• yusuf atılgan'ın öykülerinden biri.

    "kentten" dizisindeki varoluşçu minvaldeki öykülerdendir aynı zamanda. sait faik'in alışıldık bir öyküsü gibi açılır: bir balıkçı, durgun bir deniz, kıyıda taş sektiren bir aylak, edepsiz bir orospu, tahta bacaklı bir yaşlı adam...

    yaşam her insan için farklı rotalar çizmektedir.

    işsizlik, aylaklık, küçük bir hırsızlık, müşteri avına çıkmak, manavdan elma çalmak, parkta boş boş oturmak...

    dünya dönmektedir içindeki sağa sola koşuşturan ya da hiçbir yere ulaşmayan insanları umursamazcasına.

    gene de yusuf atılgan umudu vadeder. hele bir yarın olsun da; yarın başka bir gündür!
  • yusuf atılgan'ın sait faik abasıyanık izleğinden sürdürüp tarık dursun k çizgisine taşıdığı enfes öykülerinden birisi.

    hikâye pansiyonda kalan, işten atılmış bir adamın işten atılma nedeni belirtilmeden sıkıntılı bir ruh hâli içinde deniz kıyısında oturmuş, taş sektirme yapması tasviriyle başlar. adamın çevresindeki insanlarla iletişimi, işten atılmışlığın verdiği huzursuzluk nedeniyle hayal kırıklıklarıyla sonuçlanır. adamın denizde gördüğü balıkçı, bir hayat kadını ile arasında geçen olumsuz diyalog, kulübenin gölgesinde oynayan çocuk ve sonrasında karıştığı sokaktaki kalabalık ona dayanılmaz gelir. adam manavdan sessizce bir elma aşırır; cebine atar. kentin göbeğinde yürümesine rağmen kimse cesaret edip aşırılan elmanın arkasına düşmez. aşırırken lezzetli olan elma, insanların ilgisizliğiyle lezzetini kaybeder. bu nedenle elmayı yemez; karşısına çıkan parkta yere fırlatır. parkta tek ayaklı bir adam görür, yanına oturur. aylaklığıyla zaman dolduran anlatıcı iş başvurusunda bulunmuştur. bu işe alınacağı umudunun verdiği iyimserlik, yarınına ışık olur.
  • sayının son basamağı atılmış haline son basamağın 5'le çarpımını ekle. (bkz: chika testi)

    kadınlar ister ahlaklı, ister ahlaksız olsun, erkek bakarken önce öteki kadının ne seçtiğine, kendine ne aldığına söyle bir bakıyor. o zaman bir erkek, atılmış bile olsa, atılmadan önce alınmıştı, denenmişti* diye denemeye değer algılanabiliyor. sahipli erkekler daha çok ilgi görüyor. bu da kadınların erkekleri iplemediği, esas kadınların ne yaptığına baktığı ve kendi aralarında çekişip rekabet edip durduğu havasını -belki de gerçeğini- ortaya çıkarıyor. (bkz: düzgün erkeklerin hepsinin kapılmış olması/@ibisile)
hesabın var mı? giriş yap