• hücrelere ve yaşayan dokulara kimyasal, biyokimyasal ya da radyoaktif nitelikte zararlar veren her türlü maddeye verilen isimdir zehir. zehrin en tipik özelliği zararlı etkilerini küçücük dozlarda bile göstermesidir. zehirler; düşük dozda kullanıldığında tedavi edici madde olsalar da, yüksek dozda kullanıldıkları zaman öldürücü etki yaparlar.
    doğada bulunan en tehlikelilerinden biri de akrep zehiridir. her akrep zehirinin de etkisi farklıdır. kimi kasların ağzına sıçarken kimi dokuları harap eder, kimi iç kanamalara sebep olurken, kimi kan pıhtılaşmasına sebep olur. olur allah olur, uzak durun. karışmayın zaten allahın akrebine, ne karışacaksınız, o size karışıyor mu...

    "tüm maddeler zehirdir, ilacı zehirden ayıran dozudur"
  • herşey zehirdir. mühim olan dozdur. demiş paracelsus
  • necip fazıl kısakürek'in son şiiri (mayıs 1983):

    çocukken haftalar bana asırdı;
    derken saat oldu, derken saniye...
    ilk düşünce beni yokluk ısırdı:
    sonum yokluk olsa bu varlık niye?

    yokluk, sen de bir var bir yoksun!
    insanoğlu kendi varından yoksun...
    gelsin beni yokluk akrebi soksun!
    bir zehir ki, hayat özü faniye...
  • ...öyle gizli zehirler vardır ki, özelliklerini tanıyabilmek için, insanın bunlar yüzünden hastalanması gerekir. -oscar wilde-
  • dünyanın bütün nimet ve hazlarına karıştırılmış öldürücü yılan ifrazatı. evet, yediğimiz yemekler dahil dünyaya ait ne varsa yılan zehrine bulaşıktır. bunları kullanmadan önce üzerlerine panzehir dökülmelidir. nedir o panzehir?

    -ancak zaruret miktarınca kullanım ve istifade.

    -öncesinde besmele çekmek yani yapılan herşeyi ana gayeye nispetle(allah'ı tanıma amacı doğrultusunda) yaptığını hatırlamak.

    -dünya ve içindekilerin kısa zamanda yokluğa karışacağını ve her şeyin bir sonu olduğunu hatırlamak. bâki olan ancak allah'ı tanıma gayesiyle yani allah namına yapılan işlerdir diğer kısım çerden çöpten işler...

    "dünyâ nedir? hak’tan gâfil olmaktır.

    ârifler, dünyayı allah’tan gâfil olmaya götüren her şey olarak târif etmişlerdir. hak’tan gâfil olansa, güneş karşısında gözlerinin üzerine parmaklarını kapatmış kimseye benzer. o kimse parmaklarını kaldırmadan hiçbir şey göremez, hiçbir hakikatin farkına varamaz. ancak gaflet parmağını gözünden çekebilenler, ilâhî kudret akışlarına nazar kesilir, ilâhî saltanat ve azameti seyrederek irfân ile dolarlar."(mesnevi'den)
  • seni senin gibiler sevsin’in kapanış ve bence en etkileyici şarkısı.
    [söz ve müzik sezen aksu] ifadesi son birkaç yıldır yeniden şiddetli duygular uyandırıyor kalpte sanki, sakinleşip duruldukça, acıları yolları, hayatları aşkları ezberledikten sonra ruha oturan bilgelik ne iyi, ne hoş duruyor her şekilde anlatıyor şarkı ve ceylan ertem nefesinden üflüyor tabii.
    çok güzel şarkılar, iyi cover’lar var ama sözüyle müziğiyle beni kalbimden vuran şarkı bu oldu.
    cenk erdoğan’ın düzenlemesi de eksiksiz oturmuş üzerine şarkının... hele o ara intro...

    gözümün önünden gitmez bir an hatıran
    sen de bir kenarına köşene koy beni
    ben soyunamadım bir türlü korkularımdan
    isterdim ki kabuklarımdan soy beni

    ah be gittin mi, sahi gittin mi
    hiç ağladın mı, hemen halletin mi

    saçlarını dudaklarını kendini alıp
    ne var ne yoksa kapı önüne bırakıp
    devamında yok musun artık
    sen zehirin böylesini içtin mi

    bu taş duvar, bu ev, bu gökyüzü
    olduğu gibi durur ya
    bahar gelir inadına
    senin için kurur ya
  • femme fatale: "tadı bal huyu zehir"..

