• bir kaç mahalle delikanlısı, ne ve kimler tarafından desteklendiğini tahmin etmesi bile güç değil, kürt bir minibüs şöförünü bir daha buradan geçme diye uyarıyor. neden? çünkü kürt. nerden biliyorum sebebin bu olduğunu? çünkü her olayı ırkçı türkler ve ezilen kürtler temasıyla anlatmaktan zevk alan geçimsizin tekiyim ben. üç beş tane serserinin, kız meselesi ya da yan baktın kavgası olamaz bu olay. ırkçı türkler, köyü yakılıp batıya sürülen -soy ağacını da çıkardık hemen- zavallı kürt minibüs şöförüne kürt olduğu için saldırmış. nokta.

    zaten alacak verecek cinayetleri, yol verme kavgaları, yan baktın arbedeleri, hepsinin altında saldırılan tarafın kürt olması var, saldıran taraf da malumunuz, her daim ırkçı türkler. zaten saldırılan minibüs şöförünün elemanları toplayıp kahve basması, insanları bıçaklamaları gayet normal, çünkü yolunu kesip "burdan geçme" dediler, zaten öncesinde de köyünü yakmışlardı -nerden biliyorsak?-. kahveyi yakıp içeridekilerin hepsini öldürseler yeriydi bence. insaflılarmış ki beş kişiyi bıçaklamakla yetinmişler.

    aferin canlarım, devam edin böyle, duyumlar üzerinden atıp tutun, konuyu gidin yakılan köylere falan bağlayın, kendi ırkçılığınızı öyle örtebilirsiniz belki.
  • aklıma ister istemez yolu kesilen ve oradan geçmesi istenmeyen adamın, 35 kadar arkadaşını toplayarak kahvehane basıp insan bıçakladığına göre biraz potansiyel bir tip olduğu geldi.
    kimse kimsenin özgürce biryerden biryere gitmesini engelleyemez ve bunu yapması suçtur. ancak engellenen kişinin de sanki sonrasında yaptığı olay ile pek masum olmadığını düşünüyorum... yani 2 taraf da pek masum durmuyor bu olayda...

    türk-kürt mü? iki tarafda ırkçı olunca olaylar bu boyutlara gelebiliyor... olayı yapan gençlere ırkçı diyorsun, ki büyük ihtimal ama 35 arkadaşını toplayıp adam bıçaklayanın 35 arkadaşının arasında 35 farklı ırkdan insan olduğunu düşünmüyorum...
  • orada olmayanyarın bilmeden görmeden bilirmiş gibi görmüş gibi yorum yaptığı olaylardır.

    sadece olayı bizzat yaşadığını söyleyen arkadaşın dediklerinin şu aşamada değeri var kanaatimce.

    --- spoiler ---
    olayı bizzat yaşayan biri olarak anlatıyorum. iki araba ve bir minibüs dolusu bıçaklı sopalı kürt grup şehir içindeki kahvenin önünde oturan yaşları 40-60 arasında değişen evli barklı tanımadıkları insanlara saldırıp kaçıyorlar 5 kişi ağır yaralı hala ameliyatlar sürüyor. polisler olayı haber alıp olaya karışan karışan 3 kürt vatandaşı gözaltına alıyor. bunun sonucunda ilçedeki kalabalık kürt grup arkadaşlarını zorla gözaltından almak için karakolda arbede başlatıyor. bıçaklanan insanların yakınlarıda haklı olarak gözaltındakilerin bırakılmaması için karakol önünde toplanıyor. daha sonra tüm ilçe buraya hareket edip polisten gözaltındakileri istiyor. polisle çatışıyor
    --- spoiler ---
  • 2009 yerel seçimlerinde birinci akp'nin yüzde 46, ikinci saadet partisi'nin yüzde 29 oy aldığı bir ilçede yaşanmış olması itibariyle, ülkenin batı bölgelerindeki islamcı tabanın kürt açılımı hikayelerini çok da ciddiye almadığı sonucuna ulaşılabilir

