• 1908' de yayımladığı "süsleme suçtur" adlı manifestosuyla tanıdığımız ünlü modernist mimar. modern mimarlık manifestoları arasında hatrı sayılır bir yeri olan yazısında, birbirini tekrar eden bezemelerin yeni çağın uslubu olmadığını, her devrin kendi mimarisini yaratması gerektiğini ve yeni çağın kentsoylusunun mekanında süsün suç sayılması gerektiğinden bahseder.
    amacı zencefilli kurabiye yemek olan bir insanın,kurabiyenin illa zürafa şeklinde olanını aramasını küçültücü bir geri kalmışlık olarak yorumlayan loos'un, modern mimarlığın en çok tepki aldığı "yerelliğin yokolması" konusunda da ilginç düşünceleri vardı; eğer bir zanaatkar babasından öğrendiği süslü ayakkabıları yapıp satıyorsa bu desteklenmeli ve korunmalıdı, ama kendi için bu çağda hala kadife ve süslemeli ayakkabı alan kentsoylu suçluydu.
  • süsleme ve suç manifestosuna gönülden katıldığımız ancak, vücutlarına dövme yaptıranlar -vücutlarını süsleyenler diyor aslında- potansiyel suçlulardır da demiş olması ile üzmüş kişidir. tamam kendi içinde tutarlısın, seviyoruz seni, süsleme de tüü kaka.. ama ancak hapishanedekiler, suçlular dövme yaptırır dedin ya, çok kırdın beni.
  • dev bir yunan sütunu şeklindeki projesini amerikadaki bir gökdelen yarışması için hazırlamıştır. kendi mizah tarzıyla gökdelenlerin sadece uzun geniş sütunlardan ibaret olduğunu kast edip onlarla dalga geçmiştir, projesinin kazanamayacağını bile bile göndermiştir.
  • avusturyalı mimar modern mimarinin öncülerindendir
    süsleme cinayettir ve süs yapanlar cinsi sapıktır gibi sert açıklamaları vardır (pek te haksız sayılmaz hani).
    bu gibi açıklamalarından dolayı hapse bile girmişliği vardır.
  • kendisini "yarma kereste" olarak nitelendireceksek, diğer modernistleri ne dememiz gerektiğini kendime soruyorum. (edit: yarma kereste olarak nitelendiren öncül entari yokolmuş)

    le corbusier, o pek ünlü vers une architecture kitabında:

    evinizdeki eski mobilyaları üçüncü dünya ülkelerine gönderin, yerine yeni modern olanları koyun deyip, yardım yapar görünme kisvesi altında bu 3. dünya ülkelerinde yaşayanların kendi zevklerinin, kültürlerinin olmadığına getirip, onları aşağılar.

    adolf loos ve diğer modernistlerin insani düzlemdeki düşüncelerinde sorun var. bu sorun temelde "modernizm" deki sorundur. totaliter rejimlerin devrinin sorunudur. içinde bulundukları - saçma olduğu 1970'lerde trajik biçimde anlaşılan- "mimarlık yoluyla dünyayı kurtarma" düşüncesi, devrin faşist ve komünist rejimlerinin insani bazdaki sert bakışıyla birleşmiş, ortaya bugün insanının kulağını tırmalayan söylemlerine yol açmıştır.

    le corbusier'in bu minvaldeki söylemlerinin üzerini örtmek için gösterilen bugünkü çaba, popülaritesinden ve hala eskimeyen tasarım değerinden kaynaklanıyor sanıyorum. adolf loos malesef böyle bir lükse sahip olmadı. bu kadar mürit yapamadı...
  • mezar taşı bile sade bir küp taştır (mermer, çimento, vs. de olabilir) ve üzerinde sadece adolf loos yazar. mimarlık felsefesini mezar taşına bile yansıtmıştır. http://s3.amazonaws.com/…tos/2001/222/loosadolf.jpg
  • otto wagner'in zitti bir usluba sahip mimardır.
    ornament is crime sözünün sahibidir. bu sözle asıl anlatmak istedigi süs, yani fonksiyonu olmayan öğelerin binalara eklenmesinin gereksiz olduğu, daha da ileri giderek bunun cürüm yani bir suç olduğudur, cinayet değil. kısaca süs cürümdür*
    (bkz: villa müller)
  • "insanların kültür düzeyi ne kadar düşükse süsleme ve dekorasyonla kurduğu ilişki o kadar abartılı hale gelir.."

