• 6 ekim 2009 'da 6-7 ekim 2009 imf-dünya bankası istanbul kongresi'ni protesto etmek için çeşitli dernek ve kurumlardan birçok insanın oluşturduğu topluluktur.

    ne savundukları siyasi görüşlere, ne fikirlerine, ne de protesto yapma haklarına dair bir karşıtlığım, kıllığım yok. fakat protestolarını icra edişlerine, takındıkları tavıra, eylemlerine tamamen karşıyım, zıttım. eğer protesto eylemlerini icra edişleri siyasi görüşlerinin, fikirlerinin, mantıklarının, kişiliklerinin uzantısıysa o zaman bu arkadaşlarımın sergilediği her türlü görüşe, siyasi duruşa ta en kökünden karşıyım.

    haberlerde izledim şimdi toplantının daha ilk günündeki eserlerini. aklıma gelen yaptıklarını açıklayacak ilk kelime rezillik.

    emekçilik ne zamandır ailesini kafesinden kazandığıyla geçiren kafecinin kafesini talan etmek? komunistlik ne zamandır devletin bankasının, devlete vergisini ödeyen, binlerce vatandaşımızı çalıştıran bankanın camlarını indirmek? devrimcilik ne zamandır kaldırımın taşlarını sökmek, molotov kokteyli fırlatmak? özgürlükçülük peki ne zaman insanların kafasına taş atmaya dönüştü?

    ve protestoculuk, tavır koymak ne zaman yüzü sarıp, terorist gibi davranmaya dönüştü...

    daha gün bile bitmedi. olayların yarısı bile olmadı. akşamı var, yarını var. birçok kişi yaralanacak daha... birçok vatandaşımız maddi, manevi zarar görecek. gözaltları... bu arkadaşların içinden de bir sürü yaralanan olacak, kimisi polisin orantısız gücüne maruz kalacak. yazık harbiden.

    sivil toplumun gücüne ben de inanıyorum. elbette bir gücü, etkisi var sivil toplum örgütlerinin, halkın, eylemlerin, protestoların... ama yapılan bütün bu protestoların değeri benim gözümde habersiz ordan geçerken yaralanan bir insandan fazla değil.

    edit: tabii ki o gün orda protesto yapan herkesi kastetmiyorum bu başlıkta. eğer daha iyi belirtememişsem, ya da daha başlığın başında yazamamışsam bu karakter sınırlamasının hengamesidir. benim bu başlıkta eleştirdiğim insanlar gereksiz şiddete başvuran, protesto ayağına savunduğu görüş dahil (tabii eğer varsa) herşeye zarar vermiş şuursuzlardır. yoksa gidip sadece "biz burdayız, yaptığınıza karşıyız." mesajını en güzel vermiş limonlu emekçileri eleştirmeye ne benim hakkım var, ne de onların eleştirilebilecek bir tarafı var.
  • bu protestocularla ilgili başbakanımızdan, buraya yazan sıradan vatandaşımıza kadar pek çok insanın anlamadığı bir şey var. bu önemli gerçeği artık açıklıyorum: protestocular, protestoculardır. yani adı üzerinde protesto yapan birtakım insanlardan bahsediyoruz. sokak protestosu dünyanın pek çok yerinde kamu malına, özel mülkiyete zarar vermeyi de içerebilen farklı seviyelerdeki şiddet eylemlerini içerir. öncelikle 'vay şerrrrefsizler, nassı yaa?!' diye şaşırmayı keselim, benim nöronlarıma kısa devre yaptırmayalım. protestocu denilen adam hem şiddeti uygulayan ve hem de şiddete maruz kalan olmuştur her zaman. hiç bilmiyorsanız biraz latin amerika örneklerine bakın, "terörist"likle uzaktan yakından ilişkisi olmadığı halde, molotof kokteyli uzmanı haline gelmiş sıradan bir arjantinliyle muhabbet etmişliğim olduğundan tavsiye ediyorum bunu size. çünkü doğası gereği protesto böyledir. protestocunun protesto ettiği şey, şiddetin en şiddetlisini, en gizil ve açığını uygulama hakkına ve olanağına sahip olan otoritenin kendisidir. protestocunun gözünde her gün kendisinin ve haklarını savunduğu insanların kurban olduğu bir şiddet gösterisidir zaten. o kafe, o kaldırım taşı, hele ki o banka. bütün bunlar birer simgedir ve bir önemleri yoktur. üstelik şiddetin ana kaynaklarını elinde bulunduranlara karşı hem "yeterince güçlenirsek biz de yapabiliriz" mesajı verme, hem de iktidar araçları üzerinde sembolik bir tahribat yaratma zorunlulukları da vardır. işte protestocu kabaca böyle düşünür, bu motivasyonla hareket eder. haklarında konuşurken, yazarken ayyy yazık oldu camlara'dan, vah vaaah vergilerimiz çöpe gittiiiii'den biraz daha fazla zeka ve duygu yoğunluğu hak ettiklerini düşünüyorum.
  • ben mi protesto eylemini, protestocunun tanımını yanlış biliyorum diye açtım baktım tekrar sözlüğe. harbiden de karşısında molotof kokteyli hazırlamayı bilen, cam indiren kimse yazmıyordu protestocunun. tam olarak şöyle yazıyordu, hatta kopyalayayım çünkü herkes anlamını biliyor gibi gelmedi.

    -bir davranışı, bir düşünceyi, bir uygulamayı haksız, yersiz, gereksiz bularak karşı çıkma, kabul etmeme.

    bir düşünceye, fikre, duruma karşı çıkıyor protestocu. peki. protesto eylemini kamu malına zarar verilebilecek, şiddet içerebilecek seviyeye kadar legalize de ediyor protestocu kendi kolpa mantığınla, peki. e peki soruyorum o zaman ben sana, pkk gibi terör örgütleri de türkiye'nin bütünlüğünü haksız, yersiz buluyor. onlar da bunu protesto ediyor. senin mantığınla da bu adamlar terörist değil de protestocu olmuyorlar mı? o kaldırım taşı, o banka senin özgürlüğün değil, özgürlüğünün sınırı.

    haksızlığa karşı çıkarken haksızlık yapmak yaptığın işte de bir değer bırakmaz.
  • protestocu değil vandaldırlar. hatta barbardırlar.
  • ya barbarlık ya sosyalizm diyenlerdir. panzerlerin, copların, biber gazlarının, silahların gölgesinde yapılan anti demokratik bir kongreye gereken cevabı veren onurlu insanlardır.
  • protestocu değil, vandal, hun, vizigot, ostrogot, kimmer, iskit, suev, angl, lombard, burgond, frank, alan, sarmat, mesaget, saxon, jute, gepid, bulgar, macar, kumandırlar. düşmanları da kahpe bizans kahpe roma'dır.
  • bence açıklık getirilmesi gereken bir konu da 6 ekimdeki protestoculardan kaçı o taşlarla, molotof kokteylleriyle vs saldırıya geçtiler. bunu bilmek önemli. orada o gün en azından 2000 2500 kişi vardı ve onların ancak 100 kadar kişisi o gün o saldırıları gerçekleştirdi. yani 'vay efendim komünistler ne kadar da barbar, bu solcuların da eylemden anladıkları bu' vs demek son derece yanlış olacaktır. ve hatta büyük çoğunluk komünistler, 'prosestocular' da bu saldırıları, bu anarşiyi eleştirmektedir. çünkü bu yaratılan anarşi halkı solculardan,eylemlerden hepten soğutacaktır, onları mücadeleye davet etmek yerine. ve fakat işin bir de şöyle bi yönü vardır: bu saldırıları gerçekleştiren anarşist yahut devrimci demokrat örgütler polis tarafından yok edilebilecekken polisin de işine geldiğinden varlıklarına devam etmektedirler. polisin neden mi işine gelmektedir? e güzelim eylem berbat olmuştur, bu polisin işine gelmeyecek de benim mi işime gelecek? kısacası haberlerde izlediğimiz o saldıran, barbar eylemcileri o günkü eylemden bulunan tüm solcular zannetmeyelim, zannedenleri de uyaralım.
  • o gün orda protestosunu insan gibi yapan kimselere sözümüz zaten yok. fakat yakmayı, yıkmayı savunan, legal hale getirmeye çalışan mantık da o gün orda o çirkin eylemleri gerçekleştiren çürümüş güruh kadar tehlikelidir, zararlıdır.