    bilhassa merkez sağın yokolmasından sonra türk sağı anlık rüzgarlarla dalgalanır hale geldi, gençler mhp mitingine katılıp coşarlar, ertesi gün cuma hutbesiyle akp'li olup akşam sohbetinden sonra saadet'e geçerler, arada bbp sempatisi, "üşüyoruz reis" edebiyatı da çeşni olur
  • bu saldırının, ardından gelen linç girişimlerinin ve "vatanını seven milliyetçilerin tepkileri bunlar" şeklinde devletten de destek alan meşrulaştırma girişimlerinin fazla dikkat çekmeyen bir diğer yönü de saniyorum son dönemde mainstream medyanin (ertuğrul özkök vb.) kimi temsilcileri tarafından da sık sık dile getirilmeye başlanan "ya batıdaki kürtler!" edebiyatina yapacağı katkılar. bu katkıların erken örneklerini inegöl'de yaşananlar sonrası sözlükte verilen ilk tepkilerde de görmek mümkün. "birlikte yaşamanın artık imkansız olduğu"na yönelik bir vurguyla "batıdaki kürtlerin linç edilmesi ya da geldikleri yere gönderilmesi" düşüncesini kullanarak bütün kürtlere ve tabi pkk'ya karşı bir şantaj olarak yürütülen bu yeni kampanya, aslında her türden sosyal, kültürel ya da siyasal hak talebine karşı gizli bir barikat olarak kullanılıyor. onlarca sivil toplum kurumunun yaptığı barış çağrılarina, dikkat çektiği tehlikelere ve gelişmelere karşı kulağının üzerine yatan bu yeni politika bulutu, "ayrılmayı bile tartışmalıyız" gibi söylemlerle süslü demokrat bir görünümün altında, batıdaki bu tür linç girişimlerinin daha da artabileceğinin. bunlara hoşgörüyle yaklaşılabileceğinin işaretlerini veriyor. aslında anayasa değişikliğine karşı hayır diyen herkesi ergenekoncu ya da yasadışı terör örgütü yandaşı olarak etiketleyen akp medyasinin yeni salvolarıyla birlikte düşünülünce bu tavır kürtler üzerine yoğunlaşan ama bütün toplumsal muhalefeti "demokrasi ve huzur" söylemiyle karşısına almaya yönelen bir sürecin işaretlerini veriyor. 12 eylül'ü eleştirir görünen ama 12 eylül politikalarının devamından başka bir şey olmayan politik kurgularla hareket eden siyasal figürler ve tasarıları karşısında, giderek bölünen yaşam alanlarında bir çatışma sürecinin girdabına sürüklenen bir ülkede "birlikte yaşayabiliriz" diyebilmek, bu faşizan azgınlığın ve linç kültürünün önünde durabilmek için giderek daha da yaşamsal bir önem kazanıyor. sipere girmenin değil, siperden çikmanın politikasi başarılamazsa, türkiye'nin miloseviç'leri de inegöl'lerden çıkacak çünkü...
  • geçenlerde yürüyorum yolda, geçenler dediysem 1,5 ay evveli. okmeydanı ve kağıthane arasında hamidiye diye bir yer. çevirdi etrafımı böyle ilginç tipler. ne arıyorsun burda, nerelisin filan. tabi doğum yer tunceli olunca ve üstüne ben tunceli yerine dersimliyim deyince kayışı koptu heriflerin. hazırlandılar, dalacaklar filan, arkadan birisi geldi. nur yüzlü bir abi. o gelince böyle bir sessizlik vuk'u buldu. sandım ki eleman beni tanıdı, ne kadar iyi biri olduğumu anladı ve kurtarmaya geldi. meğer adam reisleriymiş. daha doğrusu bunlar alperenmiş. herif boğazıma sarılıp "bak koçum bu ülkede dersim diye bir yer yok" dedi. ben de hemen yavşaklığıma bürünerek "abi zaten 1935'te adı tunceli olmuş, benimki eski alışkanlık, yoksa elbette tunceli'dir doğrusu" dedim. sonra hiç alakası yokken "orhan pamuk akıllı olsun akıllı" diye bağırdı. "abi hislerime tercüman oldun" dedim. "yavşaklığın lüzumu yok lan göt" dedi. "anladın mı?" dedi, "anladım" dedim. o günden sonra hiçbir yerde hiçbir zaman hiç ağlamadım.

    sonra eve gittim, uyudum. rüya gördüm. rüyamda benim yavşak arkadaşlara, "adamlar beni dövdüler" dedim. oralı bile olmadılar. aynı arkadaşlarıma dedim ki "bbp'liler beni dersimli olduğum için dövdüler", hararetlendiler, sopalar filan buldular. kavga etmeye hazırlandılar. ama ben izin vermedim.