    cümlesinin sahibi mimarlık kuramcısı ve mimar.
  • adolf loos döneminde mimarlığından çok eleştirmen yazar kimliğiyle tanınmıştır.sivri bir dile sahip olan loos, mimarlık alanındaki sanayi gelişmeleri odaklı yapılaşmalarla ilgili sert eleştirilerde bulunmuştur.adolf loos'un mimarlığı modernist ideallerin dışında bir yaklaşıma sahipti.bu farklılık loos mimarlığının kabul görmesini yavaşlattı.keşfettiği üç boyutlu tasarım, raumplan dönem mimarlığı tarafından dikkate alınmadı.
    adolf loos sezzossion mimarlarını eleştiriyor, hermann bahr'ın ideal evini insan için var edilmemiş görüyordu.loos mimarlığın dayattıklarının yapıları yaşayanlarının meskeni olmaktan çıkarıyodu.oysa loos'a göre mimarlık meskeni tanımlama işini değil meskenin mümkün olması işini yapmalıydı.
    loos'un mesken tanımında birey kişisel varlığı, geçmişi, yakınlarıyla oluşturduğu bakışı yaratımda görerek meskeni var eder.mesken yaşayanların devinimleriyle varlığını sürdüren yaşayan mekandır.oysa loos dönemi için var olan mimarlığın dikta edilen, yaratımcının bakışının ortaya koyduğu değişmeyen, yaşamayan mekanlar ürettiğini söyler.
    loos mimarın işinin yapının iç mekanı ve dışı, kamusal alanı ve özel alanı arasındaki ayrımı kurgulamak olduğunu söyler.bu ayrımların arasındaki güçlü sınır tasarımını kuran mimar sonsuz bir özgürlüğe sahipti.mimar yapıyı dışarıdan okutmamalı, tüm varlığını içeride sergilemelidir.loos kaplamayla mimarlık-birey etkileşimini aynı noktada inceliyordu.kaplamanın malzemesinin yaratım ile kullanıcı arasında ilişki kuran esas öğe olduğu ve yaratım biçimin bu sebepten ikincil olması gerektiği görüşündeydi, esas olan kaplama idi.
    loos mimarlığı yaşamın boyutlarından kesitler sunan mekansal sonuçlar doğuran bir olgu alarak algılamıştır.yapıtları bir çok izlenimin, bakışın, sitilin barındığı yaratımlardır.mekanlardaki insanlar arsasındaki cinsi, sınıfsal ilişkiler, malzemenin duyumsal özellikleri, bakışın zamansal farklılıkları hepsi loos mimarisinde bir arada verilmeye çalışılmıştır.farklı hisler, yaklaşımlar, hiyerarşik ilişkiler de bu mimari arasındaki kontrastlar sayesinde bu mimari farklılaşmıştır.

    loos raumplan'ı mimarlık adına en büyük yaratımı olarak görüyordu.yaratımların gerçekleşmesi ona göre üç boyutlu karmaşık ilişkiler çözümüydü.loos mimarlığı aile yaşamının sahneleri göz önüne alınarak teatral bir yaklaşımla gerçekleştiriyordu.aile arasındaki ilişkiler yaşanan olaylar mekansal anlamda loos için kurgulanıp sonrasında bir araya getirilip sıkıştırmaktı mimarlık.konut bir araya gelmiş bireylerin kurduğu farklı onlarca parametreyi bir arada bulunduran aile olgusunun yaşamsal sığınağıydı.loos yapıtlarında yaşamsal durağanlıklar, yükselen etkileşim anları mekansal karşılıklar bulmuştur.konut sakini yapı içerisinde kimi geçişlerde sahneye geçen bir platformda olduğunu hisseder.
    loos moderniteyi gelenekle tamamen bağlarını koparmış, yeni bir başlangıç, benzersiz olarak görmez.aksine loos için modernite geleneğin devamıdır ve her üretimiyle geleneğe vurgu yapmaktadır.loos yapıtlarında mevcut düzene karşı başkaldırmaz, gelenekselden kopan onu yadsıyan bir dil kullanmaz.
  • mimarlık üzerine isimli kitabında süsleme nefretini biraz fazla abarttığını düşünüyorum ben. granit ya da mermer duvarları sadece harç sıvanmış bir duvarla aynı yere koymak biraz enteresan bir kafa. mermeri burjuvazi olarak nitelendirip ona mesafe koyan loos, söz konusu sanat olunca, hemen bakış açısını değiştiriyor; sanata sahip olan burjuvazi değilmiş gibi.

    evet belki süslenmiş bir sandalye ve sıradan bir sandalye aynı amaca hizmet edebilir ama farklı mekanlar yaratmanın temeli bunların arasındaki form/renk/desen farkına dayanır.

    ayrıca illa benzer kalıplar içinde mimari üretim yapmak da biraz manasız. stil değiştirmenin ne gibi bir sıkıntısı var kullanıcı için bilmiyorum. bina tasarımında bağlam karşıtlığına gidilmediği sürece stil değişikliğinin bir zararı yoktur kesinlikle. gerçi bağlama tümü ile ters bir üretim bile bir stilken bunları tartışmak yeterince saçma.

    tipik bir mimar. ayn rand tarafından tarif edilen howard roark tipolojisinde üstelik. (son cümle the fountainhead hakkında spoiler içerir) istediğin gibi olmadıysa yok et/yok say.
hesabın var mı? giriş yap