zeybek
-
sadece nokta olan bireyin gücü, inadı, kendinden geçmişliği, gözükara oyunbozanlığı olarak milliyetçilik gibi; bu efeyi ve zeybek dinlemeyi bayraklaştırıyor içimde.
bu yıl bodrum ve milas'a bir kültür gezisi yapasım var. milas'ta 1-2 tane türkünün hayatta olduğunu öğrendiğim bestecisi varmış. mini bir ilgi alanı da türkülerdeki kayıp dil, sözcük ve öyküleme. peş peşe 3-4 tane zeybek dinlersem, horoz gibi kabarıyorum, kan akışım hızlanıyor.
miniklerin zeybek oynayışı çok iyiymiş. "böyle oynanmaz" diyenler, olasılıkla zeybeğin bireysellik, ritmi sarkıtma* nitelikleri aşırı düzen ile bozulmuş diye o kanıya varıyordur. rus ve çin ordularının aşırı düzenli stadyum cimnastik gösterileri de o hissi uyandırır. aynı anda hem hayranlık, hem tiksinti doğurur.
(bkz: zeibekikos), zeybekiko
(bkz: hayıtlı'dan çıktım)
(bkz: irmeden gel irmeden)
(bkz: demirciler demir döver tunç olur)
(bkz: kerimoğlu)
(bkz: bodrum hakimi/@ibisile)
(bkz: sırrı efe)
(bkz: kiremitte buz musun/@ibisile)
(bkz: şu köyceğiz yolları)
(bkz: bağlamam var üç telli/@ibisile)
(bkz: o megalexandros/@ibisile)
(bkz: indirdiler ödemiş'in düzüne)
(bkz: osman'ımın mendili)
(bkz: tavas zeybeği)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap