• öyle bir devlet düşünün ki, o devletin yönetenleri; anayasal esas ve ilkelere, hukuk devletinin gereklerine, temel hak ve özgürlüklere, kuvvetler ayrılığına, çoğulculu demokrasiye uygun hareket etmektedir; hatta bu memleketin kültürüne, havasına, suyuna işlemiştir bu anlayış. yani, bu memlekette, sırf, eli-kolu bağlayan bir anayasa var diye değil; sosyal bilimlerin ulaştığı sonuçlar ve yıllardır süre gelen ortak yaşantı dolayısıyla söz konusu "değer"lere bağlı kalınıp riayet edilmektedir. es kaza, bu devletin anayasası ortadan kalksa dahi; yönetenler ve bireyler, şeklen yok statüsünde olan anayasayı yoktan var eder ve yine ona uygun davranırlar; işte anayasal devlet olabilme kriteri budur. bunun zıttı bir durumda ise -tıpkı, şeklen var olan bir anayasanın bulunduğu bir çok devlette olduğu gibi- bireyler ve bilhassa yöneticiler, bu anayasayı ortadan kaldırmaya ya da ardını dolanmaya çalışır; işte bu devletleri, mevcut anayasalarına rağmen anayasal devlet olmaktan alıkoyup anayasalı devlet kılan şey de bu anlayış; hatta bu anlayış yoksunluğudur.
  • 18. ve 19. yüzyıllarda mutlakıyetçi iktidar savına karşı koymak isteyen sosyal bakımdan esas olarak yükselen orta sınıftan destek gören ve 19. yüzyılın sonuna doğru bütün avrupa'da geçerlilik kazanan devlet biçimi.
hesabın var mı? giriş yap