    suphi'nin cebinde kenevir tohumu ve das kapitalvardı. bana mevzuyu anlattı. suphi 50'li yıllarda marshall yardımını müteakip modernize edilmiş tarım sebebiyle işsiz kalmış, göçmüş kentlerin civarlarına ve kondusunu koymuş oralara. memleketin en büyük işgücü olmuş kendisiyle birlikte gelenlerle. "kürtler istila etti buraları" diye tutturmuşlar o dönem de. hatıralar benzer olunca aklıma geldi. 1993-1994 sürecinde devlet tarafından yakılmış köylerin sessiz ve kimsesiz sürgünleri olarak kentlere göçmüştük. şimdi kendini bu vatanın sahibi ilan edenler "kürtler buradan gitsin" diyorlardı. no country for kurdish. "anladın" mı dedi suphi, "anladım" dedim, "anladım".
  • cumhuriyet halk partisi'ne kafatasçılar ve faşistler diyen emperyalist kukla dinci-liboş tayfasının gözüne sokulası olaylardır. 2009 yerel seçimlerinde bakıyorum akp ve sp'nin oylarının toplamı %75 ediyor. chp ve dsp'nin aldığı oy oranı ise toplamda % 7'yi bile bulmuyor.

    (bkz: anlayan anladı anlamayan kel mahmut)
  • fitili alacak-verecek kavgasi ateşledi
    inegöl’deki olayların doğu kökenli bir minibüs şoförüyle yapılan alacak tartışmasıyla başladığı, daha sonra çatışmaya dönüştüğü, aşırı alkollü kişilerin gerginliği tırmandırdığı açıklandı
    01:33 | 27 temmuz 2010
    inegöl dha

    bursa’nın inegöl ilçesinde dün gece doğu kökenli minibüs şoförü ile kahvede oturan gençler arasındaki alacak - verecek kavgasıyla başlayan, karakol, belediye binası, banka şubelerinin taşlanmasına, araçların yakılmasına kadar varan olaylar, sabah saatlerine kadar sürdü. 51 kişi gözaltına alındı, 21’i polis 30 kişi yaralandı. savaş alanına dönen inegöl’e gelen bursa valisi şahabettin harput, “aklın ve mantığın bir kenara bırakılıp, duygusallığın öne çıkmasıyla böyle bir olay yaşandı. üzücü olan, yanlış anlamadan kaynaklanan bir olayın, grup çatışmasının, bölgesel bir çatışma olayına döndürülmeye çalışılması. olayın öncülerinin aşırı alkollü olup, şuursuzca eylem yapmak istemeleri sonucu polisler de yaralandı” dedi.

    takviye birlikler geldi
    bursa’dan ilçeye takviye polis ekibi sevk edildi. iddiaya göre, orhaniye mahallesi’nde oturan bir genç, dün saat 18.00 sıralarında arkadaşı olan doğu kökenli bir minibüs sürücüsünden alacağını istedi. çıkan tartışma kavgaya dönüşürken, minibüs şoförü, borçlu olduğu kişi ve arkadaşları tarafından dövüldü.
    minibüs sürücüsü, bir süre sonra kardeşlerini ve akrabalarını yanına alarak kahveye geldi ve karşı gruptan bazı kişileri bıçakla ve sopalarla yaraladı. 5 şüpheli minibüsle kaçarken, yaralı 6 kişi ise hastaneye kaldırıldı.
    onlarca kişi hastanede yakınlarının durumuyla ilgili bilgi almak için ortalığı birbirine kattı. kaçan 5 şüpheli de gözaltına alındı. şüphelilerin yakalandığını öğrenen yaralı 6 kişinin akrabaları ve arkadaşları, merkez karakolu’nun önünde toplanmaya başladı. bu sırada inegöl kültürpark’ta emel sayın’ın devam eden halk konserinden ayrılan ve bazıları alkollü olan bir grup genç de karakol önündeki kalabalığa katılıp, gerginliği tırmandırmaya başladı.