    efendim protesto deyince benim aklıma greenpeace geliyor. onların her eylemi legal mi, değil. fakat kuralları ihlal ederken dahi dengeli, mantıklı davranıyorlar. dikkat çekmek istedikleri problemi herkesin gözüne sokuyorlar, sivil bilinç yaratıyorlar. protesto, protesto ruhu budur.

    yüzün terörist gibi örtülü kaldırım taşını sökerken, nike ayakkabılarınla banka taşlarken, esnafın kafesini yağmalarken, arabasında seyahat eden adama saldırırken kapitalist sistemi mi eleştiriyorsun yoksa içindeki öfkeyi terörü dışarı vurmak için fırsat buldun da bunu mu kullanıyorsun? önce kendine karşı dürüst ol, ona açıklık getir.

    senelerdir bir mayısta yürümüş, eylem tarihi o kolpa protestocuların feriştahından daha fazla olan orta yaş üstü bir sürü işçisi emekçisi vardı o gün orda. bakalım eylemleri gerçekleştirenlere. hepsinin üniversite yaşında kimseler olduğu yaptıkları kamuflaja rağmen gayet bariz. bir tane emekçi kadrodan var mıydı o aptallar güruhunda? bu emekçi amcalar teyzeler dertlerini ogün ordaki ortalığı dağıtan öküzlerden daha mı az anlattılar?
  • abi bir kilo et 24 ytl olur mu ? okulu bitirdim işim yok bu ne biçim olay ya? diye yakınıp hayıflanıp, nedenini bilmeyen cahil cühela ekibinden değillerdir. vandallardır, ama kafa çalışıyor çocukta ne yapsın bu enerjiyi harcaması lazım. senin gibi kös kös oturup tavana bakmıyor bu çocuklar. he bunlar komünist olduğu için mi barbarlık yapıyor cevabı koca bir hayır. dünyanın her yerinde imf ve küreselleşme karşıtı eylemlerde vandalism kullanılıyor bunun nedeni çok basit eğer gidip orada siyah çelenk bırakıp gidersen iki slogan atıp dönersen hiçkimsenin umrunda olmayacak. çünkü dünya'yı yönetenler ile türkiye'yi yönetenler çokda farklı değil çünkü sizin kandırıldığınız gibi demokratik hak ağzıma geleni söyleyebilme hakkı değildir. yani hükümet yada dünya liderleri bir yasa çıkardığında buna karşı olduğumu belli edip çekilmem sonra onların beni aferim demokratik hakkını kullandın diyip sırtımı pışpışlayıp buna rağmen yasayı çıkardıklarında ben demokratik bir birey değil enayi oluyorum.
    tanıdık gelmesi açısından siyasilerimizden benzer durumlardaki tepkilerden bir demetle entry i bitirelim
    (bkz: yollar yürümekle aşınmaz)
    (bkz: arkadaşlar demokratik haklarını kullanmış)
    (bkz: ananı al da git)
    (bkz: bakanın elini sıkmayan öğrencinin tutuklanması)
  • tkp'liler hariç hepsinin gözlerinden öperim.

    zamanın ilerliyor görünmesine rağmen toplumsal olarak gerilediğimizin farkında olanlardır. her gün birilerinin arabalarını daha da yenilediği, diğer yandan ise yığınların mülksüzleşip işsiz kaldığını bilerek hareket edenlerdir. ve bunun sadece bir ülkeye özgü olmadığını, her toplumun farklı seviyelerde düzülmekte olduğunu, bu sistemin köpeklerinin ve bekçilerinin olduğunu gayet iyi bilmektedirler.

    kırıp döktükleri ne varsa, helal olsun. sindirilmiş yığınların ahlaki öncülüğünü yaptılar. mücadele o kadar geri durumda ki, ilk önce kendimize güvenimizin gelmesi lazım. "eğer burjuva demokratik yollardan izin yoksa, eyvallah, diğer türlüsüne de varız" demişlerdir.
hesabın var mı? giriş yap