hesabın var mı? giriş yap

  • edit 2: bir arkadaştan george orwell sözü,
    düşünün çünkü henüz yasaklanmadı

    düşünüyorum da, hepimizin mi bu kadar kaybedecek şeyi var. kişisel özgürlüklerimiz o kadar kısıtlanmış ki, duvarları olmayan bir hapishanedeyiz. korku imparatorluğu mu bu? öyleyse, hakikaten neyden korkuyoruz?
    dayatmaları kabullenerek daha nereye kadar varacağız? farkında mısınız adı şeriat olmayan, ama muhafazakarlığın dibine kadar dayatıldığı iki yüzlü, sahtekar bir ülke olduk.
    son yasakla,
    her daim içen birisi değilim, ama istediğim zaman, dışarıda içmeyi geçtim, parasını verip birşey alamıyor olmak, bunun bana dayatılıyor olması ve buna sesimin, sesinin çıkmıyor, çıkamıyor olmasından nefret ediyorum.
    gittikçe boğuluyorum, insan görmek istemiyorum ama çekip gidip bir yeşillikte, deniz kenarında öyle boş boş oturmaya bile izin yok.
    herkes birşey olsun istiyor, ama beklemek, umuda boşa kürek çekmek gibi.
    debelenmesek bile batıyoruz, yalnız, çamura değil, bildiğin boka, ta ki nefesimiz tükenene kadar.

    kadehlerinizi kaldırın gençler,
    en çok da kimin o bok çukurunda boğulmasını istiyorsanız ona.
    şerefe...

    edit: gelen bir mesaj,
    " 1920li yıllarda ülkenin fabrika ayarlarıyla oynadınız şimdi bir babayiğit çıktı ve ülkeyi fabrika ayarlarına geri döndürüyor"

  • soft power, amerikalı bir siyaset bilimci olan joseph nye tarafından, bir ulusun başkalarını kültürel, ideolojik ve diplomatik kanallar gibi zorlayıcı olmayan yollarla etkileme yeteneğini tanımlamak için ortaya atılan bir kavramdır. bir ülkenin diğer ulusların tercihlerini şekillendirme ve yalnızca güç veya ekonomik teşviklerden ziyade cazibe yoluyla istenen sonuçları elde etme becerisini ifade eder.

    soft power, genellikle hedeflere ulaşmak için askeri güç veya ekonomik baskı kullanımını içeren "sert güç" ile karşılaştırılır. sert güç, askeri güce veya ekonomik hakimiyete dayanırken, soft power, başkaları için çekici olan kültür, siyasi değerler ve dış politikalar gibi soyut varlıklara dayanır.

    soft power örnekleri şunları içerir:

    kültürel etki: bir ülkenin filmler, müzik, edebiyat ve sanat gibi kültürel ihracatı, algıları şekillendirmede ve değerlerine ve yaşam tarzına ilgi uyandırmada önemli bir etkiye sahip olabilir. örneğin, amerikan filmleri, müzikleri ve televizyon şovları, amerikan kültürünün etkisine katkıda bulunarak dünya çapında geniş çapta yayıldı.

    diplomasi ve kamu diplomasisi: bir ülke, ilişkiler kurmak, çatışmaları çözmek ve değerlerini desteklemek için diplomasi, uluslararası işbirliği ve diyalog kullanabilir. kamu diplomasisi, eğitim ve kültür alışverişi, uluslararası yayın ve insani yardım gibi girişimler yoluyla yabancı halklarla ilişki kurmayı, iyi niyet ve anlayışı geliştirmeyi içerir.

    ideolojik çekicilik: bir ülkenin siyasi sistemi, değerleri ve politikaları, ilham arayan veya belirli yönleri taklit etmek isteyen diğer kişileri cezbedebilir. örneğin, soğuk savaş sırasında abd ve sovyetler birliği, kendi demokrasi ve komünizm ideolojilerini savunarak nüfuz için rekabet ettiler.

    kalkınma yardımı: diğer ülkelere yardım ve yardım sağlamak, bir ulusun soft power'ını artırabilir. ülkeler, ekonomik kalkınmaya, altyapı projelerine ve insani çabalara katkıda bulunarak iyi niyet oluşturabilir ve küresel olarak itibarlarını güçlendirebilir.

    uluslararası kurumlar ve normlar: uluslararası kuruluşlara aktif katılım ve küresel konularda işbirliği bir ulusun etkisini artırabilir. uluslararası normların ve politikaların şekillendirilmesinde öncü bir rol oynamak, küresel işbirliğine bağlılığı gösterir ve bir ülkenin soft power'ını artırabilir.

    soft power'ın sert güçten karşılıklı olarak ayrı olmadığını ve ikisinin birbirini tamamlayabileceğini not etmek önemlidir. birçok ülke, uluslararası arenada çıkarlarını ilerletmek için yumuşak ve sert güç (soft power ve hard power) stratejilerinin bir kombinasyonunu kullanır.

    kaynak

  • "neden ?"

    aklımda sadece bu sorunun dönüp dolaşmasını sağlayan bir işkencedir bu...

