• gittik gördük. dolu dolu yazmak istiyorum ki yıllarca dursun burada. olur da her şey aynı kalır, bak hep böyleymiş denir. olur da değişiklik yapılır, bak eskiden böyleymiş denir.

    zorlu center maceram aslında 2 ay önceye falan dayanıyor. gayrettepede oturduğum için, annemin "şuraya zorlu center açılmış çok yakın bi gidip bakalım" demeleriyle başladı her şey. ben de taaa akmerkezin ilk günlerinden beri, avm kültürünün ilk takipçilerinden olduğumdan mütevellit "artık yeter yaaa nefes alalım doğayla içiçe olalım gidip bi bahçeye oturalım" kafasındayım nicedir, gitmedim o yüzden. sonra eşim başladı, kendisi avm kültüründen hiç hazetmeyen ama arby's bulabileceği her yeri kolaçan edip sonra arbys yoksa "sosyalizmde bunlar hep beleş olacak" diye çamur atan bir göbekli olduğu için uzun bir müddet gidip bakalım neler varmış dedi, yine gitmedim.

    sonra bir gün, listelistte denk geldim istanbulluyu keyfe boğacak 16 etkinlik diye; şaşkınlıktan geberdim. tarih 20 aralık. yılbaşında evde 20 kişilik bir parti veriyorum. alkol biriktirmekten, süs almaktan, lime depolamaktan bütçem mahvolmuş... cebimde zerre kuruşum kalmamış. fakirin önde gideniyim; cats müzikalinin geleceğini gördüm reklamlarda.

    cats müzikali olsun, notre-dame de paris müzikali olsun, the phantom of the opera olsun; bunlar benim 50 kere izlediğim, müziklerini 50 kere dinlediğim; aşık olduğum, bir gün "belki" olur da izlersem kendi topraklarında, izlerken ağlayacağımı düşündüğüm müzikallerdi. bu arada fakir olduğumu söylemiş miydim? yani haydi bu yaz gidip izleyim diyerek londraya gidemem. öyle bir şey yok. hangi ülkeye başvursam vize vermezler bence; işte üniversiteli maksimum kredi kartımda 300 lira borcum var.

    velhasılı ben ağlarken ederken annem ben sana hediye bilet aldım dedi falan 26 ocak tarihine cats için bilet aldık. kutsal kitabımın içinde duruyor. bileti eşim gişeden aldı, interneti kullanmadık.

    sonra, hani 110 liralık bilet aldık ya, opera dürbünü aramaya başladık. çünkü uzaktayız, oyuncuların mimikleri çok önemli. dans değil bişi değil. her kelimede bir mimik yapıyorlar aklın durur. işte amazonda çok tatlı gözlük 20 dolarmış. iki tane alsan 40 dolar. şimdi ocak ayına geldik, 20 güne yetişecek mi, hızlı gönderseler, amazonun kendi stokları değil, başka firma bi de orada vakit kaybı, hızlı gönderimde şu kadar para eklenicek... bu ikisi oldu mu sana 200 lira falan derken... e türkiyede de yok, zorlu centerı arayayım dedim. belki satıyorlardır ne bileyim, belki ben arayıp söyleyince getirtirler o da olabilir...

    aradım güvenlik olduğunu söyleyen bir hatun çıktı. "opera gözlüğüne ihtiyaç yok ki" falan dedi. bi yardımcı olmadı, kimseyi bağlamadı. numaramı aldı geri dönüş yapılmadı falan filan... fiyasko oldu...

    sonra işte günler geçti, dob bildiri maili atmış bana, dans mavi diye. zorlu centerda diye. anaaamm.. modern baleyi de çok severim. indirimli bilet 25 lira işte bende 20 var eşimde 30 var falan derken derken biz aldık mı çat diye bileti.

    bu sırada dobun internet sitesini kullandık, sorunsuz altık biletimizi.

    geldi mi sana 21 ocak.

    -zincirlikuyu metrobüs durağındaki zorlu center alt geçidini kullandık, tabelalar yetersiz. oraya 150 mt, buraya 220 mt, geriye 70 mt gide gele gide gele alt geçitte insanlarla ahbap olduk. asansörde falan sohbete başladık.