    sabah beşte sona erdi
    kalabalık, şüphelilerin kendilerine verilmesini istedi. dakikalar geçtikçe alkollü gençler, saat 21.30 sıralarından itibaren ‘kahrolsun pkk’, ‘şehitler ölmez vatan bölünmez’, ‘burası inegöl buradan çıkış yok’ sloganları eşliğinde karakola taş atmaya başladı. galeyana getiren gençler daha sonra karakolun önündeki biri panzer 7 polis aracını devirip ateşe verdi.
    sayıları 2 bine ulaşan öfkeli kalabalık, polisin havaya ateş açıp ‘dağılın’ uyarılarına rağmen bazı işyerleri ve banka şubelerinin camlarını kırdı.bursa’dan takviye birlikler istendi. sayıları bine yaklaşan doğu kökenliler de karayolunu, takviye gelmesini önlemek için ulaşıma kapattı.
    jandarmadan takviye istendi. saat 05.00 sıralarında, kalabalıkların dağılmasıyla olaylara hakim olan güvenlik güçleri karayolunu da trafiğe açtı. 2 kişinin durumunun ağır olduğu bildirildi.

    ‘provokasyona müsaade etmeyiz’
    içişleri bakanı beşir atalay, inegöl’de yaşanan olaylara ilişkin olarak, mülkiye ve emniyet müfettişinin yanı sıra geniş çaplı bir araştırma yapıp olayın sebepleri üzerine yeni bir rapor hazırlamaları için istihbaratın da içinde olduğu ayrı bir ekibin görevlendirildiğini açıkladı.
    atalay, “provokasyonlara müsaade etmeyiz. özellikle bu halk oylaması sürecinde bu tür bazı şeylerin olabileceğini tahmin etmek zor değil. orada şu anda yoğun bir çalışma var. kimler, bu tür tahrikleri yaptılar, niçin oluyor? bunların detaylarına ineceğiz” diye konuştu. atalay, olaylar hakkında başbakan’a da bilgi verdi.
    atalay, “ilçeye müfettiş gönderiyoruz. soruşturma sonuna kadar polis ve jandarmadaki tüm izinleri de kaldırdık” dedi.bursa emniyet müdürü zeki çatalkaya’nın ankara’ya atanması nedeniyle bu görev vekaletle yürütülürken, kaymakam ve ilçe emniyet müdürü’nün ise yıllık izinde olduğu, olaylar üzerine bugün görevlerine döndükleri belirtildi. vali harput, inegöl’de 5 binin üzerinde güneydoğulu’nun yaşadığını ve işçi olarak çalıştığını açıkladı. harput, “bir yanlış anlamayla nasıl zararlar vereceğini görüyoruz. alınan kişiler arasında ilk olaya katılan, tahrik edenler, olayı yönlendirenler var. ancak, kimin hangi pozisyonda olduğu, sorgulamalardan sonra anlaşılacak. alkollü ve bilinçsizce yapılan eylemler olduğunu söylemek istiyorum..”

    edit : link
    http://www.milliyet.com.tr/…010/1268730/default.htm
  • oldu bitti. ne oldu? hiçbir şey. ne oldu? çok şey.

    -sinirliüzgünmutsuz mode on-

    şunu öğrenemedik. insanlık olarak öğrenemediğimiz zilyon tane şeyle birlikte bunu da öğrenemedik. gece gece tespit sıçmak değil niyetim. zaten sıcak. zaten nem almış başını gidiyoré. ama yine de meslek ahlakı gereği bir şeyler söylemek istiyor insan. insan işte. duramıyor. sabredemiyor. öğrenemiyor. anlayamıyor.

    insanlık olarak, galeyana gelme konusunda diğer tüm canlı türlerine inanılmaz farklar attık. arayı açtık. mesafeyi koyduk. sağı solu kategorize edip dışladığımız yetmiyormuş gibi bir de evlerimizi ayırdık. ekmeğimizi ayırdık. başkası düşündü bizim yerimize. biz de inandık. önce kendimiz inandık. ilk taşı biz attık. önce masum olduğumuza inandık. sonra kendimizi doğruladık.

    yahu sene olmuş 2010 diye başlayıp kafa ütülemek de istemiyorum ama sene olmuş 2010. dr. emmett brown gelse suratımıza tükürecek. hadi uçan arabaları, kapsül yiyecekleri de geçtim de hala sen benden karasın, senin gözün biraz fazla koyu, senin saçın biraz fazla açık, senin sesin çok çıktı, senin hakkın bu kadardı diye başlayıp ardından mesele çıkarma, ortalığın mına koyma olayları var.

