• son günlerde toplumda hükümetin inadına paralel artan görüş.
    ancak tam olarak bilinerek karşı çıkıldığını sanmıyorum. bir nükleer enerji mühendisi olarak okulda "insanları nasıl öldürelim" ya da "hasstir sızıntı olursa ne yaparız?" gibi dersler görmedik. tam tersi bu enerjinin en güvenli hali nasıl olabilirdi her zaman konu oldu. şu haliyle de (aman çernobil ölçü değil onda en önemli güvenlik önlemleri yoktu) nükleer enerji en güvenli ve çevreyi (özellikle de termik santrallarlar ile karşılaştırıldığında) en az kirleten enerji kaynaklarından biri.
    ancak sorun bu enerji gerçekten gerekli mi? ve atık sorunu nasıl halledilecek? bunalr tartışılsa daha iyi olacak. eğer gerekli deniyorsa kötü bir alternatif değil. kötünün iyisi. ama ben hâlâ çok gerekli olduğunu düşünmüyorum. hele bir pagan olarak tanrıça'nın düzeninin bozulmasından gönlüm yana değil.
    bir de karşı çıkanlar adam gibi çıkabilse.
    bazen istiklal'de imza toplayanlar görüyorum. geçenlerde imza toplayan kızın biri "ya patlarsa ne olacak" dedi. teorik ve pratik olarak hiç bir zaman bir santral patlamaz, patlayamaz. nükleerin ne olduğunu bile bilmeden bir savla çıkıp imza toplayan bu kız gibiler olmasa da gerçekten bilen kişilerle tartışsak daha da inandırıcı olacaklar. yoksa ben de imza atmaya hazırım.
  • (bkz: aa bu benim lan)
    (bkz: #5656350)
  • nükleer enerjiye değil ülkemizde nükleer santral kurulmasına karşı olunma durumunun, sanki bu insanlar doğrudan nükleer enerjiye ve sözkonusu teknolojiye karşıymış gibi lanse edilmesi sonucu ortaya atılan sav.

    oysa olaya geniş yelpazeden bakıldığında bu insanların neden tedirgin olduğu anlaşılabilir.

    1. ortadoğu kaynamaktadır. terör belası ve savaş riski her an kapımızdadır. bu anlamda nükleer santrale sahip olmak, kızgın tavaya su damlatmaya benzer. su zararlı bir madde değildir. ancak kızgın tavaya damlattığınızda neler olabileceğini görebilirsiniz. bizler suya karşı değiliz, bizler kızgın tavaya su damlatılmasına karşıyız. ayrımı iyi yapmak gerekir. ülkemizde terör ve savaş durumunda herhangi bir nükleer santrali tam anlamıyla koruyabileceğini söyleyen her kim varsa türkiye'yi iyi analiz edememiş demektir.

    2. alternatif enerji üretim yollarının önerilmesine karşı olunmasına rağmen, ülkemizin su kaynaklarının risksiz ve temiz enerji için yeterliliği ortadadır. önemli olan 15 sene önceye kadar elektrik satan bir ülkeyken neden şu anda enerji darboğazı çekiyoruz?

    3. özellikle doğu kesimlerde insanların ahırlarını tavana astıkları demir somyaların iyi ucundan elektrik vererek ısıttığı ve buna karşı bedel ödemediği ortadayken ve dahası bu ve benzeri kaçaklar engellendiğinde ülkemizin enerji dar boğazını aşacağı bilinmesine rağmen radikal kaçak önleme kararları yerine bolluk içinde yokluğu çekilen enerjiyi daha fazla üretme telaşına düşüldüğü de ortadadır.

    4. nükleer enerjinin kaza yaşanmaması durumunda doğayla barışık bir yol olduğu söylenmektedir. küresel ısınmada nükleer santrallerin termik santrallerden bile yoğun bir etkisi olduğu bilinmektedir. ayrıca soğutma suyunun ırmaklardan alınması durumunda sözkonusu çevrede ekosistemin bozulduğu da bilinmektedir. yani tamamen temiz bir yol değildir.

    5. bu ülkede bırakın nükleer santralleri en basit kuruluşlarda bile dört dörtlük bir sistem işletilememektedir. nükleer santral gibi hata ve ihmal kabul etmeyen bir sistemin dört dörtlük işletilebileceği konusunda çeşitli endişeler bulunmaktadır. bu ülkede "gittiği yere kadar gider" anlayışından maalesef halen vazgeçilememiştir.