    toksik: tadı bal huyu zehir

    nasıl olduysa, bumeraklı`, zehir bellekli, anıcı yapıma karşın ilk öpüşmemi ne an olarak ne tarih olarak anımsayabiliyorum.. büyük kayıp olmasa da şaşırtıcı bir açık ve zaaf.

    aşkın tipik sıvısı zehirdir. ateş suyu karakterinde. yaşayan da, yazan da, söyleyen, aktaran da bilir. özellikle mitoloji ve yaratıcı mitoloji olan sanatta böyle betimlenmiştir. zehir (olan aşk) hem öldürür (egoyu mu, hayata belirsizliğe olan direnci mi?) hem kişiyi-kişiliği çözüp itiraf durumuna, yaşama uyum durumuna getirir.

    "..., çünkü hafızamızda her çeşit şey bulunur; hafızamız, bir tür eczane, bir tür kimya laboratuvarıdır, elimize tesadüfen sakinleştirici bir ilaç da geçebilir, tehlikeli bir zehir de." marcel proust - la prisonniere

    "öldürmek için en çok uğraştığı agrippina oldu. neron ona minnettardı, çünkü onun karnının meyvesiydi; çünkü evlatçığı, yani o, tahta çıkabilsin diye kocası imparator claudius'u zehirlemişti. ancak sevgili anneciği* agrippina imparatorluğu yönetmesine izin vermiyor ve her fırsatta onun odasına girip uyuyormuş numarası yapıyordu. ondan kurtulması kolay olmadı. neyse ki insanın tek bir tane anası oluyordu. neron ona daha önce köleler ve hayvanlar üzerinde denenmiş çok güçlü zehirler ikram etti, odasının tavanını yatağının üstüne çökertti, bindiği teknenin gövdesine bir delik açtırdı... en sonun onun ardından gözyaşı dökebildi*" eduardo galeano - espejos una historia casi universal

    "acayip rüyalar: kırmızı ağızlı silindir şeklindeki plastik bir şişeden bir şey içiyordum ve korkuyla içtiğim şeyin nişasta zehri olduğunu fark ettim - midemin kasılıp burkulmasını bekledim, sonra panzehirlerini hatırlayıp buzluğa koştum ve bütün bir yumurtayı çiğ çiğ yuttum: ted bunun sembolik bir gebelik rüyası olduğunu söylüyor." sylvia plath - the journals of sylvia plath

    "üstünde dereceler çizili bir bardak aldım, şöyle sırtımı ona çevirdim, görünüşü zararsız bir şişe seçtim, çünkü insan zehir şişelerinin üstünde etiket bulundurmazsa kodesi boylar zaten. terementi gibi kokuyordu. bardağa biraz döküp verdim. kokladı, camın ardından bana bakarak." william faulkner - as i lay dying

    "seni seveni zehir olsa da yut.
    seni sevmeyeni bal olsa da unut." mevlana

    "çocukların kendi zehirlerini yine kendilerinin seçmediğini mi düşünüyorlar yoksa?" jean-paul sartre - les mots

    (ilk giri tarihi: 4.4.2016)

    (bkz: zehir hafiye)
    (bkz: zehir hatları)
    (bkz: zehirli)
    (bkz: curare/@ibisile)
  • organizmaya girince kimyasal etkisiyle fizyolojik islevleri bozan, ve miktarina gore olume neden olabilen madde
  • bir ibbşt oyunu. iki kez, her iki kadrodan da seyrettim. kimsenin birbirinin önüne geçmediği, birbirini bastırmadığı, son derece başarılı performanslardı. vurucu, güçlü bir metin, yormayan ışık, dekor ve sahne tasarımı ile birleşince böyle lezzetli işler ortaya çıkıyor. şehir tiyatroları'nın mevcut repertuvarı içerisinde görülmeye değer oyunların başında geldiğini düşünüyorum. yalnız şunu belirtmeden geçemeyeceğim, ülkemizde genel olarak salonlarda bir akustik problemi var. özellikle sakin akan diyaloglarda, replikleri duyma-anlama problemi arka taraflarda daha da artıyor; o nedenle mümkün olduğunca ön sıralardan seyredilmesini tavsiye ederim.
  • içerim her türlü zehri
    yeter ki şifa bulsun yârim
    çünkü ben yokum
    sadece sevgilim var
    çünkü sevgilim benden
    var etti kendini
hesabın var mı? giriş yap