    -bizi bir ilgi alaka ordusu karşıladı zorlu centerda. yemin ediyorum orda yaşamak istiyorum. eve gelmek istemiyorum. kapıdan koltuğa kadar 300 kişi kadınlı erkekli gülümseyip yer gösterdi. ne bileyim bi omuzlarıma masaj yapmadılar.

    -sıfır sorunla yerimize yerleştirildik.

    zolu centerın bir ana sahnesi bir drama sahnesi bir de henüz bilmediğim küçük bir iki salonu var sanıyorum. biz dans mavi için drama sahnesindeydik.

    -koltukları beğenmedim. böyle bir rahatsız oldum ki sorma. solumdaki abiyle kollarımız birbirine yapışmasın diye bir mücadele içine girdik.

    -r 13-14 koltuklarındaydık. 3 koltuk önümüzde, sahne ile aramızda 6 tane ekran vardı. sahnenin ışıklarını bilmem nesini bizim gözümüzün önünde ayarlıyorlar. ekranları sahneden daha çok izliyorsun. nasıl söylendim nasıl söylendim anlatamam. ayıp yaa ayıp. ben o ekranlara bakmak zorunda mıyım. houstanda roket fırlatıyorsun sanki. koy arkaya, görmeyim ben. ben dansı izlicem.
    kesinlikle eğer drama sahnesine gidilecekse ya en önlerden alınacak, ya da sağdan soldan absürt yerlerden alınacak. o ekranların arkasında hayat berbat. madem fakirsiniz 50 yerine 25 tl verdiniz, alın size gösteri amk demişler sanki.

    -dedim ya sahneyi beğendim. ışıkları beğendim. pek bu işin söz sahibi değilim ama izleyici olarak bunları beğendim. drama sahnesinde.

    -dans mavi neden ekşi sözlükte bir başlığı bile yok ya da ben mi bulamadım bilmiyorum ama çok güzeldi. 3 perdeden oluşuyor. ilk perdeye aşık olduk.

    aşık olduk. bunu yazacağıma söz verdim. eheh hiç sanatsal değil ama whatsappta böyle dedim, gerçekçi olsun;

    "ilk perdeye bayıldık. bi de allah razı olsun hepsi soyunup gelmişler. sanata estetiğe, güzele, bacağa, kasa, adonise, kollara doyduk. ben onlardan razıyım allah da onlardan razı olsun"

    ikinci perdeye de bayıldık. fakat üçünü perde aahh üçüncü perde... belki de en uzun soluklu, en insanı düşündüren, en "manası çok derin" gösteriyi sona saklamışlar ama gülüm, zorlu centerı hesaba katmamışlar.

    -oyun bittiğinde herkesin söyleniyor olmasının, bütün o güler yüzlü görevlilerin her biriyle bir kişinin tartışıyor olmasının sebebi buydu. içerisi cehennem gibi yanıyordu yaa. o kadar sıcak ve havasız ve oksijensizdi ki, son perdeyi uyuklayarak geçirdim. salonun yarısı bayıldı, yarısı uyudu, çocukları çıkardılar, son perdeye kalmadı çocuklar...

    eheh böyle çok felaket senaryosu gibi biraz abartarak yazmış olabilirim ama temel noktaları böyleydi.

    bu bizim cats'ten önce bir zorlu center deneyimimiz oldu. bunlar da notlarım. pazar günü cats'e gidiyoruz. dürbünümüz yok, bakalım salonda 110 liralık koltuklardan izlenebiliyor mu, onları da ayrıca yazarım.

    -22 ocakta başlayan beleş bi sergi var... eheh ilk önce beleşliğine bakıyorum napim. broşürleri orda burdaydı.

