• öyle popüler, öyle popüler bir türküdür ki herkes söyler ama kimse söyleyemez. nasıl yani demeyin, öyle işte. gidin içli söyleyebilecek birinden dinleyin, adam gibi bir türkücüden dinleyin. esasen neşet ertaş'tan dinleyin. gelip de bana kibariye demeyin, kibar kibar yerim sizi.
    her neyse..

    bir neşet ertaş şahaseri olan bu kırşehir türküsünü 1966 yılında nida tüfekçi derlemiş ve notaya almıştır. trt repertuarında ise 50. numaralıdır.
    kibariyeymiş. de get!

    (bkz: kırşehir türküleri)
  • neşet beyin babasından devraldığı, yemeğin suyuna kan doğrayıp, göz bandıran bir kırşehir türküsü.. astarı şöyle oluyor:

    "zülüf dökülmüş yüze
    kaşlar yakışmış göze (aman aman)
    usandım bu canımdan (aman aman)
    derd ilen geze geze.

    bu ellerde gez gayrı
    katip ol da yaz gayrı (aman aman)
    bir kazma al bir kürek (aman aman)
    mezerimi kaz gayrı.

    gün doğdu aştı böyle
    gonüldü düştü böyle (aman aman)
    sen orada ben burda (aman aman)
    ömrümüz geçti böyle."
  • neşet ertaş varken başkasından dinlemek, iskenderin üstüne domates sosu yerine ketçap dökmeye benzeyen türkü.
  • bugün de bu sebeple öldük.
  • orta anadolu abdalları ne güzel söylemiş, zülüf dökülmüş yüze, kaşlar yakışmış göze... yakar , harab eder bu türkü. bazen amaçsız kalabalıkların ortasında abdal damar tutar galebe çalar bu aciz mantığı. bağır ha bağır... içinden kurtulsa o avaz ne olur sanki... bırak deli desinler.
    birden avaz ile kristalize olsun mu tabiat. mnı yurdunu isktiğimin tabiatı. donsun mu adımlar. araçların, arabaların harala gürele çalışan bankaların, dükkanların kül olduğunu görsem mi.
    zülüf kalmadı ki yüze dökülsün. kaşlara jilet atmış kızlar çük gibi belermiş altından gözleri. hay ben bu maneviyatsızlığın... candan usandık, cefadan usandık... mezar olsa girmeye iğrenir insan bu suretlerin çirkefliğine daldıkça.
  • buldum, "zuluf'un havasi babamdan gelir. ben biraz duzelttim sozlerini." demis neset ertas. sagda solda soz-muzik neset ertas yaziyor ama.
  • neset ertas'in soyledigi, galiba muharrem ertas'a ait olan cok meshur ve uzunclu bir turku. kalan muzik'in cikardigi neset ertas arsiv serisi'nde de bir albumun adi olmustur bu, tas plaktan temizlemisler galiba.
  • üstad neşet ertaş dışında kimseden dinlenmemesi gereken kırşehir türküsü. bu türkü öyle bir türküdür ki sesi bilmem kaç oktavmış farklı bir tondaymış hiç umurunda değildir, sadece yorum ister, söyleyeninin en derinindedir. bundandır ki neşet baba dışındaki seslerde bir eğreti durur.
    neşet baba öyle bir söyler ki kazmasız küreksiz, insana yaşananları hatırlatarak kendi mezarını kazdırır. ardından ahirim sensin dinlenmesi altın vuruş'tur.
  • müslüm baba yorumunu evde dinlerken, şarkının bitiminde su içmeye kalktığımda kapının başına çömelmiş anneannemi gördüm. içkici ayyaş herif o dediği müslüm baba olduğunu farketmeden kapının önüne çökmüş, gözleri dolmuş halde dinlemiş. ''yahu ne kadar temiz bir ses, ne kadar güzel duygular var o şarkıda öyle'' dedi, ben de ''müslüm baba o anane, muharrem ertaş'ın türküsüdür'' dediğimde, müslüm baba hakkında tüm görüşlerim değişti oğlum cevabı vermişti bana.
  • bana deli gibi aşık olduğum kızı hatırlatır. ankara'nın soğuğunda onun peşinden koşturduğum günleri, sıcak bir odada içtiğimiz çayı, ettiğimiz kısa sohbetleri hatırlatır. onu görebilmek için yürüdüğüm yolları getirir aklıma. buraya kadar hatırlattıkları güzel şeyler. çünkü onu her saniye düşündüğüm zamanlarda bir yandan da bu türküyü dinlerdim.

    daha sonra açılmaya karar verdiğim gün gelir aklıma. onun dersten çıkışını beklediğim an, bir türlü çıkmaması... o gün açılmaktan vazgeçip arkadaşlarımla yemek yemeye bir yere gidişim gelir aklıma. yemek yerken aşkından öldüğüm kızın başka bir erkekle öpüştüğünü gördüğüm an gelir aklıma ve gitmez bir süre aklımdan. o sırada da neşet baba türküyü de beni de bitirir:

    - bir kazma al bir kürek aman aman, mezarımı kaz gayrı
hesabın var mı? giriş yap