    düşünebilen bir hayvan olarak bu gibi helecanlı durumlarda helecan yapmak en doğal en tabii hakkımız elbette. kimliksizleşmemiz, kaldırım taşından, köşedeki ağaçtan daha az tanınmamız da en büyük getirisi. ama yine de "anayabacıyasövdübendeçektimvurdum"culuklarla "nededinlanit"lerle "kürtpekakabunlarhep"ciliklerle oynanmıyor bu oyun. oynuyorsun ama mutlaka mızıkçılık yapan bir veled çıkıyor. yahut en büyük mızıkçı olan kendin oyun hep sana dönsün istiyorsun. dönmüyor. tek taşa kalıyorsun. bitmiyor. okey bekliyorsun. gelmiyor.

    keşke evrilirken birbirimize haber verseydik. her şey iletişimsizlik yüzünden oldu. birbirimizi anlayamadık. hır çıktı. konuşamadık. kavga çıktı. duyamadık. harp çıktı. öldük. mezarımıza komşunun köpeği işedi. kan çıkardık. sene olmuş bilmem kaç. hala medeniyet dediğin tek nüshası kütüphanelerde mevcut olan halt dünyayı idare ediyor. medeniyet diyorum ki içine bugüne kadar ki her şey girsin. uçaklar da girsin. silahlar da girsin. bombalar da girsin. faydasızlar da girsin. cahiller de girsin. en son da kafam girsin. rahat etsin.

    -sinirliüzgünmutsuz mode off-
  • şimdi konuya dair bir kaç değerlendirme yapmak isterim izninizle:

    1. mahalleden geçmesi engellenen ve tartaklanan şöförün, arkadaşlarını toplayıp kahvehaneyi basmak yerine, polise şikayette bulunarak, hakkını meşru yollardan araması, yani polise şikayette bulunması gerektiği savunulmuş. yahu arkadaş, hangi memlekette yaşıyorsun? vatandaşın biri polise gidecek ve "ben kürt olduğum için bana ırkçılar sataştılar." diyecek. bir posta da devletin polisinden dayak yer orada, vay sen kürt müsün diye. vaziyet budur maalesef, devletin polisi böyle davranırsa vatandaş ne yapsın. devlet devlet gibi olsun, bireyin hakkını savunsun ki, ondan sonra vatandaş da vatandaş gibi davransın, mahalleden adam toplamak yerine, derdini polise anlatsın, o yoldan adalet arasın.

    2. bu olayların başlıca sorumlusu dtp'dir. siz değil misiniz, pkk kürt halkını temsil ediyor, pkk sorunu çözülmeden kürt sorunu çözülmez diyen? bir halkı bir terör örgütünün temsilciliğine layık gördünüz ya, yuh olsun. e sonra ne oluyor, kahvede oturan allah'ın salağı, kürt şoföre sataşıyor, sonra da evine gidince kendi kendine düşünüp gururlanıyor: "oh ne güzel, ben bugün bir pkk'lı patakladım.". sözlükteki gariban, hümanist yazar da debeleniyor, "her kürt'ü pkk'lı olarak görmemek lazım." diye. delinin biri kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış misali...
    peki neden siyasi partiler kavgayı körüklüyor diye sorarsak; e kavga kültürü, onların işine geliyor tabii. pkk olmasa dtp nereden ekmek yiyecek? dtp olmasa mhp nereden ekmek yiyecek? çatışma olmasa bu partiler oy moy toplayamaz, o zaman da tbmm'deki rahat koltuklarınızda biraz zor oturursunuz. görün işte görün, memleketi kimler yönetiyor!

    3. bu olayın aynısının, roller değişmiş olarak, yarın öbür gün örneğin diyarbakır'da yaşanmayacağını mı düşünüyorsunuz? o zaman bakalım, kim kimin safını tutacak? ikiyüzlüsünüz. ayrıca, ancak böyle kavga etmeyi bilirsiniz. sonra da, darbe marbe oldu mu, ordu kötü, işte işkence yapıyorlar vs... halbuki, o sokakta kavga ettiğin adama, fırsatını bulsan sen de işkence edeceksin. dedim ya ikiyüzlüsünüz diye.

    son olarak tanım yaparsak: iki grup serseri birbirini hırpalamış işte. tez zamanda birbirinizin kökünü kurutursunuz inşallah da, biz de, bu ülkenin uygar vatandaşları olarak, medeni bir biçimde yaşantımızı sürdürürüz.
hesabın var mı? giriş yap