    -bir de, önem sırasıyla notre dame de paris müzikali, ballet revolucion ve forever tangoyu da izlemek istiyorum ama hepsini izleyebilmek için at yarışından üç beş bişi tutturmam lazım eheh

    bir son not, keşke devlet, sanat için bu sahnelerin en alasını en ala mimarlara yaptırıp, en ala müzikalleri getirtse, ya da en ala sanatçılarımız en ala gösterileri devlet çatısı altında özgürce, çırılçıplak icra etse de, zorlu center olmasa ama, açıkcası ilaç gibi geldi zorlu center psm. bu da tanım olsun.
  • her ayın 12’sinde belirli etkinlikler için bir bilet alana bir bilet bedava kampanyası yaptıklarını bugün fark ettiğim konser mekanı. deus ve franz ferdinand biletlerimi çıkar çıkmaz alarak hata etmişim. ben yandım, siz yanmayın diye yazayım dedim.

    bu akşamki deus, haftaya fantastic negrito, franz temmuz’da glenn hughes , eylül’de nils frahm ve daha birçok harika isme bugün ve sonraki ayların 12’sinde bir bilet parası ödeyip iki bilet alabilirsiniz.
    reklam gibi oldu ama sadece böyle şeyleri hiç kaçırmayan bir müzik manyağının diğer müzik manyaklarını uyarması diyelim.

    indirimli konserlerin tam listesi için buraya bakabilirsiniz.
  • ıstanbul eglence hayatina cag atlatti bu mekan. avrupa standartlarinin ustunde bi hizmet anlayisi. keske kendisine 1-2 rakip daha ciksa da istanbul avrupa’nin sayili sehirlerinden biri olsa eglence sektorunde.
  • bugün ilk kez gittiğim mekan.

    oldukça güzel olmuş, ses sistemi, akustik, oturma planı, üst yazı gayet iyi olmakla beraber ama maalesef

    bir kaç ciddi eksiği olduğunu düşünüyorum.

    1.si koltuklar ve koltuk araları çok dar. ciddi şekilde dar hem de. nasıl bu kadar önemli bir şey es geçilmiş

    anlamadım.

    2.si balkon en ön sırada neredeyse kıpırdamak imkansız

    3.sü sahnenin biraz dar olduğu görüşündeyim.

    4. orkestrayı görememek de kötü

    oturmak için bir kaç ideal yer var:

    a. balkon sol kanattaki tek koltuklardan 3. ve 4.sü

    b. ana salon 3. sıra

    c. ana salon sol kanat en ön ve sağ kanat en ön

    iyi seyirler, nice nice güzel temsiller görme arzumla, yapanların ellerine sağlık.
  • etkinliklerle ilgili hiçbir duyuru yapmamaları kendi tercihleri mi, yoksa çok başarısız birileriyle mi çalışıyolar anlayamadım. ludovico einaudi'yi getirmişler, haberim olmamış. şimdi sitelerine giriyorum, ennio morricone'nin geleceğini öğreniyorum. böyle önemli isimleri getirip bir tane duyuru yapmamak neden??? neyin kafasındasınız????
  • sonar istanbul 2020 kapsaminda yine polis karakolu gibi bi yer olmustur. dans eden insanlari alip odaya goturmek cok guzel bir davranis olmasa gerek.
  • 23 mayıs pazartesi akşamı saat 21:00’de, zuhal olcay'ın sinema senfoni orkestrası ile vereceği yardım konserine ev sahipliği yapacak mekan. bu konser, çok önemli. en azından kistik fibrozis hastası kızım için.

    çünkü caddebostan rotary kulübü ve kifder'in (kistik fibrozis yardımlaşma ve dayanışma derneği) birlikte düzenlediği konserin tüm geliri, marmara üniversitesi eğitim ve araştırma hastanesi'nde türkiye'nin tam donanımlı ilk kistik fibrozis tanı ve tedavi merkezi'nin kurulması için kullanılacak.

    kistik fibrozis genetik ve ölümcül bir hastalık, ne yazık ki kesin tedavisi şimdilik yok. sürekli/düzenli ilaç kullanımı, fizyoterapi ve hastanede doktor kontrolü/takibi gerektiriyor. başka sindirim/solunum hastalıklarıyla karıştırıldığı için, geç teşhis (ve haliyle geç tedavi) edilebiliyor.