    6. nükleer santraller koşullar ve şartlar uygun olduğunda sırt dönülemez enerji elde etme yöntemleridir. ancak şu anki şartlarımız bu riski göze alabilmemiz açısından yeterli görünmemektedir. yani nükleer santral kurmak için sadece teknolojik değil aynı zamanda siyasal, sosyolojik, biyolojik, stratejik vb araştırmaların dört dörtlük şekilde yerine getirilmesi ve ona göre karar verilmesi gerekir.

    aksi halde ülkemiz hızlandırılmış enerji ile de kötü şekilde tanışabilir.
  • türkiye' de halihazırda enerjinin 1/4' ü enerji hatlarında israf edilirken, hiç gerekli olmayan bir yatırıma karşı olmaktır.
    sağcısı solcusu tüm siyasetçiler, bürokratlar dünyadan, enerjiden, teknolojiden pek bihaber göründükleri için allah'a emanet bir yatırıma karşı olmaktır.
    bu ülkede her alanda planlamanın durumu ortadayken, bile bile lades diyen bir yatırıma karşı olmaktır.
    allahına kitabına populist siyasetler yürüten, "plan değil pilav istiyoruz" zihniyetindeki kamu yönetiminin karar ve eylemlerinden şüpheli kişinin eylemidir.
    enerji politikasında bir dünya pis koku varken, ortalığı hem fiziksel hem avantasal kirletecek; hem doğanın dengesini hem de ülkenin zaten yampiri olan dengesini daha da yamultacak yatırıma karşı olmaktır.
  • gercekte tam olarak neye karsi, kime karsi oldugunu bilmeden karsi olmak. bir seyler donuyor, hem de cok ciddi birseyler donuyor. nukleer enerjinin reaktor cicekleri bundan yillarca once, hic birimizin bilmedigi, ya da cok azimizin bildigi, derin vadilerde, issiz collerde acmisken bunca senedir sessiz sedasiz idi hersey. simdi birden, bir uranyum patlamasi oldu, borsa tavanlari deldi gecti. millet alicani aldi, yapica kontrati yapti biz daha halen karsi koymak diyoruz. neye karsi koyuyorsak, kime karsi geliyorsak, bagirtimiz cigirtimizda kimin bilmemnesinden asagida ki kasimpasa ise onu da bilmiyorum. gercek su ki, o reaktor cicekleri acti, tohuma gecti, meyve bile verdi. biz halen karsi koyalim bakalim. (bkz: the round table of nine) ve (bkz: the club of rome) ve hatta (bkz: avustralya nin cin e uranyum satmasi)
  • nedense sadece türkiye'de karşı olmak gibi algılanan tavır. oysa buna karşı olanların hassas oldukları konu sadece türkiye değil tüm dünya olmalıdır. ve yeterince hassas olan insanlar zaten bir tek buna değil nükleer silahlanma ve dünyanın ağzına sıçan, her geçen gün kanserden ölümleri arttıran her çeşit ağır sanayiye de karşı çıkmalıdır. en büyük güç kimdeyse huzuru o temin eder kandırmacasına da karşı çıkmalıdır. yok bunlara karşı çıkmaz da kendine ezberletilenlere sıkı sıkıya bağlı kalırsa götünde atom bombası da patlar, cilt kanserinden de sürünüp geberir, radyasyonlu çay da içer. müstehaktır da.
  • aslında karşı oldukları halde şartlar müsait olmadığı için olamayanların da pasif olarak içinde bulunduğu durummuş. oyunun kurallarını değiştiremiyorsam kurallara uyarımın oyunun kurallarını değiştirmeye pek bi faydası yokken ve hatta canavar bellediğin şeye benzeyerek ne yapılabilinirken ben anlamıyorum bu insanların içinde bulunduğu durumu. bir de işin garibi iyi şeyler düşleyen ve onları gerçekleştirmeye çalışan insanları hep pollyanna filan sanıyorlar. oysa bu insanların pek çoğu dizleri üstünde yaşamak yerine gerekirse ölümü göze almış insanlardır. onun için konformist olabilirsiniz. ama bari dansöz olmayın.
  • (bkz: karşı show)
  • atık olarak sadece su çıkaran nükleer enerji santrallerinin var olduğunu bilmeyen insanların içinde bulunduğu görüş.
hesabın var mı? giriş yap