakabilmek, asla karamsar olmamak, pozitif enerji şeyedebilmek lazım*.

    eğer "ben asla aşık olunası bir insan olamayacağım, anladım artık bunu." diyorsan hiç üzülme, bardağa bir de dolu tarafından bak.

    mesela sen;

    * işi düşeceği zaman aramak isteyenler için çok iyi bir insan,
    * dert anlatmak isteyenler için hoşsohbet bir dost,
    * canı istemiyorsa telefona yanıt vermeyen insanlar için çok anlayışlı bir arkadaş,
    * fikbidi olmak isteyenler için arkadaşlığın bir üstü sevgililiğin bir altı konumunda bir hiç
    olarak,
    çok önemlisin, çok değerlisin, iyi ki varsın, hep olmalısın, falansın felansın.

    bütün bunlardan uzak durup yalnızlığı tercih etmemelisin, bu tip ilişkilerden mahrum kalmamalısın, daha sosyal olmalısın, sokaklara çıkmalısın, koşup çoşmalısın... hadi göreyim seni...

    (bkz: hayat ne güzel çiçekler falan)