    kistik fibrozis hastalarının, hastanelerdeki kalabalıkta sıra beklerken enfeksiyon kapmaması ve kistik fibrozis konusunda uzman hekimlerden (gastroenterolog, fizyoterapist, diyetisyen, psikolog, akciğer hastalıkları uzmanı vb) oluşan ekibe rahatlıkla muayene olabilmesi için bu özellikli merkezlerin kurulması/sayılarının artması gerekiyor, çünkü multidisipliner tedaviyi gerektiren bir hastalık.

    tüm türkiye'de 20 bin kistik fibrozis hastası olduğu tahmin ediliyor, ancak içlerinden sadece 2 bini tanı almış durumda. anlayacağınız alınan her bilet, verilecek her destek çok değerli... biletler, zorlu psm sitesinde ve biletix'te.
  • londra'dan ya da broadway'den getirdikleri oyunlarin kadrolarini oyun oncesinde bulmak mumkun degil, hatta oyun sonrasinda bulmak da mumkun degil.

    ozellikle cats, notre dame de paris, phantom in the opera vs gibi oyunlar gelecekse kadronun kim oldugu onem kazaniyor. sarkili turkulu oyunlarda bana abd'den bir lise tiyatrosu getirmedigini ne bilelim?
  • nerde ses mühendisleri! nerde sound society eh ahali!
    geçtiğimiz günlerde lindsey stirling ve türkiye gençlik filarmoni orkestrası'nı dinleyip insanı konsere gitmeye tövbe ettiren mekan. neden mi?

    ilk performans için konuşayım; lindsey abla gayet salondaki bütün elit ve müziğin zerresinden anlamayan insanlara banttan yayın yaptı. zorlu psm bütün parayı hoparlöre* vermiş olacak ki sesleri gayet homojen, tonu bozulmadan duyma imkanı sağlamışlar. zaten hanım kızımız canlı çalmadığı için o performanstan çok da bir nane bekleyemiyor insan

    ama...

    ikinci performans yani türkiye gençlik filarmoni orkestrası gösterdi ki zorlu'da kanlı canlı müzik dinlenilmez.
    akustik sıfır; sağ tarafta oturan kemancıları,üflemelileri sol tarafta oturan brass, bass ve dahi çelloları duyamıyor. sadece size yakın müzisyenleri daha baskın duyuyorsunuz. haliyle verem oluyorsunuz.

    klimaları her daim sona getirme hevesi neden allahım neden!?*.. keşke bir uzmana sorsaydınız: ses kaynağından çıkar çıkmaz sağa sola çarpıp titreşerek ilerler ve kulağımız bu sayede işitir. sen klimayı açınca rüzgarla beraber napıyorsun??!!11!! hah evet sesin insanlara düzgün ulaşmasını engelliyorsun ve müzikten hiç bir halt anlamıyoruz.

    peki salonun dışındaki sesleri niye duyuyoruz? evet lan neden duyuyoruz... havalı koltuklar, "bak akustik için balkonları bele girintili çıkıntılı yabtık" yalanını kendine, para babalarına anlat ve ciddi bir ses yalıtımı yaptır.

    daha da saymak gerekir belki ama; phantom of the opera rezilliğinden sonra insan türlü şanslar vermek istiyor tabii ama ciddi bir dinleyiciyseniz, kulağınıza ve sevdiğiniz sanatçıya saygınız varsa böyle avm içindeki money talk şovlarına çok zorda kalmadığınız sürece gitmemek en iyisi.

    insanın böylesine dandikliğin ardından aklına atatürk kültür merkezi geliyor. gerçek müzisyenleri, ciddi emek verilmiş sahnelerde görmüş olmanın hazzı geliyor, sonra da akm için hiçbir şey yapmayan yurdum insanı.
    ne güzelsin memleketim, türlü çelişkilerinle...
  • resmi web sitesinde salonlarının oturma planları hakkında hiçbir bilgi bulunmayan performans sanatları merkezi. massive attack'a bilet alacağım ama ne bölüm/blok seçeceğim hakkında hiçbir bilgim yok çünkü oturma planı hakkında hiçbir fikrim yok.
hesabın var mı? giriş yap