    "neden ?"

    hala içimde bir yerlerde dağınık bir şekilde duran tüm o özlem, sevgi, aşk kırıntılarını kalbime gelişi güzel tekrar saçan bu telefon neden ?

    işte yine o ses...tüm "hayır"’ların "evet" gibi geldiği, telefonun bir yanından girip öteki yanından çıkarak sımsıkı, ama sımsıkı sarılma isteği uyandıran o ses.

    nedendir bu aramak ? herşeyi mahveden sen.. aldatan ve çekip giden sen...bir türlü sana yetemeyen “beni” tekrar aramayı düşünmen neden ?
    yıllar sonra, bir kez daha, herşeye rağmen tekrar deneyelim dediğim zaman arkanı dönüp de “bu eleman kenarda dursun...şööle bi etrafa bakalım..daha iyisi var mı acaba ? ” diye başkalarıyla denemeyi isteyen sen; herşeyi ikinci kez elinin tersi ile ittikten sonra bu ağlamaklı ses neden ?

    yine denedin ve yine mi olmadı ?
    kimseler sevmedi mi seni ya da sen umduğun gibi sevemedin mi ?
    seni sadece “sen” olduğun için seven,
    gözlerinin en içine “ben” gibi bakan biri daha çıkmadı mı ?
    umutsuz musun ?
    ya da ;
    mutsuz musun ?
    artık hiçbirşey eskisi gibi olamayacak karamsarlığı içinde yorgun musun ?

    eğer öyleyse ,
    ben” gibi olmuşsun.
    ne üzücü ki neler hissettiğimi anlar olmuşsun.
    “ne olurdu sanki yok etmeseydin herşeyi, ve ben en çok sevdiğim kadınla mutlu olsaydım” diyen ben gibi zamana mağlup olmuşsun.

    gördün mü bak ne kadar zor geçen zamanı geri döndürmek..
    ve o zamanla gidenleri tekrar yerine getirmek..
    ne kadar zor tekrar güvenmek..
    ve aslında ne kadar acı ilk fırsatta yine çekip gideceğini bilmek..
    ama daha kötüsü..
    belki de en kötüsü..

    ne kadar yazık seni bu kadar çok sevmiş olmak ve ilk görüşte seni seçmek.
    bir daha kimseyi bu kadar sevemeyeceğimi bilerek..

  • "avrupa görmemiş öküz türkler." demişim gibi olacak biliyorum ama vallahi amacım türkiyedeki alkol fiyatlarına dikkat çekmek.
    şu pakete verilen 169 tl ile çek ripablikte mandıra alınıyor.
    iki ortak daha bulursanız bira fabrikası kurup bira dolu havuzunuzun keyfini sürebilirsiniz.

    geyiği bir tarafa bırakırsak ölümü gösterip sıtmaya razı ediyorlar insanı türkiyede.
    o fiyata içki mi olur lan.

    sırf nasıl düdüklendiğinizi daha açık anlayın diye aynı yahut muadil markaların fiyatlarından örnek vereceğim.

    bira, 60 kuruş. (onlu pakette alınırsa 50 kuruşa kadar düşüyor)
    votka 70lik 19 lira
    johnnie walker black label 32 lira
    şarap 11 lira (tekrar baktım da bugün 11'e çok daha kaliteli şaraplar alınıyor. standart sofra şarapları 6 lira)

    içki içmeyi lüks hale getiren politikaya sokayım.
    onu kanıksayan halkın da dibine vurayım.

  • yazıldı mı bilmem ama;
    detaya gel detayaaa.... behzat ç. akşam sızar. sabah telefon sesiyle uyanır. sürünerek kalkar, telefonla konuşur, kapatır. işte detay: ayağa kalkınca, akşamdan açık kalan lambaları kapatır!!! breh breh breh... behzat ç. böyle bir dizidir.